| Komisyon Adı | : | (10 / 4413, 4430, 4431, 4432, 4433, 4434, 4435, 4436, 4437, 4438) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonu |
| Konu | : | Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Özkaya ve Su Ürünleri Mühendisi Mine Canikli, Su Ürünleri Yetiştiricileri Üretici Merkez Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Özerdem Maltaş ile Deniz Ürünleri Avcıları Üreticileri Merkez Birliği Başkan Yardımcısı Murat Kul tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 20 .10.2021 |
HASAN KALYONCU (İzmir) - Teşekkür Ediyorum Sayın Başkanım. Sunumlarınız için sizlere de teşekkürlerimi sunuyorum.
Şimdi, balıkçılığın müsilaj üzerinde etkili olduğu söyleniyor, aşırı avlanma vesaire fakat şimdi ekosistemde bir şeyler değiştiği zaman, taşları yerinden oynattığınız zaman bu birbirini tetikleyen reaksiyonlar şeklinde devam ediyor. Yani bu bir süreç beraberinde getirir fakat benim merak ettiğim bir şey var. Az önce bu lodos ve karayelden girdiniz, oradan soracağım.
Şimdi, Marmara Denizi'nde 2,5 santigrat derece yükselme var, bu oradaki balıkların üreme alanlarını ve balıkların tercihlerini değiştiriyor mu, değiştirmiyor mu? Yani bir de şöyle bir şey var: Şimdi, avlanmadan bahsediyoruz, benim açımdan baktığınız zaman yani en azından balıkçılık, hayvancılık kadar önemli ülke açısından. Bu sebeple, 2,5 derece, iklim değişikliğinin devamında bu artacak, artış gösterdiği zaman hangi balık türleri oralarda bulunmaya... Mesela, hamsiyi ilerleyen süreçlerde bizim Doğu Karadeniz sahillerinde mi bulacağız yoksa Rusya'dan mı getirteceğiz? Yani balıkçılık sektörü, bu iklim değişikliği, rüzgarların değişimi ve su sıcaklığının artışıyla Marmara'da nasıl etkileniyor? Birinci sorum bu.
İkincisi, bu müsilaj üzerinde direkt aslında yani kirletmediğiniz zaman aşırı avcılık yaparsanız yine ekosistemde taşları yerinden oynatırsınız. Aşırı avcılık ve kaçak avcılık, bunların hepsine zaten karşıyız. Bakanlık da bunu denetliyor, en son Su Ürünleri Kanunu'nu da bayağı yaptırım getirdi. Sizce müsilajın üzerinde balıkçılığın etkisi var mı? Siz sektörden olduğunuz için soruyorum, benim bildiğim bir konu da sizden de duymak istiyorum. Ben sorularımın böyle hepsini sorayım, ondan sonra arkadaşlar cevap versin, karşılıklı da olabilir, fark etmez ama ben sormaya başlamışken devam edeyim.
Şimdi, buradaki Komisyonun tek amacı Marmara değil, bazen bunu kaçırıyoruz. Diğer denizlerimizde, mesela İzmir Körfezi'nde de benzer olay var. İzmir Körfezi'nde zaman zaman "red tide" olayları var. Şimdi, İzmir Körfezi'nde en son ne var? Deniz marulu çoğalması var. Deniz marulu da normalde diğer dünya ülkelerinde salatada kullanılan, yenilebilen, tüketilebilen bir bitki. Deniz marulu aşırı derecede çoğaldı, aslında müsilajla benzer etkilere sahip. Müsilaj da organizmaların bir şekilde, ya rekabet ya da stres koşulları altında üretildiği ve daha sonra içerisine diğerlerinin katıldığı bir madde.
Şimdi, bu diğer denizlerimizde de görülüyor, bunun yanında iç sularımızda da var. Şimdi, siz sadece denizlerdeki balıkçıları temsil etmiyorsunuz değil mi, iç su balıkçılığında da üretimde var mısınız yani onu da bir sorayım ben?
DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCISI MURAT KUL - Ben genelde denizi... Yani bildiğim, uzmanlık alanım o.
HASAN KALYONCU (İzmir) - İç su balıkçıları yok mu, burada yok mu?
DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCISI MURAT KUL - Yok.
HASAN KALYONCU (İzmir) - O zaman soruma devam edeyim, şimdi, göllerde de benzer durumumuz var. Demin, az önce Sayın Genel Müdürüme bir şey sordum bu konuda. Su azalmasıyla iç su balıkçılığında da azalma var, barajlarda su azaldığı için birçok balıkçının da üretimi durdurması durumu söz konusu. Bunun yanında aynı ötrofikasyon olayı iç sularımızda da tetiklenmeye başladı. Bunun sebeplerinden birisi de şu: Şu anda özellikle kurak mevsimlerde bizim akarsularımızda arıtma tesisinden gelen sular akmaya başladı çünkü doğal kaynaklarımız kurumaya başladı. Bu sefer sadece atık su arıtma tesislerinden çıkan sular geliyor ve göllerimizde su miktarı azaldığı zaman kirliliğin bir yoğunlaşması da söz konusu. İç su balıkçılığının da üretimde epeyce yeri var galiba Türkiye'de yani iç su balıkçılığı da çok önemli. Bununla ilgili bir önlem veya iç su balıkçılarının problemlerini anlatacak kimse var mı? Bu konuyu da soruyorum çünkü müsilaj olayı Marmara'da görüldü ama ülkemizin birçok yerinde ötrofikasyon sonucu oluşan deniz marulu oluşumu, "red tide", içeride, iç sularda siyanobakteri kaynaklı toksik oluşumlar, bunların hepsini biz yaşıyoruz. Şu anda göllerimizde, doğal göllerimizde de benzer sorunlar çıkmaya başladı.
Şimdi, diğer bir sorum, balıkçılık açısından sordum, birde deniz, su ürünleri açısından... Bu sıcaklık değişimlerinin midye yetiştiriciliği ve diğer denizel ürünler açısından etkisi ne olacak? Ayrıca bu sıcaklık değişikliğinin devamında gelecek yıllarda... Bunu daha önce dile de getirdim, Sayın Bakana da söyledim burada, zaman zaman da söylüyorum. Şimdi, buharlaşma hızı artıyor, Karadeniz'e nehirlerle gelen tatlı su miktarı azalıyor, Karadeniz'in tuzluluk oranı da yükselmeye başlıyor. Mesela Marmara'da bunu gözleyebilirsiniz aslında, tuzluluktan hiç bahsedilmiyor da Marmara'da tuzluluk değişimleri var mı? Mesela buraya sunuma geldi arkadaşlar, sordum: "Elinizde kimyasal analiz var mı?" Hiç kimse kimyasal analiz göstermedi ama tuzluluk değişimi var mı acaba? Bu değişimler hem balıklar açısından hem diğer su ürünleri yetiştiriciliği açısından sektörü nasıl etkiliyor yani bu sektörü nasıl etkiliyor?
DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCISI MURAT KUL - Sayın Vekilim, bunlara, hepsine sırayla ben de gitsem. Biz balıkçıyız yani o kadar... Balık hafızası var bizde. Yazdım, buraya not aldım.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Birisi yazsaydı...
DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCISI MURAT KUL - Yazdım yazdım, yazıyorum da...
HASAN KALYONCU (İzmir) - Tek tek mi devam edeyim? İki sorum var.
DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCISI MURAT KUL - Tamam Sayın Vekilim.
HASAN KALYONCU (İzmir) - İki sorum var, bunlardan birincisi, Marmara Havzası'nda denizden tatlı su elde edilmesi balıkçıları etkiliyor mu? Neden diyeceksiniz? Atık olarak tuz geri nereye boşaltılıyor Marmara Denizi'ne mi boşaltıyor? Çünkü İstanbul Belediyesinin böyle projeleri de var. O atık tuzu nereye boşaltacakları merak ediyorum ben, asıl problem o yani çünkü suyu arıttığı zaman atık bir tuz oluşumu var. Bunu nereye boşaltıyor? Marmara'nın içine muhtemelen.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Kocaeli'ye sormak lazım...
HASAN KALYONCU (İzmir) - Vallahi soruyoruz, ister Kocaeli'ye ister İstanbul'a ister başka yere, her yere soruyoruz.
Şimdi, balıkçılığa etkileri açısından soruyorum. Bir de bu erken uyarı sistemleri... Burada hocalarımız da söylüyor işte "Erken uyarı sistemi, erken uyarı sistemi"... Bence balıkçılar erken uyarı sistemi zaten.
DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCISI MURAT KUL - Evet, burada haklısınız, doğru.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Balıkçılara sordukları zaman "dipte", yüzeye çıkan zaten dipten oluşanların yüzeye doğru gelişme şeyi, yüzeyde ölü, balıkçıya sorsanız...
DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCISI MURAT KUL - Uzun bir süre olmayacağını düşünüyoruz biz.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Balıkçıya sorsalar erken uyarı sistemi olarak balıkçılar çalışıyor zaten, onu söylerler, onda hiçbir sıkıntı yok. Yani bu erken uyarı sistemleri çok da bir şeyi değiştirmeyecek, deniz yüzeyi ne hâlde, bu da on beş gün sürüyor.
DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCISI MURAT KUL - Resmî olacak belki.
HASAN KALYONCU (İzmir) - On beş gün sürüyor.
Şimdi, İstanbul'daki yüzey temizliğine baktı, on beş gün içerisinde yüzey temizlendi, gitti. Zaten aşağıdaki önemli, bizi ilgilendiren temizleyemediğimiz kısım. Mesela şu anda İzmir Körfezi'nde de benzeri var. Yüzeydeki deniz marulunu topluyor, aşağıdaki devam ediyor.
Teşekkür ediyorum efendim.
Atlayacağız bir şey olursa ben müdahale ederim.
DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCISI MURAT KUL - Sıkıntı yok.
Sayın Vekilim tabii, ilk üçe cevap vereceğim, dördüncüye "Balıkçıyım, uzmanlık alanım." der, su ürünleri mühendisleri arkadaşlarımız verir.
Evet, iklimsel sıcaklık, deniz suyu sıcaklığı... Balıklarımız bir kere Marmara'ya havyar dökmüyor, havyarını bizim balıkçının eski tabiriyle... Bir balık hali eski müdürü var, Deveciyan diye, 1965-70 yıllarında bir kitap yazmış, inşallah o kitabı bir okursunuz. "Balıkların çıkışı vardır anavasya ve dönüşü katavasya" demiş orada. Anavasyada balıklar havyarını dökmeye Karadeniz'e gidiyor. Neden? Marmara ve Ege ısındığı için -bizim orada "yayla tabiri" derler- serine gider. Serine gidiyor, orada havyarını dökmeye gidiyor, orada milyonlarca havyar döküyor, birkaç tanesi... Tabii ki iklimsel baktığınız zaman Ege ısındı, Akdeniz ısındı, Kızıldeniz'deki balık, balon balığı Akdeniz'e geldi; Akdeniz'deki, Ege'deki balık Marmara'ya geldi. Geçenlerde bir arkadaşımız av attı, içinden 1.500 kasa bu benekli tombik dediğimiz, orada çıkan, palamuda benzeyen bir balık çıktı yani Marmara'da görülmemiş bir şey bu. Karadeniz'e gitti, dönüşte yakaladı bunu yani bu, sıcaklanmayla beraber Karadeniz'e geçiyor.
Hamsi tartışılır, hamsi şöyle tartışılır: Ben HES'lere karşı değilim, tabii ki olacak, ülkemiz gelişsin ama eskiden bu akarsular akardı, akarsular aktığında özellikle hamsi, akarsuların aktığı yere gelirdi, oradan planktonlar, yemler dağlardan gelir, toprakların içinden gelir...
HASAN KALYONCU (İzmir) - Ama orada müdahale edeyim, düzelteyim. HES'ler akışı önlemiyor zaten, yatağı değiştiriyor, hamsi de içeri girmediği için sorun yok orada. O, iklim değişikliğinden kaynaklı.
DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCISI MURAT KUL - Şimdi, Sayın Vekilim, dereler eskisi gibi de akmıyor. O hayvan eskiden oralarda durabiliyordu, biraz daha göçü...
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Çamur akıyor çamur! Dere var, su yok.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Hava var, yağmur yok, aynı hesap.
Siz devam edin efendim.
DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCISI MURAT KUL - Biraz daha göçü yavaş gidiyordu. Bu balık genelde göç eder, sabit bir yerde durmaz. Gürcistan'a gider, oradan tekrar döner, Bulgaristan'dan, İğneada'dan gelir. Mesela hamsi dört yıl yaşar, insanlar bunu bilmez, en fazla beş yıl yaşar, Genel Müdürüm yanılmıyorsam, yanlışım yoksa. Mesela biz küçük hamsiyi tutmaya karşıyız, tabii ki tutmayacağız ama iri hamsiyi kesinlikle tutmamız lazım çünkü üç yıl sonra, dört yıl sonra bu hayvan ölecek, yaşamayacak. Bir şekil bunu kazandırmamız lazım, belki balık unu yapacağız, balık yağı yapacağız, halkımıza sunacağız, bir şekil kazandırmamız lazım. Ama dediğim gibi ısınmayla beraber denizde, işte, geçen gün...
HASAN KALYONCU (İzmir) - Isınma Marmara Denizi'nde balıkçılık açısından neleri değiştirdi?
DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCISI MURAT KUL - Yani mesela uzun yıllardır kılıç balığı görmedik, kılıç balığını yakaladık Boğaz'da, işte, tombik balığı dediğimiz balığı yakaladık. Yani ısınmanın zararı da olabilir, iyi bir etkisi de olabilir, aşağıdaki balıklar yukarıya gelmiş olabilir.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Onlara "istilacı türler" diyoruz zaten.
DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCISI MURAT KUL - Ben yıllardır bunu söylüyorum: İklimsel. Her şeyden önce işte hep bize, balıkçıya suç attılar: İşte "Denizleri bitirdiniz, denizleri şöyle yaptınız..." Göçler gerçekten değişti. Baktığınız zaman, ekim ayında, kasım ayında havalar çok sıcak gitti yani bu sıcak gitmeyle beraber balıklar göç almadı veya balıklar o kıyı bandında durmadı, serin yerler aramaya başladı, ya Rusya'ya gitti, tekrardan geri geldi. Mesela, örnek vereyim: Geçen sene İğneada'da hamsi oldu boğaz bölgesinde. Neden oldu? Aşırı derecede poyraz rüzgârı esti, deniz suyu 20 dereceyken 10 dereceye kadar düştü, balık o soğukluğa geldi, bunları da yaşadık. Ama bir o kadar da lodos Marmara'da esti, müsilaj oldu, oradaki balıklar... Burada tamamen bir denge var. Dengeyi ne yaptık? Baktığınız zaman, eskiden Marmara'da o havzada 8-9 milyon kişi yaşıyordu, şimdi 30-40 milyon kişi o havzada yaşıyor, bütün atıklar oraya gidiyor. Işık kirliliği... Mesela, baktığınız zaman, balık ışıktan çok etkilenir, göç yolunu değiştirir. Eskiden sahillerde bu kadar ışık yanmazdı, bunlar değişti. Bunlar bizim için tabii ki büyük etken. Bizim zararımız yok mu, biz dört dörtlük müyüz? Biz dört dörtlük değiliz, dört üçlüğüz, bizim de yanlışlarımız var, bizim de yanlış yaptığımız yerler var -balıkçı arkadaşım fazla yok, bunu söylüyorum, yine beni taşlarlar dediğim gibi- ama aklın yolu bir, balığın olması için bizim de olmamız lazım, bir şekilde dengede tutmamız lazım. İklimsel... Biz ne için buradayız? Marmara'yı daha sıcak yapmayalım, dereleri akıtmayalım denizlere diye buradayız hepimiz. Ama dediğim gibi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı diyor ki: "Bana kırk sekiz saat sonra gel." Niye geleyim? "Bütün pisliği yaptınız, tekneye, depoya doldurdunuz, denize atarsınız, gelin." diyor. Ya, Marmara'ya akıyor, beni niye çağırıyorsun? Eskiden on beş günde bir çağırıyordu beni.
HASAN KALYONCU (İzmir) - O öyle olmaz yani öbür taraflar öyle diye sizi de çağırmayacak değil, çağırması güzel bir şey.
DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCISI MURAT KUL - Sayın Vekilim, şöyle de var: Altyapı yok, kanun çıkarıyoruz. Mesela diyor ki bana: "Pisliği getir, limanlarda ver."
Tamam, vereyim. Tanklarımız eskisi gibi değil, büyük. Tekneyle çıktım boğazdan, o kâğıdım da bitmiş, on beş gün dolmuş, o kâğıdı almam gerekiyor, pisliği vermem gerekiyor. İğneada Limanı'na gittim, dedim ki kooperatife: Teknede şu pislik var, alın, kurtarayım. O kâğıdı bana vermeniz lazım, 24 bin lira cezası var." "Git başımdan, alamam, benim depom yok." dedi. Ya, ben nereye vereceğim? Belediyeye gittim, "Bana bir vidanjör gönderin, bu pisliği alsın, evrakımı verin." dedim -benim vidanjörüm yok- "Çorlu'dan vidanjör çağıracaksın." dedi. Ben balığı bıraktım, işi bıraktım, gemide 30 kişi var, pisliğin peşindeyim nereye nasıl vereceğim diye.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Balığa çıkmadan kenardayken o işlerin hepsini halledip öyle çıkın. Bak, ben sizin sorununuz çözdüm.
DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCISI MURAT KUL - Sayın Vekilim, bunu on beş gün yaparsanız bu balıkçı size duacı olur, ben de altına sizin isminizi yazacağım. Yani bunu on beş gün yaptırabilirsek gelmişken, müsilajı... Sayın Vekilim, bunu yaparsak, siz de destekçi olursanız... Şu on beş günü...
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Tank kapasitesiyle ilgili olarak... Personel sayısı...
DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCISI MURAT KUL - Yeni tekneler büyük şimdi Sayın Vekilim.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Sayın Genel Müdürüm burada. Bunu Çevre ve Şehirciliğe iletir herhâlde, o konuda...
DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCISI MURAT KUL - Ben gittim, Genel Müdürümle görüştüm Çevre ve Şehircilik Bakanlığında.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Balığı bırakıyorsunuz, pisliğin peşine düşünüyorsunuz.
DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCISI MURAT KUL - Evet, balığı, işimizi gücümüzü bırakıyoruz, bunu nereye versek diye uğraşıyoruz çünkü sayın vekilim, 24 bin lira, az bir para değil ki... Arabayla radara girseniz 350 lira cezası var, biz o pis suyu vermedik diye 24 bin lira ceza. Zaten ne kazanıyoruz denizde? Balığı koyduğumuz kutu var ya, strafor kutu... İnanın, dolar çıktı, 8,5 lira oldu. Bin kasa balık tutsam 8,5 lira onu koymak için fabrikaya veriyorum. Giresun'dan kamyon buraya 8,5 liraya geliyor yani 18,5 lira. Satılıyor, balığından adam yüzde 13 komisyon alıyor, yüzde 13'ü de ona veriyorum. Yani 100 bin liralık balık sattığım zaman bana 50 bin lirası kalıyor, 50 bin lirasını veriyorum. Mazotu söylemedim... Çalışanlar 4 bin lira, 5 bin lira... Dediğim gibi, bizde de sıkıntı büyük. SSK'li adam çalıştırmaya çalışıyorum, adam gelmiş, yeşil kartı var, nasıl çalıştırayım? Birisi geliyor... Yani sıkıntı büyük.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Sayın Genel Müdürüme iletirseniz sıkıntıları çözer.
DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCISI MURAT KUL - Sayın Genel Müdürüm biliyor, hep anlatıyorum ama işte çözüm sizde Sayın Vekilim.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Bizde niye? Vekillerde en fazla kanun çıkarma var.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Ortalama kaç günde deponuz doluyor? Yani on beş günden fazla bir süre olmalı ki on beş gün...
DENİZ ÜRÜNLERİ AVCILARI ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCISI MURAT KUL - On-on beş gün... Kocaman depolarımız var. İşte, mutfağı hesap etmiş adamlar... Yani denizde o kadar adam her gün banyo yapmıyor ki, iki günde, üç günde bir banyo yapıyor, kullandığı kocaman bir deposu var, ona baktığınız zaman... Her şeyi bıraktık, bizim deponun şeyine düştük yani. "Kırk sekiz saatte gelin." diyor ya, böyle bir şey olur mu Sayın Vekilim?
OTURUM BAŞKANI MUSTAFA CANBEY - Pardon, özür diliyorum da biraz karşılıklı sohbete döndü gibi gözüküyor. Ben kısa bir müdahale edeyim müsaadeniz olursa...
Hasan Hocam, yalnız bu işin sorumlusu sizsiniz gibi geliyor bana...
HASAN KALYONCU (İzmir) - Soruları sordum, soruya cevap vermedi geçti, tankeri...
OTURUM BAŞKANI MUSTAFA CANBEY - Bir sürü soru sordunuz deminden beri Hasan Hocam.
Buyurun.
SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLERİ ÜRETİCİ MERKEZ BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU BAŞKAN YADIMCISI ÖZERDEM MALTAŞ - Şöyle: Tabii, küresel ısınma iç suları da etkiledi, denizlerimizi de etkiledi, doğru. İç sularda da şöyle: Biz yetiştiricilik yapıyoruz, üretim var. Olan yerlerde verilen alanlar çok azaltıldı, biz de o alanlarda yapmamaya çalışıyoruz. Sistemler değişiyor, balık türleri de değişiyor, yetiştirilen türler de değişiyor. Atıyorum, mesela alabalık yetiştirdiğimiz yerlerde artık yapamıyoruz, daha sıcak iklimde yetişen, sıcak sularda yetişen türleri yapıyoruz. Tabii, sistemler değişti, yarı kapalı gibi sistemler düşünmeye başladık. İşte, sağ olsun Bakanlığımız da bu konuda ilave destek veriyor yani kapalı sistemlerde, yarı kapalı sistemlerde yetiştiricilik yaparsanız ilave destek veriyorlar, biz de bunları kullanmaya çalışıyoruz. Denizlerde, mesela bütün Anadolu'da Türk somonu diye son iki yılda bir tür geliştirildi, -sağ olsun Bakanlığımız önayak oldu buna- ve yok satıyoruz yani Norveç somonunun amcası, oğlu gibi düşünün yani o türün bir... Şöyle: Onu biz Karadeniz'de yapıyoruz ve Karadeniz'in açıklarında yapıyoruz, iç sularımızdan balıklar buralara gidiyor yani yavru balıklar, yumurtalar büyüyor iç sularımızda, sonra -250 gram, 300 gram, 400 gram- bunlar denize iniyorlar ve Karadeniz'de, açık denizde bunları biz Türk somonu hâline getiriyoruz. İşte buralara giden balıklara iç sularda kapalı sistemler yapmaya başladık -yarı kapalı sistemler- ve destek olduğu için de şu anda ona uyum sağlamaya çalışıyoruz.
Teşekkür ediyorum.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Ben teşekkür ediyorum, sağ olun.