| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Hazine ve Maliye Bakanlığı b)Kamu İhale Kurumu c)Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu ç)Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu d)Sermaye Piyasası Kurulu e)Gelir İdaresi Başkanlığı f)Türkiye İstatistik Kurumu g)Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ğ)Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu h)Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ı)Yatırımcı Tazmin Merkezi |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 12 .11.2021 |
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Kıymetli heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, Sayıştay raporlarından başlamak istiyorum. 2 tane bulgu dikkatimi çekti.
Birincisi: Özelleştirme İdaresiyle ilgili. 1 no.lu bulguda Türk lirasına çevrilen döviz cinsi alacaklara TL faiz oranları yerine döviz cinsi faiz oranlarının uygulanması. Yani 2017'de Özelleştirme Yüksek Kurulu karar alıyor, ABD doları cinsinden ana paralar Türk lirasına çevriliyor ama Türk lirası cinsinden faiz uygulanmıyor, döviz cinsi düşük faiz uygulanmaya devam ediliyor. Buradaki itirazımız şu: Yani devletin dolar borcu olduğunda ciddi kur farkı uygulanıyor ama ne zaman devletin alacağı TL olunca döviz cinsi düşük faiz devam ediyor; bununla ilgili bir itirazımız var.
Eksik tahsilatlarla ilgili de Özelleştirme İdaresi herhangi bir çalışma yapmadı, Sayıştay raporlarına girmiş durumda.
İkincisi: Gelir İdaresi Başkanlığı, 7'nci bulgu. Burada da yatırım teşvik belgesi sağlandıktan sonra, bu iptal edildiğinde, bu destek unsurlarının geri alınmasına ilişkin mevzuat hükümlerinin uygulanmaması söz konusu. Yatırım teşvik belgesi, gümrük vergisi muafiyeti, faiz desteği, KDV istisnası, sigorta prim işveren hissesi desteği ve bunun gibi birçok vergi indirimi hususlarını içeriyor. Buna Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı karar veriyor, denetlemesini de o yapıyor ama iptal edilen yatırım teşvik belgeleri kapsamında yararlanılan destek unsurlarının geri alınmasında vergi daireleri bununla ilgili işlem yapmıyor yani bunun takibini yapmıyor. Ve birden fazla vergi dairesi müdürlüğünü ilgilendirmesi nedeniyle, istisnadan ya da indirimden yararlandırıldığının tam olarak belirlenmemesi, KDV iadesi süreçlerinde her vergi dairesi tarafından izahata konu edilmediği tespit ediliyor. Yani burada özel muamele gören şirketler mi var? Burada açık ve net kamu zararı var aslında. Teşvik vergisi iptal edilmiş ama yararlanılan destekler geri alınmamış; bunun takip edilmesini rica ediyoruz.
Bize göre buradaki olay, Gelir İdaresi Başkanlığının teşvik belgesinin iptali ya da geçerliliğinin ortadan kalkması durumunda iptal tarihine kadar devletin yararlandırdığı vergi teşviklerini geri alabilecek hızda ve düzende toplu takip edememesi hatta konunun peşini bırakır düzeyde bir idari yapılanmaya gitmesi; bunun peşinin bırakılmamasını istiyoruz.
Onun haricinde, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi gerekçelerine baktığımızda, çok güzel laflar var burada ama on dokuz yıldır ne istihdam oranı arttı ne gelir dağılımı düzeldi ne dışa bağımlılık azaldı ne de istikrarlı bir büyüme sağlandı.
Mesela, sayfa 35'te Diyanet personel giderlerinin Tarım ve Orman Bakanlığından, Ticaret Bakanlığından, Çevre ve Şehircilik Bakanlığından fazla olmasının bu gerekçelerle bir alakası olmadığını gösterir tarzda olduğunu görüyoruz ve diğerleri oranında artışa tabi tutulmasını da garipsiyoruz. Sayfa 240'ta özel bütçeli kurumların ödenekleri arasında yer alan ceza infaz kurumlarının, Devlet Su İşleri ve Karayollarının ardından 2,7 milyar lirayla en üstte yer alması da aslında manidar, bir yerde de üzücü.
Memleket Partisi olarak biz ekonomi yönetiminde altını çizeceğimiz bazı şeyler var, onlar da şu: Demokratik, laik cumhuriyetin anayasal kurumları, kuralları, süreçleri üçlüsüne dayalı, hukukun üstünlüğüyle desteklenen, planlamaya önem veren, belirli bir sektörü veya toplumsal grubu değil, toplumun bütününü ve doğayı hep birlikte düşünen, vatandaşların fırsatlara eşit erişimini tesis eden, süreklilik gösteren, istihdam yaratan, kaynakları adil bölüşerek büyüyen bir ekonomi tarifi yapıyoruz. Kamu ve özel sektörü tamamlayıcı rollerle destekliyoruz. Eğitimde, sağlıkta, tarımda, savunma sanayisinde kamunun öncü rolünün artırılması gerektiğine inanıyoruz çünkü öngörülebilirlik için istikrar, istikrar için güvenilir kurumlar, uzun vadeli sektörel planlar ve bunların kısa vadeli politikalarla uyumunun sağlanması gerektiğini düşünüyoruz.
Sayın Bakanım, burada yerel yönetimlere transferlerle ilgili bir sıkıntı var, o da şu: Sosyoekonomik göstergelerle açıklanamayan, yerel yönetimlere transferlerde belirgin siyasi etkiler söz konusu. Bunlar makalelere de yansımış. Yani AK PARTİ'nin genel seçimde önde olduğu illere ve metropolitan illere gereğinden fazla transfer gitmiş; bu nasıl oluyor? Bizim görmediğimiz bir husus mu var? Bununla ilgili bir açıklama istiyoruz.
Son konu da şu: TMSF bugünün konusu değil, Cumhurbaşkanlığının bütçesinde inceleniyor ama BDDK'yle ilgili olduğu için "evim" mağdurları sürekli... Bugün Van'dan da aradılar bizi, gözleri yaşlı insanlar. BDDK'nin denetimi nedeniyle 21 şirket tasfiye edildi, mal varlıklarına ve banka hesaplarına bloke konuldu. Gelecekte oluşabilecek bir mağduriyeti engellemek için yapılmış olabilir bu iş ama bunu bugün mağduriyet yaratarak çözmek yanlış. Bu insanların paraları öncelikli olarak verilir, ondan sonra tasfiye süreci devam ettirilir, paranın değeri de düşüyor. TMSF bu konuda adım atmalıdır. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Nasıl çözülecek bu iş?
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.