KOMİSYON KONUŞMASI

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Sayın Bakan, en azından torba bakanlığa son verilmiş olması, Çalışma Bakanlığının ayrılması doğru bir adım oldu ancak Bakanlığınızın adı hâlâ Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı. Sevgili Duygu Asena'dan alıntılayarak diyebilirim ki: "Kadının adı yok."

Toplumun yarısı olan kadınların bir bakanlığının olmaması gerçekten kabul edilemez bir durum. Kadın bakanlığı kurulmadığı sürece kanımca Bakanlığınızın adının kadınların kazanılmış haklarını geri alma bakanlığı ya da kadının kazanımlarının silinmesi bakanlığı olarak telaffuz edilmesi daha doğru olacaktır.

Elbette "İstanbul Sözleşmesi yaşatır." diyen kadınlara ideolojik gerekçelerle sırtını dönen, tek bir söz söylemeyen bir bakanlık kadınlara karşı karşıya olduğu devasa sorunları bakımından bir çözüm gücü yaratamaz.

Sayın Bakan, Bakanlığınız bir vakıf değil, bir yardım kuruluşu değil ama öyle konuştunuz, bütçe sunumunu o şekilde yaptınız, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleriyle ilgili yapısal sorunlara yönelik tek bir çözüm önerisi burada sunmadınız, ne kadınlara yönelik ayrımcılığı ne kadına yönelen şiddeti ne de derinleşen kadın yoksulluğunu, kronikleşen kadın işsizliğini ortadan kaldıracak, buna yönelik, kaldırmaya yönelik herhangi bir sosyal politika önermediniz. Hep sonuçlarla uğraşıyorsunuz, bol bol rakam veriyorsunuz. İşte, efendim, şurada belirtmiştiniz: 3,7 milyon patates ve soğan dağıtmışsınız yani bu, aslında halkın soğana muhtaç bırakıldığının bir göstergesi değil mi? Bu rakamlar bunu gösteriyor, bunu anlatıyor. Sayın Bakan, örneğin yardım ettiniz, bilmem şu kadar kişiye şu yardımı yaptınız... Ya geride kalanlar ne olacak? "16 bin çocuğa şöyle bir şey yaptık." diyorsunuz. Peki, bu geride kalanların durumu ne olacak? Bu proje mi ki, bir proje mi yürütüyorsunuz ki bu şekilde konuşuyorsunuz? Bu şekilde kadın politikası olmaz "mış" gibi yapmaktır bence bu.

Bakın, gelir ve yaşam koşulları araştırması verilerini yayınlayan TÜİK'e göre, gelir eşitsizliğinde on bir yılın en kötü seviyesindeyiz, on bir yılın rekorunu kırdınız. Siyasi baskı altındaki TÜİK bile bunu gizleyemiyor. Yoksuldan alıp zengine dağıtıyorsunuz, cins ayrımcılığının son bulması için herhangi bir çaba sarf etmiyorsunuz ve yoksulluğu yenmiyorsunuz, yoksullukla gerçek anlamda bir mücadele yapmıyorsunuz, yoksulluğu ortadan kaldırmak için bir şey yapmıyorsunuz; yoksulluğu yönetiyorsunuz, sürdürüyorsunuz. Kadın yoksulluğunu ortadan kaldırmak için kadınların güvenceli, kaliteli işlere erişmeleri gerekiyor. Bunu sağlamadığınız sürece kadınları, kız çocuklarını ve çocukları koruyamazsınız.

Türkiye'de yaklaşık 32 milyon iş gücünün 22 milyonu erkek, yaklaşık 10 milyonu ise kadın. Kadınların iş gücüne katılımı erkeklerin yarısından daha az Sayın Bakan ve de kalitesiz, güvencesiz işler kadına veriliyor. Bu, açık bir cins ayrımcılığı değil midir? İktidarınız yirmi yıldır strateji planları yapıyor, kadın istihdamını arttırma hedefi koyuyor ama kadınların iş gücüne katılımı hâlâ OECD ülkeleri içerisinde çok düşük, fersah fersah geride. Yirmi yıldır kadınların istihdama katılımı konusunda bir adım ileri, iki adım geri adım atıyorsunuz ama bütçe sunuşunuza şunu da koymuşsunuz: "2002'de yüzde 25,2 olan kadın istihdamını 2021'de yüzde 28,3 çıkarttık." diyorsunuz; bravo Sayın Bakan! İş gücüne katılım yüzde 33,8 olmuş; bravo Sayın Bakan, alkışlıyorum! Bu iyileşme midir? Yirmi yılda bir geri adım atıyorsunuz, bir ileri adım atıyorsunuz, sonuç değişmiyor. Kadınlar neden iş gücüne erkeklerle eşit şekilde katılmıyor? Bunu açıklayamıyorsunuz, bununla ilgili bir çalışma yapmıyorsunuz. Bilmediğinizden değil böyle tercih yapmadığınızdan dolayı, bunu biliyoruz. Kadınların görünmeyen emeğine el koyan erkek egemen kapitalist politikalar nedeniyle kadınlar iş gücüne erkeklerle eşit şekilde katılamıyor. Kadını erkeğe bağımlı, sosyal yardımlara muhtaç, partinize muhtaç, kadını eve hapseden politikalarınızı terk etmediğiniz sürece de bu göstergeler değişmeyecek. Siz de haklısınız tabii, çünkü toplumsal cinsiyet eşitliğinin, ekonominin demokratikleştirilmesinin, sosyal adaletin, eş başkanlık ve eşit temsil sisteminin, özgürlüğün olduğu bir ülkede AKP iktidar olamaz, AKP'nin geleceği olamaz.

Burada, halkın vergileriyle oluşturulan bütçenin nereye ve nasıl kullanılacağını konuşuyoruz. Bütçe demek, tercih demektir; nerede durduğumuzu, kimden yana olduğumuzu gösterir. Sizin sunumunuzda, İstanbul Sözleşmesi'ne ve toplumsal cinsiyet eşitliğine vermediğiniz referanslardan dolayı siz sarayın penceresinden bizlere bakıyorsunuz, kadınlara bakıyorsunuz. Bakanlığınızın bütçesi patriarkal kapitalizmin şahikası olacak içeriğe sahip; neoliberal politikalarla kalıcılaşan işsizlik, derin bir yoksulluk, gençler ve ilkokul seviyesine inerek yaygınlaşan uyuşturucu sorunu, çocukların aç uyuması, kadınların gece karanlığında pazar yerlerini ziyaret etmesi; her bir yaraya bol bol bunları -pansuman- sürebilirsiniz.

Bakanlığınız için kadın yok, aile var; yoksulluğu ortadan kaldırmak yok, yoksulluğu idare etmek var; 2 milyon çocuk işçiye nasıl çözüm arayacağız yok, çocukların refahı nasıl olacak yok, kadın özgürlüğü yok, kadınları aile içine hapsetmek var. Vaktim yok, sıralayamıyorum, gerisi bol bol kağıt, bol bol kağıt üstünde kalacak süslü laf; AB fonlarıyla, projeleriyle yapılan makyajlardan ibaret Sayın Bakan.

Benim size bir teklifim var. Eğer samimiyseniz yapısal bir değişiklikle bir kalemde kadın istihdamını, kadının iş gücüne katılımını, çocuk yoksulluğunu, eğitime ve sağlığa çocukların ve kadınların erişimini anlamlı düzeyde artırabileceğimiz değerli bir bilimsel rapordan bahsetmek istiyorum: Bakanlığınız kabul ederse bu raporu, bu raporda kadın istihdamını ve iş gücüne katılımını arttırmak için bütçeye önerilen yaklaşık yüzde 3,51'lik payı koyalım el birliğiyle, var mısınız? Açıklayayım: Birkaç hafta önce HDP Kadın Meclisi olarak bir çalıştay yaptık, toplumsal cinsiyet odaklı bir bütçenin çalıştayıydı bu. Orada birbirinden değerli çok sunum yapıldı -bunların hepsini anlatmaya vaktim yok- ancak bakım ekonomisi hakkında çok önemli bir rapor var. Doçent Doktor Derya Gültekin Karakaş, Araştırmacı Profesör Doktor İpek İlkkaracan, Doçent Doktor Ayşe Aylin Bayar'ın İstanbul Teknik Üniversitesi ve TÜİK için yaptığı "Toplumsal Cinsiyet Perspektifinden Covid-19 Salgını ve Bakım Hizmetleri Krizi: Bakım Hizmetlerine Kamu Yatırımlarının İstihdama Etkisi" çalışması. Bakın, bunu size heyecanla öneriyorum. Hocalarımız diyor ki: "ILO 2018 tanımına göre sosyal bakım hizmetleri sektörü, erken çocukluk bakım ve okul öncesi eğitimin yanı sıra eğitimde ilk ve ortaöğretim olarak diğer kademeleri, ayrıca engelli, yaşlı, hasta bakım ve desteğini içeren uzun dönemli bakım yanı sıra sağlık hizmetlerini de içermektedir." Bu araştırmaya göre bütçe tercihlerini değiştirerek -o da öyle aman aman bir değişiklik değil- bakım açığı, sağlık açığı, eğitim açığı karşılanarak burada sözü geçen bakım ekonomisine kaynak aktararak kadınların istihdamının yapısal sorunlarına çözüm bulmak mümkündür Sayın Bakan; ek olarak çocukların refahı ve 1,7 milyonu aşkın yeni iş alanı yaratacak bir politikadan bahsediyoruz, bakım ekonomisi politikasından bahsediyoruz. İnşaat sektörüne, ne bileyim kuş uçmaz, kervan geçmez yerlere yapılan inşaatlara, doğa düşmanı projelere, 5'li çetelere teşviklere değil, buraya, bakım ekonomisine yatırım yapalım ve kadınların hayatında anlamlı bir iyileşme yaratabilecek ve çocukları, yaşlıları, engellileri, işsizleri, geniş bir alana yayılan iyilik hâlini kapsayacak bu projeyi hayata geçirelim diyorum.

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Tamamlayalım Sayın Vekilim.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Son bir iki cümlemi de tamamlamak istiyorum.

Aksi hâlde sizi buradan kadınlara havale ediyorum.

DİSK-AR açıkladı, Eylül 2021'de TÜİK verilerine göre işsizlik türlerinin en yüksek olduğu kategori "kadınlar" yüzde 29,7'yle kadın işsizliği var; yüzde 26,9 oranla ikinci kategorideyse "genç kadın işsizliği" var; geniş tanımlı kadın işsizliğiyle, geniş tanımlı erkek işsizliği arasındaki fark tam 11,9 puan. Bu çerçevede, toplumsal cinsiyete duyarlı, eşitliği sağlayan bütçe oluşturulmalı.

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Teşekkür ederim Sayın Vekilim.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Bakım ekonomisine kaynak aktarılmalı, kadın bakanlığı kurulmalı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - ...İstanbul Sözleşmesi'nin fesih kararı geri çekilmeli, ILO'nun 190 sayılı Şiddet ve Tacizle Mücadele Sözleşmesi onaylanmalıdır.