| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ve Sayıştay tezkereleri a) Millî Savunma Bakanlığı b) Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 16 .11.2021 |
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, değerli komutanlarım, değerli Bakanlık bürokratları; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Aslında söylemek istediğimiz çok söz var ancak zaman çok kısa ve manevi anlamı çok fazla olan bir Bakanlığın komisyonu olduğu için çok fazla bir eleştiride bulunmadan bazı noktaları belirtmek istiyorum.
Sayın Bakanım, dediğiniz gibi coğrafi konumumuz, sınırlarımızın hemen yanı başında yaşanan ve küresel güçlerin de dâhil olduğu karmaşık süreç, daha önemlisi, içinde olduğunuz fakat tamamına hâkim olmadığınıza inanmak istediğim, yanlış kararlar alan siyasal Hükûmetten dolayı güzide ordumuzun faaliyetleri, bütçesindeki sıkıntılar, malzeme envanterindeki eksiklikler... S-400'leri aldık, kuralım mı kurmayalım mı, aktive edelim mi, nereye kuralım? F-35'ler ne oldu, ne olacak? Çalışma programından çıktık, verdiğimiz para nerede, alabilecek miyiz? Tank Palet Fabrikası satıldı, nasıl bir kararla satıldı? Üç yıl geçti, ALTAY tankı ne durumda, nerede? Ve daha cevabını bilmediğimiz birçok soru...
Sayın Bakanım, sözleşmeli erlerin durumu... Yedi yıllık hizmet süresini bitiren erlerden nitelik belgesi olumlu olanlar, kamu kurum ve kuruluşlarına memur kadrolarıyla atanabileceklerdi ancak kolay kolay hiçbir kurum bunları almıyor, alamıyor. Atanmak için bekliyorlar ama henüz resmî bir açıklama yapılmadı ve sözleşmeli erlerin bilgi dahi almakta güçlük çektiklerini buradan belirtmek istiyorum çünkü bizi defalarca arıyorlar. Lütfen bu mağduriyetin de çözümüyle ilgilenin ve insanlar çözüm bekliyor. Âdeta telefonlarda feryat ediyorlar "Çok kötü durumdayız." diye.
Sayın Bakanım, değerli komutanlarım; artık bu güzide ordumuzun üzerindeki cemaat ve tarikat yapılanmalarını ve söylentileri ne olur bitirin. Duyuyoruz ki başka tarikatların, başka cemaat ve yapılanmaların yavaş yavaş orduda kadrolaşmaya doğru gittiği söylentileri var. Bunun söylenti bazında bile konuşulmaması artık ordumuzun şaibe altında kalmamasını diliyoruz ve bu tarikatların ordumuz üzerindeki olası amaçlarını, hedeflerini ve ellerini kırın diyoruz. Bakın ASELSAN, TAİ, HAVELSAN gibi savunma sanayisi şirketlerimizin önemli projelerinde çalışan onlarca mühendis yurt dışına gidiyor ve büyük bir beyin göçü oluyor. Bu göçün arkasında yabancı istihbaratın parmağının yanı sıra bu kurumlardaki olası cemaat, tarikat yapılanmalarının mühendislerimizin üzerinde oluşturdukları baskılardan dolayı da kaçtıkları söyleniyor. Bunlar söylenti dahi olsa bu söylentilerin artık bu ordu üzerinde yapılmaması gerektiğini düşünüyorum.
Son olarak yine, bu SADAT'la ilgili az önce diğer vekil arkadaşımız bahsetti, size İstanbul Vekilimiz Gökan Zeybek Bey de bir soru önergesi şeklinde iletmiş ve gördük ki cevap olarak da bu SADAT'la hiç ilginizin dahi olmadığı şeklinde bir cevap vermişsiniz 10 Kasım tarihinde. Yani bu SADAT'ın Türk Silahlı Kuvvetlerinden yavaş yavaş ayrı bir güç hâline geldiğini tek biz mi görüyoruz, başka bunu gören yok mu? Yarın -Allah göstermesin, kesinlikle istemeyiz de- ülkemizde ufak bir kargaşa anında bunlar memlekette sıkıntı yaratır mı yaratmaz mı? Yani bunu bizden çok Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve istihbarat örgütlerimizin düşünmesi lazım. Sorduğumuz soruya "Hiç bilgimiz yok." denmesi cevap olarak biraz tuhaf geliyor, bunu da belirtmek istiyorum.
Yine, SİHA'lar ve İHA'ların yapımında Bayraktar grubu biliyorsunuz ön planda. Fakat, öyle bir hava yaratıyoruz ki Sayın Bakanım sanki bu Bayraktar grubu Türk Silahlı Kuvvetlerinden bağımsız, kendi havaalanları var, kendi envanterleri var; Türk Silahlı Kuvvetlerinin ASELSAN'ı, diğer başka kurumları bunlara hiç yardımcı olmamış, yarın bu iktidar da gittiğinde SİHA, İHA bitecek, onlarla birlikte ortadan kalkacak gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor gerek kamuoyunda gerek basında. Yani SİHA da İHA da bizimdir, kim gelirse gelsin yarın hep beraber kullanılacak ve ordumuzun envanteridir. Ama bu Türk Silahlı Kuvvetleri olarak da bu farklı görünümü de ortadan kaldırmanız gerekir. Ben biliyorum ki Türk Silahlı Kuvvetlerinin desteğiyle olan bir yapılanmadır ama halka sanki böyle "Bu iktidardan sonra bunlar ortadan kalkar, bu kazanılanlar elimizden gider." gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor. Buna da bence bir açıklama yapmanız gerekir diye düşünüyorum.
Tabii, bir doktor olarak yine askerî hastanelere geleceğim. Efendim, bu savaş cerrahisi çok farklı bir olay Sayın Bakanım, siz de biliyorsunuz. Çatışma alanında veya askerî hastanede bulunan askerî doktorlar ve askerî personel, düşman unsurlarla çatışmakta olan askerler için en büyük psikolojik destektir. Çünkü çatışma alanında bulunan asker bilir ki şehit olmadığı takdirde hemen yanındaki askerî doktor kendisine müdahale edebilecek ve onu en kısa sürede bir askerî hastaneye götürerek askerî doktor olan bir harp cerrahi uzmanına teslim edecektir. Cephede ağır yaralı askerler için dakikaların bile önemli olduğu düşünüldüğünde, yaralıya kimin, nasıl ve hangi koşullarda müdahale edileceğini, hasta naklinin nasıl yapılacağını, yolda olabilecek sıkıntılarda neler yapılabileceğini en iyi askerî doktor ve personel bilir. Sivil doktorları bugün askerlerimizin yaşamakta olduğu çatışma alanlarına gönderemeyeceğimiz gibi her an başımıza açılabilecek gerilim ortamlarında ve kaos ortamlarında bu sağlık çalışanlarını cepheye de gönderemezsiniz. Ben de bir sivil doktor olarak yaşadığım için söylüyorum. Hele hele savaş cerrahisi bambaşka bir konu Sayın Bakanım. Bu konuyu da üç yıldır söylüyoruz, tuhaf bir şekilde bir inat var yani elinizi tutan nedir bilmiyoruz. Bir Gülhane Askerî Hastanesi açılabilir. Tamam, belki üniversite olarak olmasın ama deneyimli cerrahları ve eski muvazzaf doktorları buraya alıp burada -asistan seviyesinde hiç olmazsa- uzmanlığını alana kadar bu insanlara, muvazzaf asker olana kadar bir eğitim verilebilir. Bakın, askerî cerrahisi olmayan ülke yok yani askerî hastanesi olmayan ülke yok. Allah göstermesin, görüyoruz, her an sıkıntı olabilecek, kaos yaşanacak bir ülkede yaşıyoruz. En son, İdlib'teki 34 tane şehidimizin olduğu ortamda bile duyuyoruz ki... Müdahale biraz daha deneyimli, tecrübeli insanlar tarafından yapılsa belli bir iki askerimizi dahi kurtarabilirdik. Bir doktor olarak bu konu çok önemli diye düşünüyorum. Sayın Bakanım, bunu defalarca söylüyoruz ama bir sonuç alamıyoruz. Yani bu konuya öncelikle sizin bir şekilde ağırlık koymanız gerektiğini düşünüyorum.
Sayın Bakanım, bir konu da biliyorsunuz, kuvvet komutanlıklarını siz Millî Savunma Bakanlığına bağladınız. Sizin şu andaki mevcut yapınızda bu sorun değil fakat biz veya herhangi bir iktidar geldiğinde biz Savunma Bakanlığına ya sizin gibi eski bir asker ya emekli bir genelkurmay başkanı bulmak zorundayız.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümleleri alalım.
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) - Çünkü bir doktor, bir avukat veya bir mühendis arkadaş bütün bu kuvvet komutanlıklarının kendinden sorumlu olduğu bir yapıda bu işi yapamayacaktır.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Peki, Süleyman Bey'in süresinden size bir dakika daha ilave edebiliriz .
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) - Bitiriyorum. Olur.
Biliyorsunuz, önceki Savunma Bakanlarımızdan, İsmet Bey olsun, diğer bakanlarımız olsun hepsi avukat, mühendis, eskiden valilik yapmış Vecdi Gönül Bakanımız vardı. Ama her gelen iktidar, bundan sonra bakacak ve bir savunma bakanının asker kökenli biri olması mecburiyetinde hissedecek kendisini. İktidar olarak diyorsunuz ki: "Askerî vesayet, askerî vesayet." Şimdi bu gidişat zaten askerî vesayete doğru bir yön değil mi? Yani, bunu da sormak istiyoruz. Bu konuda da gerekli düzenlemelerin yapılmasını bekliyoruz.
Yine, ben, her şeye rağmen Millî Savunma Bakanlığı bütçemizin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum vatanımıza, sizlere, ordumuza.
Teşekkür ediyorum beni dinlediğiniz için, sağ olun.