| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Türkiye Büyük Millet Meclisi b)Kamu Denetçiliği Kurumu c)Sayıştay |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 27 .10.2021 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sabah tartışılan konudan başlayacağım. Sayın Fuat Oktay gerçekten milletvekilini aşağılayacak şekilde davrandı ve konuştu. Yaptıkları bütün davranışlar kendisine ait, bunu bir daha belirtmek istiyorum ama örnek olması için, milletvekillerine davranışları örnek olması için, hem de Meclisle ilgili olduğu için bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısına Varlık Fonunun uygulanmasıyla ilgili, işleyişiyle ilgili bir soru sordum. Bana cevaben Varlık Fonunun Kanunu'nun bir maddesini yazdı, gönderdi. Tekrar sorduk yani bu kanun maddesini ben biliyorum, bu Plan ve Bütçe Komisyonundan geçti ve ben o Komisyonun üyesiyim ve tekrar sorularımı yineledim; aynı şeyi yazıp gönderdi. Bu sefer ben bir açıklama yaptım, açıklama da değil, Cumhurbaşkanına bir mektup yazdım bu adamın bu davranışları milletvekillerine ve Türkiye Büyük Millet Meclisine hakarettir; Kenan Evren gibi davranıyor, Kenan Evren gibi sanki davranıyor diye. Arkadaş bizi mahkemeye verdi ve özel bir mahkeme kuruldu -öyle diyorum ben- özel bir mahkeme kuruldu. "Kenan Evren gibi davranıyor." suç sayıldı, tazminata mahkûm edildim ve burada tezkerem var. Böyle bir Meclis olur mu? Siz de diyorsunuz ki: "İşte, filan kurum gelip Plan ve Bütçe Komisyonuna bilgi vermiyor, vermesi gerekiyor, kanun bunu emrediyor; Merkez Bankasının gelmesi lazım, Varlık Fonunun gelmesi lazım." "Bu beni ilgilendirmez." diyorsunuz. "Benim işim değil, onların işidir." diyor. Hayır, Sayın Başkan, sizin işinizdir. Bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisine ne diyoruz? Millet iradesinin tecelligâhı. Ne demek bu? Milletin tercihlerinin, taleplerinin gelip toplandığı, burada karara dönüştüğü, bu kararların uygulanıp uygulanmadığının denetlendiği, bir yer Türkiye Büyük Millet Meclisi ve bunun ortamını da Meclisin seçmiş olduğu Başkan ve Başkanlık Divanı yapacak. Sizin göreviniz budur yani sizin göreviniz, işte, milletvekillerinin arabalarını aratmak falan değildir, Anayasa da öyle bir hak size vermiyor, filan profesörün yorumu da size öyle bir hak tanımaz.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin, milletvekillerinin, millet adına yasa yapmaları, kanun çıkarmaları, seçilenlerin milleti nasıl yöneteceğini tayin eden kanunlar çıkarmaları, bu kanunlara uygun olarak yönetip yönetmediklerini denetleme görevi var. Mali olarak denetlemeyi Sayıştay aracılığıyla yapıyor, insan hakları denetlemesini de kamu denetçileri aracılığıyla yapıyor. Milletvekillerinin bunları yapabilmesi için gerçekten, tam anlamıyla dokunulmazlığın işlemesi gerekiyor. Bakın, siz vermişsiniz, "Bini aşkın dokunulmazlık dosyası geldi." diyorsunuz, "Mecliste var." diyorsunuz. Bakın, bunları inceleyin, hemen hemen tamamı, büyük bir çoğunluğu, ezici çoğunluğu milletvekilleri konuştukları için, düşüncelerini açıkladıklarından dolayı gelmiş ve bakın, büyük bir kısmı da Cumhurbaşkanıyla ilgili söz söylediklerinden dolayı, Cumhurbaşkanına hakaretten geliyor. Değerli arkadaşlarım, böyle bir demokrasi olur mu? Kusura bakmayın ama böyle bir demokrasi olmaz. Cumhurbaşkanı eğer partili Cumhurbaşkanı ise, biz de onunla beraber muhalefet olarak seçime gireceksek elbette onun yaptıklarını, ettiklerini eleştireceğiz. Her konuda ağzımızı açtığımız zaman milletvekili olarak dokunulmazlık şeyi istenecek, tezkere gelecek. Bu, kabul edilebilir bir şey mi değerli arkadaşlarım?
Kanunlarla ilgili de çok ciddi problemler var. Bakın, görüşülmesiyle ilgili muhalefetin vermiş olduğu tekliflerin hiçbirisi görüşülmüyor. Bunun bir mekanizması olması gerekiyor. "Sistem değişti." falan diyorsunuz, milletvekilleri teklif veriyor, artık tasarı yok. Ya, böyle bir şey yok, kendimizi kandırıyoruz yani. Yani bu "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" dediğiniz sistem bir yalan rüzgarı mı, kendimizi ve milleti kandırma şekli mi? Hayır, kanunların tamamı sarayda hazırlanıp buraya geliyor. İşte, bakanlıkların neyse ihtiyaçları hazırlanıp geliyor, iktidar partisi milletvekillerinin bir kısmı imzalıyor, buraya geliyor. Bu çok garip bir durum ama böyle değil gibi davranıyoruz. Milletvekili arkadaşlarımız da oturuyorlar bizim karşımıza "Böyle değil, biz hazırladık." falan diyorlar. E öyle değil, biz biliyoruz, böyle olmadığını biliyoruz.
Bakın, gerçekten tarihe geçtiniz Sayın Başkan siz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin reddetmiş olduğu -biraz evvel de söz edildi- bir kanunu, tekrar geldiniz, yetkinizi yani Başkanlık yetkilerini kötüye kullanarak, arkadan dolanarak o kanunu, o teklifi yeniden oylattınız. Tarihe geçtiniz, sizden başka bir Başkan olmayacak bu Mecliste, siz bunu yaptınız, maalesef bunu yaptınız. Ya, o kadar geniş bir şekilde yetkinizi kullanıyorsunuz ki "Şu kadarını reddettim." diyorsunuz, yüzde 1,9'u. "Yaralayıcı kullandılar, milletvekilleri düşüncelerini izah edecek kelime bulamadı da ben bunları şey yaptım, ben bunları reddediyorum." Hayır ya, böyle bir şeyiniz yok ya. Onu hazırlayan milletvekili, bu konulara en az sizin kadar dikkat eden insanlardır.
Şimdi, Meclisin iç denetimiyle ilgili neler yapılıyor, bu konuda sorular soracağım. İç denetim birimi vardı, şu anda kaç kişi çalışıyor, ne oluyor; bunu şey yapıyorum.
Bu milletvekili danışmanlarının kıdem tazminatıyla ilgili bir şey var. Biliyorsunuz arkadaşlar, sene dolunca bunlar çıkarılıyor, tekrar alınıyor. Ya, Türkiye Büyük Millet Meclisi böyle bir şey yapar mı? Kamu Başdenetçisi Sayın Malkoç, böyle bir şey olur mu? Kıdem tazminatı alamasın diye danışmanları işten çıkarıyorlar, tekrar alıyorlar arkadaşlar ya. Türkiye Büyük Millet Meclisi böyle bir şey yapıyor; bu, olacak bir şey mi?
Şimdi, dediniz ki: "Zamanında ve yeterli şekilde, gerektiği şekilde milletvekillerinin yazılı önergelerine cevap veriliyor." Verilmiyor. Verilmiyor, "Benim bununla ilgili yapacağım bir şey yok." diyor, bir daha yazıyorum. Biz burada eleştiriyoruz arkadaşlar, yaptığımız bir şey yok ki, millete havale ediyoruz ve buna da kızıyorsunuz "Ya, sert davranıyorsunuz Cumhurbaşkanı Yardımcısına." filan... Sert filan davrandığımız yok aslında.
Değerli arkadaşlarım, Sayıştaya geliyorum. Sayıştay, gerçekten, bu yapılan harcamaları yani Hükûmetin yapmış olduğu harcamaları Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetliyor. Bu denetleme görevi giderek, her geçen gün elinden alınıyor. Sayıştay şu anda hükûmetin yapmış olduğu usulsüzlükleri, yanlışlıkları örtme aracı hâline gelmiş. Belki denetçi gidiyor, denetliyor, birtakım bulgular getiriyor; Sayıştayın odalarında ve katlarında bu bulgular kesiliyor, kırpılıyor, ediliyor, ondan sonra buraya gönderiliyor, burada da gelip savunuyorlar.
Bakın, şimdi ben -Sayıştay Başkanı burada- bazı sorular soracağım. 2020 yılında toplam 5 bin yargılamaya esas raporun intikal etmiş olduğunu, bu raporlardan 261'inin yargılanmasının tamamlanmış olduğunu söylüyor. Nerede? Bunlar niye gelmiyor? Nedir bunlar, bu yargılamalar? Yani işte "Harcırah konusunda birtakım usulsüzlükler yapıldı." falan onlar mı, yoksa çok ciddi, mesela KÖİ'yle ilgili yapılan büyük yolsuzluklarla ilgili bir şey mi var? Niye bunlar bize gönderilmiyor?
Ben başka bir şey söyleyeyim. Denetlenecek kurumları nasıl seçiyorsunuz? Yani mesela bu sene niçin bu kalkınma ajanslarını -2 tanesinin dışında- denetlemediniz? Ayrı bir rapor gelirdi kalkınma ajanslarıyla ilgili, niye gelmiyor mesela? Bunları nasıl yapıyorsunuz? Kurum cevapları yani kurumların yazmış olduğu cevaplar niçin olduğu gibi bize gelmiyor, intikal etmiyor? Son raporlarda usulsüz veya yersiz yapılan kamu harcamalarında muhatap olan özel sektör şirketlerinin isimleri -aynen Mecliste hani Kürtçe konuşuyor ya, Lazca konuşuyor ya "X diliyle" diye geçiyor ya- "X şirketi..." Sayın Başkan, X şirketi kim, niye bu şirketi yazmıyorsunuz, kimi saklıyorsunuz? Milleti soyan, halk arasında "5'li çete" diye bilinen ilk öndeki 5 müteahhit mi bunlar? Niye "X şirketi" yazıyorsunuz kardeşim, böyle bir şey var mı? Siz millet adına, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına... Sayıştay, maalesef ve maalesef, bir denetim kurumu olmaktan çıkmıştır; Hükûmetin ya da devletin içinde yapılan haksızlıkların örtüldüğü, usulsüzlüklerin, adaletsizliklerin örtüldüğü bir yer hâline gelmiştir.
Çok önemli bir şey var değerli arkadaşlarım. Denetim görüşünün dayanağı bulgular, eskiden denetim görüşünü etkilemeyen bulgulardı. "Allah Allah, nasıl olur?" dedik, şimdi "diğer bulgular" diye koymaya başladınız. Öyle bulgular var ki yenilir içilir bulgular değil bunlar, niye denetim görüşünü etkilemiyor? Söylüyorum Sağlık Bakanlığıyla ilgili "Kamu-özel iş birliği modeliyle işletilen bazı şehir hastanelerinde ilk kullanım bedeli hesabının hatalı olması..." Çok büyük rakamlar dönmüştür burada, çok büyük; milyar milyarlar dönmüş. Nerede? "Tekirdağ Şehir Hastanesi ilk kullanım bedelinin hesaplanmasında yabancı para cinsinden borçlanma oranının yanlış alınması..." Oran kaç, nasıl oran, ne demek? Çok büyük bir yolsuzluk var burada. Niye bu, denetim görüşünü etkilememiş, gerçekten merak ediyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bekaroğlu, süreniz dolmuştur.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sözüm bitti.
Bunun gibi dünya kadar şey var.
Ben Kamu Başdenetçisiyle ilgili bir şey söylemeyeceğim, zamanım kalmadı, zaten söylemeyecektim. Onun sebebi de geçen sene eleştirdim, aramızda da arkadaş arası bir sürü denetim kurumu var, onlara şikâyet etti beni ve çok sayıda fırça yedim; ondan dolayı Sayın Malkoç'la ilgili bir şey söylemeyeceğim.
Teşekkür ederim.