| Komisyon Adı | : | (10 / 4413, 4430, 4431, 4432, 4433, 4434, 4435, 4436, 4437, 4438) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonu |
| Konu | : | Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer'in, Ergene Nehri ve Havzası, Ergene Havzası Koruma Eylem Planı, su kirliliği, deniz deşarjı ve müsilajla mücadelede öneriler hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 20 .10.2021 |
RIDVAN TURAN (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Özür diliyorum ben de. Komisyon toplantıları çakıştı ve bundan sonra Genel Kurul toplantısı var, orada da uzun bir sözüm var. O nedenle, belli bir süre sonra ayrılmak durumunda kalacağım.
Ben birkaç şeyin altını çizmek istiyorum, bir tanesi aslında fiks söylediğim şey, âdet olduğu üzere yine söyleyeyim: Çok geç kalıyoruz, zaman hızla doluyor. Denizin bu kadar zamanı tolere edecek hâlinin kalmadığı kanısındayım fakat biz toplantılardan hâlâ bir türlü sonuca ulaşamadık. Şimdiye kadar ivedi adımlar atmak gerekiyordu. Cumhurbaşkanının aşağı yukarı her gün kanun hükmünde kararname yayımladığı ve bununla memleketi yönettiği bir yerde deniz için de pek çok şey yapılabilirdi, kendisi de yapabilirdi diye düşünüyorum. O sebeple, son derece endişeliyim. Özellikle iki gündür İzmit Körfezi'nde çok yoğun olarak meydana gelen deniz canlılarının ölümü -ki bunlar ağırlıklı olarak denizanaları ama içerisinde iskorpit gibi bazı bentik türlerin de yer aldığını biliyoruz- bu endişemizi bir kat daha artırıyor ama bizim vazifemiz endişeli olmak değil, çözüm üretmek olmalı. O nedenle daha hızlanmak gerekir diye düşünüyorum.
Bu, Ergene meselesine ilişkin benim düşüncem şu: Yani Ergene'nin, -kirletici bir faktör olarak- dünyanın en kirli nehirlerinden biri olan Ergene'nin kirletici bir faktör olduğu ortada. Fakat yani bu Ergene'nin suyunun nasıl temizleneceğine ilişkin birkaç toplantıdır değerlendirme yapıyoruz ama bence biz şunu yapmalıyız, demeliyiz ki X şirketine, o X şirketi tekstil şirketi olsun, pek çok toksik malzemeyi de suya atıyor olsun: "Kardeşim senin bir günlük su ihtiyacın nedir? 100 ton. Al sana 101 ton su; buharlaşma, borulardaki kayıplar, tesisattaki eksilmeler falan göz önünde bulundurularak sana verdiğimiz miktar budur. Bu saatten sonra sondajla, şununla bununla su kullanmayacaksın." Yani Avrupa'daki firmaların "Yüzde 25, yüzde 30 geri dönüşümünü sağlayın, öyle ürün üretin, bize böyle gönderin, biz böyle ürünü satmak istiyoruz." dediği yerde ve firmaların da buna ikna olduğu yerde bizim devlet olarak bunlara gücümüz yetmiyorsa yani ne diyeyim? O andan itibaren bir şey demek istemiyorum. Yani bunu mutlaka yapmak zorundayız. Bu hem Ergene'nin yer altı sularının geleceği açısından hem bizim geleceğimiz açısından son derece önemli. Yani bence bir miktar "inzibati yöntem" mi dersiniz buna, ne dersiniz bilmiyorum ama sürecin bu kadar kritik bir noktaya savrulduğu yerde daha radikal olmak gerekir diye düşünüyorum.
Sorum da şu: Daha önce de görmüştüm bu "reactive oxygen species" uygulamasında. Hocam, bunu ne kadar bir alanda yapmak mümkün? Yani binlerce kilometrekarelik bir alan, derinliğini de düşünecek olursak ortalama 400 metre gibi yani...
PROF. DR. LOKMAN HAKAN TECER - Marmara Denizi'ni mi kastediyorsunuz Sayın Vekilim?
RIDVAN TURAN (Mersin) - Evet.
Yani bunu gerçekten... Laboratuvar açısından mümkün. Ben de bu tür şeylere çok yabancı değilim, yani tıp doktoruyum ben. Yani oksijenin oradaki...
PROF. DR. LOKMAN HAKAN TECER - Bilirsiniz, evet...
RIDVAN TURAN (Mersin) - Evet ama yani nasıl yapabiliriz bunu? Bu, gerçekten, pratikte uygulanabilecek bir şey mi? Laboratuvarda yapılabilir elbette. Bunu sormak istiyorum.
PROF. DR. LOKMAN HAKAN TECER - Evet, teşekkür ederim Sayın Vekilim.
Tabii ki laboratuvar...
RIDVAN TURAN (Mersin) - Çok özür dilerim Sayın Hocam.
Bir de bu, daha çok organik kökenli atıkların -yanlış bilmiyorsam- bertaraf edilmesi için geçerli bir yöntem. Yani pek çok toksik diğer elementleri, ağır metalleri, diğer kimyasalları da bu işin içerisine kattığımızda buradan sonuç alınmayacak diye düşünüyorum. Bilmiyorum, yanılıyor muyum?
Teşekkür ederim.