| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Türkiye Büyük Millet Meclisi b)Kamu Denetçiliği Kurumu c)Sayıştay |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 27 .10.2021 |
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Sayın Başkanı, değerli Komisyon üyeleri, Sayın Sayıştay Başkanı, Sayın Kamu Başdenetçisi, değerli yöneticiler, basın mensupları; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sözlerime 2022 yılı bütçemizin hayırlı olmasını dileyerek başlıyorum.
Üç buçuk yıla yakın süredir milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde ülke sorunlarını dile getirip çözüm önerilerimizi sunsak da dikkate alınmadığını ifade etmeliyim.
Sayın Meclis Başkanım, kanun tekliflerinin zaman zaman komisyonlarda yeteri kadar tartışılmadan, özellikle muhataplarının yasadan nasıl etkileneceklerinin simülasyonu yapılmadan Genel Kurula getirilmesi ve Genel Kurulda da muhalefetin görüşleri değerlendirilmeden, hatta noktası ya da virgülü değiştirilmeden, nasıl geldiyse o şekilde çoğunluk oyuyla kabul edilmesinin yanlış olduğunu tekrarlamak istiyorum. Genel Kurula getirilen kanun tekliflerinin tümü, bütçe kanunu hariç, torba yasa şeklinde gelerek birçok kanunda değişiklik önerisi yapılmaktadır. Bunun doğru bir yaklaşım olmadığı, milletvekili arkadaşlarım tarafından sürekli dile getirilmesine rağmen aynı şekilde devam etmektedir. Bu yanlıştan vazgeçilmelidir. Şurası da bir gerçektir ki kanun tekliflerinin görüşmelerinde Genel Kurulda, komisyonda olanlar hariç, çok az sayıda milletvekili bulunmakta, âdeta boş sıralara konuşulmaktadır. Hatta kanun teklifinde imzası bulunanlar bile bulunmamaktadır ancak oylama sırasında sıralar dolmaktadır. Buradan da şu sonuç çıkmaktadır: "Siz ne konuşursanız konuşun biz bildiğimizi okuyacağız." anlayışı bulunmaktadır. Bu yanlışlığın da giderilmesi gerekmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan bu tarz torba kanun tasarı ve tekliflerinin gündeme alınmaması konusunda hassasiyet göstermesini beklemekteyiz.
Değerli Meclis Başkanım, ben Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyesiyim. Avrupa Birliği Uyum Komisyonunun görevlerinin başında "Başkanlığın talebi üzerine ya da istenildiğinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnamelerin Avrupa Birliği Mevzuatına uygunluğunu inceleyerek ihtisas komisyonlarına görüş sunmak" olmasına rağmen üç buçuk yıldan beri Komisyonumuza hiçbir kanun teklifi getirilmemiştir. Bu açıdan Komisyonumuzun işlevsiz olduğunu söylemeliyim.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde Meclisin daha etkin olacağı söylenmiş olmasına rağmen, biraz önce bahsettiğim gibi, Meclisin hükmü kalmamıştır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle devlette bulunması gereken denge denetleme sistemi çökmüştür. Tüm yetkilerin bir kişide toplanması ve tek karar mercisi olması, yasama, yargı, yürütme erkinin bir tek kişi tarafından yerine getirilmesi anlamını taşımaktadır. Montesquieu, 1748 tarihli "Kanunların Ruhu" isimli eserinde, eğer aynı idarenin kişilik veya yapısında yasama erki yürütme erkiyle birleşmişse hiçbir şekilde hürriyet olmayacağından, yargı erki yasama erkiyle birleşirse vatandaşların hayat ve hürriyetlerinin üzerindeki idarenin keyfe kalmış bir idare olacağından, yargı erki yürütme erkiyle birleşirse yargıcın korkunç bir zalim kesileceğinden bahseder. "Bu üç erki de aynı kişi veya kurullar kullanırsa her şey mahvolur." diyerek insanlığı uyarmıştır. Ülkemizin şu anda içinden geçmekte olduğu dönem ise Montesquieu'nun uyardığı en kötü duruma denk gelmektedir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, devletimizin bütün köklü kurumlarını zayıflatmakta, devletin sahip olduğu kurumsal hafızasını yok etmekte ve binlerce yıldır süregelen devlet geleneğimizin yarattığı birikimi açıkça tasfiye etmektedir.
Kuvvetler ayrılığı ilkesinin güçlü bir şekilde uygulandığı, kontrol denge mekanizmalarının işlediği, çoğulculuk ilkesinin temel alındığı, farklılıklara saygı gösteren ve bir arada yaşamasını ve karar mekanizmalarına etki edebilme imkânlarını güvence altına alan anayasal demokrasi yerine, bugün ülkemizin içinde bulunduğu sistem otoriterleşmiş bir rejimdir. Yürütmenin yargı kurumları ve diğer düzenleyici kurumlar üzerindeki vesayeti sonucunda kuvvetler ayrılığı ilkesi yerle bir olmuş, kontrol denge araçları çalışmaz hâle gelmiş, şeffaf yönetim ve hesap verilebilirlik ilkeleri yok edilmiştir. Çözüm her üç erkin birbirinden kesin çizgilerle ayrıldığı, iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemdir.
Değerli Meclis Başkanım, Meclisin zaman bakımından da verimli çalışması gerekmektedir. Ülkemiz için hayati önem taşıyan yasa tekliflerinin hızla Meclisten geçirilmesi gayreti, görüşmelerin gece geç saatlere kadar devam etmesine sebep olmaktadır. Önemli konuların vücut ve zihin yorgunluğu içerisinde istişare edilmesi verimliliği ortadan kaldırmaktadır.
Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde çalışanların sorunlarından da bahsetmek istiyorum. Kamu kurumlarında birçok farklı statüde istihdam edilen personel yapısı, Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde de 4/A, 4/B, 4/D ve sözleşmeli gibi dört farklı statüye ek olarak "eski memurlara verilen özel hizmet tazminatının yeni atanan memurlara verilmemesi" şeklinde çok parçalı olarak devam etmektedir. Yardımcı hizmetler sınıfında çalışan personel, üniversite mezunu olsa bile, genel idare hizmetleri sınıfındaki personelle arasındaki ek gösterge farkından dolayı düşük ücret almaktadır. Bu personeller genel idare hizmetleri sınıfına alınamıyorsa maaşlarında iyileştirme yapılması yoluna gidilmelidir. Geçmiş dönemlerde, teamül olduğu üzere, emekli olmak isteyen personel yerine dışarıdan kaydırma ya da başka kurumlardan çekme yapmak yerine, emekli olan personelin çocuklarından uygun şartlarda olanlar tercih edilmekteydi. Aldığımız bilgilere göre bu durum daha önce 3 kez uygulanmış. Personel böylece emekliliğe teşvik edilmiş ve çocukları alınarak personelin gençleşmesi de sağlanmıştır. Daha önce bu uygulama yapıldığı için emekliliği yaklaşan Türkiye Büyük Millet Meclisi memur personelinde böyle bir beklenti vardır. Bu dönemde bu teamül yerine AK PARTİ iktidarının, yandaş personelleri çekmek istediği konuşulmaktadır, bu durumu dikkatinize sunuyorum. Ayrıca, emekliliği yakın personelin emeklilikte maaşlarının iyileştirilmesi açısından mümkün olduğu takdirde bir üst unvana ya da sınıfa terfi ettirilmesi aidiyet açısından önem arz etmektedir, personellerin bu talebi değerlendirilmelidir. Yasal çerçeve içerisinde yardımcı hizmetlinin memur yapılarak, memurun şef yapılarak emekli edilmesi maaşlarında iyileşme sağlayacağından bu konu da önemlidir. Diğer kurumların aksine, Türkiye Büyük Millet Meclisi personeli mesai kavramını çok aşarak ve çok gayretli bir şekilde çalışmaktadır. Bu şekilde bir ayrıcalık Türkiye Büyük Millet Meclisi personeline bir hakkın teslimi olacaktır.
Sayın Meclis Başkanım, önceden sabahları biri hizmetliler, biri memurlar olmak üzere toplam 2 servis varmış. Bu servisler sadece hizmetlilerin mesaisine uygun olacak şekilde ayarlanıp teke düşürülmüş ancak güzergâh 1990'lı yıllarda tespit edildiğinden personeller yaklaşık yarım saat yürümek zorunda kalıyorlar, bu güzergâhın da değiştirilmesi arzu edilmektedir.
Ülkemizin en önemli sorunlarından liyakatin Meclis bünyesinde de gözetilmediği, yandaşlık gözetildiği şikâyetler arasındadır. Müşavir kadrolarının gereksiz şekilde şişirildiği şeklinde de şikâyetler duymaktayız; bu konuya Sayın Başkanlığın açıklık getirmesini bekliyoruz. Ülkemizin en güzide kurumu Gazi Meclisimizde yandaşlık, adam kayırmacılık, liyakatsiz atamalar, boş gezen müşavirler olmamalı; aynı işi yapanlara aynı maaş verilerek adaletli bir yönetimle tüm kamu kurumlarımıza örnek olunmalıdır.
Sayın Başkan, Kamu Denetçiliği Kurumundan da bahsederek konuşmamı tamamlayacağım. Bu kurumu AB sürecinde kriterleri yerine getirmek için, vatandaşların aldığı kamu hizmetlerinin geliştirilmesi, iyileştirilmesi amacıyla kurulan kilit bir kurum olarak görmekteyim. Kamu kurumlarının iyi yönetim ilkeleri çerçevesinde işleyişinde ciddi katkılarda bulunması beklenen bu kurum tarafsızlığı konusunda toplumu ikna edebilecek iletişim tekniklerini benimsemelidir. Toplumda herhangi bir siyasi görüşe, dini görüşe, etnik gruba yakınlık ifade eden iletişimden kaçınılması gerektiğini vurgulamak istiyorum. Kurumda çalışan ve şikâyetleri incelemekle görevlendirilen kişilerin inceledikleri şikâyet konusunda uzmanlaşmış olmalarına azami hassasiyet gösterilmelidir. Kurumda şikâyetlerin incelenmesinin altı ay gibi bir zaman alması, yaptırım gücünün olmaması ve sadece tavsiye kararları alması vatandaşın güvenini vatandaşın güvenini sarsmaktadır. Felsefesi kamu kuruluşu gibi güçlü bir yapıya karşı vatandaşın haklarını korumak olan bu kurumun daha etkin bir işleyişe sahip olması bu kurumun göstermelik bir kuruluş olduğu yönündeki görüşleri ortadan kaldıracaktır. Ayrıca Kamu Başdenetçimizin talebi olan resen inceleme yetkisinin verilmesi de yerinde olacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Sayıştay ve Kamu Denetçiliği Kurumu 2022 yılı bütçelerinin tekrar hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.