KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, saygıdeğer bürokratlar, basının değerli emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı; sizin geçen hafta yaptığınız sunumu dikkatlice dinledik ve kitapçığınız burada; tercihlerinizi de dikkatlice çalıştık. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, yaptığımız, Halkların Demokratik Partisinin yaptığı değerlendirmeye göre bu bütçe yüzde 1'in bütçesidir. Bu bütçe bütün tercihleriyle adaletsiz bir bütçedir Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Hem vergiyi toplarken adaletsiz bir şekilde topluyorsunuz çünkü 1 trilyon 250 milyar TL vergi toplayacaksınız, bu verginin büyük çoğunluğu, ezici çoğunluğunu yoksullardan topluyorsunuz, bordro mahkûmlarından topluyorsunuz, borç altında inim inim inleyen yoksullardan topluyorsunuz. Servete ve gelire oranlı olarak topladığınız vergi o kadar düşük ki bu yüzden de servet hep yüzde 1'e doğru akıyor, servet hep yandaşlara doğru akıyor; son derece adaletsiz bir vergi toplama önerilmiş bu bütçede maalesef.

Peki, vergiyi toplarken adaletsiz bir şekilde topluyorsunuz da harcarken tercihinizi kimlerden yana kullanıyorsunuz? Buna da baktığımızda maalesef, burada da büyük bir adaletsizlik var. Halkın sesini duymuyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, halk inim inim inliyor, "Açım, yoksulum, barınamıyorum." diyor. Kiralar 2 katına çıkmış, gübre 3 katına çıkmış, yem fiyatları 2 katına çıkmış; hayvan üreticisinin, çiftçinin, işçinin, emeklinin feryadını duymuyor bu bütçe. Emekliye 1.500 lira emekli maaşını reva görüyorsunuz, birileri bir öğünde 1.500 lira yiyor; bir öğünde 1.500 lira yiyenden vergi almıyorsunuz. 13 milyon emeklimizin en düşük emekli maaşı -büyük çoğunluğunun- 1.500 lira civarında, bunu görmeyen bir bütçeyle karşı karşıyayız Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. İşte, bu feryatları duymuyorsunuz ama harcama tercihlerinde de maalesef adaletsiz tercihlerle karşı karşıyayız. Bu bütçe sarayın, savaşın, yandaşın ve faizin bütçesidir. Baktığımızda saraylarla ilgili tercihler değişmemiş maalesef, şatafat tam gaz devam ediyor. Sarayda 3 maaş, 5 maaş alan bürokratlar barınmaya devam ediyorlar. Bakan yardımcılarına baktığımızda 2 maaştan aşağı, 3 maaştan aşağı alanlar yok; bürokratlar 3 maaş, 5 maaş alıyor.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Doğru değil.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "150 bin lira maaş alıyorsun." denildiğinde bir bürokrata "Hayır, ben 62 bin lira alıyorum." diyebiliyor yani "Asgari ücretin 20 katı maaş alıyorum." diyebiliyor. İşte böyle vicdansız bir bütçeyle karşı karşıyayız maalesef.

Sayın Cumhurbaşkanı böyle olağanüstü dönemlerde halka fedakârlık önerirken kendisi bu bütçede ne yapıyor değerli arkadaşlar? Sayın Cumhurbaşkanı örnek olmalı, fedakârlık yapacaksa önce kendisi yapmalı. Yalnızca maaşından size örnek vereyim: Sayın Cumhurbaşkanının maaşı 2022 yılında 100 bin liranın üzerinde olacak. Buradan eğer yurttaşlarımız duyacaksa, basın yazacaksa, yazabilecekse 100 bin liranın üzerinde maaş alacak Sayın Cumhurbaşkanı. Yeter mi? Yetmez. 40 bin lira da emekli maaşı alacak. 140 bin lira maaşı olacak Sayın Cumhurbaşkanının. Sayın Cumhurbaşkanı halktan kopmuş durumda; markete gidiyor, abur cubur alıyor, bin liralık alışveriş yapıyor bakın, bin liralık ve "Fiyatlar gayet makul." diyor. 140 bin lira maaş alsa herhâlde halkımız, onlar da "Fiyatlar gayet makul." diyebilir. Ama 2.825 lira asgari ücret alan bir yurttaşımız açlıkla yüz yüzedir, açlıkla. Bu bütçe, 2.825 lira asgari ücret alan 10 milyonun üzerinde yurttaşımızı görmeyen bir bütçedir, onların feryadını duymayan bir bütçedir. Ayçiçeği yağı geçen yıl 40 lirayken bu yıl 80 liraya çıkmış. Yumurta fiyatları yüzde 80 artmış. Bütün bakliyat, temel ürünler yüzde 50, yüzde 70, yüzde 80 zamlanmışken bu bütçe asgari ücretliye herhangi bir şey önermiyor. Ama Sayın Cumhurbaşkanı 40 asgari ücretlinin maaşını almayı kendine hak görüyor. Bu anlamda, adaletsiz bir bütçeyle karşı karşıyayız.

Bu bütçe, aynı zamanda, derin, ağır, istibdat, güvenlikçi politikaların ve savaşın bütçesidir değerli arkadaşlar. Bakın, 2014 yılında, 2015 yılında, barışı konuştuğumuz günlerde güvenlik harcamalarının toplamı 40 küsur milyar TL'ydi, 50 milyar TL bile değildi. Ama şu anda 2022 yılı bütçesinde değerli arkadaşlar...

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Bunu kim yaptı?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, uyarır mısınız rica edeyim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ekrem Bey, size de söz vereceğim, o zaman fikirlerinizi ifade edersiniz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - 2022 yılı bütçesinde güvenlik harcamalarının, savaş bütçesinin toplamı -kendileri fonksiyonlarına göre ayırmışlar bütçeyi- yani bütçe dışı harcamalarla birlikte, Savunma Sanayii Destekleme Fonu'yla birlikte 247 milyar TL yani 250 milyar TL; 1 trilyon 250 milyar TL vergi toplayacaksınız yurttaşlarımızdan, yoksul yurttaşlarımızdan. Her 5 lira verginin 1 lirasını savaş politikalarına, baskı politikalarına, zulüm politikalarına ayırıyorsunuz; her 5 liranın 1 lirası. Barışı konuştuğumuz günlerde bu 10 liranın 1 lirası bile değildi değerli arkadaşlar. İşte savaştan yana, baskı politikalarından, istibdat politikalarından yana olduğumuzda halkın vergileri tanka, topa, füzeye gidiyor. Diyebilirsiniz ki "Arkadaş, ülkede güvenlik sorunu var, terör var, şu var, bu var." Ama siz her şeyi terör olarak görüyorsunuz, her itiraz edeni, her muhalif olanı "terörist" olarak yaftalıyorsunuz; soğan satıcılarını bile "terörist" olarak yaftaladınız. Osman Kavala'ya, sevgili Selahattin Demirtaş'a, bu ülkenin barışını, kardeşliğini isteyen herkese "terörist" diyorsunuz. Eğer siz, elinize çekiç almışsanız herkesi çivi olarak görürsünüz; çekici bırakıp barıştan yana politikaları ortaya koyarsanız hem huzurumuz olur hem de kaynaklar halkın taleplerine doğru akarak refahımız olur ama ne huzur bıraktınız ne refah bıraktınız.

Değerli arkadaşlar, bu bütçe, aynı zamanda yandaşların bütçesidir. Bakın, niye "yandaşların bütçesi" diyorum? Eski Başbakanımız Binali Yıldırım "Ben, köprü yapıyorum, yol yapıyorum, şehir hastanesi yapıyorum, bütçeden de beş kuruş para çıkmıyor." demişti öyle değil mi? Bakın, 2022 yılı bütçesinden 5 yandaş müteahhide tam 42 milyar TL garanti ödemeleri aktarılacak. Beş kuruş para çıkmayacaktı hani? Bak, 42 milyar TL çıkıyor. Yani şunu anlatayım: Bu 42 milyar TL'yle biz 250 bin öğretmen ataması yapabilirdik ama siz tercihinizi yandaş müteahhitlerden yana kullandığınız için 250 bin öğretmen atayamıyorsunuz, öğretmenlerimiz atama bekliyor. 5 yandaş müteahhide... Ne bazında? Euro bazında. Euro kaç para oldu? 11 lira 30 kuruş. Keyifleri yerinde, keyif çayı içiyorlar. Niye? Euro yükseldikçe kazanıyorlar. 42 milyar dediğimiz rakam da 50 milyara çıkacak. Yeter mi yandaş müteahhide? Yetmez. Kamu ihalelerinin de çok büyük bölümü bu 5 yandaş müteahhide akıyor ve bu çerçevede, 100 milyar TL'nin üzerinde, 5 yandaş müteahhide aktarılacak bu vicdansız ve adaletsiz bütçeyle. Ama halkın talepleri nerede? Yok. Atanamayan öğretmenler bekleyecek, kimisi intihar edecek. Emeklilikte yaşa takılan bu bütçede yok, çiftçi yok, işçi yok; halkın talepleri yok, yoksulların talepleri yok. Ne var? 5 yandaş müteahhit var, sarayda çifter maaş, beşer maaş alanlar var. İşte bu adaletsizliktir, vicdansızlıktır, halkın sesini duymamaktır, halktan kopmaktır.

Değerli arkadaşlar, bu bütçe aynı zamanda faizin bütçesidir. Faize karşı olduğunu söyleyenler... Vallahi, söyledim ama gene rahmetli Erbakan'ı yâd edeceğim; rahmetli Erbakan bugün burada olsaydı "Sizi gidi faizciler sizi!" derdi, aynen böyle söylerdi. Faizden yanasınız, faizcisiniz. Faize karşı olduğunuzu söyleyip bütçedeki en büyük kaynağı faize ayırıyorsunuz. Bu bütçenin en büyük bakanlığı nedir, biliyor musunuz: Faiz bakanlığıdır, faiz bakanlığı. Ne Eğitim Bakanlığı ne Sağlık Bakanlığı ne Sanayi Bakanlığı ne Sosyal Politikalar Bakanlığı; bu bütçenin en büyük bakanlığı faiz bakanlığıdır değerli arkadaşlar. Yazık değil mi?

"242 milyar" diyorsunuz, neye göre hesap ettiniz? Yüzde 17-18 faize göre. Şu anda hazinenin borçlanma faizi, maalesef, yanlış politikalar sonucu, gereksiz bir şekilde Merkez Bankasının vesayet altına alınması sonucu yüzde 21'e çıktı. Siz 240 hesapladınız, emin olun, ülkemiz enflasyon-faiz-kur sarmalına girdikten sonra bu rakam 300 milyar liralara doğru yürüyecektir. Bir avuç rantiyeciye, tefecilere 250-300 milyar lira faiz ödeyeceksiniz. Yazık değil mi?

Bu ülkede vergi ödeyen yurttaşlarımız şunu bilsin: Ödedikleri her 5 liranın 1 lirasını bu iktidar faizcilere aktarıyor değerli arkadaşlar. Yazık değil mi, günah değil mi? Güven sağlayacak politikaları ortaya koysaydık, bu ülkede enflasyonu kontrol altına alsaydık; bu faizleri, bu ülkenin vergilerini, yoksul yurttaşlarımızın vergilerini bu rantiyecilere ödemeseydik olmaz mıydı? Arkadaşlar, işte bu bütçe sarayın, savaşın, yandaşın ve faizin bütçesidir. Bu bütçe tercihlerini mutlaka değiştirmeliyiz değerli arkadaşlar.

Bakın, bütçe hakkını savunmak için buradayız Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, sizin adaletsiz tercihlerinizi değiştirmek için buradayız. Siz Cumhurbaşkanı Yardımcısı ilk olduğunuzda gerçekten son derece beyefendi bir şekilde, vicdanlı bir şekilde konuşmalar yapıyordunuz. Ama sarayda dura dura vallahi siz de vicdanınızı büyük oranda kaybettiniz Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Böyle bir konuşma yapmazdınız yoksa.

Bakın Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı -siz çok iyi bilirsiniz bunu, eminim- geçmişte padişahlar, krallar istedikleri gibi vergi salarlardı, istedikleri gibi vergi toplarlardı, istedikleri gibi de harcama yaparlardı ve bu durum da yoksulu daha yoksul yapardı şimdi olduğu gibi, yandaşı daha zengin yapardı ve saraylılar lüks, şatafat içinde olurdu; yazlık saray, kışlık saray. Değerli arkadaşlar, yüzyıllar önce halk buna isyan etti ve bütçe hakkı oluşturuldu. Neye göre? Dediler ki: "Ya, bu kral vicdansız. Buna karşı bir parlamento olsun, bir meclis olsun, sarayın tercihlerini değiştirsin yani kimden vergi alınacağına, paranın nereye harcanacağına halk karar versin." Halk ve meclis eğer ki sarayın tercihleri, kralın tercihleri yanlışsa halkın tercihlerini ortaya koydu.

(Uğultular)

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkanım, müsaade eder misiniz. Arkadaşlara...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Arkadaşlar, söz sıranız geldiğinde cevap verirsiniz. Lütfen...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Şimdi, değerli arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı; siz de bu anlamda, saraylarınızda A Haber izliyorsunuz herhâlde, her şeyi dört dörtlük görüyorsunuz. "Halk lüks içinde, Türkiye uçuyor." diyor zaten A Haber, siz de böyle bakıyorsunuz. Ben sizi Ağrı'ya davet ediyorum. Biz, bu çerçevede, durumun böyle olmadığını görmek için bütçe buluşmalarını gerçekleştirdik ve yirmi beş gün boyunca halkın taleplerini dinledik. Değerli arkadaşlar, bakın, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı; siz halkın dertlerini bilmiyorsunuz ama size burada...

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Halkın dertlerini...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, bu nedir ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ekrem Bey, konuşacaksınız birazdan. Rica ediyorum.

Buyurun.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, halkın sesini duymanız için... Bakın, halk buraya alınmadı, halkın temsilcileri alınmadı, sendikalar alınmadı, ziraat örgütleri alınmadı; bu anlamda, biz onların sesini size ulaştırmak istiyoruz ki belki birazcık kalan vicdanınız sızlar ve bütçe tercihlerini değiştiririz. Ben arkadaşlara da söylüyorum tabii, burada değiştireceğiz saraydan gelen bütçeyi önergelerimizle.

Bakın, Ağrı'ya gittik değerli arkadaşlar, çiftçiyle görüştük, "Geçen yıl 1.300 lira olan gübre bu yıl 5 bin lira." diyor çiftçi. 3 katına çıkmış. "Ben tarlama gübre atamıyorum. Benim buğdayın fiyatına yüzde 20 artış verdiler, gübre 3 katına çıktı. Ben tarlama gübre atamıyorum. Gübre atamayınca ne olacak? Dönümünde 500 kilo alırken 250 kilo alacağım. Gelecek yıl daha da borç altına gireceğim." diyor. İşte bu dert, bu bütçede yok. Niye? Çiftçi desteklerini artırmamışsınız, bunun yerine yandaşlara para aktarmışsınız. Çiftçi desteklerini artırmamız gerekiyor. Çiftçinin şu anda tarlasına gübre atması lazım; Konya'da da Ağrı'da da İstanbul'da da Ankara'da da çiftçinin tarlasında gübre atması lazım, atamıyor; 3 katına çıkmış. Bu dert bu bütçede var mı? Yok.

Hayvan üreticisiyle görüştük "Yem fiyatı yüzde 100 arttı." diyor. Bakın, ben hayvan pazarına gittim. Hayvan üreticisi süt danalarını kesime gönderiyor biliyor musunuz Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, niye? Yem alamıyor yem, yem alamıyor; yem alamadığı için satıyor, bin liraya satmaya çalışıyor süt danasını.

Değerli arkadaşlar, işte bu anlamda hayvan üreticisinin derdi burada yok. Yoksulları gördük; bakın, yoksulları gördük Ağrı'da. Derin bir yoksulluk var, derin bir işsizlik var; o halkın feryadı burada yok. Sonra İstanbul'a gittik bütçe buluşmaları için, emeklilerle görüştük "1.500 lira emekli maaşı alıyorum." diyor ya, 1.500 lira... Güne vursanız 50 lira yapar, öğüne vursanız 15 lira yapar. Bir teneke zeytinyağı -5 litre/ 80-90 lira olmuş; geçen yıl 45 liraydı. Bakın, açlık sınırı 3 bin lirayı geçmiş, siz emeklimize 1.500 lirayı reva görüyorsunuz. 13 milyon emekli isyan ediyor. Emeklilerin talepleri bu bütçede yok. Emeklilikte yaşa takılanlar... Bakın, milyonlarca emeklilikte yaşa takılan bekliyor; diyorlar ki: "Yıllardır emeklilikte yaşa takılanlarız derdimiz görülsün." Bakın, size örnek vereyim: Emeklilikte yaşa takılanları emekli etmek için bu bütçeye 35 milyar TL koymamız yeterli ama ne yapıyorlar? Savaş bütçesine 250 milyar TL koyuyorlar. İşte savaş tercihlerini değiştirmediğimiz sürece emeklilikte yaşa takılanlar görülmüyor, feryatları görülmüyor. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonuyla görüştük, işçi temsilcilerini buraya almadınız Sayın Başkan. Biz DİSK'e gittik, görüştük. DİSK ne diyor biliyor musunuz? "Asgari ücret vergi dışı olsun." diyor. Bu var mı bu bütçede? Yok. Pandora belgeleriyle, yandaşlarınızın milyarlarca doları yurt dışı vergi cennetlerine gönderdiği ortaya çıktı Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı; onlarla ilgili kılınızı kıpırdatmadınız, o vicdansızlarla ilgili kılınızı kıpırdatmadınız. Bu ülkenin kanını emiyorlar, 5 kuruş vergi vermiyorlar, milyarlarca doları alıp yurt dışı vergi cennetlerine götürüyorlar, onlardan 5 kuruş vergi almıyorsunuz. Yüzde 30 vergi almanız lazım normalde, nereden buldun demeniz lazım; yok, onlar yandaş, onlar dokunulmaz ama kime dokunuyorsunuz? Asgari ücretliye dokunuyorsunuz, asgari ücretliden garibandan, vergiyi topluyorsunuz, yandaşlarınıza aktarıyorsunuz onlar da vergi cennetlerine götürüyorlar ve onlardan 5 kuruş vergi almıyorsunuz. Bu vicdansızlık değil mi, bu adaletsizlik değil mi? İşte DİSK diyor ki: "Asgari ücretten vergi almayın; zenginlerden vergi alın, yandaşlardan vergi alın, yurt dışı vergi cennetlerinde para götürenlerden vergi alın." Kâğıt toplayıcılarıyla buluştuk. Ne istiyorsunuz kâğıt toplayıcılarından siz ya, niye onların ekmekleriyle oynuyorsunuz, niye ekmekleriyle oynuyorsunuz? Bir tane çekçek arabaları var, niye onlara el koyuyorsunuz? Bırakın kâğıt toplasınlar, bırakın... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Asgari ücretliden vergi almıyoruz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, Sayın Başkan, bu nedir ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Arkadaşlar, karşılıklı müzakere yapmayalım, sıranız geldiğinde ifade edersiniz, rica ediyorum...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kâğıt toplayıcıların çekçeklerine el koyuyorsunuz. Ya, bir kere gidip kâğıt toplayıcılarıyla görüşmeyi düşündünüz mü Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı? O garibanlar çöpten, çöplüğün içinden kâğıtları toplayıp günlük rızkını çıkarmaya çalışıyor, onların ekmekleriyle oynuyorsunuz. Onlarla buluştuk, onların derdini görmüyor bu bütçe.

Kiracılarla buluştuk, kiracılarla... İstanbul'da geçen yıl mütevazı bir ev bin liraydı Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bu yıl en mütevazı ev 2 bin lira; çoğu semtte 3 bin, 4 bin, 5 bin, 7 bin liraya çıkmış durumda, orta hâlli evler. Asgari ücret 3 bin lirayken, bir gariban 2 bin lira nasıl kiraya versin? Bu bütçe o kiracıların derdini görüyor mu, o kiracılara destek vermeyi öngörüyor mu Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı? Hayır, yok. Neye destek veriyor? Yandaşlara, beş maaş alanlara. İşte böyle vicdansız bir bütçe. Pazarcılarla görüştük, pazarcı isyan ediyor "Halkın alım gücü yok." diyor.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Nerede yazıyor, nerede yazıyor?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, size yapılmasını istemediğiniz bir şeyi başkalarına yapmayın lütfen. Dinleyelim hatibi, sıranız geldiğinde siz de görüşlerinizi ifade edin.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "Alım gücü düşmüş durumda, geçen yıl 1 kilo alan şimdi yarım kilo alıyor, taneyle ürün almaya çalışıyor." diyor. Pazarcıların dertleri bu bütçede yok.

Bakın, değerli arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı; gençlerle buluştuk. (AK PARTİ sıralarında gürültüler)

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Örnek ver?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, Uğur Bey, yeter ama ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, gerçekten fazla oldu.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ben bırakayım ya, el insaf ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Garo Bey, bir müsaade eder misiniz.

Değerli arkadaşlar, bakın, arada bir olabiliyor, arada bir müsamaha gösteriyoruz ama sürekli bir şekilde buradan söz... Yani eleştirecek muhalefet, fikirlerini söyleyecek, sıra size geldiğinde siz de görüşünüzü ifade edeceksiniz.

Uğur Bey, siz çok yapıyorsunuz, gerçekten bunu ben artık uyarmak zorundayım. Lütfen dinleyelim, sıra geldiğinde, konuşma sırası geldiğinde siz de görüşlerinizi ifade edin.

Buyurun.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum, sağ olun.

2 defa şeyi söyledi, "Bir asgari ücrette ne kadar vergi var?" diye 2 defa soru sordu. Millet duysun, canlı yayın yapıyoruz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı...

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Neden sorduğunu söyler misiniz? Niye gocunuyorsunuz?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey, rica ediyorum, rica ediyorum.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yapmayın ama, yapmayın ya.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - 2 defadır aynı şeyi yapıyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

Uğur Bey, söz isteyin, söz vereyim geneli üzerinde, o zaman ifade edin.

Evet, buyurun lütfen.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bakın, bu bütçede gençler var mı? Bakın, gençler gelecek umudunu kaybetmiş durumdalar ve 100 kişiden 70'i "İmkânım olsa yurt dışına giderim." diyor. İş bulamıyorlar, aş bulamıyorlar ve en son "Barınamıyoruz." dedi gençler ya, en temel insanlık hakkı, "Barınamıyoruz, yurdumuz yok." dediler, onlara da zulmettiniz.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Hapse attınız.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Onları hapse attınız, onlara işkence ettiniz, onlara müdahale ettiniz. Ya, gençlerin bir kere yanına gitmeyi düşündünüz mü Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bir kere gitmeyi düşündünüz mü "Ben onlarla bir konuşayım, dertleri nedir." diye?

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Başkanım, böyle olur mu ya? Yani buna tahammül etmek mümkün değil.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, gençlerimizin yurdu yok, yurdu. Bu bütçede gençlerin yurt sorununu çözecek kaynak var mı? Yok, yok. 200 bin yatağa ihtiyacımız var, bu bütçede yapacak kaynak yok. Neye kaynak var? Yandaşa kaynak var. Neye kaynak var? 5 maaş alanlara kaynak var.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Kim 5 maaş almış?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama parkta yatan gariban gençlere zulüm var; polisinizi gönderip zulmediyorsunuz, onların derdini duymuyorsunuz. Bakın, gençler burs istiyorlar, gençler geçinemiyorlar; gençlerin sesini duyun. Değerli arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı duymaz da siz duyun bu gençlerin feryadını ve önergeyle bu dertleri çözelim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ek süre veriyorum Sayın Paylan.

Tamamlayalım lütfen.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ekoloji temelli bir bütçe istiyor ekoloji mücadelesi veren insanlarımız. İnsanlarımız ekoloji temelli bir bütçe istiyor, biliyor musunuz? Paris İklim Anlaşması'nı imzalamakla olmuyor, gereğini yapacaksınız. Termik santraller kapanacak, nükleer santralin inşaatına son verilecek. Orman yangınlarıyla ilgili yeterli uçak alacak bütçe bu bütçede var mı Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı? Yok, yok, yok.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Kim yaktı ormanları?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, Mardin'e gittik, barışın bütçesini konuştuk, barışın bütçesini; halk barış istiyor. Bugün Mecliste savaş tezkeresi görüşülecek maalesef, savaş tezkeresi ve halkın kaynakları savaşa akmaya devam edecek. Halk "Barış." Diyor, Ağrı'da da İstanbul'da da Mardin'de de yurttaşlarımız "Barış." diyor, "Barışalım." diyor ama siz savaş dışında bir yol bilmiyorsunuz. Halkın rızasını alamıyorsunuz, savaş politikalarıyla halkımızı kutuplaştıracaksınız, kaynaklar tanka, topa, füzeye gidecek.

Mardin'de DEDAŞ borçlusu köylülerle buluştuk. DEDAŞ borçlusu köylüler ne diyor, biliyor musunuz? Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bir köye gittik, bir köyde 60 hane var. Dinleyin değerli arkadaşlar, 60 hanenin borcu kaç para biliyor musunuz DEDAŞ'a, elektrik kurumuna? 14 milyon lira borcu var, 60 hanenin 14 milyon lira borcu var; hepsi haciz altında traktörlerin. Onların sesi bu bütçede var mı? Yok.

Değerli arkadaşlar, Ankara'da Kamu Emekçileri Sendikalarıyla görüştük. 3600 ek gösterge istiyor kamu emekçileri, var mı bu bütçede arkadaşlar 3600? Ne dedi Cumhurbaşkanı? "2022 sonunda." Neden şimdi yapmıyoruz? Çünkü savaş politikaları var. Niye? Yandaşlara para aktarılacak.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Teröristlerle mücadele etmeyelim mi?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Değerli arkadaşlar, 3600 ek gösterge bu bütçede niye olmasın, niye şimdi olmasın, niye gelecek yıla kalsın?

Türk Tabipleri Birliğiyle görüştük. Diyorlar ki: "Ana dilinde, kamusal, tamamen ücretsiz sağlık hizmetini sağlayabiliriz." Bu bütçede kaynak var mı buna? Yok.

Engellilerle görüştük; bakın, engellilerle görüştük. Engelliler ne diyor, biliyor musunuz? "Kamuda yüzde 10 engelli istihdamı olsun." diyor. Konfederasyonla görüştük, "Yüzde 10 engelli istihdamı olsun." diyorlar. Bu bütçede engelli var mı? Yok değerli arkadaşlar.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Engellilerin adını biliyor muydunuz bizden önce?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - EĞİTİM SEN'le görüştük. Ya, diyor ki: "Ana dilinde, kamusal yeterli bütçeyle bilimsel bir eğitim yapılsın ama aynı zamanda ana dilinde yapılsın, ana dili temelli çok dilli eğitim yapılsın." Bu bütçede çoğulculuk var mı? Bu bütçede barış var mı? Yok değerli arkadaşlar.

İşte, biz bu çerçevede halkın bütçesini oluşturduk -kitapçıkta ufak bir hata var, o yüzden bugün dağıtamıyorum- sarayın bütçesine karşı halkın bütçesini oluşturduk. Ve halkın bütçesiyle önerilerimiz şunlar: Asgari ücreti 5 bin lira yapalım, en düşük emekli maaşı 4 bin lira olsun, geliri olmayan her yurttaşa 2 bin lira asgari gelir desteği sağlayalım, küçük esnafa 50 bin TL hibe yapalım, çiftçilerin borçlarının ilk etapta 50 bin lirasını silelim, kirada oturan yurttaşlarımıza kira desteği verelim, şehir içi toplu taşımayı ücretsiz yapalım, kamuda engelli istihdamı yüzde 10 olsun, üniversite öğrencilerinin yurt sorununu çözelim ve karşılıksız 2 bin lira burs verelim, ev içi emeği görünmeyen kadınları -primini ödeyerek- emekli edelim onları, tüm kamu emekçilerinin 3600 ek gösterge hakkını derhâl sağlayalım, emeklilikte yaşa takılanları emekli edelim, orman yangınlarına etkin müdahale edecek sayıda yangın söndürme uçağı alalım değerli arkadaşlar; bunlar yalnızca önerilerimizin bazıları.

"Kaynak nerde? Kaynak yok." diyeceksiniz değil mi? Kaynak var. Bütçe tercihlerini değiştirerek tüm bu idealleri yerine getirebiliriz. Yapmamız gereken; saraydaki şatafata son vermek, milletvekilleri ve Cumhurbaşkanı dâhil tüm kamu görevlilerinin asgari ücretin 3 katından fazla maaş almamasını sağlamak, kamu hizmetinde olanların birden fazla maaş almamasını sağlamak, barışçı politikalarla savunma harcamalarını azaltmak, yandaş şirketlere bütçeden akan kaynakları durdurmak, büyük sermayeye uygulanan vergi aflarına son vermek, yurt dışı vergi cennetlerine giden kaynakları vergilendirmek, imar artışlarıyla yaratılan imarları rant vergisiyle vergilendirmek, karbon salımına karbon vergisi getirmek, yandaş derneklere, vakıflara yapılan ödemeleri durdurmak. Yani saraylara, savaşlara, yandaşlara ve faize akan kaynakları durdurabilirsek halkın tüm taleplerini yerine getirebiliriz. İşte, bu adaletsiz bütçe halkın hiçbir talebini yerine getirmiyor.

Bakın, kapitalist düzenlerde adalet beklenmez ama vahşi kapitalist düzenlerde hiç adalet yoktur. Bu iktidar vahşi kapitalizmin temsilcisidir, yüzde 1'i zenginleştirmek dışında hiçbir derdi yoktur. Halkı baskı altında, istibdat altında, zulüm altında tutarak rıza yaratamayan bir iktidar zulümle halkı kendi hizasında tutmaya çalışıyor. Bir baskı rejimidir bu iktidar.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, teşekkür ediyorum Sayın Paylan.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

İşte, buna son vermek için bu bütçe tercihlerini de değiştirmek zorundayız değerli arkadaşlar, halkın tercihlerinin bu bütçeye yansımasını mutlaka sağlamak zorundayız; yüzde 1'in değil, 84 milyonun bütçesini yapmak zorundayız. Kadınlardan, emekten, doğadan yana bir bütçe mümkündür; savaştan, yandaştan ve faizden yana olan bir bütçeyi reddetmeliyiz, bu bütçe tercihlerini mutlaka değiştirmeliyiz. Ben bu Meclisin bu gücü olmadığını biliyorum ama umarım beni yanıltırsınız. Bu bütçe bir virgülü değişmeden, vicdansız bir şekilde geçmesin, halkın temsilcileri bu bütçeyi daha vicdanlı bir hâle getirsinler diyorum, hepinize saygılar sunarım.