KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; Enerji Bakanlığı bütçesiyle ilgili düşüncelerimi açıklayacağım ama bu söyleyeceklerimin sorumlusu iktidar, yirmi senedir iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisi değildir, dış güçler filandır yani, o nedenle üzerinize almayın.

Değerli arkadaşlarım, bir maddenin -neyse- nimet olması insanın onu istemesi, ihtiyaç duymasından kaynaklanıyor ve bu, miktarla sınırlıdır, belli bir miktarı aştıktan sonra... En sevdiğiniz şey ne, neyi seviyorsun? Bal mı? Sıcağı sever Erzurumlu. O bile ciddi bir şekilde nimet olmaktan çıkar, insana zarar verir. Enerji için de aynı şey geçerlidir. Bakın, bugün enerji temel bir insan hakkıdır, temel insan hakkı. Temel insan hakkı, ticaret... Bak, ticaret konusu yapılamaz filan, ben öyle inanıyorum ama o kadar gitmeyeceğim çünkü siz neoliberal düşüncelere inanan insanlarsınız. Ticaret, insan hakkının önüne geçemez, geçmemelidir. Enerji üretirken de elektrik, diğer enerjileri üretip dağıtırken de öncelikle çevreyi, gelecek kuşakları göz önüne almamız gerekiyor ve ürettiğimiz enerjilerin, elektrik enerjilerinin yeterli olması, kaliteli olması, sürekli olması, düşük maliyette olması, güvenilir olması gibi ölçüler var. Yani bunlar herkesin kabul ettiği, bildiği ölçüler. Biz de buna göre hareket etmeliyiz.

Bakın, sizin en büyük hatalarınızdan bir tanesi, bu nimeti yani bu temel insan hakkı enerjiyi ticaretin konusu yaptınız. Zaten neoliberalizm, tıkanan kapitalizmin yolunu açmak için... O zamana kadar insanın aklına gelmeyen bir sürü meta ticarileştirildi; su, hava, her şey ticarileştirildi. Siz de buna inanıyorsunuz, paraya ve ticarileştirdiniz her şeyi. Enerjiyi özelleştirdiniz yani enerji piyasasında ciddi bir özelleştirme yaptınız ve şu anda atılan adımlar insanların ihtiyacı ve gelecek kuşakların durumu gözetilerek değil, "Daha çok para nasıl kazanılır?" bu düşünceden hareketle enerji üretiyorsunuz.

Bir şeyin daha altını çizmek istiyorum değerli arkadaşlarım: İşi gücü iklimi bozmak, çevreyi bozmakla ilgili olan, işte, fosil şeylerden dönüşüm santralleri bulunan, bunun ticaretini yapan bir sürü şirket, holding, firma birtakım vakıflar aracılığıyla sürekli şekilde iklim, yeşil enerji filan palavrası kesiyor, yalanı kesiyor, dünya böyle bir şey yani. Yani dünyayı mahvedenler en çok... Onlar o konuda şey yaparlar yani mafya gider, insanları soyar eder filan, ondan sonra da hayır işleri yapar hırsızlıktan. Böyle bir şeyle karşı karşıyayız, bunun altını çizeyim.

Değerli arkadaşlarım, şu anda dünyayı felakete götürecek bir yoldan bir adım, bir milim dönülmemiştir. Enerji ihtiyacının hâlâ yüzde 32'si petrolden, yüzde 20'si doğal gazdan, yüzde 26'sı kömürden karşılanıyor değerli arkadaşlarım -büyük çoğunluğu- ve bunlarda Türkiye'de de durum çok farklı değil. Türkiye'de bir fark var; enerji kaynaklarımız, birinci kaynaklarımızın büyük çoğunluğu ithalat yoluyla dışarıdan geliyor değerli arkadaşlarım ve sizin zamanınızda bu dışarıdan gelme artarak devam etmiş ve hâlâ daha "Yenilenebilir enerji kaynaklarına şu kadar para gömdük, hesapladık ettik." işte "YEKDEM'ler kurduk ettik." filan ama, hâlâ daha aynı şey devam ediyor, hiçbir şey değişmiş değil. Yani sizin temel enerji politikalarınız bu genel kural, kaidelerin dışındadır.

Bir daha tekrar ediyorum: Siz ticaret yapmak amacıyla bu şeyi yapıyorsunuz, insanoğlunun ihtiyacını karşılamak için bunu yapmıyorsunuz, bu sebepten dolayı da Türkiye'de özellikle elektrikte kurulu gücümüz ihtiyacımızdan da ürettiğimizden de kat kat fazla. O kadar çok proje şeyine dönmüş, depo hâline gelmiş, sürekli şekilde teşvik veriyorsunuz ve milyar, milyar lirasını gelecek kuşaklardan çalarak bu 10 tane, 20 tane, neyse, enerji şirketine veriyorsunuz değerli arkadaşlarım.

Yaptığınız işler sadece bunlardan ibaret değil arkadaşlar, kısa kısa geçeceğim. Mesela, bu enerji şirketlerine o kadar büyük paralar verdiniz ki o kadar da rahat bıraktınız ki enerji şirketleri, işte, garantiler verdiğinizden dolayı bankalardan krediler aldılar ve şu anda 47 milyar dolar civarında bir para problemlidir, bunun 15 milyar doları çok acil bir şekildedir: Bununla ilgili bir fon falan kurulacaktı Sayın Bakanım, ne oldu? Bu enerjideki batık kredilerle ilgili ne oldu? Endişe ediyoruz. Niye endişe ediyoruz? Çünkü geçmişte böyle para batıran şirketlerin, bankaların parası millete yüklenmiştir. Siz bu konuda ne yapacaksınız, gerçekten merak ediyoruz değerli arkadaşlarım.

Şimdi, sadece şeylerle ilgili değil, bu dağıtım şirketlerine müthiş kıyaklar sağlanıyor. Özelleştirdiniz, dağıtım şirketlerine verdiniz, işte, devlete ait olan binaları kiralıyorlar, reklam veriyorlar, kiralama yapıyorlar, paralarını yatırmıyorlar. Bunlarla ilgili hiçbir şey yapmıyorsunuz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Nereye yatırmıyorlar?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Devlete yatırmıyorlar devlete, bize yatırmıyorlar. Ya, Bakana sor, onu size söyleyecektir.

Bakın, TEİAŞ'ı satacaksınız, TEİAŞ'ı, bunun kararı alındı, satacaksınız ama yatırım yapmaya devam ediyorsunuz.

Bakın, bir TELEKOM felaketi var bu ülkede. Bu ülkenin milyar milyar dolarları niçin Lübnanlı iş adamına, niçin Oger'e peşkeş çekildi, bilemiyorum. Verdiniz, adam aldı paraları, batırdı, bir kuruş ödemedi gitti. Şimdi, elimizde bir TELEKOM var; TELEKOM enkaz arkadaşlar, enkaz duruyor.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - TELEKOM'la Enerji Bakanlığının ne alakası var?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - TEİAŞ'ta da böyle bir şey mi var? Yatırımları yapıyoruz. Bakın, sadece on ayda 3-4 milyar civarında yatırım yapıldı. Madem satacaksınız "Bu yatırımlar niçin, ne olacak, kime satılacak, nasıl şeyler yapılacak?" diye ciddi sorular var.

Değerli arkadaşlarım, bu YEKDEM, yenilenebilir enerjiyi desteklemek, teşvik etmek için yapılmıştır. İşte, bu dolarla garanti verilmiştir ve sürekli bu şekilde dolarla garanti verildiği için bu elektrik santrallerine aslında 100 milyar TL'ye yakın fazla para ödenmiştir. Burada da büyük bir yalan çıktı yani işiniz gücünüz bu. Şimdi, denildi ki "1 Temmuzdan itibaren enerjide, 1 Temmuzdan itibaren YEKDEM'de, burada bulunan firmalara ödemeler TL'yle yapılacaktır." Ama ondan önce böyle yapılacağı belli olduğu için, belki de otuz sene kullanılacak kapasite, güç inşa edildi ve devreye sokuldu bunlar ve onlar garantiledi çünkü 1 Temmuzdan itibaren yapılacak. Cumhurbaşkanının son kararında da arkadaşlar, bir şey yapıldı, HES'lere büyük bir destek verildi. Evet, yenilenebilir enerji bütün dünyada destekleniyor ama HES'ler o kadar desteklenmiyor çünkü "HES" dediğimiz şey sudur ve su ihtiyacı enerji ihtiyacının çok çok ötesinde. Artık su kaynaklarına dünya enerji kaynağı olarak bakmıyor Sayın Bakanım, bunu siz bizden çok daha iyi biliyorsunuz, önemli bir şey. Siz, bu su kaynaklarına en yüksek parayı gene YEKDEM'de vermeye başladınız. Bu nedir Sayın Bakanım, bunu anlamak mümkün değil.

Bir de geçen seneden beri kafama takılan bir şey var yani bu lastik artıkları falan nasıl yenilenebilir enerji oluyor ya, fosil bu. Nasıl yenilebilir enerji platformunda duruyor? Yani gerçekten insan aklıyla dalga mı geçiyorsunuz, alay mı ediyorsunuz? Bunlar anlaşılır şeyler değil değerli arkadaşlarım.

Peki, şimdi, değerli arkadaşlarım, bu Hükûmet yani ülkeyi yöneten bir hükûmet geleceğe projeksiyonlar yapabilmelidir. Dünya nereye gidiyor, bunun şeyini yapabilmelidir. Bakın, bütünüyle dışarıdan ithal ediyorsunuz yani enerji kaynaklarının büyük çoğunluğu dışarıdan geliyor, ithal ama burada da dışarıya bağımlılığımızla bitmiyor. Belli ülkelere bağımlıyız; Rusya'ya bağımlıyız. Şu andaki krizin yani petroldeki, enerjideki krizin temelinde pandemi filan var ama aslında oyunlar var, uluslararası ilişkiler var, Putin var, Avrupa'yla olan ilişkiler var, Ukrayna var. Peki, orada bir problem ortaya çıktı, işte, Avrupa 150 dolara bin metreküp alırken şu anda bin dolara almaya başladı bin metreküp gazı. Bu sebepten dolayı bizim anlaşmalarımız da yenilenecek. Ne olacak yani? Bunların hesabını ülkeyi yönetenlerin yapması gerekiyor. Bu konuyla ilgili de bir hesap yaptığınıza dair bir şey maalesef yok.

Değerli arkadaşlarım, bu zamlar... Bunun üstesinden nasıl geleceksiniz gerçekten? Yüzde 50. "Efendim, konutlara yansımadı." Elektrik üretimine yansıtıyorsunuz yüzde 50 doğal gaz zammı. Yansımayacak mı oradan yani? Her şeye yansımayacak mı? Bunları nasıl gerçekleştireceksiniz?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bekaroğlu, toparlarsanız memnun olurum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - "Kucağına alıyor, yumuşatıyor." demişlerdi ya, nasıl yapacaksınız yani?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Grup sözcülerine daha müsamahakâr davranıyoruz ama çok sayıda söz isteyen var, diğer arkadaşlarımız da söz istiyor.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bitiriyorum. Birkaç cümlem var, bir iki dakika verirseniz bana.

Bakın, Sayın Bakanım, soruyorum: Devlet kurumları niye özel şirketlerle anlaşma yaparak enerji alıyorlar. Cengiz'den ve diğerlerinden alıyorlar, niçin?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bekaroğlu, soru-cevap kısmı da var.

Teşekkür ediyorum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Niye devletin ürettiği elektriği almıyorlar? Bunu merak ediyorum.

Birkaç dakika daha konuşabilirdim ama maalesef izin vermediniz, canınız sağ olsun, ne yapalım.

Bir cümleyle bitireyim mi ya, bir cümle?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bakın, bu gemilerle ilgili maliyetler doğru mudur? Doğruysa son derece... Bilmiyorum tabii, Sayın Usta'nın verdiği şeyle ama çok önemli bir şey söyledi, doğruysa büyük bir felaket, büyük bir soygun. Mesela bunlardan Oruç Reis sismik araştırmayla ilgili bir şey geldi bana, doğru yanlış, "Oltaş" diye bir şirket bunlara ihale edilmiş ve bu "Oltaş" diye şirket de AK PARTİ'nin içinde eski, önemli bir zata aitmiş ve devlet müthiş bir şekilde zarara uğratılmış. Bu konuda bir bilgi var mı yani?