| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Denizli Milletvekili Şahin Tin, Samsun Milletvekili Fuat Köktaş ve 58 milletvekilinin, Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3876) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 20 .10.2021 |
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, kıymetli milletvekilleri, sayın bürokratlar, çok değerli sektör temsilcileri; Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Şahin Bey'i dinleyince sanki başka bir ülkede hissettim kendimi. Bu kanun taslağı Meclisten geçince ihracatçılar finansmana ulaşımda her şeyi çözmüş olacaklar. Daha önce biz burada "helal akreditasyon" diye bir kanun geçirdik. Karşı tarafta iktidar milletvekillerinin hepsi bize dönüp işte "Siz direniyorsunuz bu kanuna ama bu kanun geçerse yaklaşık 10 milyar dolar ihracat yapacağız, Türkiye ekonomisi ayağa kalkacak. Siz neden buna direniyorsunuz?" diye... Şimdi, dönüp Helal Akreditasyon Kurumuna baktığımız zaman, kaç yıldır daha siftah yapmadı. Şimdi, sanki bu şirket kurulunca bütün ihracatçılara kefil olacak, ihracatçılar da krediye ulaşacak. Ben sadece şunu soruyorum: Var mı kasada para yani istediği kadar garanti verse de bu şirket, ihracatçılar finansmana ulaşacak mı? Yani kasada para var mı diye bir de ona dönüp bakmak gerekir.
2011 yılında Cumhurbaşkanı hedefleri açıklamıştı, "2023 yılında ihracat hedefimiz 500 milyar, kişi başı gelir de 25 bin dolar olacak." demişti ama 2023'e bir adım kaldı, şimdi 2022 yılına giriyoruz, ihracat hedefi 200 milyar dolar yani düşünün, hedefin yarısına dahi ulaşılmamış. Türkiye tarihinde bu rakamlar "rekor" olarak adlandırılıyor ama dönüp şöyle bir, ham madde fiyatlarını göz önünde bulundurduğumuzda, aynı zamanda, Türkiye'nin G20'deki durumuna baktığımız zaman gerçekleri de görmüş oluruz.
Değerli arkadaşlar, 2002 yılında ihracat 36 milyar dolar, 2020 yılında, bugün ihracat 169 milyar dolar civarında. İhracatın millî gelire oranı sadece yüzde 28, Yunanistan'ın yüzde 35. Sadece komşumuza bakmamız lazım. İhracatımızla övündüğümüz kadarıyla iyi durumda gibi gösteriyoruz. Türkiye düşük katma değerli ürünleri ihraç ederken yüksek katma değerli ürünleri ithal ediyor. Bir de dönüp ithalatımıza bakmamız gerekir, ikisini karşılaştırarak hedef koymamız gerekiyor.
Üreticiler son dönemlerde ham maddelerini temin etmekte zorlanıyorlar; ihracatta konteyner fiyatları euro bazında, dolar bazında yüzde 100'lerin üzerine çıkmış, fiyat artışlarıyla karşı karşıya kalmışlar, zorluk içerisindeler. Bakır fiyatları son bir yılda yüzde 38 artmış, bir yılda. Çelik fiyatları yüzde 40, alüminyum ise yüzde 48 artış göstermiş. Son zamanlarda artan ham madde fiyatları ve enerji maliyetleri üreticiyi zorluyor, sanayicinin üretim yükü iyice artıyor. Öncelikle yapılması gereken, üretim maliyetlerini azaltmak ve fiyat istikrarını sağlamak. Bu temel problemler çözülmeden bir yere varmak mümkün değil.
Bugün Komisyonda görüştüğümüz kanun teklifi bu sorunlara çare olmamaktadır. Daha planlı ve piyasanın gereklerine uygun kanunlar hazırlamamız gerekir.
Kanunun genelini Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak olumlu buluyoruz ancak İç Tüzük madde 38 uyarınca Anayasa'ya uygunluk incelemesi yapılmasını talep ediyoruz. Torba yasa uygulamasının kanun yapma tekniğini zedelediğini defalarca söyledik ancak hâlâ benzer şekilde teklifler önümüze konuluyor. Torba kanun uygulaması Anayasa'ya aykırıdır.
Meclise 50'nci torba teklif olarak getirilen bu teklifle 13 kanunda, 17 maddede değişiklik yapılıyor. Teklifin içine ne buldularsa atmışlar, tam bir torba yasa. Yasaların bu şekilde yapılmasını uygun bulmuyoruz. Bu 17 maddeden sadece 8'i kanunun genel amacı olan ihracatçıların finansman desteklerine ulaşımıyla ilgili, ihracatı geliştirme, anonim şirket ve EXIMBANK'a yönelik düzenleme içeriyor. Kalan 9 maddede TOBB, TESK, serbest bölgeler, kaçakçılıkla mücadele ve çekle ilgili düzenlemeler getiriliyor. Maddelere baktığımızda, amaç ihracatçıya finansman sağlamak.
İçeriğe geldiğimizde ise yine bir şirket kuruluyor, aslında bu şirket çoktan kurulmuş. İhracatı Geliştirme Anonim Şirketinin ana sözleşmesi 13 Ekim 2021 tarihli Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayımlandı. Yani şirket önce kuruluyor, sonra yasal alt yapısı oluşturuluyor.
Şirketin kayıtlı sermayesinin tavanı 50 milyon lira olarak belirlendi. Şirketin 10 milyon lira olan başlangıç sermayesinin ise yüzde 95'i -9 milyon 500 bin lira- Türkiye İhracatçılar Meclisine; yüzde 5'i ise -500 bin lira- TÜRK EXIMBANK'a ait bulunuyor.
Şirketin yönetim kurulu üyelerine baktığımızda, TİM'in Başkanı Ticaret Bakan Yardımcısı hem EXIMBANK'ta hem şirkette yönetim kurulu üyesi; böyle bir şey olamaz. Diyorsunuz ki: "İhracatta finansmana ulaşımı gerçekleştireceğiz." Kefil olan da aynı, krediyi veren de aynı; EXIMBANK'ın Genel Müdürü şirketin yönetim kurulunda olamaz, krediyi veriyor.
Öte yandan "Serbest bölgeler 2004'ten beri kurulmuyor." deniliyor, özellikle maliyetler nedeniyle kurulmadığı söyleniyor. Otuz yıl gelir ve kurumlar vergisi istisnası getiriliyor. Yok böyle bir şey yani otuz yıl olmaması gerekiyor, bunu kısaltmamız gerekiyor, bu sürenin kısaltılması gerekir.
Bununla birlikte, 2017 Anayasa değişikliğiyle, yasama yetkisinin milletvekillerinde olmasına karşın teklifin Meclis dışında yazılması, yürütmenin yönlendirmesi doğrultusunda kaleme alınması yanlıştır. 27'nci Dönemin yasama faaliyeti olarak bugüne kadar, Türkiye Büyük Millet Meclisi 600 milletvekiliyle 2.522 maddeyi görüşerek 195 kanun teklifini kanunlaştırırken tek kişi, 84 adet Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle 2.472 maddeyi hem de gerekçesiz bir şekilde yürürlüğe koydu. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisini saf dışı bırakan hukuka aykırı bir uygulamadır; bir an önce bu anlayıştan vazgeçilmesi gerekir. Komisyonumuzda kanunların milletvekilleri tarafından Anayasa'ya uygun bir şekilde ve piyasanın sorunlarını çözecek biçimde üzerinde çalışarak, gerekirse tartışarak hazırlanması gerektiğini düşünüyoruz. Şu resim bizi üzüyor: Komisyon üyeleri kanuna sahip çıkıyor, kanunun sahibi yok. Bir an önce bu sistemi düzeltmemiz gerekiyor. Kanunun sahibi yok; kanunu getiren, kanuna oy verecek yani sadece şu resim bize yeter. Onun için, bir an önce bu sistemi biz düzeltmeliyiz, Büyük Millet Meclisine millet tarafından seçilen milletvekillerinin düzeltmesi gerekiyor, Cumhurbaşkanının atadığı bakanlar bu sistemi değiştiremezler. Onun için, şu acı resme bir kez daha dönüp bakmamız gerekiyor.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.