| Komisyon Adı | : | (10 / 4413, 4430, 4431, 4432, 4433, 4434, 4435, 4436, 4437, 4438) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonu |
| Konu | : | İller Bankası AŞ Genel Müdür Yardımcısı Vekili Erdoğan Topçu'nun, Marmara Denizi'ndeki müsilaj problemiyle ilgili olarak İller Bankasının faaliyetleri hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 06 .10.2021 |
RIDVAN TURAN (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bir sorum olacak ama sorudan önce bir ara toplama ihtiyaç olduğu kanısındayım.
Kıymetli arkadaşlar, 8 Haziranda 22 maddelik Marmara Denizi'nin kurtarılmasına ilişkin -biliyorsunuz- Çevre Bakanlığı tarafından bir deklarasyon yayınlandı. Bu deklarasyon pek çok kesimde tabii heyecan yarattı fakat deklarasyonun içerisinde öncelikle üç ayda yapılması planlanan şeyler var, sonra da süreye yayılacak olan şeyler var. Bakın bu üç aylık zaman dilimi içerisinde yapılması gereken şeylerin bir kısmı henüz hayata geçirilmiş değil, toplamda ise sanki müsilajın gözden ırak olması gönülden de ırak olması sonucunu doğurmuş gibi bu meselenin aciliyeti, yakıcılığı sanki biraz ötelendi gibi. Bunu şundan söylüyorum: Bakın, Cumhurbaşkanı neredeyse her gün kanun hükmünde kararname yayınlıyor. Bu kanun hükmünde kararnamelerle yapılmayan hiçbir şey yok yani kararnameler âdeta kanun hükmünü de geçmiş kendi yerine geçmiş.
Şimdi, ya, bu zamana kadar, müsilajın çıktığı andan bu zamana kadar kanun hükmünde kararnamelerle yapılabilecek bir ton şey vardı. Hadi onu bir kenara bırakalım, zaten mevzuatın uygun olduğu, yalnızca idarenin adım atmasını bekleyen bir yığın şey var. Arkadaşlar, bunlarda adım atmıyoruz. Bunu böyle gri bir tablo çizmek için falan söylemiyorum ama işte, Marmara'yı olduğu gibi gezdik gördük, hep şunu konuşuyoruz: Yani bizim zamanımız olabilir ama denizin zamanı iyice azaldı. Yani Marmara illerini gezdik. Ben, tabii, ondan sonra biraz konuyla çalışmaya devam ettim yani dersime çalıştım. İyi bir gezi oldu fakat yani biz aslında çoğunlukla gezmiş olduğumuz ileri biyolojik arıtma tesisleriyle gerçekliğin bir ayrıntısını gördük. Evet, gerçekliğin bir tarafı mı? Bir tarafı. Bu sebebiyle de kıymetli mi? Evet, kıymetli ama Marmara Denizi'nin kirliliği sorunu yalnızca evsel atıkların yapılmış olan o ileri biyolojik arıtma tesislerine uğraması, simsiyah gelen suyun kristal gibi çıkması falan değil ki; bu, gerçekliğin yalnızca bir boyutu ve haddimi aşıyorsam kusura bakmayın, küçük bir boyutu. Yani mesela Marmara Denizi'ni kirleten diğer faktörleri konuşmadık. Ya, devasa endüstriyel atıklar var. Mesela "Ergene derin deşarjı" diye bir şey var değil mi? Yani Ergene derin deşarjını biz konuşmadık ve Ergene derin deşarjı bir senedir yaklaşık olarak kirli sularını Marmara'ya boşaltıyor. Marmara'nın müsilajı kusmasında belki de çok önemli faktörlerden bir tanesi Ergene deşarjı.
Hani dedim ya, bazı şeyler için yeniden mevzuat oluşturmaya falan gerek yok. Mesela oksijen oranı 5 miligram/litrenin altına düşen bir ortama zaten deşarj yapamazmışsınız ki. Yani bunu ben uydurmadım, "Atık Su Deşarj Yönetmeliği" diye bir yönetmelik var. Yani buna uymakla bütün idare sorumlu mu arkadaşlar? Sorumlu. Herkes buna uymak durumunda mı? Mesela biz bunu hiç konuşmadık, ben de kendi çabamla biraz öğrendim. Marmara'nın genelinde litrede 5 miligramın altına düşmüş durumda oksijen. Yani hani biz şöyle konuşuyoruz: Ya, Marmara'nın alıcı ortam olmaması lazım. Eyvallah, olmaması lazım, iyi de bu böyle lütuf falan değil ki, zaten olmazmış ya, zaten olmazmış. Ama Ergene derin deşarjı da Marmara'ya gidiyor, Yenikapı'da gördük, arıtma tesisi çökertme havuzu gibi, o Marmara'ya veriyor, Susurluk havzası gönderiyor. Yani hani diyoruz ya kanunların üstünde bir şey yok, kanunlar uygulanmak durumundadır diye, zaten olmazmış yani ama biz diplerde litrede çözülmüş oksijen 1 miligramın altına düşmüş olan yerlere şu anda derin deşarj yapıyoruz. Örneğin, kıymetli arkadaşlar, Ergene Projesi ile bizim yaptığımız iş arasında olağanüstü bir şey var, 180 derece, iki ayrı şey yani Ergene Projesi'ni, derin deşarjla aynı zamanda Marmara'nın temizlenmesini savunabilmek mümkün değil benim gördüğüm kadarıyla. Şimdi, o sebeple ara toplam dedim, çok da uzatmak istemiyorum.
Geçen buradaki toplantıda söylemiştim yani adım atmak için mevzuat değişikliğine ihtiyaç olmadığı, yalnızca mevzuatın idare tarafından uygulanmasının gerekli olduğu bir yığın şey var. Ya, 2 uzman arkadaşımız otursa bunların hepsini bizim önümüze döker ve deriz ki biz de dönüp fabrikalara, işte, yerel yönetimlere "Kardeşim, bak, bunları hemen yarın yapmaya başlayın." diyebiliriz yani bunun imkânı var fakat biz sanki bu kirlilik meselesi yeni başlayan bir mesele ve bu meseleyle ilk biz tanışıyormuşuz gibi sıfırdan işe başlamış durumdayız ne yazık ki. Bu açıdan yani mevzuatın uygulanması lazım. Bakın, ne kadar basit bir şeyden bahsediyorum, mevzuat uygulansın, mesela Atık Su Deşarj Yönetmeliği uygulansın; bunlar geçerli olan yönetmelikler, geçerli olan şeyler şu anda ülkemizde. Çok yavaş ilerliyoruz yani şimdi, tabii, az da bir zaman kaldı diye tahmin ediyorum Komisyon çalışmalarına. Ama Marmara çevresinde devasa bayındırlık faaliyetleri var değil mi? Yani Marmara adasındaki taş ocakları faaliyetleri var. Yani bütün bunları ele alıp bütünlüklü bir şey çıkartmamız lazım ama evvelemirde öncelikle yapılması gereken şey mutlaka var olan mevzuatı uygulamak.
Şimdi, bu, benim açımdan tarihe düştüğüm not ya da bir ara toplam. Sormak istediğim soru ise şu: Şimdi, değerli İller Bankası yöneticilerinin sunumunu dinledik, teşekkürler. Ben de daha kapsamlı, daha detaylı bir sunum olmasını arzu ederdim. Örneğin "Toplam su miktarı nedir?" denilmiş yani arıtma tesislerinin sayısı var da Sayın Başkanın söylediği gibi ama bunlar ne yapıyorlar yani ne kadar aratıyorlar, ne yapıyorlar; şeyde bu yok, daha kapsamlı bir şeye ihtiyaç var ama esas benim sormak istediğim şey şu: Şimdi, çok kısa bir şey okuyacağım: "Şu muhakkaktır ki deşarjların yakın çevresindeki su ve dip malzemesinin kimyasal ve fiziksel şartları değişecek, sonuç olarak daha az türü olan bir biyosenoz oluşacaktır, bu gidiş balıkçılığa son noktayı koyacaktır. Biyolojik bakımdan projeden etkilenebilecek deniz kaynakları Ege Denizi'nden Karadeniz'e kadar uzanmaktadır. Sonuç olarak Marmara Denizi'nin alt tabakası İstanbul'un atık su akımlarının ancak küçük bir kısmını özümseyebilecek kapasitededir. Deşarjlar yalnızca alt tabakada atık suların yeterince dağıtılabilecek akıntıların mevcut olduğu bölgeye yapılmalıdır." diye bir şey var. Arkadaşlar, bu, İller Bankasının 1975 yılında Dalan döneminde o zaman İstanbul Kanalizasyon Projesi Master Planı yapıldığında bu plana yönelik olarak yazdıkları revizyon projesi. Yani İller Bankası şöyle söylüyor, diyor ki: "Siz bu derin deşarjı yaparsanız, kardeşim, burada balık biter. Marmara'yı bitirirsiniz, bütün florayı, faunayı perişan edersiniz." diye çok güzel özetlemiş yani mutlaka bakın. Ben şimdi merak ediyorum yani bir taraftan yapılan sunumda bir teknik -ne diyelim- aygıt gibi sunum söz konusu, teknik organ gibi bir sunum söz konusu, bir diğer taraftan da 1975'te İller Bankası bu tehlikeye işaret etmiş ve şu anda İller Bankasının işaret ettiği tehlikeyi yaşıyoruz. Niye yaşıyoruz? Çünkü Dalan ve sonrasında gelen yerel yönetimler atık su derin deşarj projesini hayata geçirdiklerinden dolayı şu anda böyle bir durumu yaşıyoruz. Acaba şu anda İller Bankası bu konuda ne düşünüyor yani bu konuda "resmî" denebilecek bir görüşleri var mı? Ya, bu 75'teki revizyon planının arkasındalar mı yani bunu destekliyorlar mı, yoksa "Koşullar değişti, şartlar değişti, dolayısıyla şimdi artık yeni bir durum var." mı diyorlar?
Bitirirken, arkadaşlar, süre gerçekten çok kısalıyor. Bizim yani Meclis Genel Kuruluna bir şeyleri indirmekten ziyade bir an evvel -tekrar altını çizerek söylemek istiyorum- bir an evvel yapılması gereken şeyleri artık hayata geçirmemiz lazım.
Teşekkürler.
BAŞKAN MUSTAFA DEMİR - Teşekkür ediyoruz Rıdvan Bey. Ben bu değerlendirme için ayrıca teşekkür ediyorum, sağ olun.
Buyurun.
İLLER BANKASI AŞ GENEL MÜDÜR YARDIMCISI VEKİLİ ERDOĞAN TOPÇU - Sayın Başkanım, ben yani kısaca şunu söyleyebilirim: Biz İller Bankası olarak, belediyelerin teknik bir kurumu olarak bir proje yaparken gerçekten de her yönüyle değerlendiriyoruz yapacağımız tesisin fizibilite raporunu hazırlayarak. Mecbur kalmadıkça hiçbir zaman deniz deşarjı yapma taraftarı değiliz. Bunu şunun için söylüyorum: Genelde biz deniz deşarjlarını Karadeniz'de özellikle yaptık, bunun nedeni de atık su arıtma tesisi yapacak yerin bulunmamasıdır aslında yani son çaredir aslında deniz deşarjını yapmak. Öncelikle biz arıtma yeri ararız, atık su arıtma tesisi yeri bulursak denizin kenarındaki yerleşimlerde bile öncelikle amacımız ileri biyolojik arıtma tesisi yapmaktır ama şimdi, kanalizasyon sistemini yapıyoruz bir kentin, bunu direkt denize veya dereye deşarj etme şansımız yok, arıtma tesisi yapacak yer de yok. Bugün Karadeniz'de birçok ilde dahi deniz deşarjıyla atık su arıtımı sağlanıyor ama bu, zorunluluktan aslında. Şu anda gelinen noktada biz yani o 75 yılındaki aynı mantıktayız aslında. Şu anda yer bulduğumuz zaman... Ya da belediyelere şunu söylüyoruz: Yer bulun, bir an önce biyolojik arıtma tesisi yapalım yani amacımız bu aslında, farklı düşünmüyoruz o konuda.
RIDVAN TURAN (Mersin) - Derin deşarjı uygun görmüyorsunuz ama "Koşullar bu." diyorsunuz.
İLLER BANKASI AŞ GENEL MÜDÜR YARDIMCISI VEKİLİ ERDOĞAN TOPÇU - Mecbur yani bugün birçok küçük beldeye gidiyorsunuz, yer yok yani deniz deşarjının ön arıtmasını yapacağımız ızgara kum tutucuyu yapacak yer bulamıyoruz. Böyle olduğu zaman değişik teknolojileri de kullanmak istiyoruz aslında. Bugün günümüzde membran teknolojileri var, daha az yerde arıtma tesisi yapma imkânı getiriyor, bunun dışında farklı yöntemler de var ama şimdi maliyetine göre, işletme giderlerine göre bakmak zorundayız. Birçok küçük belediyenin maddi imkânları belli yani tesisi de işletemiyorlar, dolayısıyla bir membran yapmaya kalksak onu da karşılayamayacaklar, işletemeyecekler veya. Uygun yerlerde membran da yapıyoruz, gerçekten güzel tesisler de yaptık yani bugün Antalya Gazipaşa'da var membrandan yaptığımız arıtma tesisi mesela, çok güzel. Keşke imkân olsa, o membranı de biz Türkiye'de üretiyor olsak da daha çok yapsak mesela. Yani bizim de amacımız son çaredir yani deniz deşarjını yapmak aslında.
Bunları söyleyebilirim.
BAŞKAN MUSTAFA DEMİR - Peki, teşekkür ediyoruz.
RIDVAN TURAN (Mersin) - Sayın Başkanım, bir şey söyleyebilir miyim?
BAŞKAN MUSTAFA DEMİR - Buyurun.
RIDVAN TURAN (Mersin) - Az önce Sayın Vekilim uyardı yani yanlış ifade etmiş olmayayım: 1975'te İller Bankası o dönemde başlamış olan derin su deşarjına ilişkin bir belge yayınlıyor. Tabii, evet, şu işte, şu belgeyi yayınlıyor. Dalan dönemi 88'e kadar yanlış hatırlamıyorsam yani sanki 75'te o yaptı da Dalan devam etti gibi bir sonuç çıkmasın. 89'a kadar Dalan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, ardından Nurettin Sözen devam etti yani Dalan 75'teki raporu dikkate almadı, açtı, Sözen de çalıştırdı yani bunu vurgulamış olayım, yanlış ifade etmiş olmayayım kendimi.