KOMİSYON KONUŞMASI

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Sayın Soylu, Alevi toplumunun temel hak ve taleplerini AİHM'in, Yargıtayın kararlarına rağmen yerine getirmeyen iktidarınız, sizin Bakanlığınıza ait danışmanlar aracılığıyla Alevi cemevlerini gezip "Boya, badana, demir, çimento, sandalye, masa, elektrik, su ihtiyaçlarınız var mı?" diye soruluyor. İktidarınızın, İçişleri Bakanlığı aracılığıyla, Alevilerin sorunlarını çözmek yerine, yeni oyunlar peşinde olduğu anlaşılıyor.

Alevi çalıştaylarında da yapmaya çalıştıklarınızdan sonuç alamayınca, bugün başka yöntemler deniyorsunuz. Aldığımız duyumlara göre, Alevi cemaati başkanlığı kurmak istiyorsunuz. Aleviler, Diyanet kurulduğundan bu yana karşı çıkmışlardır, Diyaneti inkâr ve asimilasyon kurumu olarak görmüşlerdir. Diyanetin içinde kurulacak Alevi cemaatleri başkanlığı da aynı şeydir.

Alevi inancında, erkân yürütenler, hizmet edenler, ceme katılanlar, taliplerinden her şeyden önce rızalık alırlar. Rızalık, Aleviliğin olmazsa olmazıdır. Siz maaşlı bir dede veya imam gönderip toplumun rızalığı olmadan inanç hizmetleri yaptıramazsınız, Aleviler asla bunu kabul etmezler.

Alevilik kendine özgü bir inançtır, kendine özgü yolu ve ritüelleri vardır. Dedeler ve analar, hizmet ve erkânlarını maaş karşılığında yapmazlar. Hizmet, Hak için yapılır. Hizmet yürüten mürşitler, taliplerinin hakkullahlarıyla, lokmalarıyla yaşarlar.

Dede ve anaları devletin memurları hâline getirmek istiyorsunuz. Pirimiz Pir Sultan'a da böyle bir teklif yapılmıştı. Bu teklifi haram olarak değerlendirip kabul etmemiştir. Bugün de Alevilerden bu Pir Sultan duruşunu göreceksiniz.

Buradan size soruyorum: İçişleri Bakanı olarak sizin bu süreçte misyonunuz nedir? Neden danışmanlarınızı cemevlerine boya badana, kapı pencere sormaya gönderiyorsunuz? Alevilerin en büyük sorununun eşit yurttaşlık haklarının gasbedilmesi olduğunu bilmiyor musunuz?

Siz dokuz yıl önce Demokrat Parti Genel Başkanıyken "Kürt sorunu, Alevi sorunu, cinsiyet sorunu Türkiye'nin üç temel sorunudur." demiştiniz. Peki, Sayın Soylu, zamanında çözülmesi gereken sorunları olduğunu düşündüğünüz bu kesimleri neden bugün yok sayıp kriminalize ederek veya para pul, maaş ve memurluk bahşederek susturabileceğinizi sanıyorsunuz? Zamanında sayıp sayıştırdığınız bir iktidara bugün makam ve güç için biat etmenizden olsa gerek. Aynı ödüllerle Alevilerin de kandırılması için özellikle siz mi tercih ediliyorsunuz? Hiç kusura bakmayın, Alevilerden böyle rüşvetlerle devşirecek dönekler bulamazsınız. Alevilerin sorunlarını çözmeye niyetli ve samimi olsanız hiç böyle yollara tevessül etmez, sadece eşit yurttaşlık kapsamında bu sorunları çok rahat çözebilirsiniz. Bu konuda kanun teklifi de verdim. Kanunlarda ibadet merkezleri sayılırken kilise, havra, sinagog, caminin arkasına cemevi eklenmesi gerekiyor. Alevilerin sorunlarını çözmek bu kadar basit. Biz cemevlerimizi kendimiz yaptık, Aleviler sadaka istemiyor, eşit yurttaşlık hakkını istiyorlar.

Son yıllarda Alevilere yönelik nefret söylemleri, iktidarın beslediği kalemler ve sarayın danışmanları tarafından bilinçli olarak köpürtülmektedir. Eski AKP Milletvekili ve Erdoğan'ın metin yazarlarından Hüseyin Besli Akşam gazetesindeki köşesinde Kürt Alevilere "çifte kavrulmuş yalancılar" diyerek çok net bir nefret suçu işlemiştir. Sarayın eski danışmanlarından Hayrettin Karaman da bir süre önce "Alevilerle evlenilmez." diye bir fetva yayınladı. Alevilere karşı işlenen nefret suçlarına karşı yargının görevini yerine getirmemesinden ve hep cezasız kalmasından cesaret alan bu zihniyetin sorumlusu, sırtını dayadığı iktidarınızdır.

Bu iklimden faydalanarak hayatın her alanında Alevilere yönelik artan nefret söylemleri ve tehditler bir rutin şeklinde devam etmektedir. Bu nefret ve tehditlerin rutinleşmesinin yöntemlerinden biri olan Alevi evlerinin işaretlenmesi vakalarına yetkililer "Sarhoş veya çocuk işidir." diyerek bireysel duruma indirgeme eğilimindedir. Bu rutinliğin hız kesmemesinin nedeni, kamu otoritesinin hiçbir şekilde harekete geçmemesinden kaynaklanmaktadır. Alevilerin evlerine çarpı işareti konması ve tehdit içeren yazılar Alevi toplumuna karşı nefret suçuna girmektedir. Bu nefret suçunu işleyenlerin üzerine ciddiyetle gidilmemesi, faillerine ulaşılmaması, kamuoyuna bu konularda yeterli bilgi verilmemesi ve bunu yapanların hiçbir cezai işleme tabi tutulmaması Alevilere düşmanlık besleyenlere cesaret vermekte ve aramızda dolaşmaktadır.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım lütfen.

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Kobani protestoları ile Kerbelâ'yı bir konuşmanızda karşılaştırdınız, oldukça doğrudur ancak Kerbelâ zulmünde zalimliği ve katliamcılığı temsil eden nasıl Yezit ise Kobani'de bu zulmü ve zalimliği temsil eden de İŞİD ve İŞİD destekçileridir.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Zeynel Bey, süreniz dolmuştur, teşekkür ediyorum.

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Ben de teşekkür ediyorum.