KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakan; hazırunu saygıyla selamlıyorum.

Evet, dünyada ihracat politikaları ele aldığında, iktisatçıların da öngördüğü şekliyle esasında ihtisaslaşmış bir ürün üzerinden yapılan ihracat, ülkeye kazandıran ve ülkenin sanayisini de geliştiren bir yöntem oluyor. Ancak bizdeki ihracat yöntemi ihtisaslaşmış ürün ya da ürünler üzerine kurulu değil, tamamen sanayideki ucuz iş gücü üzerine kurulu ve bu ucuz iş gücü de maalesef sadece böyle Türkiye'de yaşayan insanlardan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşından, insanlarından değil, özellikle Suriye iç savaşı çıktığından bu tarafa mültecilerden, çoğunlukla Suriyelilerden oluşuyor. Tabii, bu "sığınmacı" diye adlandırılan bu politika ülke açısından ciddi sorunlar teşkil ediyor birçok yönüyle.

İktidarınız tarafından aslında sığınmacılar çok kullanışlı bir aparat hâline dönüştürüldü. Bunlar birçok açıdan çok işinize yarıyor. Bir defa Avrupa Birliğine karşı bir tehdit unsuru olarak elinizde tutuyorsunuz ve "Kafamız kızarsa açarız kapıları." cümlesini kullanmaktan da çekinmiyorsunuz. Diğer taraftan, içeride de kimi muhalif gruplara karşı bir tehdit unsuru olarak da zaman zaman sizin tarafınızdan dile getirilmese de sizinle birlikte hareket ettiği bilinen kimi çevreler tarafından dile getirilerek yine bir tehdit, içeriye yönelik tehdit unsuru olarak da kullanılıyor. Diğer taraftan, sosyokültürel yapının değiştirilmesi, sosyokültürel yapıyla ilgili oynamalar istendiğinde de bu yöntemlere başvuruluyor ama esas konumuzu ilgilendiren ya da burayı ilgilendiren ucuz iş gücü olarak kullanılması çünkü bu insanların büyük çoğunluğunu asgari ücretin yarısı veyahut da yarısından daha az miktarlara çalıştırıyorlar. AKP'nin Genel Başkan Yardımcısı Özhaseki'nin de söylemiş olduğu çok belirgin bir söz vardır "Kimi şehirlerde mülteciler olmasa sanayi çöker, ayakta tutan mülteciler." diye ifade etmiştir. Şimdi, tabii, bu, başka bir şeye daha yol açıyor, toplumsal bir çatışmaya da yol açıyor. Çünkü Türkiye'deki insanlar da gençler de işlerinin elinden alındığını düşünüyorlar -ki öyle oluyor- ve ondan sonra da içerideki bu iş bulamayanlara, işsiz gençlere yönelik de -ki bu oran çok yüksek bir oran şu anda, genç işsizlik oranı- bunlara karşı da "İş beğenmiyor bunlar." yöntemi geliştiriliyor. Şimdi, bu kadar ağır ve insanlık dışı koşulların oluştuğu bir ortamda bu koşullarda çalışmayı kabul etmeyene de "Bunlar iş beğenmiyor." söylemi çıkarılıyor.

Şimdi, bu anlamıyla ucuz iş gücü ve sığınmacı politikasını aparat olarak kullanmaktan vazgeçilmesi gerekiyor. Zaman zaman da bunları kimi milliyetçi grupların gazını almada da kullanıyorsunuz yani bu da çok kötü bir politika hakikaten. Yaşadık işte, Ankara, Altındağ'da bu yıl yaşandı daha; Suriyelilere yönelik kontrollü bir saldırı gerçekleştirildi. Yani, bütün videoları izlediğiniz zaman bu saldırının aslında kontrollü bir saldırı olduğunu, müsaade edilmiş bir saldırı olduğunu, güvenlik güçlerinin gözünün önünde yapılmış olduğunu... Orada bir olay olmuş, suçlu olan var, evet, doğru ama bu suçluya yönelik uygulama topyekûn Suriyelilere saldırmak üzerine kurulu değildir ama orada Suriyelilerin dükkânlarına ve hiç olayla alakası olmayan ya da hiçbir şekilde suçu olmayan insanların evlerine yönelik saldırılara da yol açtı. Burada da kimi milliyetçi grupların gazını alma yöntemi olarak da kullanılıyor maalesef.

Bu açıdan, son derece çirkin bir siyasi argüman hâline dönüştürülmüş durumda mülteciler ve esasında Türkiye'deki mülteci düşmanlığının alt sebebine baktığınız zaman insanların işlerinin elinden alınması olarak gözüküyor yani hakikaten o insanlar yüzünden çünkü sanayici bunları tercih ediyor. Yani, bilmiyorum, atölyeleri dolaşanlarınız mutlaka vardır, biz milletvekili olarak dolaşıyoruz; girdiğiniz zaman sanayilerdeki atölyelere hakikaten hep mülteci dolu yani Türkçe konuşan kimseyi bulamazsınız, çoğunluğu Suriyeli, Afgan ya da benzeri ülkelerden gelen insanlardan oluşuyor. Bu, tabii, terk edilmesi gereken bir politika ama maalesef ki sanayimiz şu anda ucuz iş gücü ve mülteci politikalarıyla doldurulmuş durumda.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Kenanoğlu, lütfen tamamlar mısınız?

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Sayenizde Suriyelilere hakaret ederek, onlara zulmederek, onlara yönelik zulüm politikaları uygulayarak prim yapan ve bu politikalardan popüler olan belediye başkanları ve siyasiler ortaya çıktı. Bu da sizin ürününüz olarak ortada duruyor.

Teşekkür ederim.