KOMİSYON KONUŞMASI

SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Tüm katılımcıları selamlıyorum.

Evet, eğitimde geldiğimiz durum, maalesef ki son dört yılda eğitime ayrılan bütçenin sürekli azalmasıyla yakından ilişkili. Pandemi sürecinde yaşanan devasa eğitim sorunlarına rağmen Bakanlığın mevcut sorunlara yönelik bir politika geliştirmediğini gördük.

Öncelikle şunu belirtmeliyim: Türkiye'deki eğitim demokratik, eşit ulaşılabilir ve ana dilde değildir. Pandemi süreciyle birlikte bunu çok net gördük, eğitimde fırsat eşitsizliği krizi derinleşti. Küresel Salgın Döneminde Uzaktan Eğitim İzleme ve Değerlendirme Raporu'na göre, uzaktan eğitimle birlikte öğrencilerin yüzde 13'ü uzaktan eğitim sürecine internet altyapısı, tablet, bilgisayar eksikliği sebebiyle katılamadılar ve öğretmenlerin yüzde 25'i, öğrencilerin ise yüzde 38'i EBA'daki içeriklerin yetersiz olduğunu söyledi. 1 milyon 645 bin çocuk uzaktan eğitime katılamadı ve bu durum özellikle kürdistan illerinde mevcutken çözüme dair yeterli bir girişimde de bulunulmadı.

Türkiye'deki eğitim sisteminin demokratik olmayışına dair göstergelerden biri de eğitim sistemindeki cinsiyetçi oluşumlardır aslında. "Pandemi süreci içerisinde kız çocukları erkek çocuklarına nazaran çok daha az derslerini takip edebildi." diyen eğitim emekçilerinin sözlerine kulak verilip bir araştırma yapıldı mı? Cinsiyetçilik yüzünden, evde kalan kız çocukları ev işleriyle uğraşma, evdeki bakım yüküne yardımcı olma gibi meseleler yüzünden eğitime erkek öğrencilere göre daha az katıldılar. Eğitimde cinsiyet eşitsizliği bağlama göre farklı biçimlerde ortaya çıkabilmekte; yoksulluk, işsizlik ve sosyoekonomik faktörler etkili olmakta; erken evlilik, gebelik, kadınlara yönelik şiddet, kadının rolü, statüsü konusunda geleneksel ataerkil tutumlar bu durumların başında gelmekte. Bu nedenle, eğitimde toplumsal cinsiyet eşitsizliği sorunu asıl olarak bir kadın sorunu biçiminde ortaya çıkmakta.

Bakana sormak isteriz: MEB'in 10 Eylülde yayınladığı 2019-2020 Eğitim Öğretim Yılı Hedef Listesi'nde toplumsal cinsiyet eşitliğinin de içinde bulunduğu 26 hedef açıklanmıştı. Ancak MEB, siteden hemen ertesi gün toplumsal cinsiyet eşitliğini çıkardı ve 25 hedef açıkladı. Neden toplumsal cinsiyet eşitliğinin olduğu madde, buradan hemen ertesi gün çıkarıldı. Tabii, bu yaklaşımların sonucunda ise durum şu şekile geliyor: WeForum tarafından hazırlanan 2021 yılı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu'nda Türkiye 156 ülke arasında 133'üncü sırada yer alıyor. Endekslerdeki sıralama yapılırken her bir ülkenin siyaset, ekonomi, sağlık, eğitim politikaları gözetilerek yapılıyor ve Türkiye, eğitiminin de içerisinde olduğu bu raporda sonlara yakın bir sıralamada kaldı. Bu durum da Bakanlığın cinsiyet eşitliğiyle ilgili bir müfredat ve yaklaşım sergilememesiyle yakından alakalı.

Yine, ataması yapılmayan öğretmenlerin sorunu çığ gibi büyüyor. Atama bekleyen 373 bin öğretmen varken Bakanlık 14 bin kişinin atanacağını duyurdu. Binlerce öğretmen, bugün, yeni bir atamanın olup olmayacağını merak ediyor. Yıllarca okuyup yüksek puanlar alıp, kadro açılmadığı için mağdur olan 350 binden fazla öğretmen var. Bakan Bey'den yine alım konusunda, yeni alıma dair bilgiler almak isteriz.

Yine, ana dilde eğitimin önemine dair dünyanın her yerinde raporlar yayınlanırken Türkiye ısrarla, başta Kürtçe olmak üzere, ana dilleri yok saymakta. Afrin, Cerablus, İdlib'de okullarda kız, erkek çocukları ayrı ayrı sınıflarda eğitim görmekte ve daha önce Kürtçe ve Arapça olan eğitim dili, işgal sonrası Türkçeye çevrilmiş, Kürtçeye dair her şey kaldırılmış. Sözde kalıcı olmadığınızı iddia ettiğiniz Suriye'de neden ana dilde eğitimi yasakladınız?

Son olarak da şunu söyleyeyim ki eğitim emekçilerinden öğrencilere kadar herkes mağdur aslında. Bütün çocuklar maalesef ki eşit değil Sayın Bakan. Cinsiyet başta olmak üzere, ekonomi, kimlik, inanç birçok çocuğu okullarda dezavantajlı hâle getiriyor; sizler de bu durumu değiştirmek adına bir adım atmıyorsunuz maalesef. Başta kız çocukları olmak üzere, dezavantajlı gruplara yönelik ayrı bir bütçe oluşturulması gerekiyor, demokratik bir eğitim anlayışıyla hareket edilmesi gerekiyor. Demokratik, ana dilinde, ulaşılabilir eğitime ihtiyaç var. Bu, halkın da öğrencilerin de eğitmenlerin de talebidir.