| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ve Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 17 .11.2021 |
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Bakan, birçok arkadaşımız Türkiye'deki esnafın durumunu sizinle paylaşmaya çalıştı. 2 milyona yakın esnaf gerçekten çok büyük sıkıntıdalar. Siz sabah sunumunuzda da esnaflara verdiğiniz desteklerden söz ettiniz fakat esnaflar bundan mutlu değil, bunlar yeterli değil. Neden? Çünkü gerek pandemi krizi gerekse peşinden bu ekonomik krizle beraber giderek sosyal bir krize dönüşüyor. Neden? Esnaflar, bir kere dövizdeki fiyat değişikliği nedeniyle giderek artık çek ve senetle alışveriş yapamıyorlar; ya peşin yapmaları lazım ya da kimse onlara ürün vermiyor ve bir birikim yok. Yani sabah ben Batman'da Esnaf Odası Başkanıyla konuştum, diyor ki: "Böyle giderse bizlerin çoğu kapatacak ve yanımızda çalışanlar da işsiz kalacak, sosyal bir krize dönüşecek." Nedir? Bir, bu sicil affı gündeme geldi; iki, bugüne kadar yapılan şeyler hep yapılandırma oldu, biraz öteleme oldu. Aslında çok düşük faizle veya belli bir konuda destek olmak lazım, bunların bu süreçte gerek nefes alabilmeleri ve önlerini görebilmeleri için. Bunu yapmadığımız zaman, yanında çalışanlar mahrum olacak, aileleri mahrum olacak, kendileri mahrum olacak ve giderek gerçekten sosyal bir olaya dönüşecek, işsizlik daha da artacak.
En önemli konulardan biri -yani dikkatinizden kaçmamıştır- üç yılda ekmeğe yüzde 120 zam geldi ve giderek bazı kentlerde işte yerel yönetimlerin açtığı büfelerin önünde kuyruklar oluşuyor. Hele nüfusu kalabalık olan ailelerin en temel ihtiyacı olan ekmek konusunda fırıncılar, yurttaş ile tüccar arasında kalmışlar. Tüccar, fiyatı istediği gibi artırabiliyor. Bu konuda bir destek yapmak lazım. Artık Toprak Mahsulleri Ofisiyle mi olur, ekmeğe bir destek mi olması lazım, bunun bir çalışmasını yapmak lazım. Yoksa bir hane bir günde yaklaşık 40 lira ekmek parası vermek zorunda kalıyor. Bu, Türkiye'de giderek büyük bir krize yol açabilecek.
Rekabet Kurumuyla ilgili aslında konuşmak lazım. Biz Antalya'ya bütçe görüşmelerinde ve İş ve Aş Buluşmaları'nda gitmiştik. Şöyle bir olay yaşanıyor: Mesela karanfil üreticileri var, Viranşehir'den gelmişler, Mardin'in çeşitli bölgelerinden gelmişler, Serik'te karanfil üretiyorlar. Sadece 3 şirket istediği zaman istediği fiyatı belirleyebiliyor ve yurt dışıyla bağlantılı ve bir tekelleşmeye teslim olmuşlar. Bu üreticiler -o alın teri dışında- ürünlerini sokağa dökmek zorunda kalıyorlar. Keza domates, salatalık şeyinde de öyle, Finike tarafında da Kumluca'da da. Bir taraftan, işte 3 market, 4 market, tekelleşme, onlara karşı çıkıyoruz. Aslında Türkiye'nin birçok yerinde gerek boşluktan gerek denetimlerin olmamasından dolayı bir tekelleşme var, bir kartelleşme var ve üretici perişan oluyor, zaten tüketici mağdur. Üreticiler, böyle giderse artık ürün üretemeyeceklerini söylüyorlar.
Biz şimdi son dönemlerde hep marketleri konuştuk, 3 tane, 4 tane markete denetimler yapıldı, cezalar verildi. Peki, bu on-line satışlarla ilgili bir işlem var mı? Yani birkaç girişim oldu. Bu on-line yani 3 market... En başta biz esnaflarla ilgili söylüyorduk "Ya çivi de satıyorlar, ayakkabı boyası da satıyorlar, duvar boyası da satıyorlar, domates de satıyorlar." diye. Şu anda Türkiye'de 3 tane on-line site, bilemedin 4 tane on-line site her şeyi satıyorlar; domatesi de satıyorlar, çiviyi de satıyorlar, boyayı da satıyorlar, parfümü de satıyorlar, her şeyi satıyorlar. Ve Çin'deki firma, ortak olan, Türkiye'deki firmanın bir kısmını alan firma artık diyor ki: "Yeter!" Çin'deki firma Türkiye'deki firmaya, "Trendyol"a diyor ki: "Yeter, bu kadar yapmayalım." Buna rağmen sağlıklı bir denetim yok. Yasak mı? Hayır. Dünyada ne olmuşsa bunlarla ilgili bir düzenleme yapılması lazım ama bir taraftan da esnafı kollamak lazım, istihdamı sağlamak lazım, işsizliği hesaba katmak lazım, yoksullarla ilgili düşünceler var; bir taraftan da burada devasa bir tekelleşme... Telefonla siparişi veriyorsun ve belli bir fiyatta indirim yapıyorlar "Şu fiyatlar düşüktür." diye ama peşinden öbür fiyatları yükseltiyorlar. Bunlarla ilgili bir düzenleme yapmadığımız zaman yarın öbür gün bunlarla baş edemeyiz. Ve her bir gün milyonlarca yurttaşın aleyhine dönmekte ve giderek güçleniyorlar, bir an önce bunlarla ilgili düzenleme yapmak lazım. İlla birileri konuştuğunda bir soruşturma açmak, bir ceza vermek değil, bunlarla ilgili bir şey yapmak lazım.
Bir diğer konu, geçen yıl da söyledik size, markete gidiyorsunuz, peynir fiyatı 11 lira; birinde yazıyor 300 gram, birinde yazıyor 450 gram, birinde yazıyor 550 gram. Yani niye yurttaş kandırılıyor? Ve burada kitapçıkta yazmışsınız şöyle olacak, böyle... Zeytin, ya bir standardı yok mu bunun? Diğer kurumlarla, diğer bakanlıklarla konuşup bir denetim getirmemiz lazım; illa ceza kesmek değil, bir düzenlemenin olması lazım. Yani gittiğinizde aynı peynir markası 4 farklı pakette satılıyor. Niye yurttaş kandırılıyor? Niye bu ortam yaratılıyor? Aldatıcı bir algı operasyonuyla buna dönük bir çalışma yürütülüyor.
Bir başka konu Sayın Bakan, ben özellikle bu konuda istirham ediyorum, sizinle özel de görüşmek istiyorum: Habur Kapısı'ndan asfalt getirme işlemi. Belki Türkiye'nin birçok yerinde asfalt getirme işlemi... Sizin Bakanlığınızdan kısa bir süre önce Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle -daha önce serbesti- asfalt getirme lisansa bağlındı. Lisans sizden veriliyor, onun şartları nasıldır bilemiyorum ama şu anda Habur'dan sadece bir firma asfalt getirebiliyor. Ve ne kadar getiriyor biliyor musunuz? Günde -130 milyarlık bir kamyondur- 25 ila 30 milyonluk işlem yapılıyor. Ve bir kaba hesaplamayla firmanın kârı 1 milyon. GlobalGaz... Ortağı ve sorumlusu veya şirketin sahibi hemşehriniz. Habur'da başka bir insan oradan işlem yapamıyor. Batman'dan asfalt getirenler, Diyarbakır'dan asfalt getirenler, Doğubayazıt'a gidiyor, oradan İran'a geçiyor, İran'dan Süleymaniye'ye geçiyor, Süleymaniye'den Erbil'e geçiyor, tekrar aynı güzergâhtan dönüyor geliyor, maliyeti yükseliyor. Yani Kürtçe bir laf var "..."(x) Yani bundan daha iyisi can sağlığı. Yani bu yapılabilir mi ya? Ve bir yığın lisans başvurusu var. Yani biz diyoruz ki: "Belli şirketleri koruyorsunuz, belli şirketlere kolaylık sağlıyorsunuz." Niçin Habur'dan başka insanlar getiremiyor, başka şirketler getiremiyor?
Bir diğer konu, Erzurum Belediyesi -Sayın Aydemir burada- Ağrı Belediyesi, şirket kurmuşlar, onlar da İran'dan asfalt getiriyorlar. Hiçbiri asfalt getirmiyor, kiraya veriyorlar. Taşerona vermişler, komisyon alıyorlar. Bu ne iştir? O zaman bu asfaltları kim alıyor? Özel idareler, Karadeniz'deki bütün yerel yönetimler ve buna benzer...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Bu, işte "Birilerine peşkeş çekilme." dediğimizde, "hoş görülme" dediğimizde bu anlama geliyor. Eğer siz Habur'da günlük 1 milyon kazanabilen şirketler yaratabiliyorsanız, başka kişilere ruhsat vermiyorsanız, İran yolunu gösteriyorsanız; bu tümüyle ona bir fırsatçılık, haksız kazanç hem rekabet açısından hem kamu yönetimi açısından hem tüketiciler açısından. Bunların bir an önce düzenlenmesi lazım.