KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; biraz evvel Sayın Bakanın anlattığı Türkiye'yi niye biz görmüyoruz, bilemiyorum yani. Burada bir kitap var, sanki bir oyun yapılıyor da o anlatılıyor gibi. Yani böyle bir Türkiye yok. Bak, niye yok? Hemen söyleyeyim Sayın Bakanım: Şimdi, bütçe yapıp gönderdiniz ya buraya Sayın Varank, yani bu bütçenin daha üçte 1'i, dörtte 1'i görüşülmeden bu bütçe uçtu gitti. Böyle bir bütçe yapılamaz. Niye yapılamaz? Çünkü bütün rakamlar eridi gitti yani. Enflasyon rakamları 2,39 geldi bugün. Dolarda göstermiş olduğunuz hedef 2023 hedefinin de ötesine geçti, bugün tekrar 9,75'i gördü. Yani rakamlarınız... Enflasyon keza, sizin öngördüğünüz 16'lar falan şöyle dursun, 20'yi buldu.

Borçlarla ilgili rakamlar... Bak, Sanayi Bakanlığını şey yapıyor... Sanayi firmalarının borçlarıyla ilgili, batık borçlarla ilgili çok ciddi problemler var. Sadece enerji şirketlerinin 47 milyar dolar borcunu ne yapacağını düşünüp duruyorsunuz, kimse bir şey yapamadı. Yani böyle olmasa keşke ama durum bu. Yani gönderdiğiniz bütçe rakamları uçtu arkadaşlar, böyle ne büyüme rakamları ne enflasyon ne döviz, hiçbir şey tahmin edildiği gibi değil. Bırakın orta vadeli programı, iki ay evvelki uçtu, bütçeyle gelenlerin tamamı gitti.

Bakın, Sayın Bakan baştan sona ileri teknolojiden bahsetti, AR-GE'den bahsetti, bunlarla ilgili neler yaptıklarını söyledi, yerli ve millî, işte, uçaktan otomobile kadar neler yapacaklarını söyledi bize; güzel yani bunlar, bu temennilere Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup da katılmamak mümkün değil. Ama Değerli Bakanım, sadece sizinle ilgili olmayan bir problem var: Bu söylediklerinizin olabilmesi için böyle bir altyapı, böyle bir teknoloji, sanayi gelişimi altyapısı, böyle bir şey yok. Defalarca bu toplum maalesef ve maalesef bu imkânları harcadı ve en son sizin elinize düştü. 2008'lerde, 2010'larda, 2012'lerde dünyada likidite, dünya kadar para uçuştu, geldi; siz betona gömdünüz, siz de bunu harcadınız.

Bakın, biz demokrasi... Bakın, ilk cumhuriyetin kuruluş yıllarında Atatürk, arkadaşları, daha sonra gelenler yaptıklarını bağımsızlıkçı yaklaşımla; sanayi olmadan, gelişme olmadan, kalkınma olmadan bir şey olamayacağını öngörerek yaptılar. Ondan sonra biz, demokrasiyi, değerli arkadaşlarım, maalesef herkesi dâhil ediyorum buraya, yanlış anladık. Ne anladık bu yanlış anlamada? Bir öne geçme, kapma, ele geçirme yarışı olarak ele aldık demokrasiyi, maalesef böyle oldu. Yani bir birikim modeli olarak ele aldık ve 50'den başlayarak, maalesef, siyaset yapanlar, bir adım öne geçmek devlette toplanan imkânları bir yerlere dağıtmak, yani bir birikim modeli olarak gördüler sadece. O nedenle iktidar savaşları çok çetin geçti.

Bakın 50'li yıllardan başlayarak, NATO'ya girmemizle beraber, yıllarca, bu toplumda komünist kovalandı, bir süre sonra işte gerici kovalandı filan; şimdi, siz, bölücü, FETÖ'cü, işte CHP'li filan kovalıyorsunuz ve devleti ele geçirmekle meşgulsünüz. Her tarafta liyakat falan bitti, liyakatin olmadığı bir yerde... Üniversitelerimizin durumu ortada, dün konuştuk; bilim merkezlerinin durumu ortada, konuştuk; bilim adamlarımızın durumu ortada, maalesef ve maalesef konuştuk: Böyle bir ortamda sanayi, teknoloji, AR-GE filan olmaz. Nitekim verdiğiniz rakamlar da bunu gösteriyor.

Değerli arkadaşlar, yani kafa takılmış bir şeye. Yanlış. Eğer biz bu piyasa düzeni içindeysek bu teoriler yanlış. Hangi teoriler yanlış? Yani "Faiz düşünce enflasyonun da düşeceği." Defalarca deneyerek gördük, yok böyle bir teori, çöktü, bunu kabul edin. Başka bir şey: "Dolar yükselsin, önemli değil; dolar yükselince ihracat artacak, ihracat artınca tekrar gelecek." Ya öyle bir şey yok. Nereye geldiniz bunun sonucunda biliyor musunuz? Artan ihracatla övünüyorsunuz; 1 dolara, belki de 1 doların altında Avrupa'ya tişört satıyorsunuz, gelinen yer budur. Yani bizim işçimiz, garibanımız, emekçimiz sömürülüyor ve dışarıya katma değer aktarıyoruz; yapılan, gelinen nokta maalesef ve maalesef budur. Yani bu teoriden lütfen vazgeçiniz, buradan bir yere gidilmez.

Bakın, cumhuriyet, 60'lı yıllarda NETAŞ ve TELETAŞ diye 2 tane şirket kurdu, daha sonra Özalizmle beraber onları sattık. Teknoloji üretiyorlardı değerli arkadaşlarım, sonra geldiler dünya devleri, bunları aldılar, aldılar ama hiçbir AR-GE'yi Türkiye'ye getirmediler çünkü başka yerlerde de yapıyorlardı. Şimdi bakın, böyle modelleriniz var mı yok mu? "TOGG" diyorsunuz şimdi "O şeyi yapacağız, otomobil yapacağız." diyorsunuz. Yapın değerli arkadaşlarım, kimsenin buna bir şeyi yok ama kullanılan teknolojiyi siz benden iyi biliyorsunuz. Ne kullanıyorsunuz arkadaşlar? Şimdi açalım, bakalım burada, nedir, kimin şeyini kullanıyorsunuz, ne kadarı Türkiye'den geliyor burada, ne kadarı başka ülkelerden geliyor bir bakalım. Elektrikli motor Alman Bosch, batarya Çin, araç entegrasyonu Alman EDAG, şasi işlemleri İngiliz Myra, tasarım İtalyan Pininfarina. Nedir değerli arkadaşlarım burada millî olan? Bir tane marka. Yapın, buna da bir itirazımız yok ama millete dürüst bir şekilde anlatın. "Ya, biz böyle bir şey yapıyoruz, nitekim teknolojinin bir kısmı gelecek, biz de üreteceğiz." filan, deyin. Yani büyük törenlerle böyle "İşte yaptık, ettik, uçtuk, gezdik." filan. Ya, yok ya, oraya getirdiğin arabanın tasarımını bile orada, İtalya'da yaptırdın Sayın Varank ya, ayıptır ya, etmeyin yani böyle birşey olmaz. Hani yaptığınız şeyin yanlış olduğunu söylemiyorum, sunuşunuza... Uçmuyoruz öyle, Türkiye filan uçmuyor. Sizin heyecanınızı çok takdir ediyorum, çok da seviyorum, yerinizde duramıyorsunuz, güzel ama böyle değil, bu millete yazıktır değerli arkadaşlarım, böyle olmaz, etmeyin.

Bakın AR-GE'de margede filan neredeyiz arkadaşlar? Yani "1,09'a çıktık diyorsunuz." Güzel yani bunu kim eleştirebilir? Ama daha neredeyiz kardeşim? Yani geldiğimiz yer Şili'nin, Meksika'nın filan yanı. Kore nerede? 4,5 değerli arkadaşım, OECD ortalaması 2,5. Neredeyiz yani? Dolayısıyla İsrail'e filan bakın 4,9. O nedenle "AR-GE'de bir yere geldik..." Bu AR-GE'yle, bu gelinen yerle başka bir yere gidemeyiz değerli arkadaşlarım, maalesef yani üzülerek ifade ediyorum.

Bakın, siz sanayiyle ilgili dünya kadar teşvik verdiniz, büyük çoğunluğu da Plan Bütçe Komisyonunda geçti, iyi şeyler de var ama öyle işler yaptınız ki şu anda siz market zincirlerine 3 milyar para vererek pahalılığı filan önleyeceksiniz, 30 bin markete karşı bin market açarak önleyeceksiniz. Hayır, siz tarımı ihmal ettiniz, tarım arazilerini verdiniz arkadaşlar, çevreyi düşünmediniz, öyle bir şey yok, insanı düşünmediniz; her şeyi veriyorsunuz, kime veriyorsunuz, ne oluyor bunun sonucunda bir bakın.

Bakın, şimdi, büyümeyle ilgili, gelişmiş bir ülke olmak gerekir bu AR-GE margede bu söylediğiniz hedeflere ulaşabilmek için. Neye bakarak söylüyorsunuz? Sadece AR-GE harcamaları değil, çok ciddi bir şekilde gelişmişlikle ilgili kriterler vardı değerli arkadaşlarım. Bu kriterlerin neresindeyiz? Yani "Biz şu kadar harcama yaptık, şuralara kadar geldik." demekle bir yere gidemiyorsunuz. "Dünyanın, Birleşmiş Milletlerin -vaktim yok- bu konuyla ilgili ortaya koymuş olduğu göstergelerde, gelişmişlikte, gelişmiş 21'inci ülke olduk, işte G20'lerin içinden çıktık." Onları bırakın; 50, 55'inci sıralardayız, işin gerçeği budur. Bu gerçekleri kabul edelim ve buradan nasıl çıkacağımızı hep beraber konuşalım, edelim.

Çok önemli konular var, birkaç tane konu önemli olduğu için onları bırakıyorum, o birkaç konuyu şey yapacağım.

Bakın, bu alacakları filan söyledim. Türkiye'nin en önemli sanayisini ve teknolojisini geliştireceği alanlardan bir tanesi ilaç ve tıbbi cihaz şeyidir. Ya, bu üniversite hastanelerinin durumu nedir? Üniversite hastaneleri, geriye doğru giderek, tıbbi araç ve gereç firmalarını nasıl batırıyor? Bakın bu insanların 10 milyarlara yaklaşan alacağı var devletten. Bir kere pazarlık yaptınız, 2 kere pazarlık yaptınız, indirim aldınız, sizin Bakanlık yapmıyor belki başka bakanlıklar yapıyor ama size de geliyor netice itibarıyla, bunlar teknoloji üretiyorlar. Şimdi tekrar diyorsunuz ki: "Şu kadar daha indirim yapın, sileceğiz." Ya onları sildiniz, peki üniversitelerimizin durumu ne olacak? Arkadaşlar üniversite hastanelerinin döner sermayeleri batmış durumda. Orada sadece hizmet vermiyoruz değerli arkadaşlarım, gelecekte bu ülkenin, bu milletin sağlığını şey yapacak doktorlar, hekimler yetiştiriyoruz, onlar yetişemeyecek duruma gelmiş. Ya, sizin KÖİ'lere vermiş olduğunuz, garantilere vermiş olduğunuz paralar bu kadar değil. Bakın, İstanbul Havaalanı'nın pandemi dolayısıyla 2 milyar 90 milyon euroluk kira alacağından vazgeçtiniz ya, bunun yarısını niye tıbbi cihaz alıcılarına, üreticilerine vermiyorsunuz? Bunları anlamak mümkün değil değerli arkadaşlarım. Ya, betonla görüyorsunuz çünkü her şeyi diyeceğim, kızacaksınız.

Ya, bu çimento ve demirde de çok önemli problemler var. Bakın, sizin beton işiniz de batıyor ha.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bekaroğlu süreniz doldu.

Birkaç cümleyle tamamlarsanız.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Birkaç cümle...

Yüksek teknoloji ihracatımız da yüzde 2,8'e düştü yani ekim ayında yüzde 2,8'e düştü yüksek teknoloji ihracatımız. Yani sizin ekonomiyi bağlamış olduğunuz -şimdi vazgeçtiniz "savunma sanayisi" filan diyorsunuz ama- çimentoda neler oluyor? Kat kat artışlar var. Bu nedir? Aynı şey demirde de var, bunlarla ilgili tedbirleriniz var mı?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bitiriyorum.

Şimdi bize şunu söylemeyin: "Dünyada problemler bunlar, o nedenle biz de..." Dünyada evet, fiyatlar şimdi arttı, doğru, bunlarla ilgili de tedbirinizin olması gerekirdi, bu da sizin göreviniz ama dünyada bunlar olmadan evvel de Türkiye ekonomisi çok farklı bir yerde değildi maalesef. Bir potansiyel daha var bu ülkenin elinde; sizden sonra gelecek hükûmet.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum Sayın Bekaroğlu.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bu cümle önemli, söyleyeyim.

Sizden sonra gelecek hükûmet, umarım, bu demokrasiyi filan işte bir adım öne geçme, pay kapma, yandaşa verme yarışı, diğerlerini devletten uzaklaştırma yarışı olarak almaz. Siz bu sebepten dolayı bu milletin büyük bir ümidini yok ettiniz. Allah'a bunun hesabını nasıl vereceksiniz bilmiyorum ama umarım bundan sonraki hükûmet yapmayacak.

Teşekkür ediyorum.