KOMİSYON KONUŞMASI

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkan, bu sistem, çocuk teslimiyle ilgili sistem, çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair aile mahkemeleri tarafından verilen ilam ve tedbir kararlarının, çocuğun üstün yararı göz önüne alınarak Adalet Bakanlığınca kurulan Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüklerince yerine getirileceğine ilişkin düzenleme.

Bizim bir özelliğimiz var -tabii, bu özellik sizin on dokuz yıllık iktidarınızda bayağı öne çıkmaya başladı, biz onları törpülemiştik- yani kervan yolda düzülüyor yani kervan açıkça yolda düzülüyor. Ya, en önemli, çocuğun çıkarlarıyla ilgili bir olay. Anayasa'nın maddesi açık, Anayasa'nın 41'inci maddesi diyor ki: "Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar." "Çocukların korunması için -Anayasa 41/2- teşkilatı kurar." diyor. Üçüncü ve dördüncü fıkra ise "Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır." diyor. "Teşkilatı kurar." diyor, "Tedbirleri alır." diyor. Siz ise daha teşkilatı kuramamışsınız, eylül ayında 116 olan Adli Destek Mağduru Hizmetleri Müdürlüğü sayısını 166'ya getirmişsiniz; 900'e yakın pedagoğu, yani bu konuda çalışanları var; ondan sonra, yılda 135 bin boşanma davasının açıldığı, 147 bin çocuğun velayetinin değiştiği bir yerde çıkmışsınız "Biz, çocukların hakkını koruyoruz." diyorsunuz; olmaz böyle şey arkadaşlar, olmaz böyle şey. Siz Anayasa'ya aykırı bir düzenleme getiriyorsunuz. Hazırlayacaksınız, ondan sonra çıkacaksınız; bu bir.

İkincisi: Siz "10 Haziran 2020 tarihli 63 sayılı Suç Mağdurlarının Desteklenmesine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Dairesi Başkanlığı kuruldu Bakanlık bünyesinde ve -Bakanlık bünyesinde kurulan bu daireden sonra bugüne 166 tane yer belirlediniz- bu, uzmanlardan oluşuyor." diyorsunuz, tamam. Müdürü var, müdür yardımcısı var, uzmanlar var, pedagoglar var, o var, bu var; kardeşim, bunların dışındakileri ne yapıyorsunuz? Hukuk işleri, yazı işleri müdürüne bırakıyorsunuz işi. Ya, arkadaşlar, hukuk işleri, yazı işleri müdürü ne anlar bu kanunun çocuk yararına uygulanmasından? Ben size bugün sabah bir tane harita gösterdim -şimdi haritanın nerede olduğunu da bulamıyorum- Aydın'da 2 tane var, Söke ve Aydın. 400 bin nüfusa hitap eden Nazilli bölgesinde ne var? Yok.

ADALET BAKANLIĞI ADLİ HİZMET VE MAĞDUR HİZMETLERİ DAİRESİ BAŞKANI RAMAZAN GÜRKAN - Nazilli'de var.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Yeni mi kurdunuz? Orada yok.

ADALET BAKANLIĞI ADLİ HİZMET VE MAĞDUR HİZMETLERİ DAİRESİ BAŞKANI RAMAZAN GÜRKAN - Uzun süredir var.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Yok, şeyde gözükmüyor kardeşim. Ben daha yeni çıkardım, Adalet Bakanlığının şeyinden çıkardım, sabah da gösterdim, gösterebilirim. Yok, sabah çıkardım şeyi. İstanbul'da kaç tane var?

ADALET BAKANLIĞI ADLİ HİZMET VE MAĞDUR HİZMETLERİ DAİRESİ BAŞKANI RAMAZAN GÜRKAN - İstanbul'da çok var.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Demek ki işlememişsiniz.

Arkadaşlar, 166 tane var mı? Var.

ADALET BAKANLIĞI ADLİ HİZMET VE MAĞDUR HİZMETLERİ DAİRESİ BAŞKANI RAMAZAN GÜRKAN - 161 tane var.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - 161 tane var mı? Var. 116 tane eylül ayına kadar vardı, eylül ayında da gereğini yapmış. Bu kurmuş olduğunuz 161 tane adli destek ve mağdur hizmetleri müdürlüğü Türkiye'nin genel yapısına yeterli mi? Değil. Ondan sonra, çıkıyorsunuz -kervan yolda düzülüyor ya- diyorsunuz: "Burada psikolog, pedagog, sosyal çalışmacı, çocuk gelişimci ve rehber öğretmen gibi uzmanlar, uzmanı yoksa öğretmen..." Ne öğretmeni? Hangi öğretmen? Nereden öğretmen? Şimdi bir şey dediğim zaman hemen başka şeye götüreceksiniz. O şeyi demiyorum, beklediğiniz şeyi söylemiyorum arkadaşlar, söylemeyeceğim de. Öğretmen...

Sonra "Valilikler tarafından kamu kurum kuruluşlarında görevli söz konusu uzmanlardan görevli listesi oluşturulacak." Vay canına! "Görevli listesi oluşacak." Gene kervanı yolda diziyoruz. Ama Anayasa'yı ne yapacağız? Anayasa'nın 70'inci maddesini ne yapacağız? "Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez." diyor Anayasa madde 70/2. Valiye mi bırakacaksınız ya? Şu devletin valisi olmayan, çoğunlukla partinin valisi olanlara mı bırakacaksınız öğretmenleri bu listeyi belirlemeyi? Yapmayın, eylemeyin kardeşim ya, yapmayın eylemeyin ya. Şu anda valilere bir bakın, parti devletinin valisi şu anda, devletin valisi değil arkadaşlar, parti devletinin valisi. O nedenle bu listeyi onlara yaptıracaksınız, ondan sonra öğretmenlerin görevlerini de şekillendireceksiniz, Anayasa'nın 70/2'sine de aykırı davranacaksınız; böyle şey olmaz. Böyle şey olabilir mi?

Sonra, ikinci nokta, çocuğa geliyorum...

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Toparlayalım.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Başkanım, daha dur, yeni başladık daha. Kanun teklifini görüşüyoruz, durun. Siz bizi bugün on beş saatten beri çalıştırıyorsunuz burada. Siz sabahlayacaksınız, biz de konuşacağız. Bakın, yeni şeylerden bahsediyoruz. Parti devletinin valilerinden bahsettik, doğru değil mi?

Arkadaşlar, bakın, şimdi burada biz diyoruz ki: İlgili teklifte, çocuk teslim merkezlerinde çalışan uzmanların mahkemeden bağımsız görev yapacağı, her defasında değişebilen ve çocuğu tanımayan rastgele bir uzmanın raporlama yapacağı anlaşılmaktadır. Bu çok önemli. Yani buradan yola çıkarak; kararı veren mahkemeyle hiç ilgisi olmayan, olayın gelişimini bilmeyen bir uzmanın inisiyatif alması, etkili bir izleme yapması mümkün olmayacaktır diye düşünüyoruz. Oysaki kişisel ilişkinin sürdürülmesinde, mahkeme kararı bulunsa bile, uzmanın görüşü esas alınmalı ve çocuğun üstün yararı doğrultusunda, çocuğa en az zarar verecek, çocuğun istismarını engelleyecek biçimde, hiç görüşmeme, bir; kısıtlı görüşme, iki veya eşlikçi nezaretinde görüşme sağlanmalı veya görüşme ertelenmelidir. Bu hususta teklif hiçbir açıklık içermemekte, teklifte eşlikçi nezaretinde görüşmeye dair bir düzenleme de yoktur. Önemli bir eksikliktir bu. Teklifte yalnızca danışmanlık tedbiri uygulanabileceğinden bahsedilirken, danışmanlık tedbiri uygulandığında danışmanın yetkileri açıklanmamış, bunu yönetmeliğe bırakmış, uzmanın görüşünün ne şekilde dikkate alınacağı ve uygulanacağı da somutlaştırılmamıştır. Dolayısıyla teklifteki hükümler incelendiğinde, uzmanların varlığı, mevcut uygulama gibi, göstermelik olmadan öteye gitmeyecektir diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim.