| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a) Millî Eğitim Bakanlığı b)Yükseköğretim Kurulu c)Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı ç) Yükseköğretim Kalite Kurulu d) Üniversiteler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 02 .11.2021 |
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Herkesi saygıyla selamlıyorum.
Doğrusu, ben de bir eğitimci olarak konuşmak istiyorum. Eğitim, toplumsal hayatta önemli bir ögedir. Beş bin yıllık devletli dönemde insanlık, eğitime verdiği değer ölçüsünde ilerlemiştir. Bugün gelinen aşamada Türkiye, bir Orta Doğu zihniyeti ile Batı zihniyeti arasında sıkışmış durumda. Anayasa'da ve genel bakışta bilimsel, özgürlükçü, demokratik, laik, ahlaki, politik bir toplum yetiştirme arzusu olmakla birlikte, daha çok, ezbere dayalı, ucuz iş gücü olabilecek, teknik bazı işleri becerebilecek, tebaa düzeyini aşmayan, itaata dayalı, ahlaki boyutuyla zayıf kişilikler yetiştiriliyor, dolayısıyla burada bilimsellikten, özgürlükçü anlayıştan, demokrasiden söz edemiyoruz, gölgeleri var. Ahlaki, politik bir toplum yetiştirme yerine, itaat eden, boyun büken, şükreden bir anlayış hâkim. Laiklik yine gölge düzeydedir. Temel esprisi devlet ile din işlerinin birbirinden ayrılmasıdır ama maalesef, laiklik yine, Türk usulü olmuş, devletin hizmetine konulmuştur dolayısıyla diğer inançlar bundan yararlanamıyor. Ana dille eğitim, parasız eğitim zaten neredeyse günah ilan edilecek. Oysa, biliyoruz, Sayın Cumhurbaşkanı Almanya'da "Asimilasyon bir insanlık suçudur." diyordu, katılıyoruz, gerçekten öyledir. 6 bin dil var, bunların 3 bini yok olmayla karşı karşıya. İnsanların kendi ana diliyle en doğru eğitimi yapma şansı var. Bugün, eğitim boyutuyla Türkiye, 137 ülke arasında 99'uncu sırada; Katar, Malezya, Endonezya, İran, Pakistan, Türkiye'nin önünde maalesef. Ana dille eğitimde, Birleşmiş Milletler üyesi ülkeler 193'tür, bunların 113'ünde birden fazla ana dille eğitim yapılmaktadır. 75 devlet 1 milyonun altında; Arap ülkeleri 22 ülke, bunların 1-2 tanesi hariç diğerleri tek dille eğitim yapıyor, bir de Türkiye var bu işin içinde.
Şimdi, düşünün, Çin'de 51 dil resmî, Hindistan'da 36, Rusya'da 34, İtalya'da 11, Filipinler'de 17, Güney Afrika'da 11, Irak'ta 4, İran'da 8, Bolivya'da 37 vesaire vesaire. İsveç 32 dil, İsrail 2, Kanada 20.
Şimdi, Türkiye ne diyor? "Kürtçe eğitim yapsak ya da başka bir eğitim ülke bölünecek." Bu korku yüz yıldır yaşanıyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, korkuyla yaşatılan bir toplum özgür olamaz, bunu bir kere bilmemiz lazım. Avrupa ülkeleri içerisinde 33 ülkede Türkiye sondan 4'üncü sırada bütçeden ayrılan pay açısından; İrlanda, Bulgaristan ve Romanya'nın önündeyiz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Afrin'de bile Kürtçeye engel konulmuş. Oysa, biliyoruz, diğer bölgede Kürtçe resmî dil olarak diğer halklarla birlikte işletiliyor. Bu Kürtçeye karşı olan alerji aslında Kürt halkına karşı olan yok sayma. "Kürt yoktur, Kürtçe yoktur, kürdistan yoktur." E, o zaman bize uzaydan geldiğimizi ispatlayacak bazı şeyler gösterin ki biz diyelim ki 40 milyon Kürt bu coğrafyada yoktur. Oysa, ben tarih araştırmacısıyım, ta Sümer'den beri belgelerde Kürtlerin varlığı söz konusu, coğrafyalarıyla beraber. Tabii cahille tartışmak ateşe odun atmaktan başka bir şey değil.
Şimdi, değerli arkadaşlar, ekonomik olarak öğretmenler...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Özgüneş, süreniz tamamlanmıştır.
Teşekkür ediyorum.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Bir dakika ek süre veriliyordu Başkan.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ek süre vermiyoruz. Son bir cümleniz varsa buyurun, lütfen.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Bir cümle.
Şimdi, Avrupa ülkeleri içerisinde en geri maaş alan ülke Türkiye, 520 dolar, diğerlerinin ortalaması 5 bin dolardır. Dolayısıyla ekonomik olarak zayıf olan öğretmen doğru düzgün bir eğitim de yapamaz. Sorunlar çok; biraz daha bilimsel, demokratik bir eğitime önem verelim.