KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar, Sayın Bakan ve değerli bürokratlarımız; öncelikle, ben de hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Şimdi Enerji Bakanlığı bütçesini görüşmekteyiz ve bu konuyla ilgili çok sayıda eleştiriyi dinledik. Şimdi, esas olan enerjiyi tabii ki elde etmektir ancak bununla beraber enerjinin düşük fiyata yani maliyetinin daha uygun bir fiyata mal edilmesi de bir o kadar önemlidir. Yani buradaki eleştirilerin çoğunluğu enerjinin elde ediliş nedeni değil, elde ediliş şekli ve maliyeti olduğunu ben buradan bir kez daha ifade etmek isterim çünkü son günlerde yaşanan ciddi rakamlar, fiyatlar, yükselen rakamlar sizin enerjiyi elde ediş şeklinizle ilgili bir sorun olduğunu açıkça ortaya koymakta.

Bu, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili sağlanan desteklerin, özellikle döviz cinsinden olmasıyla beraber yükselen rakamların gerçekten piyasada artık katlanılmaz faturalara yol açtığını siz de yeni gördünüz ve bu nedenle YEKDEM'de döviz bazlı desteklemelerden bir anlamda geri adım attınız. Yine, yapılmış olan birçok anlaşmanın döviz cinsinden yapılmış olması nedeniyle ve kötü ekonomik yönetim nedeniyle dövizde meydana gelen yükselmelerle bugün özellikle elektrikte ve doğal gazda gerçekten önlenemez bir yükselişle karşı karşıyayız. Öyle ki son günlerde vatandaşlarımız elektrikte, doğal gazda ve hatta benzin, mazotta gerçekten artık ücretin ne olduğunu neredeyse takip edemez duruma gelmiş durumda.

Şimdi, Sayın Bakan, Bakanlığınızın faaliyetleri şöyle bir incelendiğinde -Bakanlık çalışmalarında ve yatırımlarında bilhassa- örneğin tarım alanlarını ilgilendirdiğini görüyoruz, su kaynaklarını ilgilendirdiğini görüyoruz, hatta tarihî eserleri ilgilendirdiğini görüyoruz, turizm alanlarını etkilediğini görüyoruz, yerleşim alanlarını etkilediğini ve ormanlık alanları da etkilediğini görmekteyiz. O nedenle yapılacak olan yatırımlarda ve çalışmalarda, verilecek olan izinlerde bu hususlara zarar verilmesinin önüne geçecek şekilde inceleme ve değerlendirmelerin yapılması gerekmekte, çevreyi koruyucu ve çevrenin yok edilmesini önleyici tedbirleri almanız gerekmekte. Birçok ilde ve özellikle de Antalya'da -defalarca dile getirdiğimiz şekliyle- taş ocakları, mermer ocakları, HES'ler gerçekten ciddi tahribatlara yol açmakta ve şöyle bir baktığımızda neredeyse Antalya'da birçok yer -böyle tabiri caizse- delik deşik olarak gözükmekte.

Şimdi, şunu ifade edeyim: Bir taraftan çalışan taş ocakları, mermer ocakları doğayı tahrip etmekte ama bir taraftan da bir şekilde bırakılmış olan, terk edilmiş olan bu sahaların eski hâline getirilmesi konusunda maalesef yeterli olmadığınızı bir kez daha ifade etmek isterim. Geçen bir örnek getirerek Mecliste bize "İşte burası rehabilite edildi." diye örnek göstermeye çalıştınız ancak ben buradan ifade edeyim, şöyle gelip de bakarsanız Antalya'nın denize bakan yamaçlarında dahi, Finike'de ve birçok ilçemizde kaderine terk edilmiş alanları görebilirsiniz. Kaldı ki bu başarısızlık Sayıştay raporlarına dahi yansımıştır. Eski hâle getirme yani rehabilite edebilmek için gerekli ödeneklerin yeterli derecede alınmadığı ve bu paraların da yeterli şekilde kullanılmadığı Sayıştay bulguları içerisinde, Sayıştay raporlarında sayılmıştır. Bu, çok önemlidir çünkü bir taraftan mevcut çalışanlarla tahrip edilen doğa, en azından bırakılan taş ocakları, mermer ocakları rehabilite edilirse çevre korunmuş olacaktır.

"Fiyatlar yüksek." dedik. Evet, gerçekten de elektriğe son bir yılda 3 defa zam yapıldı, doğal gaza son bir yılda 8 defa zam yapıldı, kömüre zam yapıldı, benzine en az 10 kere zam yapıldı, motorine zam yapıldı ve neredeyse iktidarınızda ilk defa mazot benzini geçer hâle geldi. "LPG'li araç kullanıyorum." diyenlerin artık bir özelliği kalmadı çünkü LPG'li araçları da benzin, mazot fiyatlarıyla neredeyse birbirine yakın hâle getirdiniz, bunlar hep sayenizde olan şeyler.

Yine, mutfak tüpüyle ilgili rakamları arkadaşlarımız ifade ettiler. Gerçekten artık insanlar evinde yemek yapmaktan, çay içmekten korkar hâle gelmiş durumda.

Yine, ifade edilen ve benim de çok önemsediğim bir konuyu ben de tekrar etmek istiyorum: 37 enerji şirketi vatandaştan elektrik abonesi fon bedellerini tahsil etti ama Bakanlık hesabına yatırılmadı. Bu konuda Sayıştayın çok net raporu var ve bu yatırılmayan, daha doğrusu kayrılan demek istiyorum... Çünkü eğer bir şirket vatandaştan faturada bu parayı almışsa ve bu faturada devlet adına bu parayı almışsa ve siz de bu parayı bu şirketlerden almıyorsanız, bu şirketler kayrılıyor demektir. Bu şirketler kimdir? Neden kayrılmaktadır? Yani bunların özelliği nedir? Yani niye korunmaktadır? Bu anlaşılır gibi değil. Bu görevi yerine getirmeyen her kimse, bakın, her kimse yani "EPDK'nin tahsil etmediği cezalar Kurumun on yıllık gelirine bedel." denilen bu paraları kim takip etmiyorsa ve tahsilini sağlamıyorsa kesinlikle ve kesinlikle görevini ihmal etmektedir ve haklarında mutlaka işlem yapılması gerekmektedir.

Şimdi, bu enerji fonu bedeli ise bu şekilde alınmayan... Şimdi, bir faturayı incelediğimizde bakın, faturada TRT payı ve KDV var. Şimdi, KDV yüzde 18. Burada enerji fonu bedelini ödemeyen bu şirketlerin fonla ilgili çok büyük rakamları ödemediğini görüyoruz. Ben buradan merak ettiğim için soruyorum. Şimdi, bu KDV'ler, yüzde 18 KDV'nin bu şirketlerden, bir anlamda devlet adına tahsil eden şirketlerden tahsilini aynı fon gibi mi takip ediyorsunuz yoksa hak ettiği gibi mi takip ediyorsunuz? Yani bu faturada örneğin, şu an elimde bir fatura var, ben size söyleyeyim. 6.074 TL'lik bir faturada 1.504 TL'lik KDV artı diğer fonlar var, 1.156 TL'lik KDV var. Peki, bu KDV'nin devletin kasasına gitmesini layıkıyla takip ediyor musunuz Sayın Bakan yoksa bunların da akıbeti enerji fonu gibi mi olmakta? Bu konuyu özellikle sormak istiyorum.

Şimdi, Bakanlığın bugün görüşüleceğini öğrenen vatandaşlarımız şöyle diyor, bir emeklimiz diyor ki: "Elektrik ödemelerinde iki, üç ay geriden geliyorum. Zamanında faturaları ödeyemiyorum." Bir başka vatandaşımız diyor ki: "Sanki elektrik faturaları otomatiğe ödendi. Neredeyse her ay zam yapılmakta." Sayın Bakan, bugünkü koşullar içerisinde, bu yüksek rakamlar içerisinde bu işleri kontrol edemez hâle geldiniz. Öyle ki bugün burada bütçenizin görüşüleceği bugünde dahi sanayide kullanılacak olan doğal gaza yüzde 48 zammı önleyemediniz. Yani siz bunu önleyebilmiş olsaydınız, en azından buraya gelirken bu zammın yapılmasını önlemiş olurdunuz, onu bile önleyemediniz.

Şimdi, yüzde 48 bu zamla beraber sanayicimiz her ürüne zam yapmak zorunda kalacaktır ve böylelikle de piyasada her şey zamlanmış olacaktır. Böylelikle de vatandaşımız almak istediği ürünü bir kez daha pahalıya almak durumunda kalacaktır. Bu kış şartlarında, bu kadar elektriğin, doğal gazın yüksek olduğu bugün, bu koşullarda elektrik faturalarındaki en azından KDV'nin kaldırılması yine doğal gaz ve mutfak tüpünde ÖTV ve KDV'nin de kaldırılması vatandaşımızı bir nebze olsun rahatlatacaktır diye ifade etmek isterim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

CAVİT ARI (Antalya) - Son olarak bir Antalya Milletvekili olarak şunu söylemek istiyorum: Sayın Bakan, Antalya bugün doğal gazı en pahalı kullanan şehir vaziyetindedir. Vermiş olduğum soru önergesine de aynı beni tasdikler nitelikte cevap verdiniz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Arı, teşekkür ediyorum.

CAVİT ARI (Antalya) - Sınırdaş olan Muğla ili neredeyse Türkiye'nin en ucuza mal edilen doğal gazı kullanmaktayken bugün Antalya en pahalı şekilde doğal gaz kullanmak durumundadır. Bunun da sizlerin kötü yönetiminden kaynaklandığını ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ederim.