| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Antalya Milletvekili Atay USLU ve 76 Milletvekili tarafından verilen 2/3863 esas numaralı "Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 13 .10.2021 |
MAHİR POLAT (İzmir) - Merhabalar. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, kooperatifçiliği kısaca tanımlamak gerekiyorsa kooperatifçilik "Tek başınıza yapamadığınız bir şeyi bir araya gelerek yapma, meydana getirme." biçiminde tanımlanabilir. Bu, bizim kadim bir kültürümüzün aslında devamı, imece kültürümüzün... Osmanlı'ya falan dayamamak gerekiyor. Anadolu insanının, Türk insanının geçmişinde, genetiklerinde olan bir usul, bir çalışma biçimi aslında. Kooperatifçilik, cumhuriyet tarihiyle birlikte ete kemiğe bürünmüş ve kendi alanında yasaları, yasal düzenlemeleri yapılmış. Cumhuriyet tarihinin ilk dönemlerinden 1990'lı yılların sonuna kadar bizim ilk, orta ve lise eğitimlerimiz sırasında kooperatifçilikle ilgili dersler alınmış, üniversitelerde de kooperatifçilik bölümleri bulunmuş fakat 1990'lı yılların sonuna gelindiğinde kooperatifçilik ne hikmetse Türkiye'de pek değerli bir hâl almamış. Bugüne baktığımızda, kooperatifçilikle ilgilenen, kooperatifçiliğin ilgi alanının bağlı olduğu bölüm Ticaret Bakanlığı. Ticaret Bakanlığının kooperatifçilikle ilgili vermeye çalıştığı verilerin en günceli 2017, dört yıldan beri kooperatifçilik sayfasında herhangi bir düzenleme yapmamışlar yani güncelde ne yaptı ne etti ben bunu 2019'da tezimi yazarken kooperatifçilikle ilgili aradığımda bulamadım. Dolayısıyla, biz kooperatifçiliğe eğer değer veriyorsak sadece bu kanunda geçtiği gibi yöneticilere bir eğitim vererek değil de bir toplumsal eğitimle çocuklarımızı eğiterek, kooperatifçiliğin, birlikte iş yapmanın, birlikte kalkınmanın ne olduğunu çocuklarımıza da anlatarak, ta ortaokuldan başlayarak bir kooperatifçilik dersi verebiliriz.
Değerli arkadaşlar, bu yasa teklifi geldiğinde ben hemen kısaca bir göz gezdirdim, birkaç şey bekliyordum. Özellikle, kırsaldaki kooperatiflerin beklentileri vardı. Üye sayısı ve çalışan sayıları belli bir sayıyı aşanların KOBİ statüsünden çıkarılmaması gerektiğini düşünüyordum, bununla ilgili bir düzenleme var mı diye baktım, maalesef bu düzenleme yok. Kooperatiflerin üye sayısına, cirolarına ve çalışan sayısına bakılmadan KOBİ addedilmesi gerekiyor çünkü kooperatiflerin uzun vadeli finansman kredilerine ulaşmasının kolaylaşması gerekiyor, ucuz kredi bulabilmesinin yöntemlerinden bir tanesi de KOBİ olarak kalması. Bu yasa maddesinin içeriğine baktığınızda, işte, elektronik oylama, Bakanlığa veriliyor. Tabii, Bakanlık bu denetlemeleri ne zaman yapacak, verileri 2017'den bugüne düzenlemeyen Bakanlık yönetmeliği ne zaman çıkartacak, çok belli değil. Bunlar düzenlenirken kırsaldaki kooperatifleri göz ardı etmemek gerekiyor, bunlara da yönetmelikle bir elektronik oylama ya da elektronik toplantılara katılmak gibi bir zorunluluk getirilirse bu, kooperatiflerde katılımcılığı ortadan kaldırır, dikkat etmek gerekiyor.
Yine, bu kanun teklifinin 8'inci maddesine göre seçimlerden hemen sonra üç iş günü içerisinde defterlerin teslim edilmesi gerekiyor. Bu üç iş günü kırsalı düşündüğünüzde çok kolay bir zaman değil, uzun bir zaman değil; bu zamanın da minimum yediye çıkartılması, yedi ila on beş gün arasında olması gerektiğini düşünenlerdenim.
Değerli arkadaşlar, biz, benim seçim bölgemde, İzmir'de "Başka Bir Tarım Mümkün" diyoruz. "İzmir Modeli", "İzmir Tarımı" adını verdiğimiz tarımsal kalkınma, kırsal kalkınma, aslında, kooperatifçilikle kalkınma, kooperatifçilikle kırsalın ayağa kalkması anlamına geliyor. Size birkaç kooperatif örneği verebilirim. Örneğin Almanya'daki patates üreticilerinin kooperatifinin Türkiye'de oluşturmuş olduğu şirketlerden ya da Türkiye'yle ticaretini anlatacak olursak ne demek istediğimi çok daha iyi anlarsınız diye tahmin ediyorum. Mesela, onların Türkiye'de oluşturdukları firma aracılığıyla yaptıkları sadece patates nişastası ithalatı 2019 yılında 34 milyon dolar civarıydı. Bizim kooperatiflerimizin de büyüyerek, gelişerek ulusal pazarın ötesine geçmesi gerektiğine inananlardanım. Bugün baktığınızda, benim seçim bölgemde bizimle birlikte kooperatifçiliği kalkınma modeli olarak gören bir yerel yönetim anlayışıyla birlikte, Bademli Kooperatifimiz gibi çeşitli kooperatiflerimiz, Bayındır Çiçekçilik gibi çeşitli kooperatiflerimiz ihracat yapabilecek düzeye gelmişler. Ticaret Bakanlığının katkısı olmadan kendi başlarına, yerel yönetimle kalkınan kooperatiflerden bahsediyoruz.
Değerli arkadaşlar, bizim kooperatiflerimiz... Gönül isterdi ki bu Komisyon gidip yerinde bu kooperatifleri denetleyebilsin, inceleyebilsin. Türkiye'nin önüne bir kooperatifçilik modeli, özellikle kırsalda farklı bir kalkınma modeli koyabilmek için "İzmir Modeli"ni yerinde incelesinler isterdim ama yapmamışsınız çünkü bizim İzmir'deki "Başka Bir Tarım Mümkün" dediğimiz modelle kırsal kesimden kentlere göç engellendiği gibi insanlar doğdukları yerde doyup kalkınabiliyorlar. Bu modellerin Türkiye için özgün modeller olacağını düşünüyorum. Hepimiz örnekler verdik, işte, Hollanda'dan örnek verildi, ben az önce Almanya'dan verdim, birçok ülkeden modeller veriliyor fakat bu modellerin içinde Türkiye'de "İzmir Modeli" dediğimiz bir model var, bu modeli mutlaka Ticaret Bakanlığımızın da mercek altına alıp Türkiye'nin önüne bir kırsal kalkınma modeli olarak Tarım Bakanlığıyla birlikte sunması gerektiğini düşünüyorum.
Umarım kooperatiflerle ilgili daha iyi bir kanun yapabiliriz, daha çağdaş, daha kalkınmacı, özellikle kırsalda betonla ilgili kooperatifler değil, özellikle kırsal bölgelerle ilgili iyi şeyler yapar, farklı bir kanuna imza atarız diyorum, hepinizi selamlıyorum.