| Komisyon Adı | : | (10 / 4413, 4430, 4431, 4432, 4433, 4434, 4435, 4436, 4437, 4438) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonu |
| Konu | : | Marmara Çevresel İzleme (MAREM) Projesi Yöneticisi Mehmet Levent Artüz'ün, Marmara Denizi'ndeki kirlenme ve müsilaj hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 06 .10.2021 |
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Size de teşekkür ediyorum Levent Bey.
Şimdi, benim birkaç sorum var peş peşe tekrarlamak istiyorum: Birincisi: "Şu ana kadar yapılmış olan derin deniz deşarj sistemlerinin esasında derin deniz deşarjıyla ilgisi yok." dediğiniz, cümle aynen böyle. Peki, sizin dediğiniz gibi olursa arıtma için kullanılmalı mı?
MARMARA ÇEVRESEL İZLEME PROJESİ YÖNETİCİSİ MEHMET LEVENT ARTÜZ - Şimdi, bir kere birincisi, Marmara Denizi'nin oşinografik yapısını çok iyi bilmek lazım. Marmara Denizi, dünyada hiçbir örneği olmayan oşinografik yapıya sahip, diğer denizlerden çok farklı. Çok farklı da mesela bir iki tanesini söyleyeyim: Bütün dünya denizlerinde akıntılar coriolis gücüyle yani dünyanın dönüşüyle oluşurken Marmara Denizi'nde doğrusal. İkincisi, Marmara Denizi üst üste iki deniz, üst tarafta tuzluluğu çok düşük Karadeniz su kütlesi, alt tarafta tuzluluğu çok yoğun Akdeniz su kütlesi; üst tarafı atmosferle temasından dolayı 6 dereceyle 29 derece arasında bir sıcaklık farklılığı gösterirken, alt su kütlesi 14,2 dereceyle sabit üç yüz altmış beş gün yirmi dört saat sabit. Burada karışımlar farklı noktalarda farklı bölgelerde yani zannedildiği gibi Akdeniz'den gelen su güldür güldür Karadeniz'e, Karadeniz'den gelen su da güldür güldür Akdeniz'e gitmiyor. Karadeniz'den girerken binde 19 olan tuzluluk Çanakkale Boğazı'ndan çıkarken binde 28'e yükseliyor yani arada bir karışım var, aynı şekilde binde 38-39'la giren tuzluluk, İstanbul Boğazı'na girdiğinde bu ayna sular dediğimiz yerde yukarıya doğru hareketlenerek farklı hidrosferleri oluşturuyor burada yani çok uzun atlatmam lazım.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Artüz, siz bunları biliyorsunuz, onun için soruyorum bu soruyu.
MARMARA ÇEVRESEL İZLEME PROJESİ YÖNETİCİSİ MEHMET LEVENT ARTÜZ - Yapılamaz yani Marmara Denizi'nde-gerçek anlamda kitapta yazdığı gibi- derin deniz deşarj yapmanıza olanak yok.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Yani sizin dediğiniz gibi de olsa olmaz.
MARMARA ÇEVRESEL İZLEME PROJESİ YÖNETİCİSİ MEHMET LEVENT ARTÜZ - Yok, kitaptaki gibi yok ama bu yapılan zaten derin deniz deşarjı değil, bu bir cin fikir. Yani biz bu akıntıya verelim, bu akıntıda seyrelir, bu Karadeniz'e taşınır o ayrı bir şey.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Şimdi, Sayın Artüz, sizin emeklerinize biz çok saygı duyuyoruz, ben de şahsen çok saygı duyuyorum ama bu Komisyonun bir üyesi olarak ben gerçekten ayrı bir hassasiyetle soruyorum bunları. Yani hâlen sizin bu açıklamanızdan sonra bile sanki derin deniz deşarjıyla ilgili sizin kafanızda olan bir şey belki de uygulanabilir veya Karadeniz için uygulanabilir mi?
MARMARA ÇEVRESEL İZLEME PROJESİ YÖNETİCİSİ MEHMET LEVENT ARTÜZ - Karadeniz için zor ama Ege ve Akdeniz için uygulanabilir.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Bu cevabı bekliyorum, teşekkür ederim.
İkinci sorum: 1989'da başlayan -1993, 1995, 1997 diye devam ettiniz- artarak devam eden Marmara Denizi'ndeki balık ölümleri ve âdeta balık soyunun kesilmesine kadar giden sürecin sebebi 1989 sonunda veya 1990 başında devreye giren kolektörler midir?
MARMARA ÇEVRESEL İZLEME PROJESİ YÖNETİCİSİ MEHMET LEVENT ARTÜZ - Evet.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Üçüncü sorum: Müsilajın ilk defa 2007'de görüldüğünü ifade ettiniz. Daha önce hiç olmadı mı, yoksa oldu da mı fark edilemedi?
MARMARA ÇEVRESEL İZLEME PROJESİ YÖNETİCİSİ MEHMET LEVENT ARTÜZ - Şimdi bizim konuştuğumuz müsilaj daha evvel olmadı fakat müsilajlanma çok farklı bir olay yani plankton kökenli olarak tür çeşitliliğinin artmasına bağlı olup "blooming" dediğimiz alg patlamasıyla birlikte gelen müsilajlanmayı biz ilk defa 2007 senesinde gördük ama çok lokal bölgelerde ondan evvel belirli ötrofikasyon sonucu da oluşabilir, belirli zamanlarda doğal olarak da oluşabilen müsilaj etmenleri var ama bunlar kimsenin haberi olmadan sadece bilimsel araştırmalara konu olabilecek ölçekte olan olgular ama balıkçılığı etkileyecek, insanların dikkatini çekecek yani bu konuda uzman olan kişilerin dışındaki insanların dikkatini çekecek boyutlarda olan müsilajlanmayı ilk defa 2007 senesinde Marmara Denizi'nde gördük ve tanıştık.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Evet.
Dördüncü sorum: Tabii, sizin gibi bir ismi bulmuşken soruları çoğaltıyorum...
MARMARA ÇEVRESEL İZLEME PROJESİ YÖNETİCİSİ MEHMET LEVENT ARTÜZ - Buyurun, buyurun, rica ederim.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Göç yolları dolayısıyla özellikle -istavrit örneğinde olduğu gibi- küçük balıkları da yiyen balıkların da yenilemeyeceği sonucunu çıkartmak mümkün müdür? Karadeniz'e ait olduğu söylenen hamsi bu konuda masum sayılabilir mi?
MARMARA ÇEVRESEL İZLEME PROJESİ YÖNETİCİSİ MEHMET LEVENT ARTÜZ - Şimdi, bir kere, birincisi, şunu söyleyeyim: Bir deniz oradan balık yeniliyorsa temiz, balık yenilmiyorsa temiz değil anlamına gelmez veyahut da giriliyorsa temiz, girilmiyorsa temiz değil anlamına gelmez. Bunu, ben genelde böyle yangında konak yanarken saç tarayan insana benzetiyorum bu olguyu. Burada çok farklı kriterler var. Bakın şu an itibarıyla balık yemekte bir sakınca yok fakat tehlike kapıda, o yüzden biz Tekirdağ'da ilk defa MAREM bünyesinde bir izleme laboratuvarı kurduk, günlük olarak balıkları inceliyoruz -bir sene, finansı o kadar bulabildik- Namık Kemal Üniversitesiyle birlikte bir sene boyunca bu izlemeye devam edeceğiz bakteriyolojik, toksikolojik ve ihtiyolojik olarak. Şu an itibarıyla bir sakınca gözükmüyor. Ben insan sağlığı uzmanı değilim, hocalardan aktarıyorum ama gözükmüyor, ben de yiyorum şu an itibarıyla.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Yani bu durumda hamsi masum mudur?
MARMARA ÇEVRESEL İZLEME PROJESİ YÖNETİCİSİ MEHMET LEVENT ARTÜZ - Hayır, değil. Hiçbiri masum değil. Biz de dâhil, hamsi de dâhil, hiç kimse masum değil şu anda.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Evet, teşekkür ederim.
Beşinci sorum: "Bundan sonra müsilajdan daha farklı sonuçlarla karşılaşabileceğimizi, Marmara Denizi'nin alıcı ortam olarak kullanılamaz" olduğunu söylüyorsunuz, oysa biz gezilerimizde ileri biyolojik arıtma tesisleri görünce ben şahsen bu tesisleri her yerde kurmak suretiyle, diğerlerini terk etmek suretiyle Marmara Denizi'ni kurtarabileceğimize inanmış bir kişiydim. Şimdi, "İleri biyolojik arıtma sistemlerinin de kurtarıcı olamayacağını" söylüyorsunuz; o hâlde arıtma konusunda herhangi bir ülkede veya üniversitede metotlar üzerine bilimsel bir çalışma yapılıyor mu? Bu konuda bir bilginiz var mı? Bize aktarabilir misiniz?
MARMARA ÇEVRESEL İZLEME PROJESİ YÖNETİCİSİ MEHMET LEVENT ARTÜZ - O konuda bir ilgim yok ama şurada bir yanlış anlaşılmayı ortadan kaldırmak isterim. Ben, deşarj yapan bir arıtma... İleri, geri, ön, arka o fark etmez. Arıtma dediğiniz olgu, ileri biyolojik arıtmayı yaparsınız, tabii ki kurtuluşudur yani atıkların arıtılması gerekiyor, benim bahsettiğim deşarj kısmı; ben çevre mühendisi de değilim, ben karadaki kısmıyla da ilgilenmem. Denize yapacağınız deşarj... Siz eğer ileri bir biyolojik arıtma tesisi yapıyorsanız çıkan suyu 4'üncü sınıf olarak zaten kullanırsınız, o kadar zengin misiniz ki hani leke olduktan sonra yıkadığınız çok kıymetli gömleği çöpe atıyorsunuz, o zaman yıkamadan atın. Bu tesisi yapmanın, o kadar para harcamanın o zaman anlamı yok ki denize deşarj yapacaksanız yani Marmara Denizi'ni kirletmek için o kadar para harcamaya gerek yok, ufacık bir deniz, geri kazanın.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Evet, yani arıtılan suyun tarımda, sanayide kullanılabileceği konusunda o zaman bu tesislerin masum sayılabileceği bir sonuca varır ki ben memnun oldum buradan, çünkü inanmıştım şahsen bu tesislere.
MARMARA ÇEVRESEL İZLEME PROJESİ YÖNETİCİSİ MEHMET LEVENT ARTÜZ - Gerekli, masum değil, bunlar gerekli.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Son sorum da şu: ODTÜ Deniz Bilimleri hocalarından birinin cümlelerini okudunuz. Ben o hocaya çok saygı duyan biriyim. Şimdi, siz de ömrünüzün çok önemli bir kısmını denizlere ayırmış bir insansınız. Öyle bir bilim insanıyla bir araya gelip konuşma imkânı bulamıyor musunuz? Sorunun devamı olacak ama önce bunun cevabını verirseniz...
MARMARA ÇEVRESEL İZLEME PROJESİ YÖNETİCİSİ MEHMET LEVENT ARTÜZ - Bulamadık... Demin örnek verdiğimle bulamadım ama daha evvel rahmetli Ümit Ünlüata'yla Mersin'de karşılaşmıştım -bir uzaktan akrabalığımız da çıktı eşimle evlendikten sonra- kendisi de zaten kabul ediyordu ama ben Marmara Denizi âşığı biriyim, orada doğdum, orada büyüdüm, hâlâ da onun üzerinde yaşıyorum, hatta olanak olsa öldükten sonra oraya atılmayı isterim yani Marmara Denizi'ne bu kadar kötülüğü dokunmuş olan zaten şeyde de belirttiğim belirli isimler var yani affedemiyorum, öyle söyleyeyim.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Ama konuşma ortamı bulamıyorsunuz da.
MARMARA ÇEVRESEL İZLEME PROJESİ YÖNETİCİSİ MEHMET LEVENT ARTÜZ - Olmadı, denk gelmedi.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Peki.
Şimdi, tabii, ben bunu sorarken asıl son sorunun özüne geliyorum. Bilim insanları ne yazık ki uzun yıllardır Türkiye'de karşılıklı oturup, tartışıp, konuşup bir mutabakat arama imkânını bulamıyor. Son on senedir de ülkemizde konuşulan ama son yıllarda da çok yoğun olarak gündemi meşgul eden Kanal İstanbul var. Şimdi, Kanal İstanbul'un teknik, ekonomik veya siyasi yönlerini burada konuşmanın gereği yok fakat burada biz Komisyon olarak başta Marmara Denizi olmak üzere denizlerimizdeki bu müsilaj sorununun sebeplerini araştırıp öneriler sunacaksak gerekli tedbirlerin neler olduğunu araştırıyorsak benim aradığım buradaki cevaplardan bir tanesi şayet Kanal İstanbul yapılırsa Marmara'ya etkisi sizce nasıl olacaktır?
MARMARA ÇEVRESEL İZLEME PROJESİ YÖNETİCİSİ MEHMET LEVENT ARTÜZ - Bilemem. Benim disiplinimin tamamen dışında olan bir şey. Beni ilgilendiren kısmı "Oraya ne kadar nüfus gelecektir? O nüfusun atıkları ne olacaktır?" Bana bu parametreleri verirseniz ben size ileriye dönük modelleme yaparım ama benim elimde böyle bir parametre yokken afaki bir proje üzerine afaki şeyler de söyleyemem yani o benim çalışma tarzıma aykırı.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Artüz, bu kadar gönül verdiğiniz bir konuda gerçekten kafa yormuyor musunuz? Çünkü birileri tartışıyor, istediği durumlarda konuşuyor...
MARMARA ÇEVRESEL İZLEME PROJESİ YÖNETİCİSİ MEHMET LEVENT ARTÜZ - Bilmiyorum. Hayır, zararı olur...
Şimdi şöyle söyleyeyim: Levent olarak söyleyeceksem baktığım zaman, okuduğum zaman zararı olacağı kesin.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Ben onu bekliyorum zaten cevap olarak.
MARMARA ÇEVRESEL İZLEME PROJESİ YÖNETİCİSİ MEHMET LEVENT ARTÜZ - Ama bunu parametrik olarak ortaya koyamam ki belki de çok geniş...
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Yok, yok hiç parametre istemiyorum ben.
MARMARA ÇEVRESEL İZLEME PROJESİ YÖNETİCİSİ MEHMET LEVENT ARTÜZ - Ben onun için bir şey söyleyemem yani. Benim Levent Artüz olarak fikrimi soruyorsanız karşıyım ve beğenmiyorum, onu söyleyebilirim.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Ben de bu cevabı istiyorum zaten.