| Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 04 .11.2014 |
HALİL AKSOY (Ağrı) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, komisyonun değerli üyeleri, değerli bürokratlar ve sivil toplum örgütlerinin değerli mensupları, sayın basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama şöyle başlamak istiyorum: Doğrusu her sabah üzücü bir olayla uyanıyoruz, doğrudur, bugün de son derece üzücü bir olayla uyandık. Tabii, bu üzücü olayların nedeni, son günlerde özellikle Kobani olayı artık belirgin olarak dünyanın ve bölgenin gündemine girdikten sonra kullanılmaya başlanan dil nedeniyle ortaya çıkmış bir olay, son derece üzücü bir olay. Yarın öbür gün siz de böyle bir olayla karşılaşabilirsiniz. Yani, biriniz bir gün bakanlığa giderken birisi bir bıçağı boğazınız dayayıp sizi kesebilir veya karnınızı deşebilir veya kalçanıza 2 tane bıçak saplayabilir.
Şimdi, bu sabah saat dokuz sıralarında gerçekleşen olay şu: Halkların Demokrasi Partisi Ankara il örgütü saat dokuz sıralarında bir kişinin saldırısına uğruyor. İçeriye giren şahıs önce bir yetkili arıyor, yetkiliyi soruyor, yetkiliyi kesinleştirdikten sonra, kafasında netleştirdikten sonra veya yetkili "Yetkili olan benim." dedikten sonra aniden yetkiliye saldırıyor, önce boynunu kesiyor, bıçaklıyor, arkasından karnından yaralıyor, arkasından da sağını, solunu bıçaklarla delik deşik ediyor. Arkadaşımız şu anda ölümle pençeleşiyor, Ahmet Karataş adındaki arkadaşımız. Umuyor ve bekliyorum ki bu tür üzücü olaylar eğer gerçekten kullanılan dil bunu teşvik ediyorsa herkes, başta Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere kendi konuşmalarına bu anlamda dikkat etmelidirler. Bu gemide hepimiz yaşıyoruz, batarsa hepimiz batarız, yazık olacak bu ülkeye.
Şimdi, çok uzun konuşmayacağım, kısaca belirtmek istediğim şu: Zaten bu yasanın şu anda önümüze gelme hikâyesi veyahut da prosedürü ifade edildi. 5596 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesine dayanılarak bir yönetmelik çıkarılıyor. Bu yönetmelik 8 Nisan 2011'de Resmî Gazete'de yayınlanıyor ve Danıştay buna itiraz ediyor. Bunun üzerine 10 Mart 2013'te bu yasanın 10'uncu maddesi iptal ediliyor, 10'uncu maddesinin (6)'ncı fırkası iptal ediliyor. Belli ki itiraz noktası bu madde ve bu fıkradır. Eğer başka maddeler de itiraz noktası olsalardı muhtemelen onlar noktasında da bir bozma söz konusu olabilirdi. Şunu söylemek istiyorum: Sadece bu fıkraya dayanılarak iptal edilmiş olması diğer madde ve fıkraların konuşulamayacağı anlamına gelmez. Bu nedenle arkadaşların söylediklerine katılıyorum.
Öte yandan, ben çok fazla diğer maddelerin esasına girmeden iki noktanın altını çizmek istiyorum. Bunlardan birisi, doğrudur, bunun bir yönetmelikle yönetilemeyeceği belli, kanunun içerisine dercedilmesi gerekir, bunu kabul ediyorum, böyle olması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca, Avrupa Birliğinin, Avrupa müktesebatının da esas alınması son derece önemlidir. Ama biz tüm bu maddeleri bir arada değerlendirdiğimizde buralarda da birçok aykırılıklar var. Bu nedenle çok dikkatli çıkarmamız lazım. Yani, "Ben yaptım, oldu." mantığını her zaman yürütmek doğru olmaz. Yani, biz çok yerde gördük, bu tür şeyler yapıldı, keşke yapılmasaydı ve bu kadar zamanımızı almasaydı. Keza, bu madde de bu kadar süre içerisinde karşımıza gelip son derece stratejik bir sektör olan tarım sektörünün de bu kadar gecikmesine neden olmasaydı. Bu nedenle daha fazla düşünmek ve ilgili bürokratlardan, sivil toplum örgütlerinden genişçe bilgiler almak ve buna göre yasayı yeniden düzenlemek en doğrusu olacaktır.
Ama şu anda önümüze gelen maddelerde iki noktanın altını çizmek istiyorum. Bunlardan birincisi şu: Bu "Islah amaçlı yetiştirici birliklerinin gelir ve muafiyetleri" bölümünde yani 10'uncu maddenin (d) fıkrasının (1)'inci bendinde şöyle bir şey söylüyor yani gelirler sayılıyor, en son gelir maddesi de şudur: "...yardım ve diğer gelirlerden oluşur." Diğer gelirler ne? Yasa eğer bunun adını koymamışsa son derece keyfî şeyler gelişebilir. Biz biliyoruz ki bu konuda çok keyfîlikler gelişti, hatta bu konuda çok büyük şikâyetlerle biz de karşı karşıya kalıyoruz ve bize söyleniyor. Bu önemli bir nokta ve bunun uygun bir şekilde yasa diline, yasa açıklığına uygun bir şekilde düzenlenmesi gerekir. Öte yandan, yine aynı maddenin yani 10'uncu maddenin (e) fıkrasının (5)'inci bendinde, "Islah amaçlı yetiştirici birliklerinin denetimi" başlığı altındaki bölümde şöyle bir şey var, "gizli de olsa" şeklinde bir ibare var, "gizli de olsa". Şimdi, eğer bu birliklerde gizli de olsa şeklinde bir defter varsa, "gizli de olsa" cümlesi veyahut da sözcüğü aynı zamanda birileri ha, bizim gizli defterlerimiz de olabilir, gizli hesaplarımız da olabilir düşüncesiyle böyle bir defter tutabilir ve keyfîlik burada daha da fazla artar ve müfettiş geldiğinde veyahut da denetlemeye giden kişiye bu gizli defterini göstermeyebilir de. Bu nedenle bu "gizli de olsa"nın ismini koymak lazım. Bu, yasa mantığına da aykırıdır; bu, birilerini de müthiş bir şekilde zan altında tutar. Bunu da böyle görmekte yarar var.
Şimdi, tabii, elbette ki tarım politikasıyla ilgili bazı şeyleri biz Genel Kurulda vesairede söyleyeceğiz, burada da söylemekte yarar var ama doğrusunu isterseniz, benim çok zamanım yok, Genel Kurula da inmek durumundayım, benim bir konuşmam vardır. Mesela, bizim bu krediler sonucunda almış olduğumuz hayvanlardan birçoğu coğrafik şartlar açısından da uygun olmadığı için, söz gelimi Ağrı'ya gelen hayvanları söylüyorum, ilgili, bu krediyi alan insanlar da bize geldiler, hayvanlarının tamamı öldü, tamamı. Neden? Çünkü, coğrafi koşullara uygun değil. Şimdi, laboratuvar diyoruz vesaire diyoruz ama tabii bunların da göz önüne alınmasında yarar var.
Öte yandan, arkadaşlar belirttiler, ben de altını çizmek istiyorum. Ziraat mühendisleri her gün bizi ararlar, veteriner hekimler her gün bizi ararlar, gıda mühendisleri her gün bizi ararlar. Bunların istihdamı konusunda mutlaka Sayın Bakanım bir çözüm bulmalıdır.
Bağışlayın, benim Genel Kurulda bir konuşmam var, oraya gitmek zorundayım. Söyleyeceklerim bundan ibaret.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
Sayın Bakanım eğer bu konuyla ilgili bir cevap verecekse bekleyeyim, sonra çıkayım.