| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı b)Mesleki Yeterlilik Kurumu c)Sosyal Güvenlik Kurumu ç)Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü d)Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 05 .11.2021 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim. Ben heyecanlı konuşmayacağım.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Vedat Bey'in yani bilim insanı olarak şöyle bir cümleyi sunumuna koyması beni hayal kırıklığına uğrattı. "Geriye doğru bakıldığında, 2002 yılında 184 TL olan net asgari ücret 2021'de 2.825 TL oldu." Nasıl bir karşılaştırma ya, bir bilim insanı böyle bir rakam kullanır mı Sayın Bakanım?
Peki, değerli arkadaşlar, benim vaktim kalmayacak, o nedenle sorulardan başlıyorum.
Sayın Bakanım, Bakanlığınız baştan sona vekâleten: SGK Başkanı vekâleten, Teftiş Kurulu Başkanı vekâlet, efendim, Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü vekâlet... Ne oluyor? Yani gerçekten siz bu insanların yetkinliğinden emin değil misiniz? Niye bu vekâletle? Hani üçlü kararname falan da yok yani Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasında, hani parlamenter sistem, öyle bir şey de yok. Bu vekâleti bir izah edin burada, biz de öğrenelim.
Değerli arkadaşlar, pandemi döneminde kısa çalışma ödeneği çıktı ve Bakanlık alelacele işverenlere nakit transferi için kısa çalışma ödeneğini uygunluk denetimini sonradan yapacak şekilde dağıttı, gitti. Şimdi, Teftiş Kurulu geriye doğru bir uygunluk denetimi yapıyor ve ciddi problemler ortaya çıktı, o konuda bize bilgi verin. Buradan sanki böyle pis kokular geliyor; burada bir problem mi var, yolsuzluk mu var; farklı, haksız transferler mi var, bu konuda bize bilgi verin.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, Ekonomik ve Sosyal Konsey anayasal bir konsey. 2010 Anayasası'yla geldi. Niçin bu Konsey toplanmıyor, niçin işçi, işveren, devlet bir araya gelip bu ülkenin sosyal ve ekonomik konularını konuşmuyor? Niye bunu yapıyorsunuz? Hadi, Cumhurbaşkanı yapmıyor, Vedat Bey, sizin yapmanız lazım. Sizin Bakanlıkta üçlü danışma diye bir şey var; işçi, işveren temsilcileri ve Bakanlık temsilcileri bir araya geliyor ve çalışma hayatının problemlerini konuşuyor. Niye bunları yapmıyorsunuz? Nedir yani bu sosyal diyalog? Niçin bundan kaçıyor Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti, merak ediyorum?
Sayın Bakanım, duyduğumuza göre, bu EYT'yle ilgili, 3600'la ilgili Sayın Cumhurbaşkanı ilan etti, 2022 sonuna kadar... Ama bütçede bir karşılık falan yok. Yani bu paralar nereden gelecek? Acaba ödenek üstü ödeme, yedek ödenekten mi, yoksa ek bütçe mi istenecek? Niye bu konularla ilgili bir şey yok, gerçekten merak ettim?
Şimdi, arkadaşımız "SGK kâra geçti." dedi, öyle bir şey söyledi. Ya, öyle bir şey yok değerli arkadaşlarım. SGK'de çok ciddi problem var, çok ciddi. Bakın, size bir şey söyleyeyim: Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) 2006'dan beri aynı durduğundan dolayı, üniversite hastaneleri battı Sayın Bakanım. Bu üniversite hastaneleri sadece hizmet veren yerler değil, üniversite hastaneleri aynı zamanda doktor yetiştiren, uzman yetiştiren yerler değerli arkadaşlarım, bunların batmaması gerekiyor. Bakın, üniversite hastanelerini SUT'a, Sağlık Uygulama Tebliği'ne mecbur ediyorsunuz ama Sağlık Bakanlığı kendisini SUT'la bağlı görmeyip yıllık protokollerle SGK'den istediği şekilde şehir hastaneleri para çekiyor. Şehir hastaneleri patronları kazansın diye mi üniversiteler batırılıyor? Sayın Başkanım, böyle bir şey olamaz. Ya, "ihanet" kelimesini falan kullanmak istemiyorum ama bu kelimeyi kullanacaksak, bu ülkede yapılacak en büyük ihanetlerden bir tanesi üniversite hastanelerinin batırılmasıdır. Lütfen, bu konuyu ciddi bir şekilde ele alın değerli arkadaşlarım.
SGK'de çok ciddi problemler var değerli arkadaşlarım. "SGK işte kâra geçti." Öyle bir şey yok. Çok büyük transferler... Bütçenin 2021'de yüzde 41'i gidiyor değerli arkadaşlarım. Dolayısıyla, SGK'deki aktüeryal dengelerin ne olduğunu bilmiyoruz. Siz diyorsunuz ki: "3600'le ilgili, işte, EYT'lerle ilgili bir takım çalışmalar falan yapılıyor." Peki, bu dengelerle bunlar nasıl olacak, bu konuda bir bilginiz varsa bize de verin de muhalefet olarak bu konuda daha dikkatli konuşalım değerli arkadaşlarım.
Başka bir şey: Soruşturmalardan, yolsuzluklardan bahsedildi. Sizin Bakanlıklarda 2 milyar dolarlık, içinde bir Bakanın yakınının -Bakanın adını da veriyorum, Sayın Süleyman Soylu'nun yakınının- bulunduğu bir soruşturma var ve bu konu şeye yansıdı ve biz bunu maalesef, üzülerek ifade ediyorum, bir mafya liderinden falan öğreniyoruz, kimse de inkâr edemedi. Ayrılan, görevden alınan bürokratlar da bu konuda, bu şekilde suçlama yaptılar. Bu konuda sizin bir açıklama yapmanız gerekmez mi Sayın Bakanım?
Değerli arkadaşlar, anlatıyorsunuz ya "Tekerlek filan yoktu, biz geldik şunlar oldu, bunlar oldu." Arkadaşlar, bakın, size bir şey söyleyeyim: En düşük memur emeklisi 3.276; SSK emeklisi 2.624, devam ediyor, dul ve yetimlerde 711 lira alanlar var, 711 lira. Değerli arkadaşlar, siz neden bahsediyorsunuz ya? Ne kadar insan var bu şekilde biliyor musunuz? 2 milyon 600 bin insan var bu ülkede. Başka geliri var mı yok mu biliyor musunuz? Bu konuda bir şey var mı? Ya, arkadaşlar, konuşuyorsunuz, ediyorsunuz; tamam, eyvallah, hiçbir şey demiyorum, konuşun istediğiniz gibi ama olmaz.
Bakın, arkadaşımız pandemideki desteklerden falan bahsetti; evet, yani pandemide siz parayı işverene verdiniz,parayı patronlara verdiniz, parayı oraya yatırdınız. 700 milyar TL'ye kadar verilen krediler... Açıklama yapıldı "İşçiye veriyoruz." diye söylediniz kısa çalışma ödeneği falan, bütün bunlar da patronlara gitti. İşten çıkarmayı yasakladınız, fesih yasağı geldi ama kod 29'u tuttunuz, kod 29 biliyorsunuz İş Kanunu'nun 25'inci maddesi, ahlaksızlık falan... En büyük ahlaksızlığı kod 29'da işçiye "Ahlaksızsın." diye işten atanlar yapıyor ve binlerce, bu dönem belki de yüz binleri buldu, kod 29'dan insanlar atıldı. Böyle ahlaksızlıklar yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor bu ülkede değerli arkadaşlarım.
İşsizlik falan... İşsizlik... Neredeyiz Sayın Bakanım? Ağustosta 12,1; üniversite mezunlarında yüzde 23 küsur. Üniversite mezunları kuryelik yapıyor bu ülkede ve sizin döneminize kadar 2 haneli işsizlik falan görülmemiştir. Niye böyle oldu biliyor musunuz Sayın Bakanım? Böyle olmasının tek sebebi uygulanan neoliberal politikalar. Siz muhafazakâr, dindar mindar falan şey yaptınız ama insanı yok eden, iliğine kadar sömüren neoliberal politikaları dibine kadar uyguladığınız için bunlar oluyor. Büyüyoruz ama nasıl büyüyoruz? "İhracat, ihracat" diye söyleyip duruyorsunuz, ne ihracatı değerli arkadaşlarım? Bu ihracatın temelinde rekabet, rekabetin temelinde kimler var biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Çocuk işçiler var. Başka kimler var biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Göçmen işçiler var. Bakın, sizin raporlarınızda "2020'de 12.547 çocuk işçi" diyorsunuz, "2021'de 27 bin olacak." diyorsunuz. Sayın Bakanım, öyle bir şey yok; TÜİK rakamlarında bile 2015'te 693 bin çocuk işçiden bahsediyor, sendikalar 2 milyon çocuk işçiden bahsediyor. Sayın Bakanım, bunlar nasıl rakamlar? Bunları buraya nasıl getirirsiniz? Hangi ülkede yaşıyorsunuz? Sadece meslek okullarında... Bir gün önce Millî Eğitim Bakanı açıklama yaptı: "Biz burada 500 milyon TL'ye yakın değer ürettik." dedi. Burada çocukların emeği sömürüldü, bunlar da çocuk işçi Sayın Bakanım.
İş kazaları... Yine rekordayız iş kazalarında. "İş cinayetleri" diyoruz çünkü para harcayarak, harcama yapılarak bütün bu iş kazalarının hepsi önlenebilir, hemen hemen tamamı önlenebilir; harcanmadığı için, yapılmadığından dolayı bütün bunlar yapılıyor.
Sayın Bakanım, 50 ve yukarı işçi çalıştıran yerler iş güvenliği uzmanı çalıştıracak. Ne güzel işler yaptınız! Biraz evvel arkadaşımız anlattı, gitti. Peki, bunların maaşını kim veriyor? Ben işverenim, 50 işçi çalıştırıyorum, bir de iş güvenliği uzmanı çalıştırmak zorundayım. Ben işe alıyorum, maaşını ben veriyorum, ben işten çıkaracağım. Böyle bir şey var mı? Bu, sizin döneminizde geldi yani kendiniz kuruyorsunuz, kendinizi denetliyorsunuz. Cumhurbaşkanı Varlık Fonunu kurduruyor, kendisi başkan oluyor, denetimcileri kendisi seçiyor, aynı durum. Böyle bir şekilde iş kazaları önlenebilir mi değerli arkadaşlarım? En acı şeyleri söyleyeyim -sürem de bitiyor- bakın, göçmen işçiler, Suriyeli işçiler... Ne dedi Veysi Kaynak, ne demişti hatırlıyor musunuz değerli arkadaşlarım? İşte siz, Adalet ve Kalkınma Partisi... "Şu anda Kahramanmaraş'ta, Adana'da, Osmaniye'de, Gaziantep'te hatta Ankara Ostim'de, birçok ilde eğer Suriyeliler olmazsa düz işçilik yapan yok." Bu Suriyeliler kaça çalıştırılıyor biliyor musunuz? Asgari ücretin yarısı hatta üçte 1'ine bile çalıştırılıyor, on iki saat, on beş saat çalıştırılıyor değerli arkadaşlarım. Bu nasıl bir insanlık anlayışıdır, bu nedir değerli arkadaşlarım? Muhafazakâr, dindar, cumadan çıkmayan, her ay umreye giden iş adamları bunları yapıyor. Bunları denetlemek sizin göreviniz değil mi Sayın Bakanım? Burada "Biz şunu yaptık, şunu uçurduk, bunu geçirdik, şu kadar yol yaptık, efendim uzaya da gidiyoruz, dört şerit yapacağız." falan. İnsanlık nerede insanlık? Gelin de bunları söyleyin, bunların üzerinden, bu gözyaşları üzerinden, bu acıların üzerinden yükselen şey bu mudur? Gittik, Suriye'ye girdik, Suriye'nin darmadağın olmasına sebep olduk -bunu da mafya liderlerinden öğrendik- sonra gönderdik hırsızları, Halep'teki fabrikaları söktürdük, çaldırdık, getirdik Antep'e.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyoruz, teşekkür ediyoruz.
Süreniz bitmiştir Sayın Bekaroğlu.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bitiriyorum efendim, birkaç dakika verin.
Antep'te yine Suriyelileri boğaz tokluğuna çalıştırıyoruz; aç, sefil, perişan, çalıştırıyoruz; bunlardan kazanıyoruz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sağ olun Sayın Bekaroğlu.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir dakika, bitiriyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bitti Sayın Bekaroğlu, süreniz bitti.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir de sendikalarla ilgili bir şey söyleyeyim. Sendika oranlarını filan verdi işte, yüzde 12-14 filan. Kaçı toplu sözleşme yapabiliyor? Yüzde 7,8'i. Bakın, değerli arkadaşlarım, öyle şeyler yapılıyor ki sizin zamanınızda sendika değişsin diye, elimde şeyler var ama zamanım yok.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bekaroğlu, süreniz bitti, rica ediyorum... On dakikada söyleseydiniz bunları.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yahu, bir dakika, son cümle, son cümle...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ama on dakikanız vardı.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir dakikam dolmadı, bir son cümle verin.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yok öyle bir dakika.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bakın, yetkili sendika ÇAYKUR'a uzun uzun yazı yazıyor, diyor ki: "Şunları şu sebepten dolayı... Filan sendikayı almayın." ÇAYKUR Genel Müdürlüğü de bunu dairelerine yazıyor "Almayın." diye. Böyle bir şey olur mu değerli arkadaşlar?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bekaroğlu, kesmek istemiyorum mikrofonunuzu, lütfen, yeter artık.
Teşekkür ediyorum.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Bakanım, bunların hepsi sizin elinizde, siz bunları düzelteceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)