| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 18 .11.2021 |
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Evet, Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, sabahki oturumlarda epey bir gerginlik oldu, konuşmaların düzeyi ve gerginliği diyelim, içsel gerginliği. Esasında Sayın Bakan, bunu normal karşılamak lazım diye düşünürüm. Yani burada, gerçekten de sizin Bakanlığınız gibi bir Bakanlık konuşulurken özellikle muhalefet milletvekilleri kaçınılmaz olarak sizin faaliyetlerinizi anlamak ve değerlendirmek isteyeceklerdir. Bunun bir önemli sebebi var, o da çok büyük sayıda rakamlara ulaşan ihaleler yapan bir Bakanlık olmanızdır diye düşünüyorum. Ve de tabii, şunu da unutmamak lazım ki bu ülkede özellikle İhale Kanunu delik deşik edilmiş ise ve Bakanlığınız da İhale Kanunu'ndan kendisini sıyırmış olduğuna göre yani benim bildiğim kadarıyla, eğer yanlışsa düzeltin Sayın Bakan, sizin ihaleleriniz gizli çoğu zaman...
(Uğultular)
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Katırıcıoğlu, bir saniye.
Arkadaşlar, bakın, defaatle ben uyarıyorum sizleri, lütfen, lütfen sessizlik, rica ediyorum; hatip konuşuyor, duyamıyoruz birbirimizi, lütfen.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Yani biz biliyoruz ki hemen hemen devlet kurumlarının çoğunda, son yıllarda özellikle, Kamu İhale Kanunu'nun dışında durma çabası var ve özellikle Plan ve Bütçe Komisyonunda torba kanunlar içinde bazı değişiklik maddeleriyle çeşitli kurumlarımız Kamu İhale Kanunu'nun dışında durmak istemişlerdir. Sizin, benim bildiğim kadarıyla -2016'da veya o yıllarda- ihaleleriniz gizli yapılabiliyor, davet usulü yapılabiliyor, pazarlık usulü yapılıyor vesaire. Şimdi, benim elimde, doğrusunu isterseniz, bu kadar ayrıntılı bilgi yok ama şunu söyleyebilirim: Eğer -sizin gibi- çok büyük meblağlara ulaşan paraların söz konusu olduğu ihalelerin gizli yapılıyor olması, davet usulüyle yapılıyor olması daima şaibe üretir. Bu, sizin yanlış yaptığınız, şaibeli iş yaptığınız anlamına gelmez ama "Bal tutan parmağını yalar." işte "Devlete bir şekilde bulaşan servet sahibi olur." gibi genel kanaatlerin yaygın olduğu bir ülkede yaşıyoruz ve dolayısıyla da bu ihalelerle ilgili olarak halkımızın -esas itibarıyla bizler de öyle- kuşkularının olduğunu açıkça söylememiz lazım. Dolayısıyla da bir kere bunu tespit edelim yani sizin Ulaştırma Bakanlığınız böyle bir baskı altında. Bu şeye benziyor, bir benzetme yapayım isterseniz: Mesela TÜİK'in enflasyon rakamlarını doğru vermediğine dair bir kanaat var, toplumda yaygın bir kanaat var ve TÜİK doğru yapsa bile, esasında, bu kanaatten kurutulamıyor. Dolayısıyla sizin Bakanlığınızı da bu çerçevede düşünmek lazım gelir diye düşünüyorum.
Peki, neden gizli ihale yapıyorsunuz? Benim yine okuduğum, hatırladığım kadarıyla savunma işleri, güvenlik, istihbarat gibi gerekçeler söylüyorsunuz. Bu da aslında daha uzun konuşmayı gerektiren bir nokta. Eğer Türkiye demokratikleşemezse, eğer Türkiye hâlâ içinde savunma, güvenlik vesaire gibi meseleleri dert eden bir toplum olarak varlığını devam ettirirse siz de bu kamu ihalelerini, efendim, gizli yapmayı tercih edeceksiniz ve dolayısıyla da en azından toplum gözünde şaibeli ihaleler yapmış olacaksınız diye düşünüyorum.
Şimdi, bazı arkadaşlar şöyle bir kanaatteler, onu da söyleyeyim: Biz sanki yapılan her şeye, AK PARTİ'nin yaptığı her şeyi karşıymışız gibi bir kanaat var; o da tuhaf bir kanaat. Ama Uğur Bey'in yaptığı konuşma da bir ölçüde böyle bir içerikteydi. Değerli arkadaşlar, bizim derdimiz bu değil, bizim derdimiz olsa olsa kaynakları kıt olan bir ülkenin kaynaklarını nasıl kullandığıyla ilgili tercihlerini sorgulamak olur.
Şimdi, benim kuşağım bu "Köprüye hayır." meselesini konuşan bir kuşaktı, biz de "Köprüye hayır." demiştik. Şimdi, diyorlar ki: "Efendim, işte, o zamanlar da siz köprüye 'hayır' dediniz, bakın köprüyü kullanıyorsunuz." Ya arkadaşlar, biz köprüye 'hayır' dedik çünkü yoksul bir ülkenin kıt kaynaklarının nasıl kullanılacağıyla ilgili olarak başka tercihlerimiz vardı; biz o paralarla gerçekten ülkenin yoksulluktan kurtulmasına yönelik işler yapılmasını talep ediyorduk, istiyorduk. Ama buradan ne çıkardınız siz veya işte bize bu suçlamayı getirenler? "Efendim, bunlar her şeye karşı, köprüye de karşıydılar." Dert bu değil arkadaşlar, dert şu: Bu işleri kaça yapıyorsunuz? Gerçekten kıt kaynaklarımızı düşündüğümüzde bu tahsis doğru bir tahsis midir, anlamlı ve verimli bir tahsis midir? Bunları bir şekilde sorgulamamız lazım diye düşünüyorum ve dolayısıyla da eleştirilerimizin bu çerçevede olduğu bilmenizi isterim.
Şimdi, diyebilirsiniz ki: "Canım, bir tane bir örnek vereceksiniz şimdi." Evet, vereceğim şimdi, başka arkadaşlar da verdi: Zafer Havaalanı meselesi. Ya arkadaşlar, kusura bakmayın ama Zafer Havaalanı meselesi yaptığınız ihalelerde ne kadar yanlış yapma olasılığının yüksek olduğunu gösteriyor bana. Şimdi, düşünün, 3 şehir için düşünülmüş: Kütahya, Afyon, Uşak. Toplam nüfusu 1 milyon 280 bin zaten. Hesabı yaparlarken ne yapmışlar? 2020 için 7.429 kişi geçmiş, hesap 1 milyon 280 binmiş. Yani hata payı yüzde 99. Dolayısıyla da arkadaşlar, bu garanti hesaplarını yaparken yanlış yapma -hadi şaibeyi bir kenara bırakın- ama yanlış yapma olasılığının en çarpıcı örneğidir bu bence. Yani nasıl olur da 1 milyon 280 bin nüfusu olan bir bölgede, 1 milyon 280 bine yakın yolcu geçeceğini... Pardon, 1 milyon 678 binmiş nüfus, 1 milyon 280 bin, uçacak olan kişi hesabı yapılmış fakat 7.429 kişi 2020 yılında bu havaalanını kullanmış ve hata oranı da yüzde 99. Ve bu havaalanı yatırım maliyeti 50 milyon euroymuş, 2012-2020 arasında bu garanti kapsamıyla ilgili olarak 45,9 milyon ödeme yapılmış yani toplam maliyeti 50 milyon euro olan bir yere sekiz yılda bu garanti ödemeleriyle aşağı yukarı aynı para iade edilmiş bir bakıma.
Şimdi, dolayısıyla da arkadaşlar, yani eleştiriye karşı bir kere şey yapacaksınız...
Bakan yine bir yere gitti anlaşılan. Peki, evet, ne yapalım? Biz de Bakansız konuşuruz.
Değerli arkadaşlar, kusura bakmayın, bizim eleştirimize tahammül etmek zorundasınız çünkü biz toplum adına konuşuyoruz, toplumun temsilcileriyiz ve bizim sorduklarımız, sorduğumuz ve söylediklerimiz de büyük ölçüde halkın bize sorduğu ve öğrenmek istediği şeyler. Dolayısıyla da ben tekrar edecek olursam, garanti verilerek yapılan kara yolları, işte, köprüler vesaire bunların kendisiyle ilgili bir sorunumuz yok ama bu hesapların yapılışı ve bunların maliyetiyle ilgili olarak bir meselemiz var, bir sorunumuz var ve bunları da anlamak istiyoruz.
Şimdi, dolayısıyla da nereye getirmek istiyorum? Şuraya getirmek istiyorum değerli arkadaşlar: Bu ihale yasasıyla, yani ihale yasasının dışında durarak, gizli ihaleler yapma imkânıyla eğer çalışıyorsanız bir Ulaştırma Bakanlığı olarak, kusura bakmayın, yanlış bir iş yapıyorsunuz. Ve affedersiniz, halkımızın söylediği deyimle "ağzınızla kuş tutsanız" bu şaibeden kurtulamazsınız. Neden? Çünkü şeffaf olmayan bir ihale sistemiyle yapıyorsunuz, davet usulüyle yapıyorsunuz çokluk veya pazarlık usulüyle yapıyorsunuz. Dolayısıyla da değerli arkadaşlar, bu kamu harcamalarında, kamu harcamalarının nasıl yapıldığıyla ilgili olarak eğer şeffaflık ilkesini pas geçerseniz, kaçınılmaz olarak olsun veya olmasın ama yolsuzlukların önünü açmış olursunuz. Yani, bugün itibarıyla elimizde böyle bir bilgi yok, benim elimde en azından bir bilgi yok, onun için de belli bir suçlama yapacak değilim.
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Katırcıoğlu, lütfen tamamlar mısınız.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, bitiriyorum.
Ama kamuoyuna yansıyan rakamlardan ve yapılan tartışmalardan anlıyorum ki bu ihalelerle ilgili ciddi sorunlar var ve bu sorunlar sizi de bağlıyor, sizi de şaibeli hâle getiriyor dolayısıyla da bundan sizin de kurtulmak isteyeceğinizden emin olduğum için de bu meseleyi tekrar gündeminize alıp bu gizli ihale yapma meselesinden vazgeçmenizin yararlı olacağını düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.