| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar'ın, Paris İklim Anlaşması'nın TBMM'de kabulü, iklim değişikliğiyle mücadele ve yeşil ekonomi sürecinde fırsatlar ve tehditler hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 07 .10.2021 |
KADİM DURMAZ (Tokat) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, Komisyonumuzun kıymetli üyeleri, saygıdeğer Hocam, kıymetli bürokratlar, kıymetli basın mensupları; ben birazcık gecikmeli katıldım ama izlediğim kadarıyla gerçekten son derece mutlu oldum.
Tabii, biz Türkiye'de bu anlaşmayı, Mecliste özel bir anlayışla kucaklayarak hep beraber akşam onayladık ama Türkiye'nin sorunları sadece bununla bitmiyor ve kamuoyunda da hemen bugün bir şey oldu -basına da bir baktım- sanki ortak bir anlayışla bütün sorunları bu pencereden çözeceğiz gibi.
Önce şunu öğrenmek istiyorum: Biz bu Paris Anlaşması'nı Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçirmeden önce geriye, doğru kaybettiğimiz yıllarda, Avrupa Birliği, Dünya Bankası fonlarından kullanma noktasında -bizim ülkemizin de aidat ödemesiyle oluşan fonlardan- bir kaybımız oldu mu ülkece? Bunu öğrenmek istiyorum, bu bir.
İkincisi, tabii, Türkiye'de birçok sanayi bölgesinin arıtması yok arkadaşlar; bunlar derelere, ırmaklara ve nehirlere akıyor. Türkiye'de hiçbir köyde kanalizasyon ve atıklar için bir şey yok arkadaşlar; klasik bir foseptik çukuru var, dolduktan sonra dereye doğru akıp gidiyor. Benim seçim bölgem Tokat; Tokat'ta 3 büyük ovamız var, Hükûmetin değerli çalışması sonrası -bu, takdirle bir çalışma ama- bütün bu ovalara akan derelerdeki köylerin atıklarının tamamı bu ovalardaki yer üstü ve yer altı sularını kirletiyor ve bu ovalarda yetişen ürünler de bundan nasibini alıyor. Çok kolay bir şey yapılıyor; belediyeler, eski vahşi depolarının yüzüne biraz toprak döküyor, bir çam dikiyor, böyle yeşile bezenmiş gibi oluyor ama siz de biliyorsunuz ki ağır metallerin tamamı taban sularına ve yer altı sularına karışıyor. Bunun yanı sıra, bizim dâhil olduğumuz Komisyonda yaklaşık 16 değişiklik yapılmış, 16'sı da bu ülkenin yer altı kaynaklarını yer üstüne çıkarmada firmalara kolaylık sağlamış ama doğa ve çevreyi koruma noktasında tamamen göz ardı edilmiş, tamamen. Kısa bir örnek vereyim: Altmış yıldır Tokat'ın bir köyünde krom madeni çıkarılıyor. Krom madenini çıkaran firma geçtiğimiz yıl "Ben artık bu işletmeyi bırakıyorum." dedi. 2 köyün de muhtarları devlete başvurup "Burada yağmur yağdığı zaman çocukların boğulması, işte, otlayan hayvanların zarara uğraması, her an bazı tehlikeler olacak, buraya önlem alınması..." deyince ilgili firmanın teminatını İl Özel İdaresi nakde çeviriyor. Teminat ne kadar arkadaşlar? 11 bin lira. Bakın, sadece İl Özel İdaresi o alandaki tehlikeyi önleyebilmek adına 260 bin liralık tel örgü alıyor, kazık bedelleri hariç.
OTURUM BAŞKANI FAHRİ ÇAKIR - Pardon, Kadim Bey, zamanı biraz kısa kullanalım lütfen, rica ediyorum.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Şimdi, bunun yanı sıra, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı... Bu köy muhtarları parmak kadar su bulsa içme suyu depolarına katıyor, bizim derelerimizden bir gram su akmıyor. Bununla ilgili Türkiye'de, Anadolu'da bu altyapıları çözmeden yani Paris İklim Sözleşmesi'yle, sadece böyle emisyon ölçümüne takılarak biz doğayı, çevreyi bizden sonraki nesillere sağlam bir şekilde bırakabilir miyiz? Benim şeyim bu yani paradan, çok gelişmekten, kaynak kullanmaktan öteye böyle bir planımız var mı? Mesela, biz on yılda Türkiye'deki 28 bin köyde söylediğiniz sorunları çözüp artık o derelerde vahşi poşetler, çöpler olmayacak şekilde, o klasik traktörle eşilen, kenarına kuru taş duvar örülen foseptik çukurlardan bu ülkeyi kurtarıp, 8, 10, 20 köyü birleştirip doğru bir arıtma yapacağız mı?
Son bir örnek vereyim: 1934 senesinde, cumhuriyetin zor döneminde, Turhal'da şeker fabrikası kuruluyor; 1936'da Almanlar lojman yapıyor -doğal arıtmalı lojman- 1936'da arkadaşlar. Sene 2021; 2021 de bitiyor.
Teşekkür ederim efendim.