İBRAHİM ETHEM SEDEF (Yozgat) - Teşekkür ederim.

Hepinize saygılar sunuyorum, Değerli Komisyon üyelerimize.

Sizlere de Meta şirketi yetkililerine de "Hoş geldiniz." diyorum.

Tabii, birlikte olmaktan da mutluluk duyduk, güzel bir sunum gerçekleştirdiniz. Yani en azından şirket olarak da şiddet, nefret suçlarına gösterdiğiniz hassasiyeti buradan dinlemek bizleri de mutlu etti.

Ben 5651 sayılı Kanun'un çıkmasının aslında güzel şeylere vesile olduğunu buradan görmekten de mutluluk duyuyorum. Tabii, muhalefet alınmasın ama o dönemde "İşte, temsilcilik açarlar mı, açmazlar mı? Efendim, böyle bir şeye gerek var mı, yok mu?" derlerken demek ki o 5651'le birlikte de burada sizlerle birlikte olabilme fırsatını yakaladık.

Ben kısaca hemen sorumu soracağım, şöyle...

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Onlar, 5651'le gelmedi, vardı eskiden beri.

İBRAHİM ETHEM SEDEF (Yozgat) - Şimdi ama en azından burada bir karşılıklı muhatabız. "Elim havada, uzatılı." dedi Azzam Bey, ben onu aslında önemsiyorum, konuyu çok şeye almıyorum.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Geçmişte de Çağatay Bey vardı, aynı şekilde bir iletişim vardı.

İBRAHİM ETHEM SEDEF (Yozgat) - Kanuni açıdan bizim ülkemizin de birtakım düşünceleri ve yaptırımları da olacak mutlaka burada. Bir şirket, bir bireyle bile sözleşme imzalayarak, "Kabul ediyorum ve onaylıyorum." butonunu oraya koyarak eğer bir girişimde bulunuyorsa tabii ki bir şirket buraya geldiğinde de birtakım sözleşmeyi bizimle de imzalamak durumunda kalmalıdır. Yani bu, vergilendirme anlamında da bir suça teşvik olduğunda da karşılıklı kuralların işlemesi anlamında da bence bunun yapılması gerektiğine ben tekrar vurgu yapmak istiyorum.

Bununla birlikte de şirketiniz için ülkemiz, ağ olarak baktığımızda, kullanıcı sayısı oranında baktığımızda, kazanç noktasında baktığımızda ciddi bir potansiyel Türkiye'miz. Bununla birlikte, buraya biraz daha fazla yatırım yapabilme yani bu ne? Teknik personel açısından birazcık daha insanların... Tuncay Bey aslında sorularımın bir kısmını da ortaya koydu, onun için hemen kısa kısa geçeceğim. Daha çabuk ulaşılabilme yani örnek veriyorum, bir öne çıkarma haberiyle ilgili bizim arkadaşlarımız da mesela böyle bir girişimde bulunduğunda bekliyorlar, bekliyorlar bir haber gelecek mi. Gelen haber olumsuz olduğunda kime derdimizi anlatacağımızı da... Aslında, biraz gecikiyoruz, süreler uzuyor. Yani dün yaşadığım bir şey var, işte, Meclis konuşmamı öne çıkarma gibi bir şeyi yapacaklardı arkadaşlar, gece bir mesaj geldi, ret geldi, "Reddedildi." dedi. Şimdi, benim danışmanım biraz önce yazıyor ki: "Facebook'taki arkadaşlar ulaşabileceğimiz bir telefon numarası gibi bir şey paylaştı mı? Biz kime derdimizi anlatacağız? Vekilim, sizin Meclisteki konuşmanızı şu an yayınlayamıyoruz." dediler. Yani bunu bir milletvekili olarak bizler yaşıyorsak ekibimizle birlikte, vatandaşların da bireysel anlamda veya işletmelerin de bireysel anlamda bunları yaşadığını da düşünüyorum yani bir işletmeyi düşünün. Bununla ilgili teknik altyapının birazcık daha fazla Türkiye'ye yatırım yapılması... Mesela, bir GSM şirketini düşünün, gece ikide ben bir problem yaşadığımda hemen oranın çağrı merkezindeki insanlarla iletişim kurup o anlık sıkıntımı çözüyorum ve GSM operatörleriyle çalışırken de kendimi kanunlarla da -yasaklayıcı olarak düşünmeyin bunu Facebook olarak- kanunların olması beni güvende hissettirdiği için ben o GSM şirketiyle çalışmayı da daha güvenli bulduğum için gönlü daha rahat bir şekilde giriyorum o işe, daha fazla çalışıyorum. Aynı şey bankacılıkta da geçerli yani bankacılık biliyorsunuz, hani insanların genelinde bir dolandırıcılık hissiyatı, korkusu vardır ama kredi kartımla ilgili bir mesaj geldiğinde veya bir şey hissettiğimde, anında iletişim kurabilmem, vatandaş olarak da bireysel anlamda da bunu kurabilmem beni daha güvende hissettiriyor. O güvenli olmak da size de daha çok, belki insanların, işletmelerin daha çok katılım sağlamasını ve sizin de ağınızın daha da gelişmesini sağlayacaktır diyorum.

Teknik olarak nasıl bir fazlalaştırma ve yatırım yapacaksınız, onu sormak istiyorum.

Teşekkür ediyorum.