| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Tokat Milletvekili Mustafa Arslan ve İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ile 37 Milletvekilinin; İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi(2/3911) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 05 .11.2021 |
AYHAN EREL (Aksaray) - Teşekkürler Başkanım.
Çok değerli Komisyon üyeleri, Bakanlığımızın ve çeşitli bakanlıkların bürokratları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İyi niyetle yapılan bu kanun teklifi, her şeyi yönetmelikle düzenleyerek eksiklikleri giderme gibi bir durum ortaya çıkıyor sanki.
Ben bu kanun teklifi gelince, kısa bir sürede, işin mutfağında olan 3 - 5 icra müdürüyle kanun metnini paylaştım. Onların talepleri de istekleri de arzuları da maddeler üzerinde var ama bunu, isterseniz maddeler üzerinde vaktinizi almamak adına konuşalım. "Keşke bu kanun teklifi hazırlanırken gerçekten on yılın üzerinde, on beş yıllık icra müdürlerini de bir komisyon hâlinde toplayıp -demin dediğim gibi- işin mutfağında olan bu insanların teklifleri, önerileri alınmış olsaydı. Burada yaklaşık 4 sayfa süren -bana göre- makul ve mantıklı talepler kanun metninde yer alır, ileriki zamanlarda bunu düzeltme yolu ve cihetine gitmezdik." diye düşünüyorlar. Yine onlar diyorlar ki: "Oluşturacağınız icra daire başkanlıkları mademki icrayla ilgili, bunları niye hâkim ve savcılardan seçiyorsunuz? Hukuk fakültesi mezunu, on yıllık kıdemi olan ve icra müdürlüğüyle ömrü geçmiş insanlardan bu daire başkanlarını, daire başkan yardımcılarını seçerseniz bir yığın sıkıntıyı gidermiş olursunuz." Ben hâkim ve savcıların bilgisine, birikimine emeğine saygı duyuyorum ama gerçekten icra hususu çok ince, zahmetli ve yorucu bir iş. Bence bu kadroların, hâkim ve savcıların ötesinde, hukuk fakültesi mezunu veya fakülte mezunu, belli bir hizmet yılı olan kişilerden seçilmesi Bakanlığımızın işini daha çok kolaylaştıracaktır diye düşünüyorum.
Yine, ihalenin feshi talepleri ve davaları icrada kanayan bir yara olarak devam ediyor. Netice itibarıyla mesela "Gayrimenkullerde, menkullerde şuraya kadar olan ihalelerde ihalenin feshi talep edilemez." şeklinde bir hüküm konulması olayı sürüncemede bırakmaz. Ne olur? Diyelim ki "Gayrimenkullerde -günümüzün gayrimenkul fiyatları baz alındığında- 500 bin liraya kadar, menkullerde de 250 bin liraya kadar olan ihalelerde ihalenin feshi davası açılamaz." şeklindeki bir hüküm olayı sürüncemede bırakmaz.
Yine, ihalenin feshi davası için her ne kadar kanunda "Taraflar dava açar." deniliyorsa da uygulamada ihaleyle hiç alakası olmayan insanlar dava açıyorlar, dava bir, bir buçuk yıl sürüyor, sonunda hâkim diyor ki: "Senin bu davayı açma hakkın ve yetkin yok." Ama bir yıl boyunca, bir buçuk yıl boyunca ihale neticelenmemiş oluyor. Buna da bir önlem getirilebilir mi? Yani dava açılırken ön şartı orada aranıp anında reddedilebilir mi? Mevzuata uygun mu bilemiyorum, bir araştırılırsa...
Yine, ihalenin feshi davasında yüzde 5 teminat bana göre çok az. Sırf ihaleyi sürüncemede bırakmak adına bu teminatı verip dava açanlar çoğalabilir. Bunun caydırıcı olabilmesi için en az yüzde 15 olmalı diye düşünüyoruz.
Bir de ben icraya çok girmedim ama icra avukatları bilirler, alacaklı ile borçlu haricen anlaşıyor, bu haricen anlaşma yapıldıktan sonra dosyanın kapanması bekleniyor. Dolayısıyla bugün bir arkadaşımız "İcralardaki dosya sayısı 25 milyonu geçti." diyor. Bence bu dosyaların 10 milyonu, 15 milyonu büyük bir ihtimalle haricen anlaşılan dosyadır. Dolayısıyla hem Türkiye'de bir sayı kirliliğine sebep oluyor hem de adliyelerde icra müdürlüklerindeki bu dosyalar yer kaplıyor. Bugün büyük adliyelerde artık kapanmamış dosyalar, derdest dosyalar bile arşivlerde görülmeye başlanıyor. Bunun kolayı, öğrendiğim kadarıyla haricen anlaşmalarda harç yüzde 4,55'miş, bu makul bir seviyeye getirilirse veya -yani kaldırma imkânı var mı bilmiyorum ama- yüzde 1'lere düşürülürse hem dosya sayısı azalacak hem de devletin hiç almadığı bir harç -yüzde 4,5 ödenmiyor- yüzde 1 olarak devlete de bir gelir sağlayacak diye düşünüyoruz.
Yine, rehinli araçlarda rehinin paraya çevrilmesi sırasında eğer aracı vatandaş getirmiyorsa -bununla ilgili bir yaptırım var mı bilmiyorum- en azından buna da üç ay bir disiplin cezası getirilmesi bu kötü niyetli insanların emellerinin önüne geçer diye düşünüyoruz.
İcra müdürlüklerinin hem arşivlerinde hem de kullandıkları dairelerde hakikaten dosyalar çok yığıldı. Herhâlde mevzuat gereği on yıl dosyaları saklama zorunluluğu var. Günümüzde artık teknoloji çok gelişti. Bir icra müdürü arkadaşımız diyor ki: "Endüstri meslek liselerinin bilgisayar bölümü öğrencileri stajlarını burada yapsınlar. Bütün bu dosyalar dijital ortama geçirilsin; bu, hem yer kazanmak adına hem de geri dönüşüm adına, SEKA'ya gitmesi adına memleketimize bir katma değer sağlar. Bu da, bir düşünülürse, hem icra dairelerindeki yer sıkıntısını çözer hem de memleketimize ekonomik bir katma değer sağlar."
Yine, büyükşehirlerde yedieminlerin -kimseyi zan altında bırakmak istemiyorum ama- belli grupların, belli organize suç örgütlerinin elinde olduğu söyleniyor. Aracı görmeye dahi gidemediklerini, ihale neticesinde aldıkları aracı teslim alamadıklarını... Lisanslı Yediemin Depoları Yönetmeliği çıkmıştı ama herhâlde uygulanmadı, bunun bir an önce uygulanması gerektiğini söylüyorlar.
Yine, nasıl ki okul müdürleri, idarecilik karşılığı, derse girmedikleri hâlde haftada belirli bir ders saati üzerinden ücret alıyorlarsa icra müdürlerinin de "Bize de bu yolluklar için, hacze gidişler için aylık bir bedel tayin edilsin; raporlu olanlar, izinli olanlar gitmediklerinde de bu düşsün. İcra müdürlerinin birçoğu hacze gitmemek veya işlemleri yapmamak adına çok rapor, izin alıyorlar; böylelikle, bunun önüne geçilmiş olur." diye bir talepleri var.
Yine, daha önce de Komisyon üyeleriyle bu konuyu paylaştık ama bugüne kadar bir netice alamadık, az önce yemekte de konuşmuştuk: Kamuda çalışan hukuk fakültesi mezunu arkadaşlarımız var, onlar artık, çalışarak staj yapma umutlarını yitirdiler gibi. Bazı kurumlarda ücretsiz izin vermiyorlarmış. Bize diyorlar ki :"En azından 'Staj yapmak isteyen, kamuda çalışan, hukuk mezunu kamu görevlilerine bir yıl ücretsiz izin verilir.' şeklinde bir düzenlemeyle yani bunu kurum amirinin takdirine ve inisiyatifine bırakmadan 'İstediği takdirde izin verilir.' şeklinde bir düzenlemeyle bu arkadaşların da mağduriyetini giderebiliriz."
Sayın Cumhurbaşkanımız ve Komisyon Başkanımız, Komisyon üyelerimiz bu Vergi Usul Kanunu'nun 359'uncu maddesi üzerinde çalışma yaptıklarını söylüyorlar; biz de onların samimiyetine, bu konudaki gayretine inanıyoruz ama artık -bir sohbette geçti- hâkimler bile Vergi Usul Kanunu'yla ilgili dosyaları bu konuyla ilgili düzenleme yapılacağı gerekçesiyle ileri tarihe ettiriyorlar. Artık bir an önce bu düzenlemenin yapılması veya yapılmayacaksa da bunun kamuoyuyla paylaşılması hem hâkimlerimizi hem de bu konuda beklentisi ve ümitleri olan insanlarımızı bir sürüncemeden kurtarır diye düşünüyoruz.
Yine, Adalet Komisyonunda olduğumuz için bize çok gelen taleplerden bir tanesi de ehliyet affı. Tabii ki ehliyet affında da bir ölçü getirilmeli. Mesela ne olabilir? Kasten, olası kasıt, bilinçli taksir gibi eylemler dışarıda bırakılarak diğer ehliyet cezaları paraya çevrilebilir mi veya affedilebilir mi? Bu da toplumun kanayan bir yarası. Türkiye'de şu anda çok ekonomik sıkıntı var. Bu insanlar geçimlerini ehliyetleri sayesinde sağlıyorlar. Toplumsal bir sorun. Bir toplumsal fayda adına ben sizlere bunu da duyurmak istiyorum.
Tekrardan kaçınıyor ve hepinize saygılar sunuyor.