| Komisyon Adı | : | (10 / 4413, 4430, 4431, 4432, 4433, 4434, 4435, 4436, 4437, 4438) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonu |
| Konu | : | Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin, Bakanlık olarak müsilajla mücadele kapsamında yaptıkları ve yapacakları çalışmalar hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 03 .11.2021 |
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, biliyorsunuz tarım en önemli stratejik alan. Ergene'nin kirliliği konusundan biraz bahsedeceğim çünkü arazimin de sınırından geçer Ergene Nehri. Sayın Bakanım, 226 milyon metreküp yıllık su kapasitesi olduğunu söylediniz. 226 milyonu yaklaşık olarak üç yüz altmış güne böldüğümüzde günde aşağı yukarı bir milyon ton su akıp gidiyor demektir. Bunun yarısını Marmara'ya boşaltmış olsanız 500 bin ton...
TARIM VE ORMAN BAKANI BEKİR PAKDEMİRLİ - Meriç'le beraber olacak o yani Meriç'ten Ergene'ye transfer, Ergene'den ondan sonra şeye... Yani şu anda öyle bir debi yok orada.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Şimdi, neyse, ben onu sadece Ergene için anlamıştım.
Ergene Nehri'nin kirliliği bir facia biliyorsunuz artık yani o vaziyete geldi. Bu faciayı önlemek için Ergene'yi Marmara'ya derin deşarj yöntemiyle arıtarak salacağını söylediniz. Şimdi, bunun maliyeti yapıldı mı? Tamamen arıtılarak Ergene Nehri'ne tekrar bu su bırakıldığı zaman, buradan tarımsal sulama yöntemiyle ülkenin konsolide bütçesine yapacağı katkı nedir? Sayın Bakan, bu bölgede yaklaşık olarak 250 kilometre uzunluğunda bir nehir bu nehir. Bu nehrin sağında solunda 500 metrelik veya 1.000 metrelik sulama havzası var. Bu su temiz akmış olsa, tarımsal sulamaya elverişli akmış olsa yaklaşık olarak 250 bin dekar ila 500 bin dekar arasında arazi sulanacaktır. Bununla da sulanmayan bir arazide bizim bölgede, Trakya bölgesinde yaklaşık olarak ortalama 400 kilo ila 500 kilo ürün alırsınız, buğdayı baz alarak söylüyorum. Sulu yaptığınız zaman bu tarımsal üretimi 1.000 kilograma kadar alabiliyorsunuz, 1.200 kilograma kadar alabiliyorsunuz. Sayın Bakan, bu aradaki fark yaklaşık olarak 150 bin ton buğday demektir. 150 bin ton buğdayı bugün 3 lira olarak değerlendirmiş olursak 450 milyon TL yapıyor yıllık fazladan getirisi, sulamadan kaynaklanan getirisi. Bu yıllara sâri olacağı için bunun arıtma masrafını karşılamayacak mı? Böyle bir hesap hiç düşünüldü mü? Özellikle ben bunu öğrenmek istiyorum çünkü gerçekten Trakya'yı mahveden bir nehir hâline geldi Ergene, yakınında duramıyorsunuz zaten. Bir rüzgâr estiği zaman yani burnunuzu da tıkasanız olacak gibi değil, o kadar berbat bir kokusu var, rengi zaten simsiyah biliyorsunuz.
Bunun yanında, Sayın Bakan, gübre fiyatları aldı başını gidiyor; buna bilmem değinildi mi daha önceden, ben sonradan geldiğim için orasını bilemiyorum. Sayın Bakanım, bugün üre gübresinin fiyatı 10 lira, geçen yıl bu dönem 1 lira 70 kuruştu; yaklaşık olarak 5 misli, 6 misline varan bir artış bu. Bugün bu fiyatlarla bir üretim yapan buğday üreticisi dekarına yaklaşık olarak 1.200 lira masraf ediyor, 1.200 lira. Bu rakam 5,5 liraydı bizim üre gübresinin fiyatı, o zamanki yaptığım hesaptı. Şimdi, 9,5-10 lira olduğu için 1.300 liraya kadar çıkıyor bu rakam. Peki, buradan yaklaşık olarak ortalama 300 kilogram buğday almış olsa 800 lira bir gelir elde ediyor. Dekar başına 400 lira, 500 lira bir zararda bu çiftçi. Bunun üzerine ben 400 lira kira bedelini de katıyorum arazinin, tarlanın. Şimdi, bu çiftçi nasıl kâr edecek bundan? Bu çiftçinin yaşama şansı var mı?
Şimdi, Sayın Bakan, siz demin bahsettiniz "Sofrayı da düşünmek lazım, tüketiciyi de düşünmek lazım." diye. Sayın Bakan, çiftçi para kazanamazsa tüketici sofrasında ucuz gıda bulamaz; bu, iki, iki dörttür. Çiftçi ne kadar ucuza mal ederse, ne kadar çok para kazanırsa hiç şüphesiz sofraya gelecek olan ürün de o kadar ucuz olacaktır. Bu dengeyi kurmak hepimizin bildiği gibi Tarım Bakanlığının bir görevidir.
TARIM VE ORMAN BAKANI BEKİR PAKDEMİRLİ - Trakya'da bu sene çiftçinin zarar ettiği herhangi bir ürün var mı? Ben de bir soru sormuş olayım.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sayın Bakanım, ben Lüleburgazlıyım ve elli yıllık çiftçiyim, ben bu seneki kadar zararı hiç görmedim.
TARIM VE ORMAN BAKANI BEKİR PAKDEMİRLİ - Hangi üründe zarar ettiniz?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Buğdayda.
TARIM VE ORMAN BAKANI BEKİR PAKDEMİRLİ - Buğdayda.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Buğdayda şu anda zarardayız.
TARIM VE ORMAN BAKANI BEKİR PAKDEMİRLİ - Bir maliyetlerinizi çıkarır mısınız?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Söyleyeyim, evet. Yapabilecek mi arkadaşlar?
TARIM VE ORMAN BAKANI BEKİR PAKDEMİRLİ - Yaparlar.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Değerli arkadaşlar, 45 kilogram üre gübresi dekara; 3 defa atıyoruz, on beşer kilodan. 20 kilogram, 25 kilogram fosforlu gübre, "20.20" dediğimiz yahut "15.15" dediğimiz gübre; bunun fiyatı da şu anda 5,5 lira değerli arkadaşlar, ürenin de fiyatı 10 lira. Tohum atıyorsunuz, tohumun kilosu 5,5 lira Sayın Bakan; 25 kilo tohum atıyorsunuz. Yapılıyor mu işlemler arkadaşlar? 1 dekara 7 litreyle 10 litre arasında mazot tüketimi olur. Bugün mazotun fiyatı belli, 8,5 lira; 10 litre yaksanız dekar başına 85 lira maliyet yapıyor Sayın Bakan. Ben burada yaptım, topladım da size söylüyorum bunları, kafadan atmıyorum. Bunun yanına 45-50 lira hasat makine ücretini ve ayrıca bu "herbisit" dediğimiz yani zirai mücadele dediğimiz ilaçlamaları da eklerseniz dekar başına -50 lira- bunun rakamını söyler misiniz bana?
Şimdi, Karadeniz Bölgesi'nde biliyorsunuz bizim deniz ürünlerimiz en çok palamut ve hamsi. Karadeniz Bölgesi'ndeki nehirlerin hızlı bir şekilde akmaları suya kavuştuğu yerde, denize kavuştuğu yerde muazzam bir bulanıklık yaratıyor. Sayın Bakan, küçük balıklar daima kıyıya yakın yerlerde yaşarlar; derin denizde, derin bölgede, orta denizlerde yaşayamazlar. Kıyı bölgelerindeki bu bulanıklıklar maalesef küçük balıkların hepsini oksijensiz bırakıp mahvediyor. Bu Mavi Akım'da, Trakya bölgesine giren boru hattından yapılan işlemlerde o bölgedeki kil tabakasını bir defa ayağa kaldırdılar denizin içinde, o tabaka bugün hâlâ tamamen çökmedi, devam ediyor. Karadeniz hamsisini o tabaka mahvetmiş durumda şu anda.
Sayın Bakan, Trakya'da longoz ormanları var biliyorsunuz, İğneadamızda. Longoz ormanları sürekli olarak... Demirköy ilçemizin atık suyunun hiç arıtılmadan derelere deşarj olması sonucu bu derenin suyunun direkt olarak longoz ormanlarının bulunduğu sahaya yayılması longoz ormanlarını bitiriyor. Biliyorsunuz, dünyanın en büyük 2'nci longoz ormanı burası; turizm açısından son derece önemlidir.
Istranca ormanlarıyla ilgili büyük sorunumuz var Sayın Bakan. Biliyorsunuz, Istranca ormanları dünyanın en güzel meşe ormanlarıdır. Sayın Bakan, bizim longoz ormanları... Arkadaşlar, Sayın Bakana çok şey soruyorsunuz, bizi dinlemesine mâni oluyorsunuz.
TARIM VE ORMAN BAKANI BEKİR PAKDEMİRLİ - Istranca ormanlarındaki problem nedir?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Taş ocakları.
BAŞKAN MUSTAFA DEMİR - Sayın Milletvekilim, Türabi Bey, müsilajla ilgili olursa çok seviniriz çünkü burada Kırklareli'nin, Trakya'nın bütün problemlerini...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sayın Başkanım, müsilajın temeli zaten kirlilikten kaynaklanıyor.
BAŞKAN MUSTAFA DEMİR - Tabii, kirlilik ama konumuz...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Biz de kirlilikten bahsediyoruz. Ergene'nin kirliliği, Istrancaların kirliliği, Karadeniz'deki longoz ormanlarının kirliliği, bunların hepsi birbirine bağlı.
BAŞKAN MUSTAFA DEMİR - Bizim bugün 11'inci toplantımız, İlhami Bey 11 toplantıda Ergene'yi gündeme getirdi. Dolayısıyla bütün detaylarıyla konuşuldu.
Buyurun.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sayın Başkan, müsaade ederseniz ben konuşayım, sorularımı da sorayım.
Teşekkür ediyorum.
Burada 4 tane büyük kapasiteli çimento fabrikası var, 1 tane kireç fabrikası var. Bunların hepsi taş madenini Istranca ormanlarından alıyorlar, Istranca dağlarından alıyorlar. Sayın Bakan, Istranca'ya yağan yağmur şu anda bu taş ocakları yüzünden yerin altına emilemiyor. Bu bitki örtüsü bozuldu artık, emme olayı kalmadı. Onun için yağan yağmurlar, seller hâlinde sürekli olarak derelere, dereler de o bölgeden alıp Ergene'ye getiriyor ve neticede Marmara'ya veyahut da Ege Denizi'ne gidiyor bu kirlilik. Bunların büyük bir problem olduğunu sizinle paylaşmak istiyorum. Sayın Bakan, özellikle bu Istranca ormanlarındaki taş ocaklarının belli bir alanda, belli bir yerde yapılmasında büyük fayda var çünkü her taraf taş ocağı oldu.
Biliyorsunuz, bizim Trakya'da tarımsal arazi birinci sınıf arazidir. Bu birinci sınıf araziyi maalesef biz sanayi fabrikalarımızla mahvediyoruz. O kadar mahvediyoruz ki 2 bini geçti artık büyük sanayi fabrikaları. Buraya sadece sanayi fabrikaları gelmiyor Sayın Bakanım, o sanayilerin getirdikleri betonlaşmayla kalmıyor bu iş, aynı zamanda yollar da bu arazinin üzerine yapılıyor, aynı zamanda şehirlerin genişlemesiyle binalar da yine bu arazinin üzerine yapılıyor, aynı şekilde binalara ulaşmak için gidilecek olan yollar da bu arazi üzerinde yapılıyor. Yani böyle bir araziyi gözümüz gibi kullanmamız gerekirken biz maalesef hovardaca harcıyoruz.
Biliyorsunuz, bu arazinin üzerinde Trakya'nın en dar yeri 50 kilometredir. Sayın Bakanım, Kuzey Marmara Otoyolu burada -duble yol- D100 dediğimiz, E5 dediğimiz duble yol burada, E80 dediğimiz otoban burada, Kınalı'dan çıkıp da İpsala'ya giden duble yol yine burada. Artık o arazideki tarla yollarını da vesaire yollarını da hesaba katmıyorum. Bunun yanında Edirne'den kalkıp Halkalı'ya giden demir yolu burada, bunun yanında yine Halkalı'dan gelen veya Halkalı'dan kalkıp Edirne'ye giden hızlı tren demir yolu da burada. Şimdi, bu olay bizim Avrupa'yla olan ilişkilerimizi, ticaretimizi karşılamak için. Peki, ben çok merak ediyorum. Avrupa'yla olan bu ticaretimiz bin kat artarsa yol genişliği de bin kat artacak demektir. Biz o Trakya'da 1 metre yoldan başka bir şey bulamayacağız Sayın Bakanım, böyle bir felaketle karşı karşıya Trakya.
Ben özellikle şunu sormak istiyorum: Ergene Nehri'ne akıtılan bu zehirli su ne zaman temizlenecek? Bunun için ciddi bir proje var mı? Marmara'ya derin deşarjla... Bu bir çözüm değil Sayın Bakanım, bunu siz de biliyorsunuz, bütün Türkiye de biliyor. Ayrıca bunun hepsi Marmara'ya gitmiyor; sayın arkadaşlar, bir kısmı da Ege Denizi'ne gidiyor. Ege Denizi'ne gitmesinde şöyle bir problem de var: Ege Denizi'nde Marmara gibi sadece kendi suyumuz yok, orada Yunanistan'la, Balkan ülkeleriyle paylaştığımız bir su var. Yarın bir gün özellikle Yunanistan bu konuda bizi Avrupa mahkemelerine şikâyet edecektir. Bu şikâyet sonucunda da Türkiye mahkûm edilecektir. Biz bu mahkûmiyetten büyük çapta bedel ödeyeceğiz. Onun için bunun tamamen arıtılıp, yatağına suyun bırakılıp oradan da bu arazinin sulanmasında büyük fayda var diyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum.