KOMİSYON KONUŞMASI

SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Çok teşekkür ediyorum Başkanım.

Öncelikle herkesi saygıyla selamlıyorum.

Çok uzun konuşmayacağım. Pek çok şey söylendi ama bir iki noktanın altını çizme ihtiyacı duyuyorum.

Bir kere, Meclisimizin 27'nci Dönem Beşinci Yasama Yılı ülkede derin bir ekonomik buhranın esasında ağır yükü içinde başlıyor. Bu ağır yükün ihtiyaç duyduğu köklü ve yapısal değişikliklere dair konuları tartışıyor olmaya hakikaten çok ihtiyacı var ülkenin.

Şimdi, bu yasa teklifinin bu köklü ve yapısal değişiklikleri içermediğinin altını çizme ihtiyacı duyuyorum. Yani bunun içerisinde hani vergiye dair bazı teknik düzenlemelerin yapılması, işlevselliğin artırılması, etkinleştirilmesi vesaire, bunlar bir tarafa; düzenin yapısını değiştirecek adımlar yok teklifin içerisinde. Oysaki düzenin kendisi bugünkü bu buhranı ve sürekli yasa teklifi yapma ihtiyacını doğuran bir hâl doğuruyor. Onun için de düzenin yapısını değiştirme ihtiyacının altını çizmek istiyorum yani palyatif, bugünü kurtaran ama ilk paragraftan kendisiyle çelişen işler yapmamak gerektiğini düşünüyorum.

Şimdi, niye ilk paragraftan çeliştiğini düşündüğüme ve düzeni niye devam ettiren bir teklif olduğuna dair değerlendirmemi hızlıca yapayım. Şimdi, hatırlayalım, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum demişti ki: "Bu rejim bir tek adam hükûmet sistemidir." Yani diğer bir deyişle bir tek adam rejimi var karşımızda. Dolayısıyla Meclis yok sayılıyor. Oysa demokrasilerde bütçe hakkı meclislerden tesis edilir yani vatandaşın vergisine dair öngörü oluşturabilmesinin, keyfî tutumlara engel olunmasının yolu meclislerin güçlü olmasından geçer. Şimdi, bu yasa teklifi zaten zayıflatılmış olan Meclisin gücünü bir nebze daha zayıflatacak ibareler barındırıyor. Buna dair "Neden?" sorusunun yanıtlanması gerektiğini düşünüyorum.

Şimdi, yasanın gerekçesinde diyor ki -sözlü olarak da biraz önce ifade edildi- "Vergide güveni tesis edeceğiz, vergide öngörülebilirliği sağlayacağız." Ondan sonra da teklifin 2'nci maddesinde deniyor ki: "Sosyal içerik ve uygulama üreticilerinin vergilerinde belirlenen yüzde 15'lik stopaj oranını Cumhurbaşkanı isterse sıfıra indirebilir, isterse yüzde 30'a kadar çıkarabilir." Neden? Yani esasında mutlak güçlerin keyfî bir biçimde vergiyi değiştirmesine itirazdan doğmuştur demokrasiler. Şimdi dönüyoruz, biz bu yasa teklifiyle gayet keyfî bir biçimde, üstelik de skalası çok geniş olan, hem de iddiası "vergide öngörülebilirlik sağlamak" olan bir yasa teklifiyle Cumhurbaşkanına bırakıyoruz vergiye karar vermeyi. Şimdi, bu, kendi başına bence niye bizim bir kriz yaşadığımızı, niye bu buhranın bu kadar derin olduğunu, niye sürekli burada yasa çıkarma kaygısı doğurduğunu da çok net ortaya koyuyor. Yani bu yasanın var olan yapıyı daha da kökleştirdiği ve bırakın köklü ve yapısal değişime doğru adım atmayı, var olanı derinleştirdiğinin bir kere altını çizelim.

İkincisi, yani bir sosyal adalet sağlanması bahsi geçiyor. Bunun için vergi adaleti gerektiği açık. Vergi adaletine dair Türkiye'de yapılması gereken 2 kritik iş var. Bir tanesi, özellikle son yıllarda zenginliğin kaynağı hâline gelmiş olan ranta dair bir vergiyi tartışmak gerekiyor yani daha çok kazananın daha çok ödediği bir düzen kuracaksak, zenginlik de ranttan yaratılıyorsa eğer, o zaman bunu tartışmaya başlamak gerektiğini düşünüyorum.

Vergide adalet sağlayacaksak vergi cennetleri listesini yayınlayarak işe başlayabiliriz. Yani eğer herhangi bir yasa teklifi "Sosyal adaleti sağlayacağım." diyerek başlıyorsa işe, ilk yapacağı iş vergi cennetleri listesini yayınlamak olmalı. Oraya ne kadar çok paranın kaçtığı açık. Dolayısıyla, hani Paradise belgeleri, Pandora belgeleri, Man Adası gerçekleri; hepsi "sosyal adalet" diyen herhangi bir yasa teklifi için önce vergi cennetleri meselesine bakmamız gerektiğini söylüyor. Bu da 2006'dan beri Bakanlar Kurulunun, 2018'den beri de Cumhurbaşkanının yapıyor olması gereken bir şey. Bunu buradan hatırlatmak gerekiyor, Türkiye Büyük Millet Meclisinden.

Şimdi, toplanması gereken vergi toplanmayınca ne oluyor? Dışarıdan para gelsin diye bin takla atılmaya başlanıyor. Mesela teklifin 59'uncu maddesinde deniyor ki: "Kurumlar nakit sermaye artırırken eğer sermayeyi dışarıdan bulurlarsa onlara yüzde 50 uygulanan faiz indirimini yüzde 75 uygulayacağız." Yani bu taklaları atmamak için mesela vergi cennetlerine paranın gitmesini engelleyerek başlayabiliriz, giden paranın vergi ödemesini sağlayarak başlayabiliriz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Açık ki mesela bu vergi cennetleri meselesi, sosyal adaletin sağlanması ve vergi adaletinin sağlanması için gerçekten atılması gereken somut adımlardan biri. Bir diğeri de Türkiye'de dolaylı vergilerin ağırlığı bu kadar yüksekken, yine, dönülüp hani dolaylı vergiler üzerinden bir yasa teklifinin gelmiş olması da düzeni değiştirme iddiasından çok uzak.

Son nokta: Ya, sosyal adaletse eğer pandemide kepenkleri mecburen kapattırılmış olan esnafa o dönemde doğrudan gelir desteği verilmedi, iflasa terk edildi; şimdi dönülüp pansuman yapılmaya çalışılıyor. Baştan onu yapmamayı sağlamak gerekiyor. Dolayısıyla da geneline dair bu tartışmayı önemsiyorum. Maddeler özelinde, elbette, bu pansuman açısından desteklenecek maddeler var ama bu pansumana ihtiyaç doğuran yaraların oluşmasına engel olmak gerekiyor. Bu yönde bir yasa teklifinin de karşımızda olmadığını bir kez daha söylemek istiyorum.

Çok teşekkür ediyorum.