| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 19 .11.2021 |
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genelde, Kültür Bakanlığında son konuşmalar bana kalıyor.
Önce başarılar dileyelim sizlere, bürokratlara. Dinleyen arkadaşlara da ben saygılarımı sunuyorum.
Kimi zaman istemediğimiz tartışmalar olmakta ve bazen birbirimizi yaralayabiliyoruz, onu önlememiz lazım. Sağlık çalışanı, hekim olmam nedeniyle, daha çok önlemek, korumak ve bazı şeylerin üstesinden gelmek öncelikli hedefimiz olması lazım yani olası krizleri önlemek.
Biz burada Bakanlıkla ilgili, bütçeyle ilgili konuştuğumuzda daha çok nelerin olması gerektiğini dile getiriyoruz ve gittiğimiz gezilerde seçmenlerle, halkla buluşmalarımızda bize aktarılan bilgileri paylaşıyoruz. Önemli olan, sesi duyulmayanların sesi olabilmek, sesi hiç çıkmayanların sesini yansıtabilmek, önemli olan bu. Korumakla, önlemekle yola çıktığımızda -anımsarız- Türkiye'de geçmiş yıllarda kimi uygulamalarda hiç kimse konuşamıyordu, karşı çıkamıyordu, "başörtüsü" dendiğinde ayaklanma oluyordu, mesela şimdi aşıldı. Kürt meselesi veya Kürtçeyle ilgili konuşmalar da böyleydi ve nitekim belli bir aşamaya geldi.
Sayın Bakan, şimdi arkadaşlar kitapları dağıttılar, teşekkürler. Yıllarca Kürtler inkâr edildi, "kart kurt sesi" denildi. Kimi zaman Türk Dil Kurumunun -buradadır- ilk sözlüklerinde "bir ağaç", "mobilya üretiminde kullanılan bir ahşap türü" diye tanımlanıyordu. Geldiğimiz aşamada Kürtlerin kendi talepleri konusundaki direnmeleri ve Adalet ve Kalkınma Partisinin Türkiye tarihinde bu konuyla ilgili konuşmaları ve açılımları oldu. Ondan önce de çeşitli girişimleri oldu, hep dış mihraklardan söz edildi, dış mihraklar engel olmuştu.
Şimdi, Kürtçe bilen vardır aranızda; okuma yazması biraz farklı, bazen konuşabiliyorsunuz ama okuma yazma bir eğitim olmadığında zor. Ben hekimim, Kürtçe konuşuyorum, Kürtçe okuma yazmayı ben doktor olduktan sonra öğrendim. Ekrem Bey, bilmiyorum, okuma yazmanız Kürtçede nasıl? Sayın Bakan, mesela Türkçede "dil" yazılır "i" harfiyle, "dil" diye okunur. Türkçede yazılan "i" harfi Kürtçede nasıl okunur biliyor musunuz sevgili arkadaşlar? "ı" diye okunur. Yani siz Türkçe yazılan "dil"i Kürtçe okursanız "dıl"dır. Peki, Kürtçede "dıl" nedir Ekrem Bey? "Kalptir", "yürektir." O yüzden, dille ilgili konuşmalarda Kürtlerin kalbinin kırılmaması lazım, bu konuda yapıcı olmak lazım. Şimdi, arkadaşlar getirdiler, çok teşekkürler bu kitaplar... İlki ne zaman basılmış? 2006'da Avrupa Birliği, Türkiye'ye demiş ki: "Hiçbir kütüphanenizde Kürtçe kitap yok." Gidip geliyorlardı ya, denetliyorlardı. Keşke Avrupa söylemeseydi, keşke söylemeseydi, biz kendi kendimize deseydik ki milyonlarca insan var -milyonlarca diyorum- ve hepimiz biliyoruz, keşke kütüphanelerimizde Kürtçe olsa.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sayın İpekyüz...
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Ben bitireyim Ekrem Bey.
Ve o dönem 2006'da böyle deniyor. 2010'da kitap basılıyor "Mem û Zîn" ve bazı girişimler de oluyor. En son kitap ne zaman basılmış biliyor musun Sayın Bakan? Biz geçen yıl da konuşmuştuk, şu: Bize dağıttığınız kitap 2019-20. Peki ondan öncekiler nasıl?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY - Şu anda baskıda.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Teşekkürler, ben teşekkür ediyorum.
Ama Sayın Bakan, benim şimdi anlatmak istediğim: 2006-2016, on yılda 5 kitap, on yılda 5 kitap. İki yıla 1 kitap düşüyor yani bunun sayısının artması lazım, milyonlardan söz ediyoruz. Bakın, Sayın Cumhurbaşkanıyla beraber gittiniz Batman'a, niçin sizi Kürtçe karşıladılar? Niçin? Yani niçin Afyon'da sizi Kürtçe karşılamıyorlar da Batman'da Kürtçe karşılıyorlar? Ve müzik öğretmeni orada "..." diyor, ikinci kıtası "..." diye gidiyor, yok. Şimdi bu, desinler, ben yapınca oluyor, başkaları yapınca olmuyor demek olmuyor; tümüyle net olmak lazım.
Şimdi, diyelim ki siz konuştuğunuzda, Ekrem Bey konuştuğunda problem olmuyor. Kızıltepe'de doktorlar, sağlık memurları Kürtçe broşür basıyor: "Pandemide aşının nasıl yapılması lazım? Aşının önemi." Kaymakam yasaklıyor. Şimdi buna ne diyeceksiniz? Şimdi, evet, bazı yetkiler sizin elinizde değil, bazıları Bakanlığın elinde değil. Bazı bilgileri de vereceğim ama bazı şeylerde, siz Türkiye Cumhuriyeti'nin Bakanısınız, Bakanlar arasında koordinasyon olması lazım ve engel olmanız lazım. İstanbul Valiliği, Mezopotamya Kültür Merkezi "..." diye, NÇM diye 30 yaşında... Ne yapmış bu? Kürt tiyatrosuyla ilgili, Kürt sanatıyla ilgili, müziğiyle ilgili, edebiyatıyla ilgili çalışmalar yapmış, otuz yıl. Bir tarih, bir hikâye. 30'uncu yılını İstanbul'da kutlayacak. Kutlamak için ne yapmanız lazım? İstanbul Valiliğine başvuracaksınız. İstanbul Valiliğine başvurmuş, İstanbul Valiliği izin vermiş, Bostancı Kültür Merkezi'nde. Hazırlıklar yapılmış, davetiyeler basılmış. Herkes o İstanbul'un trafiğinde oraya gidecek, on iki saat kala Kadıköy Kaymakamı yasaklıyor. Şimdi, bir Kültür Bakanı olarak -yani geçen yıl da konuşmuştuk bu tiyatro oyunuyla ilgili- ne diyeceksiniz buna? Yani Vali izin vermiş, Kaymakam yasaklıyor ve buna ne diyeceğiz arkadaşlar? Yani normalde, sizin müdahale etmeniz lazım, biz söylediğimizde değil. İşte, o zaman sessizlerin sesi olması lazım. Mezopotamya Kültür Merkezi şimdi her ilde gidip etkinlik yapmaya çalışıyor ama yine engellerle karşılaşıyor. Ama inanın Batman'da Cumhurbaşkanını karşılayan parçayı onlar da söylese bir problem yok, zaten biz bunu yaparsak şey olur, zenginleşir. Şimdi, arkadaşlar diyorlar ki: "Niçin Afyon'da Kürtçe seçim propagandası yapmıyorsunuz? Sinop'ta yapmıyorsunuz?" Niçin? Bunu kendi kendimize soralım. Yani Kürtlerin yaşadığı illerle ilgili söylediğimizde bir kıyamet kopuyor ama bir gerçek var. Niçin, mesela, Sinop'a gittiğimizde farklı bir dille çalışma yürütmüyoruz, Karadeniz'de daha çok oranın yöresiyle ilgili konuşuyoruz? Türkiye'nin zenginliğini kabul etmemiz lazım. Bu zenginliklerle ilgili konuştuğumuzda da farklılık değil birleştirmenin dili olması gerektiğini söyleyelim. Kimi zaman kullanılan kavramları kimi parlamenterler, iktidarda olanlar kullandığında onlara "azat" ama ben "..." dediğimde sıkıntı çıkıyor. Böyle bir şey kabul edilemiyor. O yüzden, sessizlerin, daha çok konuşmayanların... Ben, şimdi -zamanı da kullanmak için- Kürtçeyle ilgili bir yığın yasak çıkartabilirim son dönemde... Ya ama ben, en basit, pandemiden, çok masum bir şeyden söz ettim ya, bundan söz ettim diye sıkıntı çıkıyor.
Sayın Bakan, bakın, Diyanet İşleri Başkanlığının internet sayfasında 6 dilde yayın var, Kürtçeyle ilgili yok. Şimdi ne diyeceksiniz buna? Bir diğer konu: Sizin Bakanlığa baktım -yani, zaten geçen yıl da söylemiştim- sadece Türkçe, İngilizce var. Tarama yapıyorsunuz, çok iyi bir tarama sistemi var sizin Bakanlıkta, yani istediğiniz şeyle ilgili -ben teşekkür ederim Bilgi İşleme de- 17 dilde araştırma yapılabiliyor bir yayın hakkında, Kürtçe yok. 17 dil, az önce baktım, 17 dilde tarama yapılabiliyor. Şimdi, o zaman ben sizin, Kürt kültürüne bunu nasıl yaptığınızı diyeceğim yani bunu iki yılda bir...
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Kürtçe mevlit...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ekrem Bey, ikili diyaloğa girmeyelim, usulümüzde yok ikili diyalog.
Necdet Bey, devam edin lütfen.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Ekrem Bey, Kürtçe mevlitten sebep Kürt diyanetinde imamlık yapan, Kürt medrese eğitimi görmüş bir yığın kişi de gözaltında, cezaevinde. Yani sizin de onlara sahip çıkmanız lazım, aileniz bir âlim. Meleler... Melelerin ne olduğunu biliyorsunuz.
Şimdi, bunu karşılıklı yapmayalım, beraber gidelim, bütün bölge illerini gezelim.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sayın Başkan...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Karşılıklı konuşma usulümüz yok Ekrem Bey, lütfen.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Böyle yaparsanız hiç inandırıcı da olmazsınız.
Sayın Bakan, bakın, bir diğeri şu: Kayyumlar. Kayyumlar, ilk geldiklerinde ne yapıyorlar biliyor musunuz? Siz tiyatro oynatsanız Kürtçe, daha fazla kitap bassanız o tabelaları sökemezler, o tiyatroları kapatamazlar. Siz iki yılda bir kitap yayınlarsanız kayyumlar da bundan cesaret alır. Kayyumlar Siirt'te Celadet Bedirhan Kütüphanesini yıkar, başka yerde, gezen otobüsü engeller ama siz kütüphanelere ne kadar fazla önem verirseniz, Kürtçe kitap alımlarına önem verirseniz, yılda 3 tane kitap basarsanız; Türkiye'nin her tarafında -yarı Türkçe yarı Kürtçe olsun- oyun gezdirirseniz, tiyatro gezdirirseniz, opera düzenlerseniz, konservatuar açarsanız kayyumlar bunu yapamaz ama şu anda güvenlikçi politikalar bunu yönetiyor.
Bakın, Emniyet Genel Müdürlüğü kadına şiddetle ilgili bir merkez açmış. Nedir merkez? KADES. Acil durumda -kadına şiddet- 6 dilde başvuracağı... Kürtçe yok. Şimdi, ben bunu söylediğimde kıyamet mi kopuyor? İşte, sessizlerin, sesini duyurmak isteyenlerin duyulmaması, görünmemesi sıkıntıdır.
Şimdi, burada, biz ne diyoruz: Görmüyorum, işitmiyorum, duymuyorum. Ama gören var, işiten var, duyan var ve en önemlisi, yaşayan var.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Toparlayalım Necdet Bey, süreniz tamamlanmıştır.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Yaşayanlar, bu sorunlarına birileri eğilmediği sürece, sahip çıkmadığı sürece, o zaman, bu ülkede asıl bölücünün onlar olduğunu söylüyorlar, asıl tehlikenin onlar olduğunu söylüyorlar ve hesaplarına gelince bunu kullandıklarını, hesaplarına gelmeyince kullanmadıklarını düşünüyorlar. Biz bir lütuf istemiyoruz, ihsan istemiyoruz; eşit bir şekilde ele alınmasını istiyoruz. Bu şekilde yaklaşılırsa amenna, her problemi konuşalım.
Teşekkür ediyorum.