ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi konuşmalardaki sorulara ilave olarak da birkaç tane soru sormak istiyorum. Bir tanesi: 2020 yılında Meclisin verdiği bütçe ödeneklerinin 108 milyar lira üzerinde, 2021 yılında da 160 milyar lira üzerinde harcama yapıldı ve yapılacak, bunu beyan ediyor yürütme organı bize. Sayın Başkana şunu sormak istiyorum: Bunu Meclisin bütçe hakkının ihlali olarak değerlendiriyor musunuz? Bunların olmaması için ne tür çaba göstereceksiniz? Çünkü, 5018 sayılı Kanun'un 19'uncu maddesi çok net bir şekilde ilave bir ihtiyaç olması durumunda ek bütçe kanununun çıkarılması gereğini söylüyor. Burada kanun da ihlal ediliyor, bu konuyla ilgili değerlendirmesini almak istiyorum.

Yine, bunun belki bir devamı mahiyeti olarak Sayıştay da bu konuyu eleştiriyor. Yedek ödenek tertibi tamamen böyle bir istasyon gibi kullanılıyor. Örnek olsun diye söylüyorum, 2020 yılında, başlangıçta sadece 3,7 milyar lira yedek ödenekten para konulmuş ancak yıl içerisinde yapılan aktarmalar oradan gelip oradan başka kurumlara aktarmalarla 96 milyar liraya kadar buradaki ödenek çıkmış. Yedek ödeneğin miktarı o kadar artmış ve bütçeyi aslında etkisiz bir hâle getiriyor. Bunu da hem Sayıştay nasıl değerlendiriyor hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak siz bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yine, Sayıştay denetim raporlarında görüyoruz ki -kanun hükmü aslında, Sayıştay Kanunu'na göre, 6085'e göre her kamu kurumu Sayıştaya istediği bilgileri vermek durumunda- bilgi vermeyen kurum ve bürokratlar var. Sayıştay raporları dolayısıyla denetimsiz birtakım alanlar oluşuyor veya denetlenmiş birtakım bulgular var ancak bunlardan sonuç alınamadığını da görüyoruz. Sayıştay raporlarının daha fazla sonuç doğurabilmesi için ne yapılması gerekir?

Dördüncü sorum: Varlık Fonunun Sayıştay denetimi dışına çıkarılmış olmasını nasıl değerlendiriyoruz? Yine hem Parlamento açısından hem de Sayıştay açısından. Bir tane de mesela, Sayıştayın TMSF'ye ilişkin bir bulgusunu paylaşmak istiyorum, çok kısa bir şekilde. Borçlu bir banka var, borçlu bir grup var. Şimdi, öyle bir işlem yapılıyor ki borç miktarı 1 milyar 563 milyon dolar, bir süre sonra bir tahsilat yapılıyor, borçlu olan gruptan 232,7 milyon dolarlık tahsilat yapılıyor. TMSF'nin şöyle bir yetkisi var: Borç tahsilatını kolaylaştırmak için belli iskonto yapabiliyor ona. Şimdi, öyle bir işlem yapılıyor ki tahsilat var, borçtan tahsilat düşüp kalan miktar üzerinden yüzde 50 iskonto yapmak yerine -ki tahsilat da önce yapılmış olmasına rağmen- borçtan yüzde 50 iskonto yapılıyor, ondan sonra iskonto edilmiş miktar üzerinden o tahsilat düşülüyor. Sadece bu kalemden 116 milyon dolar bir kamu kaybı var, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Teşekkür ederim.