| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı b)Mesleki Yeterlilik Kurumu c)Sosyal Güvenlik Kurumu ç)Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü d)Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 05 .11.2021 |
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli vekil arkadaşlarım, Sayın Bakan -görevinizde başarılar diliyorum- Değerli Bakan Yardımcıları ve bürokratlar, basının değerli emekçileri ve bize bu salonda hizmet eden emekçiler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, burada sendika temsilcilerini de selamlamak isterdim ama Komisyon Başkanımızın iradesiyle sendika temsilcileri, emeklilerin temsilcileri, engellilerin temsilcileri bu salona alınmadılar. Oysa biliyorsunuz, demokratik ülkelerde bütçeler sendikalarla birlikte yapılır, maalesef bu salonda sendikalar yok. Size net bir şekilde, bir soru soracağım: Bu bütçe hazırlanırken sendikalarla görüştünüz mü? İşçilerin talebini aldınız mı? Ben almadığınızı düşünüyorum veya aldınız ama bu sermayenin bütçesi olan, yüzde 1'in bütçesi olan bütçeye karşı etkiniz olamadı. Maalesef bu bütçe, sarayların, şatafatın, yandaşların ve savaşın bütçesidir; aynı zamanda rantiyecilerin ve faizin bütçesidir. Sayın Bakan, bu bütçede, yurttaşlarımızın verdiği vergilerin her 5 lirasının 1 lirası, faize gidiyor. Yine, bu bütçede yurttaşlarımızın ödediği her 5 lira verginin 1 lirası zulüm politikalarına, savaş politikalarına, istibdat politikalarına gidiyor. Yine bu bütçede, yurttaşlarımızın ödediği her 5 liranın 1 lirası şatafata gidiyor, yandaşlara gidiyor, rantiyecilere gidiyor. Geriye ne kaldı? 2 lira kaldı. 2 lirayla da 84 milyon yurttaşımız, emeklimiz, işçimiz, kamu emekçimiz ne kalırsa onu paylaşmaya çalışıyor. İşte, bütçe tercihleri emekten yana olmadığı zaman, gençlerden yana olmadığı zaman, kadınlardan yana olmadığı zaman maalesef halkımız sefalet çekiyor.
Sayın Bakan, iktidarınız ve saraydan hep şu söyleniyor: "Türkiye uçuyor, Türkiye büyüyor; şahlandık, koşar adım gidiyoruz." Ya, yurttaşlarımız da akşam televizyondan izliyorlar, vallahi tencere kaynatamamış yurttaşımız, diyor ki: "Ya, arkadaş, bu Türkiye nereye uçuyor?" Geçen gün Sayın Sanayi Bakanı vardı, sermayenin Bakanı "Ay'a gideceğiz." diyor, vallahi yurttaşlarımız bakıyor, yurttaşımız ada vapuruna jeton alamıyor Sayın Bakan. Yani ben adaya giden bir insanım, eskiden ada vapurları salkım saçak olurdu, şu anda ada vapuruna jeton alıp gidemiyor yurttaşımız, bu durumdayız, birileri Ay'a gidecekmiş ama. Siz, birilerini gerçekten uçuruyorsunuz Sayın Bakan, bundan hiç şüpheniz olmasın. Ya, bu iktidar birilerini uçuruyor, yüzde 1'i uçuruyor. Bakın, birileri 1 öğünde -birkaç kişi lokantaya gidiyorlar- 1 asgari ücret yiyorlar, 2 bin lira, 3 bin lira, 4 bin lira hesap veriyorlar; küçük bir azınlık, yüzde 1, sizin zenginleştirdiğiniz, şatafat içinde yaşattığınız yüzde 1 ama birileri de yurttaşlarımızın büyük çoğunluğu yani 2.825 lirayla hayat mücadelesi veriyor, o da 2.825 lirayı bulanlar, büyük çoğunluk onu da bulamıyor, milyonlarca işsizimiz var. Şimdi, bu bütçede, bu tenceresini kaynatamayan, borç altında olan, faturalarını ödeyemeyen, kirasını ödeyemeyen yurttaşlarımız için herhangi bir tedbir var mı? Maalesef yok.
Sayın Bakan, siz emekçinin hakkını savunamamışsınız bu bütçede, yoksulların hakkını savunamamışsınız Sayın Bakan. Maalesef yüzde 1'i zenginleştiren bir bütçeyle karşı karşıyayız, yoksuldan alıp yandaşa aktaran bir bütçeyle karşı karşıyayız.
Pandora belgelerini görünce ne hissettiniz Sayın Bakan? Ben, sizin, geçmişte bir milletvekili olarak da vicdanınızın sızladığını düşünmek istiyorum, düşünüyorum da aynı zamanda. Bakın, Türkiye'de her gün yurttaşlarımız intihar ediyor, bunu biliyorsunuz öyle değil mi? İntiharla karşı karşıyalar, borç altındalar, geçinemiyorlar, faturalarını ödeyemiyorlar; çocuklarına harçlık veremiyor, evinde tenceresini kaynatamıyor, gururuna yediremediği için intihar ediyor. Bu şartlarda o yurttaşlarımızdan vergiyi topluyorsunuz, bir avuç yandaşınıza aktarıyorsunuz, onlar ne yapıyor? Dolar bazında garanti ödemeleri aldıkları için o dolarları, euroları alıp vergisini de ödemeden yurt dışı vergi cennetlerine götürüyorlar.
Bakın, iktidarınız bu belgeler ortaya çıktığı hâlde bunun üzerine gitmedi, yandaşların üzerine gitmedi, gidemedi ama siz ne yapıyorsunuz? Asgari ücretliye hâlâ vergi yüklemeye çalışıyorsunuz Sayın Bakan; bu, kabul edilemez. Yani bu kadar gelir eşitsizliğinin olduğu ülkeler vahşi kapitalizmin olduğu ülkelerdir, bunları çok iyi bilirsiniz. Yüzde 1 şatafat içinde yaşar, geri kalan sefalet içinde yaşar. Maalesef bu durumdayız Sayın Bakan, buna dair ne düşünüyorsunuz? 5 litre ayçiçeği yağı 100 lira olmuş bu ülkede ya, açlık sınırı 3 bin lirayı geçmiş bu ülkede, siz asgari ücretliye 2.825 lira vermeyi öngörüyorsunuz. Ya, Sayın Cumhurbaşkanının "1 simit, 1 çay" hesabı vardı, 93 yılında, iktidara gelmeden önce. "1 simit, 1 çay" dedi değil mi? Niye bu hesabı yaptı Sayın Cumhurbaşkanı? Şöyle yaptı: "1 simit kaç para, 1 çay kaç para?" dedi, hadi bugüne uyarlayalım. Ben aldım simidi 2,5 lira -mütevazı bir yerde de içtim- 2,5 lira da çay, 5 lira. Sayın Cumhurbaşkanı, 5 kişilik bir aile üzerinden bu hesabı yapmıştı. Ne yapar bugüne uyarlarsak? 1 öğünde 25 lira yapar. Yani yurttaşlarımız yalnızca çay içip simit yese 25 lira. Bir günde 3 öğün var ne yapar? 75 lira, bir aya vurursanız 2.250 TL. Diyeceksiniz ki asgari ücret 2.825 TL arkadaş, kalıyor 575 TL. Yalnızca çay içip simit yese yurttaşımız geriye 575 lira kalıyor. Peki, Sayın Cumhurbaşkanının ifadesiyle soruyorum: Kirayı kim ödeyecek Sayın Çalışma Bakanı, elektrik faturasını kim ödeyecek, 500 lira gelen doğal gaz faturasını kim ödeyecek, telefon faturalarını kim ödeyecek, çocuğa harçlığı kim verecek? Bu zalim yönetim yurttaşlarımızı 1 çaya, 1 simide talim ettirmiştir. Aynen Cumhurbaşkanının ifadesiyle söylüyorum ve şunu utanarak söylüyorum, bakın, ülkenin bir milletvekili olarak utanarak söylüyorum:; Sayın Bakan, bakın, siz de buraya sanıyorum 10 milyonluk bir Mercedes'le geldiniz öyle değil mi? Umarım öyle değildir.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bunun işi ezber...
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Yalan!
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Daha mütevazı bir arabayla mı, kaç milyonluk bir arabayla geldiniz? 2 milyonluk diyelim ki en düşüğü Audi'yle gelmişsinizdir. (Gürültüler)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Lütfen, hatibe müdahale etmeyelim değerli arkadaşlar. Dinleyeceğiz fikirleri, sonra kendi sıramızda konuşacağız. Lütfen...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, yurttaşlarımız otobüse binecek para bulamıyor, bir Çalışma Bakanı olarak lüks bir arabaya binmemeniz gerekiyor, bürokratları bindirmemeniz gerekir ama bütün bakanlar buraya 10 milyonluk Mercedes'le geliyorlar Sayın Bakan; siz binmiyorsanız bile bindirmeyin. Lüks şatafatla saraylarda yaşatmayın; Sayın Cumhurbaşkanına "Kışlık saray yaptın, 300 odalı yazlık saray yapma." deyin Sayın Bakan. O, halktan koptu, siz halktan kopmayın Sayın Bakan, halkın derdinden anlayın, zalimleşmeyin. Bakın, geçmişte halkın içindeydi Sayın Cumhurbaşkanı, halkın derdini anlıyordu. Şimdi, markete gidiyor Sayın Cumhurbaşkanı, abur cubur alıyor, abur cubur bin lira tutuyor, ne diyor? "Fiyatlar gayet makul." diyor. Ya, Allah'ınızı severseniz, bin liraya abur cubur alan Cumhurbaşkanı, asgari ücretin 2.825 lira olduğunu unuttu mu?
Bakın, biz ne öneriyoruz? "Asgari ücret 5 bin TL olsun." diyoruz değerli arkadaşlar, 5 bin TL olsun. Nasıl olacak? Vergiden muaf yapacağız, vergi yükünü kaldıracağız. İşverenler diyecek ki: "Nasıl ödeyeceğim?" Ama Sayın Bakan, bakın, işverenleri de şöyle ikna ederiz, bu bir kısır döngüdür: Eğer halkın alım gücü yoksa işveren de ürettiği malı satamaz, halkın alım gücü olacak ki işveren satabilsin. Geçen yıl 50 liraya mal edilen ayakkabı, bu yıl 100 liraya mal ediliyor. Halk nasıl alacak o ayakkabıyı? Bunu düşündünüz mü? Şimdi, diyeceksiniz ki: "Asgari ücreti ben 3.500 lira yapacağım." Açlık sınırı o seviyede. Yoksulluk sınırı kaç para? 10 bin lirayı geçti Sayın Bakan yani 10 bin lira girmiyorsa bir eve, o ev yoksul.
Bakın, burada, salonun başında oturan emekçi kardeşimize bir bakar mısınız? Altmış saat çalıştırıyor Bütçe Başkanımız, biliyor musunuz? Kanuna göre bir emekçiyi altmış saat çalıştırabilir mi Bütçe Başkanımız? Bu hafta beş gün çalışıyoruz, her gün on iki saat çalıştık. Şu kapıdaki arkadaşlarımızı, bize çay getiren arkadaşları altmış saat çalıştırıyorlar. Var mı kanunda bir emekçiyi altmış saat çalıştırmak Sayın Bakan? Yok. Başka ne yapıyor Meclis Başkanlığımız? Burada 4 çeşit statüde emekçi var; 4/A, 4/B, 4/C, 4/D.
SALİH CORA (Trabzon) - Bu, yeni bir uygulama mı?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Kaldırın, kaldırın.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kimisi 4 bin alıyor, kimisi 8 bin alıyor.
SALİH CORA (Trabzon) - Bu, yeni bir uygulama mı Garo Bey? İlk kez mi oluyor? Yeni bir uygulama mı?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Kaldırın kardeşim, yirmi yıldır iktidardasınız.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "Eşit işe eşit ücret" diyoruz oysa, değil mi? Ama hepsinin ortak bir özelliği var, hepsi yoksulluk sınırının altında bir gelire sahip Sayın Bakan. Bakın, size çay getiren emekçiler yoksulluk sınırının altında bir gelire sahip ve farklı gelir seviyelerine sahipler Sayın Bakan.
Sayın Bakan, sizin sunumunuzda ben kaçırmış olabilirim ama "iş güvenliği" "işçi güvenliği" demediniz. Bu ülkede her gün ortalama 6 işçi iş cinayetlerine kurban gidiyor Sayın Bakan, her gün ve güvensiz ortamlarda çalışıyorlar.
Motokuryelerin derdiyle bir gün ilgilendiniz mi Sayın Bakan, motokuryelerle buluştunuz mu? Bakın, o "Getir" diye bir marka var ya, hani milyar dolarlık rakamlara tekabül ediyormuş diye hava atıyor geçen gün Sanayi Bakanı. O Getir var ya, şu ana kadar yüzlerce işçimizin ölümüne sebebiyet verdi. Niye mobbinge uğratıyor? Getir, her gün on altı saat çalıştırıyor motokuryeleri, biliyor musunuz? "Her gün 20 tane, 30 tane -performans çünkü- dağıtacaksın." diyor. Motokuryeler de kaldırımlardan gidiyorlar, basarak gidiyorlar, emniyet şeridinden gidiyorlar; her gün 1 motokurye ölüyor bu ülkede, her gün ortalama 1 motokurye ölüyor. Bunun farkında mısınız Sayın Bakan? Niye Getir'le hava atan o Sanayi Bakanına siz iki laf etmiyorsunuz? Niye bu motokuryelerin dertleriyle ilgilenmiyorsunuz Sayın Bakan, her gün 1 kişi ölüyor? Niye regüle etmiyorsunuz onları, çalışma saatlerini düzenlemiyorsunuz, "Günde en fazla 5 tane, 10 tane teslimat yapar." diyemiyorsunuz? İşte onların derdine dokunan bir Çalışma Bakanı, vicdanlı bir Çalışma Bakanıdır. Bunları gösterin Sayın Bakan, onların yanında olduğunuzu gösterin.
Bakın, teşviki kime veriyorsunuz Sayın Bakan? Sermayeye, değil mi, yıllardır. İşsizlik Sigortası Fonu'nu da sermayenin hizmetine sundunuz ve diyorsunuz ki: "Efendim, böyle istihdam artacak." Böyle olsaydı Sayın Bakan, beş yıl önce istihdam 28 milyon-29 milyondu, şu anda yine 28 milyon kişi çalışıyor ülkede. Beş yıldır İşsizlik Sigortası Fonu'nu sermayenin emrine sundunuz; efendim, istihdamımız aynı. Oysa yapılması gereken, işçinin fonunu işçinin hizmetine sunmaktır, maalesef bunu da yapamadınız Sayın Bakan.
Bakın, 2 büyük sorunumuz var Sayın Bakan. Bir, az üretiyoruz ve üretimden kopmuş durumdayız şu anda; birinci sorunumuz o. Almanya'da şu anda 45 milyon kişi çalışıyor, aynı nüfusa sahibiz, bizde 28 milyon kişi çalışıyor, 17 milyon kişi az çalışıyoruz; bu birinci sorunumuz. Az üretiyoruz, istihdamdan, üretimden insanları koparmış durumdayız; bu, sizin politikalarınız yüzünden oldu, rant politikalarınız yüzünden oldu, insanları üretimden kopardınız. İkinci büyük sorunumuz da Sayın Bakan, paylaşım sorunu. Hem ekmeğimiz küçük hem de paylaşımda büyük sorun var. Ben bu 2 sorunla ilgili de sizden pek bir şey duymadım Sayın Bakan. Hem üretimden, bu anlamda istihdamdan insanların kopması, bunu nasıl gidereceksiniz -bu konuda bir şey duymadım, bir vizyon duymadım- hem de bu paylaşım meselesiyle ilgili neler yapacaksınız? Bununla ilgili bir şey duymadım Sayın Bakan. "Şu anda 17 milyon işçi çalışıyor." dediniz. Bunların 10 milyonu asgari ücret veya civarında maaş alıyor Sayın Bakan. Almanya'da asgari ücrette maaş alan çok az insan var, bunu biliyorsunuz. Maalesef, bizde asgari ücret ortalama ücret olmuş durumda. Sayın Bakan, 8 milyon da işsizimiz var; siz belki rakamları küçük gösteriyorsunuz, "iş aramaktan vazgeçenler" diyorsunuz, onlar iş aramaktan umudunu kaybeden kişiler, 8 milyon da işsizimiz var. 8 milyon işsizle ilgili ne yapacağınıza dair tek kelime etmediniz Sayın Bakan. Ne yapacaksınız onlarla ilgili? İşsizin fonunu gidip sermayeye aktarıyorsunuz teşvik diye, oysa 8 milyon insanımıza... Dünyada ne tartışılıyor? Temel gelir tartışılıyor, değil mi Sayın Bakan? Temel gelir tartışılıyor. Bazı ülkelerde pilot uygulamalar başladı. Biz de temel geliri tartışsak ne olur? Yani iş sağlayamadığımız tüm yurttaşlarımıza bir asgari gelir sağlasak ne olur Sayın Bakan? Biz diyoruz ki iş sağlayamadığımız -iş önerelim tabii ki çalışma esas olsun ama- tüm yurttaşlarımıza -halkın bütçesi metninde önerdik- 2 bin lira asgari gelir öneriyoruz Sayın Bakan. Şimdi diyeceksiniz ki: "Kaynak nerede?" Kaynak var. Saraylarınızdan vazgeçin, istibdat, baskı, savaş politikalarınızdan vazgeçin, yandaşlarınıza para aktarmaktan vazgeçin, rantiyecilere faiz aktarmaktan vazgeçin; işsiz kalan tüm yurttaşlarımıza aylık 2 bin TL asgari gelir sağlayabiliriz. Ama maalesef böyle bir vizyonunuz yok Sayın Bakan.
Sayın Bakan, emekliler... Ya, 13 milyon emeklimiz var, siz mutlu bir emekli gördünüz mü bilmiyorum. Evet, çok küçük bir bölümü yüksek maaş alıyor ama ortalamaya baktığımızda büyük çoğunluğu 2.200 lira maaş alıyor ve çok ciddi sayıda emeklimiz 1.500 lira civarında maaş alıyor Sayın Bakan, 1.500 liranın altında alanlar da var. "Asgari olarak 1.500 lira." dediniz ama o rakamı bile tutturamayanlar var.
Peki, bu çay simit hesabını emekliye vursak ne oluyor? Sayın Bakan, emeklimiz 1 çay, 1 simide ulaşamıyor. Ya, bu nasıl bir vicdansızlıktır? Emeklisine bir öğünde 1 çay, 1 simit veremeyen bir bütçeden, vicdandan bahsedilebilir mi Sayın Bakan? Bakın, çay simit 2.250 lira, emeklimiz 1.500 lira alıyor Sayın Bakan. Emeklisine 1 çay, 1 simit veremeyen bir bütçeye, böyle bir bütçeye bu vekiller -yani hepimiz için söylüyoruz- onay verebilir mi? Biz bu konuda önergeler vereceğiz. En düşük emekli maaşını 4 bin lira yapalım diyoruz. Yine "Kaynak yok." diyeceksiniz değil mi? Kaynak var Sayın Bakan. O Panama'ya götürülen, Pandora'ya götürülen 100 milyarlarca dolar var ya...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz dolmuştur.
İki dakika ek süre veriyorum.
Tamamlayın lütfen.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - O Panama'ya, Pandora'ya 100 milyarca dolarımızı götüren kan emiciler var ya, Maliye Bakanına söyleyin, onların peşine düşsün; onlardan 10 milyarlarca dolar vergi alabilir ve bu sayede emeklimizi çaya, simide mahkûm etmeyiz Sayın Bakan. En düşük emekli maaşını 4 bin lira yapabiliriz, iddiayla söylüyorum yapabiliriz. Ama siz diyeceksiniz ki: "Kaynak yok." Kaynak var Sayın Bakan; bu ülke zengin bir ülke, sorunumuz adil paylaşım olmamasında. Birileri kanımızı emiyor, 84 milyon yurttaşın kanını emiyor Sayın Bakan.
Bakın, EYT'liler... Ya, yıllardır dertlerini söylüyorlar EYT'liler. Emekli olmak istiyor milyonlarca yurttaşımız, onlara iş de sağlayamıyoruz üstelik. Ya, diyoruz ki: Bu milyonlarca yurttaşımızı emekli edelim. Ne diyeceksiniz, ne diyecek arkadaşlar? "Kaynak yok." Kaynak var Sayın Bakan. Şu depoda çürüttüğünüz S-400 füzesi var ya -hani aldınız, "Kullanacağız." dediniz, kullanamıyorsunuz çünkü ambargo yiyeceksiniz- yalnızca onu iade etseniz bütün yurttaşlarımızı, emeklilikte yaşa takılan bütün yurttaşlarımızı emekli edebilirsiniz.
3600 ek gösterge talebi var, değil mi? Yıllardır söz verdiniz, tutmuyorsunuz. Yurttaşlarımız, kamu emekçileri 3600 ek gösterge hakkına sahip olmak istiyor, kamu emeklileri de. Ne diyorsunuz? "Kaynak yok." Sayın Cumhurbaşkanı ne dedi? 2022 sonuna attı. Neden bu bütçede yapmıyoruz Sayın Bakan? Neden bu bütçede 3600 yok? Hadi hemen yapalım. "Kaynak yok." diyeceksiniz. Kaynak var Sayın Bakan, 3600 ek göstergeyi bir saniyede sağlarız. 5 yandaş müteahhide verdiğiniz kaynakları bu bütçede kesin, bakın, bütün emeklilere ve kamu emekçilerine 3600 ek gösterge hakkını sağlarız. Ama Sayın Bakan, o 5 yandaş müteahhidin işte garanti ödemelerini kesemiyorsunuz. Niye? "Onlar mahkemeye gidermiş..." Gitsinler bakalım. Biz iktidara geleceğiz ve onlar mahkemeye gitsinler, onlardan üstüne para alacağız çünkü...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ek süreniz de dolmuştur.
Teşekkür ediyorum.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, üç dakika ek süre istiyorum, bir arkadaşımızdan vereceğim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tamam, peki, Necdet Bey'in süresinden üç dakika ek süre veriyorum.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, Sayın Bakan; bakın, o 5 yandaş kan emici var ya, onlar Londra'daki mahkemelere gitsinler. 5 liraya yaptıkları köprüyü 50 liraya ihale ettiler, yurttaşlarımızın kanını emiyorlar. Ödemeyin onlara, Londra'daki mahkemelere gitsinler bakalım. Biz gideriz o mahkemelerde halkımızın, tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunuruz. Kaybedecekler o davaları da korkmayın; kesin o paraları, 5 yandaş müteahhide giden parayı, EYT'lilerin hakkını verin, 3600 ek göstergelilerin hakkını verin Sayın Bakan, emeklilerin hakkını verin Sayın Bakan, işçinin, emekçinin hakkını verin Sayın Bakan. Türkiye'de şu anda her 2 gencimizden 1'i işsiz. İddiayla söylüyorum, ortalamada her 2 gencimizden 1'i işsiz.
Kadının yoksulluğuna baktınız mı Sayın Bakan? Ya, şu fotoğrafa bakın Allah'ınızı severseniz. Yine söyleyeceğim: Bıyıklı erkekler topluluğu olarak gelmişsiniz buraya. Kadınlar nerede? Bir kadın arkadaşımızı görüyorum, başka hiç kadın yok. Niye? Bu kadar emekçi var bu ülkede Sayın Bakan. Niye bürokratlarınız içinde kadın yok? Niye toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bir laf etmediniz? Niye kadın emekçilerinin yoksulluğu hakkında bir laf etmediniz Sayın Bakan? Kadın yoksulluğu var bu ülkede. Kadınlar evde tencereyi kaynatamıyor -erkekler de öyle- tarlada da sömürülüyorlar, atölyede sömürülüyorlar, eşit ücret alamıyorlar. Bir erkek 3 bin lira alıyorsa bir kadın 2 bin lira alıyor. Sayın Bakan, bunlarla ilgili, kadın yoksulluğunu gidermek için ne yapıyorsunuz? Bir vizyonunuz var mı, bir hedefiniz var mı? Genç işsizliğini giderme üzerine bir vizyonunuz var mı? Ağrı'da her 3 gençten 2'si işsiz, hatta her 4 gençten 3'ü işsiz diyebilirim. Bununla ilgili ne yapıyorsunuz Sayın Bakan? Bartın'da da işsizlik var, Diyarbakır'da da işsizlik var, Adana'da da işsizlik var. İşte, bu derin yoksulluğu, derin işsizliği giderecek ne tip politikalarınız var Sayın Bakan?
Bakın, hem istihdamı büyütmeliyiz hep beraber yani hem işi, ekmeği büyütmeliyiz bu anlamda hem de Sayın Bakan, adaletle paylaşmalıyız. Hem istihdamı artırmak, üretimi artırmak için hem de adaletle paylaşım için Sayın Bakan, açılışta pek bir şey duyamadık ama umarım ki kapanışta bir şeyler söylersiniz. Biz, burada asgari ücretin 5 bin lira olması için önerge vereceğiz, desteğinizi bekliyoruz Sayın Bakan. Bakalım ne yapacaksınız, arkadaşlar, bakalım sizler ne yapacaksınız? Biz EYT'lilerin emekli olması için önerge vereceğiz; bakalım siz ne diyeceksiniz, arkadaşlarımız ne diyecek? Biz 3600 ek göstergenin hakkının sağlanması için önerge vereceğiz; bakalım arkadaşlarımız ne diyecek, siz ne diyeceksiniz Sayın Bakan? Sayın Bakan, vicdanlı bir bütçe, halkın bütçesi bu önerileri, halkın isyanını duymaktan geçer.
Bakın, Sayın Başkan canlı yayınlanmasını engelledi bu bütçenin. Niye biliyor musunuz? Kim emekten yana kim yandaştan yana görülmesin diye. Oysa, bakın, biz halkımıza buradan ulaşmaya çalışıyoruz, siz de mesajınızla ulaşın. Korkmayın Sayın Bakan, eminim ki vicdanınız başka bir şey söylüyordur ama kapanışta konuşun siz de. Gelin, önergelerimizi el birliğiyle geçirelim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz tamamlanmıştır.
Son bir cümle lütfen.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Varsın ucunda bedel ödemek olsun, gönlünüzden geçen, emekçinin yanında olun Sayın Bakan.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum, sağ olun.
Değerli arkadaşlar, Komisyonumuza yönelik birkaç ifade de oldu. Şimdi, çalışan arkadaşlarımızın nöbet usulü var, ayrıca bütçe...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, altmış saat çalışan...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İzah edeceğim. Eğer, ona uyulmazsa fazla mesai söz konusu.
Diğer taraftan da bütçe bittikten sonra Meclisimiz, bütçe sonrası arkadaşlarımızın bu fedakârlığını telafi edici birtakım uygulamalar da yapıyormuş.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kanuna aykırı, altmış saat çalıştıramazsınız Sayın Başkan.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Efendim...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Altmış saat çalıştıramazsın bir işçiyi.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yani Meclisimiz o anlamda birtakım uygulamalar yapıyor. Üyelerimizle ilgili yoğun çalışmadan bahsediyorsanız o ayrı bir tartışma.
Yalnız asgari ücretle ilgili de teknik bir şey söylemek istiyorum.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Garo Bey, dinlerseniz...
Asgari ücret, bir ödenek konusu değil yani bütçede şey verecekseniz de ona göre verirseniz sevinirim. Bir ödenek konmuyor asgari ücret için.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, vergi dışı bırakacağız Sayın Başkan.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Biliyorsunuz asgari ücret başka bir belirleme yani bir ödenek meselesi değil.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Vergi dışı bırakacağız, vergi dışı.