| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a) Millî Eğitim Bakanlığı b)Yükseköğretim Kurulu c)Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı ç) Yükseköğretim Kalite Kurulu d) Üniversiteler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 02 .11.2021 |
CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakan, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Millî Eğitim Bakanlığı gerçekten çok önemli ve değerli bir Bakanlık. Şöyle ki, ülkede yaşayan herkesi yakından, birebir ilgilendiren bir Bakanlık. O nedenle böyle bir bütçe döneminde, Millî Eğitim Bakanlığının bütçesinin yüksek olması, tabii ki hepimizin en büyük arzusudur. Ancak Millî Eğitim Bakanlığı denilince meselenin sadece bütçe meselesi olmadığını da ifade etmek gerekir. Öncelikle burada rakamlardan çok zihniyetin konuşulması gerekir. Bugün Millî Eğitim Bakanlığı olarak eğitim politikası ve Millî Eğitimin eğitimde çağdaş, medeni ülkeler arasına girecek bir politikasının belirlenmesi daha önceliklidir. Gençlerimiz, okul öncesinden başlayarak dünyaya açılan, dünyadaki gelişmeleri izleyebilen çağdaş medeniyet seviyesine ulaşabilecek derecede olan gençlerimiz olmalı. Özellikle genç nüfusun çok yoğun olduğu ülkemiz açısından bu değerler gerçekten çok önemli.
Sayın Bakan, iktidarınız döneminde çok sayıda, 20 binlere yaklaşan köy okulunun kapandığını biliyoruz ve köylerden öğretmenlerimizin de ayrılmasıyla birlikte özellikle eğitimde yaşanan sıkıntılarla neredeyse köylerin boşalmaya doğru gittiğini biliyoruz. Geçen yıl bütçesinde yaklaşık 5,5 milyar TL'nin taşımalı eğitime ayrıldığını biliyoruz. Bu yıl da yine taşımalı eğitim için sadece Millî Eğitim bütçesinde 6,3 milyar TL'nin taşımalı eğitime ayrıldığını görmekteyiz. Sosyal Hizmetler Bakanlığıyla birlikte desteklendiğinde bu rakamın 10 milyar liraya kadar yaklaştığı söylenebilir. Şimdi, buradan şunu söylemek istiyorum: Tabii ki, bugün zorunlu taşımanın bir taraftan devam ettiğini bilmekle beraber, -kademeli bir şekilde- buraya ayrılan bütçeyle bu kapatılan köy okullarının kademe kademe yapılması gerekmekte.
Sayın Bakan, Bakanlığınızla ilgili yapılmış bulunan Sayıştay incelemelerinde birtakım bulgular var. Bu bulguların bir kısmı geçen yıl da vardı; örneğin, ilçe millî eğitim müdürlüğü kadrolarına gerekli koşulları sağlamayan kişilerin atandığı Sayıştay raporlarında ifade edilmekte. Öyle ki, biz de birçok okula gittiğimizde zaten bu kriterlere uygun olmayan idarecileri oralarda görmekteyiz. Geçen yıl ifade etmiştim; bir sendikanın temsilcisi WhatsApp aracılığıyla -bakın- sendika üyelerine "Müdür olmak isteyen var mı, var ise bana müracaat etsin." diye cep mesajı göndermişti. Sizden önceki Sayın Bakana sordum; bu cep mesajı üzerine kaç müdür ataması, müdür yardımcısı ataması yapıldı diye. İşte, cep mesajlarıyla sendika temsilcilerinin başkanlarının müdür aradığı bir Millî Eğitimde tabii ki liyakatli yönetici olmayacaktır. İşte, Sayıştay da bunları tespit etmiş durumda. Bu liyakatsizliğin sadece ortaöğretimde de olduğunu düşünmüyorum; lisede ve üniversitede de yine aynı şekilde benzer sorunları görebilmekteyiz.
Sayın Bakan, yine, bakın, Sayıştay raporunda, akademik kadro ilanlarında objektif olmayan ek koşullara yer verildiği ifade edilmiştir. Bu ne demektir biliyor musunuz Sayın Bakan? Bu, torpil demektedir, torpil. Yani buraya birtakım objektif olmayan ek koşul demek, adrese teslim kişi demektir. Şimdi, çok sayıda öğretim üyesi alındı. İşte, döneminizde araştırma görevlisi, doktor, doçent, profesör sayılarının artırıldığı ifade edilmekte. Tabii ki, hepsini aynı kefeye koymamız mümkün değil, içerisinde gerçekten bu görevi hakkıyla almış olanlar da mutlaka var ama Sayıştayın da tespit ettiği ve objektif olmayan kriterlerle şişirilmiş kadrolarınız var.
Sayın Bakan, yine, -Sayıştay raporlarında, bakın- Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü Türkiye Millî Komisyonunun mali iş ve işlemlerinin Bakanlık muhasebe sistemlerine dâhil edilmemesiyle birlikte burada ciddi bir rakamın kontrol edilemediği, bu kurumun dolayısıyla da Sayıştay denetiminden uzak tutulduğu yine Sayıştay raporunda açıkça ifade edilmekte.
Yine, Sayıştay raporunda, Bakanlık tarafından doğal gaz dağıtım şirketlerine "güvence bedeli" adı altında 94 milyon TL'lik bir ödemeden bahsedilmekte. Sayın Bakan, ya bu ödemeyi niye yaparsınız? Yani 94 milyon TL'lik bir paranın, devletin parasının, Millî Eğitimde harcanması gereken bir paranın bu gaz şirketlerine teminat olarak verildiği görülmekte. Yani burada gaz şirketleri bir anlamda kayırılıyor demektir.
Şimdi, yapılmakta olan bütün eleştirilerin, tabii ki, üç aylık bir Bakan olarak sizin şahsınızla ilgisi yok. Zaten sizin Anayasa gereği yemin etmekle birlikte göreve başlama hakkına sahip olmanız gerekirken -bakın, burada hiç konuşulmadı- yeminden önce göreve başladınız. Bu sürecin de bir anayasal sorun olduğunu, o dönemde attığınız imzaların da akıbetinin ne olacağını buradan size sormak istiyorum. Bizim eleştirilerimiz, bakın, bu iktidarın Millî Eğitim politikalarıyla ilgilidir. İktidara geldiğinden bu tarafa, AK PARTİ iktidarında, bakın, 8 bakan değişti, 8 bakan demek; neredeyse, -aynı iktidarda, AKP'nin baştan sona bugüne kadarki iktidarı boyunca- 8 bakan, 8 ayrı politika oldu. Değerli arkadaşlar, iktidar başka partiye geçmiyor; bir bakan geliyor geçiyor, diğer bakan geliyor ama neredeyse bakın, 19 Kasım 2002'den bugüne kadar, 8 bakanla birlikte 8 ayrı politika uygulandı, 8 ayrı kadrolaşma uygulandı. Her gelen bakan kendinden önce olan bütün kadroları neredeyse yeniledi. Bunu siz de yaptınız Sayın Bakan. Yani bu kadrolar sizden önceki Bakanın kadroları, bu iktidarın atadığı kadrolar değil mi? Öyle ki, bakın, bu bakanların hepsi kademe kademe Millî Eğitimi bugünkü, maalesef, tartışmalı hâline getirdi. Öyle ki, eğitim programları değiştirildi, uygulamalar değiştirildi, yöntemler değiştirildi, efendim kadro atama yöntemleri değiştirildi; kısacası, Millî Eğitim, maalesef, ülkede tartışılır hâle getirildi. Bugün çocuklarımızın eğitim seviyesi tamamen ortada. Yani bu süreçle ilgili çok sayıda tartışmalar burada yapıldı. Bizim beklentimiz, ülkede eğitimin kalitesinin yüksek olmasıdır, bütün temennimiz de bu ve biz bunun için mücadele ediyoruz, bunun için gayret gösteriyoruz. Ancak işte, ifade ettiğim gibi, her gelen Bakan bu sistemi altüst etti. Siz de geldiniz, siz de neredeyse aynı şekilde, bakın, bürokratlarınızın yarısını değiştirerek yeni bir anlayış... Yani ben, bu iktidarı anlamıyorum. Yani her gelen yeni bir iş yapmakta.
Şimdi, Sayın Bakan, bakın, sizin döneminizde gelişen olaylardan bir tanesi de okulların temizliğiyle ilgili, temizliği karşılamada sıkıntı var.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz dolmak üzere, toparlarsanız...
CAVİT ARI (Antalya) - Bunun ötesinde de bugün çok sayıda gencimiz, güvenlikçi olarak görev yapan gencimiz, sayenizde işsiz kaldı Sayın Bakan. İŞKUR üzerinden toplum yararına uygulanan program kapsamında çalışan güvenlikçiler bugün işsiz ve gençlerimiz bu Komisyon toplantısında Bakanlık olarak sizden bir müjde beklemekte.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum Sayın Arı, süreniz dolmuştur.
CAVİT ARI (Antalya) - 93 bin güvenlikçiden şu an sadece 41 bin civarında gencimiz çalışabilmekte ve okulların bir taraftan güvenlik sorunu var, bir taraftan da bu gençlerin işsizlik sorunu var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.
CAVİT ARI (Antalya) - Sonuç itibarıyla Millî Eğitim olarak zihniyetimizin çağdaş eğitim seviyesine yükseltilmesine dönük bir anlayışla eğitim sisteminin düzeltilmesi gerekmektedir.
Bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.