| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 18 .11.2021 |
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; Türk ekonomisinin bir yıllık makroekonomik çerçevesinin çizildiği bu bütçede biz milletimizin beklentilerinin ne kadar karşılandığına bakarız, dolayısıyla da yatırımlarla ilgili olanları inceleriz. Cumhurbaşkanı Yardımcısı sunuş konuşmasında "2022 yılı bütçesinde yatırımlara ayrı bir önem veriyoruz." dedi. Nerede yatırım var diye baktık, yatırım için ayrılan kaynak yok mertebesindedir. Devam etmekte olan kamu-özel iş birliği projeleri kapsamında yandaş müteahhitler için ayrılanlardan başka yatırım yok sayılır. Faizlere 240 milyar, garantili yatırımlara 42,5 milyar ayrılınca yatırıma para kalmamıştır. Yolcu, hasta ve araç sayılarına göre verilen garantiler bugünümüzü değil geleceğimizi de satmak anlamına geliyor. Üstelik bu yatırımlar, maliyetinin birkaç kat fazlasına apaçık haksız ödemeler yapılarak yapılmıştır. Yanlış hesapları ortaya koyarken de "Bunlar yatırımlara karşı çıkıyorlar." diyerek algı oluşturulmaktadır. Oysa gerçek öyle değil. Burada bir kez daha tekrarlamakta fayda görüyorum; biz yatırımlara değil ranta karşıyız. Haksız ödemeler yapılırken bir başka algı yaratılarak "Devletten bir kuruş çıkmadan yatırım yapıyoruz." denilmektedir. Kuruş çıkmıyor, milyar dolarlar çıkıyor; çıkanlar da milletin cebinden ve gelecek nesillerin nafakasından çıkıyor, hayatı boyunca bu yatırımlardan hiç yararlanmayacak olan vatandaşlarımızın bile cebinden çıkıyor. İmar değişiklikleri ve özelleştirmelerle birlikte kamu ihalelerinde çok büyük vurgunların yapıldığı, ülkenin soyulduğu kanaati ne yazık ki kamuoyunda oluşmuş durumdadır.
Sayın Bakanın sunuş konuşmasında Kanal İstanbul'la ilgili kesinlikle yapılacağına dair sözler yer almıştır. Ben sizlere bir şey söyleyeyim mi? Kesinlikle yapılmayacak. Kendileri de yapılmayacağını biliyor, biliyor da niçin böyle konuşuyorlar? Çünkü her konuştuklarında gündemi meşgul etmeye devam ediyorlar, kendi taraftarlarını yani körü körüne bağlı olan kesimi memnun edip bağlılıklarını devam ettirmek ve yerli yabancı rant yiyicilerin ilgisini çekmek için konuşuyorlar. Ben nasıl kesinlikle yapılmayacak diyebiliyorum? Çünkü "Temel attık, ihale ettik." denilen projelerin hiçbiri doğrudan Kanal İstanbul'la ilgili değil. Sazlıdere Köprüsü Kuzey Marmara Otoyolu'na ait, Halkalı-Ispartakule arası demir yolu ise Halkalı-Kapıkule demir yolu projesinin bir parçasıdır. ÇED raporundaki çelişkiler giderilmemiştir, fizibilite raporu olmadan ihale evraklarını kapsayan ihale dosyası hazırlanamaz. "Fizibilite raporu hazır." denildi ama ortada yok, neyin ihalesi yapılacak? İhale yapmaya yeterli evrak yok, uluslararası hiçbir firma da ihaleye girmez. Cumhurbaşkanının en yakınlarında bile böyle devasa bir yatırımın yapılabilme şartlarının uygun olmadığını bilenler var.
Buradan Sayın Cumhurbaşkanına da duyurmak istiyorum, Kanal İstanbul konusunda karar vermek için yapılmasına karşı olanların gerekçelerini dinlemek daha doğru olmaz mı? "İnadına yapacağız." diyorsunuz, "Başladı." diyorsunuz, "Kazıya da yakında başlanacak." diyorsunuz. Bu bir projeyse bütüncül olarak değerlendirmek gerekmez mi? Her ne kadar bedeli tam olarak bilinmiyorsa da "Dünyanın en büyük ihalesi olacak." dediniz; gerçekten de çok yüksek olacağı anlaşılmaktadır. Bu bedeli Türk milleti ödeyecek. Zaten çok borçlu olan ülkeyiz. Gelecek nesillerimize bırakılacak olan bu kadar yüksek borçlar için yazık değil mi?
Ayrıca şu soruların cevabını da öğrenmek Türk milletinin hakkı değil midir? "Yapıldığında Marmara Denizi geriye dönüşü olmayacak şekilde ölecektir." diyen bilim insanları haklı çıkarsa ne olacaktır? Boğaz'ı korumak için yapılıyorsa eğer Boğaz geçişlerinin düzgün bir ivmeyle azaldığı niçin dikkate alınmıyor? Petrol ve doğal gazın taşınması için yeni alternatif yollar devreye girerken ve gemi boyutlarının çok artması ortadayken gemi sayıları niçin artacak?
Bu soruları çoğaltmak mümkün, zaman çok sınırlı ama biraz da inatlaşmak üzerinde durmak istiyorum. Normal hayatta bile çok yanlış bir davranış olarak kabul edilen inatlaşmanın devlet yönetiminde yeri olmaması gerekir. Türk Dil Kurumu sözlüğünde "Bir konuda direnme, ayak direme, diretme." olarak geçiyor.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - İslam Ansiklopedisinde ise "Uzaklaşmak, topluluktan ayrı durmak, yoldan çıkmak, haktan sapmak gibi anlamlara gelen inat, ahlâk kavramı olarak genellikle kişinin bir görüş, inanç ve davranışı doğru olduğunu bilmesine rağmen reddetmesi, aykırı davranmakta direnmesi" şeklinde açıklanmaktadır.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, süreniz tamamlanmıştır.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Son cümlemi bitireyim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - CHP Grubundan Sayın Ahmet Akın'a söz veriyorum.
Sayın Akın...
AHMET AKIN (Balıkesir) - Sayın Başkan...
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, herkese verdiğiniz gibi benim de son cümlelerimi tamamlamam gerekir.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun son cümlenizi söyleyin.
Uyardım ben son cümleleriniz diye de...
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Ama herkese verilen otuz saniye, kırk saniye niye esirgeniyor acaba?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Herkese vermiyorum, bazıları fiilen kullanıyorlar ama buyurun, söyleyin.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Bakana iki soru soracağım. Bir tanesi...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümle dedim, iki soru sorma hakkınız yok. Çok sayıda bekleyen arkadaşımız var, böyle bir uygulamamız yok, rica ediyorum.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Ama bu yapılan doğru bir davranış değil, değil Sayın Başkan.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Soru-cevap kısmımız var, onda gelin, sorularınızı sorun.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Yani buna niye alındınız? Söylenecek çok şey vardı ama söyleyemedim aslında.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Hayır, alınmadım, çok şey söyleniyor, çok sayıda talep var, kuralları uygulamak zorundayım, lütfen.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Olmaz böyle bir şey ama!
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Kuralları uyguluyorum, iki soru soracak vaktiniz yok.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Çok kısa sorularım, çok kısa. Bir tanesi şu...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Soru-cevap kısmımız var, orada gelirsiniz, sorarsınız.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - İşsiz inşaat mühendisleri soruyor: "Karayolları Genel Müdürlüğüne teknik personel alımının akıbeti ne olacak?"
Diğeri de gene çok kısa: Buradaki bürokratlar kendilerini vekil olarak tanıttılar, niçin asaleten atanmıyorlar?
Biz İYİ Parti olarak bu bütçenin hayırlı olmasını diliyoruz. İnşallah İYİ Parti iktidarında her şeyin en iyisini de yapacağız, bunun da böyle bilinmesi istiyorum.