EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Efendim, ben esas olarak, bu çalışmanın nereye tekabül ettiğiyle ilgili olarak yani ne yapmak istendiğiyle ilgili olarak doğrusu bazı -nasıl söyleyeyim- anlayamadığım noktalar var, onları ifade etmek istiyorum. Bunlardan bir tanesi şu: Anladığım kadarıyla bazı istisnalar getirilerek toplumun, özellikle küçük esnaf, sanatkâr vesaire kesiminin vergilendirilmesi sağlanmak isteniyor ama aynı zamanda özellikle teknolojik gelişmeler üzerinden gelişen piyasada yani dijital piyasalardaki kazançların da vergilendirilmesi hedef alınıyor ve bu arada, tarım vesair gibi meseleler var.

Fakat değerli arkadaşlar, benim anlamakta zorlandığım şeylerden bir tanesi şu: Gerçekten bir vergi reformu veya vergi düzenlemesi konusunda -biliyorsunuz- literatürde 2 tane yaklaşım var. Bunlardan bir tanesi vergilerin artırılması, vergilerin artırılmasıyla sürdürülebilir bir finansal politika sağlanabilir diyen bir argüman var ama aynı zamanda bir başka argüman da aksine daha az vergi alarak hükûmet politikalarının daha fazla kamusal destek, toplumsal destek elde etmesini sağlayarak finansal sistemin sürdürülebilirliğini sağlamak gibi bir amaçta. Şimdi, ben bu 2 teorik çerçeve içinden baktığımda gerçekten anladığım kadarıyla bu hiçbirine uymuyor. "Peki, niçin bu yapılmakta?" diye sorduğumuzda da sanıyorum ekonomik kriz ve özellikle pandeminin getirdiği ağır yükler, özellikle basit usulle vergilendirilen kesimlerin yani küçük esnaf ve zanaatkârların yükünü biraz almak, işte, tarıma bir tür destek vermek gibi yani esasında bu ekonomik kriz ortamından en fazla etkilendiği düşünülen bazı iş alanlarında destekler vermek.

Fakat şimdi, ben bu kanunda bir -biliyorsunuz- 51'inci madde var. Bu özellikle basit usulle vergilendirmeyle ilgili olarak bir sınır tespiti yapılıyor yani kimlerin bu basit usulle vergilendirileceği yazılıyor. Mustafa Bey demin bazılarını saydı ama aynı zamanda basit usulle vergilendirilmesi düşünülen kesimlerle ilgili bir sınır yani belediye, il, ilçe çerçevesinde bir sınır çiziliyor ve o sınır içinde bazı işlemler -ben not aldım- mesela, emtia imalatı, emtia alım-satımı, inşaatla ilgili işler, motorlu taşıtlar tamir vesairesi, lokanta, eğlence yerleri vesaire... Şimdi, bunlar esas itibarıyla küçük esnaf ve zanaatkâr kapsamına girmekle birlikte büyükşehir belediyeleri sınırları içinde olduğu için esasında gerçek usulle vergilendirilen kesimler olarak tanımlanmış. Şimdi, dolayısıyla da Uğur Bey, ben bunu anlamak istiyorum yani buradaki yaklaşımınızda bu ayrımı gözetmediniz mi ya da bu konuda ne düşünüyorsunuz? Doğrusunu isterseniz merak ediyorum, sanırım benim gibi düşünen arkadaşlar da vardır burada; onlar da merak ediyordur diye düşünüyorum.

Özetle, yani çok uzatmayayım yani bu bir vergi reformu değildir, bu sadece toplumun bir kesimini rahatlatmaya yönelik olmak üzere özellikle bütçe Meclise gelmeden önce yapılan, atılan bir adım bu. Yani bu adımın atılmasında bence de bir sakınca yok. Sonuç olarak gerçekten özellikle küçük esnaf ve zanaatkârların çok ciddi bir ekonomik bunalımda olduklarını biliyoruz. Dolayısıyla bunlara ilişkin olarak yapılan bu desteğin doğru ve anlamlı olduğunu düşünüyoruz. Ama ben de diğer arkadaşların da söylediği gibi özellikle çalışanların üzerinden vergi alınması ve rant gelirleri üzerinden vergi alınması gibi koca mali alanlar varken buralara hiç girmeyen bir vergi düzenlemesinin doğrusunu isterseniz sürdürülebilir bir finansal politika perspektifiyle de doğru olmadığını düşünüyorum ya da eksik olduğun düşünüyorum.

Hayırlı olsun tabii, sonuçta çoğunluktasınız ve geçecektir bu da. Ama böyle bir problem olduğunu da söylemiş olayım.

Teşekkür ederim.