| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı b)Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü c)Meteoroloji Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 11 .11.2021 |
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, basının değerli emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, öncelikle bir sitemimle başlamak isterim. Size bir sitemim var vekil olarak.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yani Sayın Bakanlarımız buraya geliyorlar yılda bir gün, yani bugün sonuç olarak bir hesap verme günüdür ve bizim önerilerimizi dinleme günüdür. Sayın Bakansa genelde gördüğüm kadarıyla, telefonuna bakıyor veya bürokratlardan gelen notlara bakıyor. Şöyle bir önerim var, şu anlamda söylüyorum: Yani Sayın Bakanlara şöyle bir uyarı yapsanız: "Yani ben kapanışta size yirmi dakika süre vereceğim." deseniz, daha çok vekillerimizi dinleseler daha iyi olur çünkü AK PARTİ'li vekilleri de dinlemedi, yani yalnızca bizi değil, yani AK PARTİ vekilleri de dinlemediğini düşünüyorum. Bu açıdan yani bu konuda bir uyarı yapmanızın doğru olacağını düşünüyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yalnız insanlar gözleriyle değil, kulaklarıyla dinlerler.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir taraftan önüne bakarken aynı anda dinliyor da olabilir.
OYA ERSOY (İstanbul) - Aynı anda...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Dinlemediğine dair kesin bir hükümde bulunmak doğru değil.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama Sayın Bakanım hem telefonla konuşup hem dinleyemez. Öyle bir yeteneği varsa ben hayran olurum Sayın Bakana, varsa hem telefonla konuşup hem dinlemek gibi yeteneği.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Var tabii.
SALİH CORA (Trabzon) - Sorularınıza cevap vermek için bürokratlarla iletişim hâlinde.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Cevap verirken göreceğiz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bir "Süperman" gibi ise bilmiyorum yani hem telefonla konuşup hem dinlemek.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bunları yapmak için "Süperman" olmaya gerek yok.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama demokratik ülkelerin parlamentolarında bakanlar inanın, görün, ter içinde kalırlar. Bırakın telefonda konuşmayı, pürdikkat dinlerler milletvekilini, pürdikkat arkadaşlar, ter içinde kalırlar. Burada Bakanımız son derece rahat, ne kan ter içinde ne... Bir şey dinlemiyor çünkü. Canı sağ olsun.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Dinliyor.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Alnımız ak, başımız dik.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama olmaz, eleştirileri dinlemek zorunda. Niye yapıyoruz bu oturumu Sayın Vekilim? Niye yapıyoruz? O zaman siz niye konuştunuz?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Dinleniyor Sayın Paylan, olur mu öyle şey.
OYA ERSOY (İstanbul) - Buraya niye toplanıyoruz ki?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Siz niye konuştunuz yani?
Sayın Başkanım, baştan başlatırsanız...
SALİH CORA (Trabzon) - Siz konuşana kadar çok sakindi.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, bir müdahale etmeyelim arkadaşlar.
Devam edin Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Baştan başlatırsanız...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Baştan niye başlatalım?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama siz de...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Müdahale etmemelerini söyledim, ilave ederim on saniye, tamam.
Buyurun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Siz de konuştunuz o açıdan söylüyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, bütün dünya yeşil...
SALİH CORA (Trabzon) - Siz geriyorsunuz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, müdahale etmeyelim lütfen.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bütün dünya, yeşil devrimi konuşuyor ve ekolojik bir yaşamı konuşuyor. Bu konuda, açıkça söyleyeyim, çok geç kaldık ve 192'nci ülke olarak Paris İklim Anlaşması'nı imzaladık. Yani dünyadaki en son ülkelerden birisiyiz ve bu konuda bir başarı gösterebileceğinizi düşünmüyorum sizin. Neden? Sebebini söyleyeyim: Bir, kapıda bir Mercedes'iniz var yirmi milyon liralık veya on beş milyonluk ve yirmi litre benzin yakıyor Sayın Bakan.
SALİH CORA (Trabzon) - Her Bakanda aynı şeyi söylüyorsun.
Aynı şeyleri söylüyor ya.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - O Mercedes'le geldiniz ve Sayın Bakan, şunu söyleyeyim: Sabahtan beri o Mercedes'iniz durmadan çalışıyor, çıktım, girdim, baktım, sürekli çalışıyor, kontağı kapatılmış durumda değil. Bakın, gidin, bakın.
SALİH CORA (Trabzon) - Yok ya!
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hadi gel beraber bakalım, eğer kapalıysa ben bilmem, şu anda kapattıysa bilmem. Sabahtan beri o Mercedes her saatte yirmi litre mazot yakıyor. Bu yüzden başarılı olamazsınız. İkinci sebebi şu: Sayın Cumhurbaşkanı, Roma'ya gitti biliyorsunuz arkadaşlar. 2 kargo uçağı dolusu arabayla gitti, 80 tane arabayla ve pek çok zırhlı araba götürdü. Yani, bu yüzden başarılı olamazsınız arkadaşlar. Roma'ya gidiyor, G20'ye onlarca lüks araba ve kargo uçağıyla gidiyor, mazot yakıyor bu uçak, çevreci değil. Bütün dünya ülkelerinde böyle bir şey yok ancak üçüncü dünya ülkelerinde var. Bir de Glasgow'daki İklim Zirvesi'ne Sayın Cumhurbaşkanı gidecekti. Hatta Roma'dan da Glasgow'a geçecekti, önden arabaları kargo uçaklarıyla gitti, biliyor musunuz? Kargo uçakları Glasgow'a indi ama İskoçya dedi ki: "Arkadaş, benim yerim yok. 80 tane böyle zırhlı arabaya, dev arabalara yerim yok." ve bu anlamda o arabalara izin vermedi.
SALİH CORA (Trabzon) - Diğer devlet başkanlarına hangi muamele yapıldıysa aynı muameleyi bekledi.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama şununla kaldık: O kargo uçakları Glasgow'a uçmuştu ve oradan da gene Türkiye'ye uçtu. Sayın Cumhurbaşkanı bir bakıyorsunuz, yüzlerce arabayla bir yerden bir yere gidiyor; bir cuma namazına giderken bile yüzlerce. Sizler de onlarca arabayla arka arkaya gidiyorsunuz. Yani, bu anlamda bir örnek olmanız gerekmez mi Sayın Bakan? Sayın Mustafa Varank'ı nihayet eleştirilerimizle elektrikli bir arabaya bindirdik. Ya, sizin bu anlamda 100 kilometrede 20 litre yakan bir arabayla gezmeniz ve o arabayı da kapının önüne koyup sabahtan beri, burada siz otururken çalışmasına seyirci kalmanız yüzünden, bu iklim, ekolojik bir yaşamla ve yeşil devrimle ilgili pek bir şey yapamayacağınızı düşünüyorum Sayın Bakan.
SALİH CORA (Trabzon) - Gelin beraber bakalım, hadi gidip bakalım.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sizin Bakanlığınız bir rant bakanlığı, o anlamda Çevre Bakanlığıyla pek bir ilişkisinin olduğunu düşünmüyorum. Hep bir rant yaratma hedefleri peşindesiniz.
Ve size şunu soracağım arkadaşlar. Şurası neresi? Şurayı bilen var mı? Neresi? Ya, burayı görünce ne görüyorsunuz? F tipi cezaevi arkadaşlar. Diyarbakır F tipi cezaevleri inşaatını yaptı Sayın Bakan. Bu nedir biliyor musunuz arkadaşlar? Diyarbakır, Sur. F tipi cezaevi görünümlü Diyarbakır Sur. Diyarbakır beş bin yıllık tarihinde böyle bir zulüm görmedi.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Memleketiniz neresi?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ben Diyarbakır Vekiliyim, Malatyalıyım.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Tamam, o zaman Malatya'ya bir gidin.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bir müsaade edin, bitireyim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Öznur Hanım, ikili diyalog usulümüzde yok.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, burası beş bin yıllık Sur arkadaşlar. Ama, bakın, "Diyarbakır'ı Toledo yapacağım." diyen akıl, Diyarbakır'a F tipi cezaevi yaptı arkadaşlar ve buraya turist getirip bu betonları gösterecek. Bunları beton yaptı Sayın Bakan, üstüne taş kaplama yaptı. 50 derece Diyarbakır sıcağında buna 10 tane klima taksanız bu binaları soğutamazsınız arkadaşlar. Diyarbakır'ın ne tarihine uygun, ne geleneklerine uygun.
Bakın, şu görüntülere bakın, Allah'ınızı severseniz. Diyarbakır'ın daracık sokakları vardı, Toledo gibi, daracık. Şimdi, devasa bulvarlar açtı, dümdüz şeklinde binalar yaptı, yapısı böyle F tipi cezaevi görünümlü yapılar yaptı. Buraya turist gelecek. İşte, Sayın Bakan bakın, merkezden müteahhit atandığı zaman, o müteahhide ihaleyi verdiği zaman beş liralık ihaleler bilmem kaç liraya gidiyor. İşte, böyle F tipi cezaevleri yapılıyor beş bin yıllık tarihin üzerine ve maalesef hafızamıza ve tarihe ihanet edilmiş oluyor.
SALİH CORA (Trabzon) - Siz Sur'a ne yaptınız?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bundan dolayı büyük bir üzüntü duyuyorum değerli arkadaşlar.
SALİH CORA (Trabzon) - Sur'u kim bu hâle getirdi?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Bakan...
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Malatya'ya bir gidin.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Geçen gün oradaydım Sayın Vekilim.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Memleketin bu yüzden...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Müsaade edin lütfen, müsaade edin.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Çalık, böyle bir usulümüz yok, rica ediyorum.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Bakan, bir de deprem konusunda bir takım sözleriniz oldu, "Deprem konusunda evlerin üçte 2'sinin güvenli olduğunu." söylediniz. Peki, geride kalan üçte 1 ne olacak Sayın Bakan? O üçte 1 olan evlerde kimler yaşıyor biliyor musunuz Sayın Bakan? Yoksul yurttaşlarımız yaşıyor genelde. Şu anda üst kesim genellikle deprem güvenli binalarda yaşıyor. Kentsel dönüşümlerini yaptılar, kendi güçleriyle yaptılar. Bakanlığınızda 5 kuruş bütçe yok bu anlamda. Ama yoksul yurttaşlarımız özellikle imar affıyla beraber çok katlı olan binalarda kentsel dönüşümü hayal bile edemiyorlar. Neden? Çünkü arkadaşlar, diyelim ki 5 kat imarı olan bir yerde sıkışık sıkışık 15 kat binalar yapılmış. Bu binaları kentsel dönüşüme sokmaya kalksalar 10 katı gidecek. Bununla ilgili de Bakanlığın hiçbir perspektifi yok, hiçbir çözüm önerisi yok değerli arkadaşlar.
Yapmamız gereken, o yoksul mahallelerde, tabut evlerde yaşayan yurttaşlarımızı kurtarmak. Peki, bu nasıl olacak arkadaşlar? Bir, vizyonla olur. Ki bu vizyon Bakanlıkta yok maalesef. İki, parayla olur. Arkadaşlar, Bakanlığın bütçesinde kentsel dönüşüm için para var mı? Sayın Vekilim, var mı kentsel dönüşüm için para? Bakın, rantsal dönüşüm için demiyorum, iki kat yere on kat verirsen müteahhit yapıyor zaten. Gerçek anlamda kentsel dönüşüm yani yoksulları o tabut evlerden kurtarılıp deprem güvenli evlere geçilmesi için bütçe var mı?
SALİH CORA (Trabzon) - Destekler var.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Para yok arkadaşlar, 5 kuruş para yok, ancak kira desteği falan filan var.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Vergi muafiyeti var, harç muafiyeti var.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bunun dışında bir vizyon da yok, para da yok. Bütün konusu 3 tane olan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının bütçesi...
Bakın, Sayın Bakan mesaj atıyor telefonda sesli, herhâlde dinliyordur beni Sayın Başkan. Yani siz biliyorsunuzdur, Süperman çünkü o, beni dinliyor şu anda.
Şu anda Sayın Bakan, ya bu anlamda bu görüntüler hoş değil.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Şimdi, Sayın Paylan, orada birçok arkadaşımız var, notlar alınıyor, ediliyor. Göreceğiz cevaplarından Sayın Bakanın.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Böyle bir şey var mı?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Olmaz, size de yapacak aynısını; aynısını size de yapacak.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkanım, böyle bir ithamı kabul etmiyoruz, üslubuna dikkat etsin.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey, size söz vereceğim, o zaman fikirlerinizi söylersiniz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ben, sizin de hakkınızı savunuyorum Uğur Bey. Çünkü AK PARTİ'li vekillerimizi de dinlemedi.
Değerli arkadaşlar, bu anlamda yoksul binalarda yaşayan halkımızı deprem güvenli evlere taşımak için bütçeye kaynak koymamız lazım çünkü yalnızca rantsal rantsal dönüşüm yapılır. Bakın, Güngören'e gidin, binalar 15 katlıdır ama imarı 4 kat, 3 kat. O binalar nasıl dönüştürülecek arkadaşlar? Ya, ne yapacaksınız? O yurttaşlarımıza bir yer göstereceksiniz. Onların kentsel dönüşümü olacak. Onların gücü yok çünkü, para vermeye gücü yok, dönüştürse bile para istiyor. Bunların dönüştürme anlamında gücü yok. Diyarbakır'da bu anlamda bir güç yok. Bütün bu anlamda yoksul yurttaşlarımızın kentsel dönüşümünü yapacak bütçeyi koymamız lazım. Aksi takdirde vebali boynunadır, vebali hepimizin boynundadır, biz bu bütçeyi koymazsak. Çünkü bütçesi yok arkadaşlar. Bütçesi olmadan... Vebali boyuna derken sizin de boynunuza diyorum. Gelin, bu bütçeyi koyalım ve yurttaşlarımızı bu tabut evlerden kurtaralım diyorum.
Sayın Başkan, bir dakika verecek misiniz bana? Ona göre bitireyim, toparlayayım.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Çünkü size çok müdahale oldu. O yüzden bir dakika ekleyeceğim.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tamam.
Sayın Bakan, bir de şunu sormak istiyorum: Ya bu kâğıt atık işçilerinden ne istiyorsunuz Allah'ınızı severseniz? Ya, şimdi bazı şirketler girdiler bu işe, gerçekten ballı bir iş olarak görüyorlar bu kâğıt atık meselesini, atık meselesini ve kâğıt atık işçileri de çöplerden bu kâğıtları, plastikleri topluyorlar, rızıklarını buluyorlar. Ya, bu garibanlardan ne istiyorsunuz Allah'ınızı severseniz Sayın Bakan ya? Birkaç tane şirket bu işe girecek, milyarlarca lira kazanacak sonra yurt dışı vergi cennetlerine kaçıracak diye mi bu on binlerce garibanın ekmeğiyle oynuyorsunuz? Niye oynuyorsunuz Sayın Bakan onların ekmeğiyle? Niye bir mastır plan yapamıyoruz bu atık konusunda, onları da bu işin içine katacak, planlı bir şekilde kâğıt atık meselesini çözecek? Ama siz sonuçta büyük sermayenin bir Bakanı gibi davranıyorsunuz, garibanların yanında durun Sayın Bakan ya. Siz de bir halk çocuğuydunuz, bir anda unuttunuz. Şimdi, belki saraylardasınız. Lüks şatafat içinde yaşıyorsunuz ama geçmişte böyle değildiniz; hatırlayın onları. O garibanlara dokunmayın Sayın Bakan.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son sözlerinizi alalım, ek süreniz de bitmek üzere.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bırakın, rızıklarını bulsunlar.
Saygılar sunarım.