KOMİSYON KONUŞMASI

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Şimdi, Sayın Başkan, bu kanun teklifindeki en tartışmalı alanlardan birine giriyoruz yani itinayla, dikkatle bu alanın düzenlenmesine ihtiyaç var. Evet, ekranlarda, zaman zaman da üçüncü sayfa haberlerinde çok olumsuz görüntüler görüyorduk yani icra marifetiyle çocuğun bir taraftan alınırken ki görüntüleri falan, çok kötü tabii ama burada mesele nasıl çözülüyor biraz mevzuat çerçevesinde de buna odaklanmak lazım.

Türkiye'nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 9'uncu maddesi 3'üncü fıkrasında "Taraf devletler ana-babasından veya bunlardan birinden ayrılmasına karar verilen çocuğun, kendi yüksek yararına aykırı olmadıkça, ana-babanın ikisiyle de düzenli bir biçimde kişisel ilişki kurma ve doğrudan görüşme hakkına saygı gösterirler." der. Çocuğun anne babasını tanımasına ve görüşmesine, çocuğun gelişimi, sağlığı, eğitimi ve elbette çocuğun mutluluğu için gerekli olduğu ölçüde olanak tanınması çocuk haklarının gereği. Burada bir itiraz yok esasında ama bakış açısında şöyle problem var: Çocuğun üstün yararı nedir? Çocuğun üstün yararını nasıl tespit edeceğiz? Burada annelik veya babalık duygusunun tatmini olarak açıklandığını görüyoruz. Hâlbuki orada çocuk, kişisel ilişki kurma hakkının nesnesi değil, bizzat öznesi konumunda değerlendirilmesi lazım. Kişisel ilişki kurma hakkı "Çocukla birlikte yaşamayan kişiyle çocuğun görüşmesi." için kullanılan bir tabir olsa da çocuk kimle birlikte yaşarsa yaşasın çocuğun hem annesiyle hem babasıyla görüşme hakkı, kişisel ilişki kurma hakkı kapsamındadır. Çocuğun yüksek yararı tanımını yaparken şöyle düşünmek lazım: Anne babanın kişisel duygusunun ötesinde, çocuk bu görüşmeyi isteyip istemediği. Yani çok kereler biliyoruz ki biz, anne baba boşandıktan sonra ağırlıklı olarak -tabii, Türkiye'de de biz bunu çok yaşıyoruz- eşlerden biri, belki çocuğu aldığında kendi görüşme velayeti olan taraf olmamasına ve zaman zaman belli günlerde görüşmesine rağmen, onu alma gerekçesi, çocukla görüşme gerekçesi bir nevi anneyi ya da bazen babayı cezalandırmak, endişelendirmek duygusu da olabiliyor. Böyle çok örnek var yani. Dolayısıyla, burada çocuk ne istiyor? Görüşmek istiyor mu, istemiyor mu? Bunun tespiti nasıl olacak? Buraya da biraz odaklanmak gerektiğini düşünüyorum ben.

Konuşmamın girişinde söylemiştim, geneli hakkında değerlendirme yaparken bir yer çiziliyor orada, diyor ki: "Teslim noktası, teslim merkezi." yani burada çalışan uzmanların da mahkemeden bağımsız görev yapacağından bahsediliyor falan. Netlik yok buralarda yani gerekli pedagoglar, uzmanlar bulunacak mı? Bir de oradaki güvenlik, giriş ve çıkışlar nasıl sağlanacak? Yani buna ilişkin de düzenlemelerin bulunması lazım.