| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Tokat Milletvekili Mustafa Arslan ve İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ile 37 Milletvekilinin; İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi(2/3911) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 05 .11.2021 |
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikli talebimiz şu: Kamu kurum ve kuruluşlarının değerli temsilcileri burada fakat doğru bir kavram değil ama teklifte kullanıldığı için söylüyorum, çocuk teslimiyle ilgili olarak, ebeveynlerin çocukla kuracakları iletişim biçiminde tanımlanması daha doğrusu. Bu hükümlere ilişkin demokratik kitle örgütlerinin eleştirileri var, kamuoyunda da bu konuda bir eleştiri var. Teklif sahiplerinin elbette emeğine sağlık, olumlu bir şey yaptıklarını düşünüyorlar, iyi bir şey yaptıklarını düşünüyorlar İcra ve İflas Kanunu'nda ve Çocuk Koruma Kanunu'nda yapılan değişikliklerle fakat bu eleştirilerin en azından minimuma çekilebilmesi için veya mümkünse düzeltilebilmesi için bir alt komisyonun kurulması ve teklifin orada görüşülmesinin yararlı olacağını düşünüyoruz. Bu Komisyonun çalışmasını da esasen çok geciktirmeyecektir. Yani birkaç haftalık alt komisyonunun çalışmasıyla, demokratik kitle örgütlerinin görüşlerinin alınmasıyla belki burada daha iyi bir çalışma yürütebiliriz diye düşünüyorum.
İcra ve İflas Kanunu'na ilişkin önerilerde dikkat çeken iki bölüm var. Birisi, icra satışlarının elektronik ortamda yapılması. Bu bazı sorunları giderecek, dolayısıyla doğru bir adım kuşkusuz fakat şu icra başmüdürlükleri, icra daireleri başkanlığının kurulmasına nasıl bir ihtiyaç var, bizim kuşkularımız var. Yani Anayasa'ya aykırılıktan öte bir şey çünkü Anayasa 128 hükmü çok açık, bunlar da kamu görevlileri, devlet memurları ve görevlerinin yasayla düzenlenmesi gerekir, yönetmelikle düzenlenmesinin Anayasa 128'e açıkça aykırı olduğunu biz de düşünüyoruz. Dolayısıyla, bir düzenleme yapılacaksa yönetmelikle değil -icra başmüdürlerinin ve icra daire başkanlarının üstünde bir vesayet yetkisi mi var, amir-memur yetkisi mi var, her ne yetki ise- teklif sahipleri ne düşünüyorlarsa bunu yasa teklifine dercetmelerinin doğru olacağını düşünüyoruz.
Şimdi, Türkiye'nin bir yargı reformuna ihtiyacı var çünkü yargıya güven her geçen gün azalıyor ama o reform bu değil Sayın Başkan. Adalet Bakanı "Benim en yüksek endeksim kalbimdir." diyor. İnsanın kalbine, vicdanına güvenmesi elbette iyi ama aslolan -tırnak içerisinde- adalet hizmetini sunanların değil -çünkü bunun hizmet sunma, alma biçiminde tanımlanması da belki sorunlu- bu hizmetin muhatabı olanlar ile yurttaşların adalete ne kadar güvendiğidir. Yoksa Adalet Bakanının kendi vicdanına güvenmesi elbette değerli.
Bakın, ben sizinle birkaç endeks paylaşayım. Bir tanesi şu: Siyasi iktidara yakın araştırma şirketinin paylaştığı bir şey "Yargıya güven yüzde 21,3." diyor. Bu iktidara yakın bir araştırma şirketi, yurttaşlar arasında yüz yüze yaptığı araştırma sonucunda yargıya güvenin yüzde 21,3 olduğunu söylüyor. Diğer araştırma şirketlerinin yaptığı araştırmalarda, bu güven bunun çok daha altında.
Şimdi, bu hukukun üstünlüğüyle ilgili birkaç uluslararası kuruluş var, her yıl endeks yayınlıyorlar. Gerçi şimdi Hükûmet bu endekslere çok güvenmiyor "Kimdirler, nedirler?" diyor ama uluslararası toplum gerçekten bu kuruluşların endekslerine ciddi değer veriyor ve bu endekslerde alt sıralarda yer alan ülkelerin durumuna da hiç sıcak bakmıyor. Bakın, bir hukuk üstünlüğü endeksinde, Türkiye, 126 ülke arasında 109'uncu sırada, bu 2019 rakamı. Bu yıl yapılan World Justice Project'in 2020 endeksinde -onlar 128 ülke arasında değerlendirme yapmış ama sıralama yine benzer şekilde- Türkiye, hukukun üstünlüğü endeksinde 128 ülke arasında 107'nci sırada. Temel haklar konusunda 126 ülke arasında 122'nci sırada, hukuki ve idari düzenlemelerin uygulanması konusunda 126 ülke arasında 106'ncı sırada, vatandaşın adalete erişimi konusunda da Türkiye 126 ülke arasında 96'ncı sırada.
Türkiye'de yargıya ilişkin ciddi sorunlar var, bunlardan bir tanesi de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmaması. Bu ciddi bir sorun. Bu Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamaması, Türkiye'yi ne yazık ki Rusya ve Azerbaycan gibi ülkeler kategorisine sokuyor. Avrupa Komisyonu Bakanlar Komitesi Türkiye'ye yaptırım kararı almaya hazırlanıyor, nedeni de yargı kararlarını uygulamaması. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını açıkça uygulamayan, bunu uygulamayacağını söyleyen birkaç ülkeden birisi durumda Türkiye. Bu ciddi bir sorun, bir an önce, Türkiye, parçası olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarını uygulamalıdır.
Türkiye'de yargının başkaca sorunları var, ben birkaç yerde söyledim, tekrar söyleyeyim yeri gelmişken. Gerçekten Türkiye'de yargı kuruluşları siyasi iktidarın âdeta aparatı hâline getirilmiş durumda, iliştirilmiş yargı kurumları var artık Türkiye'de. Anımsarsınız, 1990'lı yıllarda, ilk Körfez Savaşı sırasında Amerikan askerî araçlarıyla birlikte hareket eden, haber yapan gazeteciler vardı ve o zaman "iliştirilmiş gazeteci" tanımı kullanılıyordu; objektif habercilik değil Amerikan askerinin gözünden habercilik yapıyorlar diye. Kanımca, Türkiye'de yargı kurumları için de, hukuk davaları için bu kadar böyle bir tanım yapmak haksız olabilir belki fakat özellikle ceza yargılaması açısından ceza mahkemelerinin önemli bir bölümünün durumu tam olarak budur; bir iliştirilmiş yargı var. En ağır iddialar eğer iktidara zarar vereceği düşünülmüyorsa hiçbir şekilde yargı kurumları tarafından soruşturma ve yargılama konusu yapılmazken iktidarın hoşuna gitmeyen bir iddia varsa gece yarısı operasyonuyla sadece bir "tweet" attığı için insanlar gözaltına alınabiliyor, tutuklanabiliyor, yargılanabiliyor, cezalandırılabiliyor. Bu, Türkiye açısından çok çok ciddi bir sorun. Dolayısıyla, eğer bir reform yapılacaksa sanırım bunda bir reform, bu açıdan yapmak gerekir.
Çocuk Koruma Kanunu'na ilişkin Züleyha daha ayrıntılı bir değerlendirme yapacak çünkü kadın örgütlerinin, insan hakları örgütlerinin, çocuk komisyonlarının ciddi eleştirileri var dedim. Onları uzun uzun yeri gelirken kuşkusuz paylaşırız ama bunun yolu, bir kez daha söylüyorum, bir alt komisyon kurulması şeklinde olacak. Çalışmada yine de emeği geçen arkadaşlara teşekkür etmek gerekir fakat itiraz ettiğimiz bölümler ve maddeler olduğunun da tekrar altını çiziyorum.
Teşekkür ediyorum Başkanım.