KOMİSYON KONUŞMASI

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, Gençlik ve Spor Bakanlığımızın değerli bürokratları, bağlı kuruluşların değerli yöneticileri, çok kıymetli milletvekilleri, basınımızın değerli mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gençlik ve Spor Bakanlığımızın 2022 bütçesini konuşacağız birazdan ve bence daha önemlisi hepimizin her fırsatta övündüğü gençlerimizin Türkiye'deki durumunu, sorunlarını konuşacağız. Konuşmamda ben birkaç başlıktan bahsedeceğim Sayın Bakan; önce barınmadan, burstan, işsizlikten sonra zamanım kaldığı noktada sağlıklı nesiller yetiştirmek için en önemli konulardan biri olan spor faaliyetlerinden bahsetmek istiyorum.

Öncelikle, sunumunuz için teşekkür ederim fakat sunumunuzu dinleyince acaba Sayın Bakanla biz farklı ülkelerde mi yaşıyoruz diye de düşünmedim değil. Elli üç dakikalık bir sunum yaptınız ve Türkiye'deki gençlerin sorunlarıyla hiç uyuşmayan bir tablo çizdiniz ve karşımıza koydunuz. Nüfusumuzun dörtte 1'ini temsil eden bir koltukta oturuyorsunuz, Gençlik ve Spor Bakanlığındasınız ve gençlik yükünü sırtınıza almış durumdasınız. İşte, bundan kaynaklı olarak bence gençlerin sorunlarına daha yakından bakmanız gerekiyordu. Tabii, gençler de ilk seçimlerde sizin işinizi başarılı yapıp yapmadığınızın cevabını sandıkta verecekler.

Değerli arkadaşlar, ben bugün Türkiye'de gençlerin ne hissettiğini de biraz size anlatmak istiyorum. Neden bu ülkeden kaçmak istiyor gençler, biz bunu nasıl tersine çevirebiliriz ve Türkiye'de genç olmak ne demek, bunu da anlatmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, öncelikle Bakanlığın birinci meselelerinden birinden bahsedeyim: Barınma meselesi. Sayın Bakan da bahsetti, bir buçuk yıllık bir pandemi sürecinin sonunda yurtlar, üniversiteler açıldı. Tabii, öngörülü olmak, gerekli planlamayı yapmak Bakanlığın işi, öğrencilerin işi değil ne yapacaklarını planlamak ama görüyoruz ki Bakanlık bir buçuk yıllık süreçte hiçbir teknik yatırım yapmadan hazırlıksız yakalanmış. Yine, 2018 yılı bütçesinde buradaydık, Sayın Osman Aşkın Bak Bakandı, bize dedi ki: "800 bin hedefimiz var yurt konusunda, yatak kapasitesi konusunda." Görüyoruz ki Sayın Bakan bugün "742 bin 780 yatak var." dedi, ben güncelledim, benim verilerimde 730 bin yatak görünüyordu. 3 milyon 800 bin örgün öğretimdeki öğrenci için 742 bin yatağımız var yani her 5 öğrenciye bir yatak düşüyor. Tabii, Adalet ve Kalkınma Partisi planlama meselesinden çok uzak olduğu için böyle rakamlarla, biraz da yurt dışındaki rakamları da manipüle ederek bizi yanıltacağını düşünüyor ama biz Türkiye'deki rakamlardan, gerçek rakamlardan ve bölgesel rakamlardan bahsedeceğiz.

Tabii, bütün rakamları konuşunca sanki işler iyi gidiyormuş gibi görünüyor ama 2020-2021 yılı için İstanbul'da ne kadar öğrencimiz var diye baktığımızda 802 bin 131 öğrenci var örgün öğretimde. 32 öğrenciye 1 yatak düşüyor yani gördüğümüz zaman 32 öğrenci ancak 1 yataktan yararlanabiliyor. Peki, İstanbul'da kaç yurt var diye sorarsam hepiniz çok şaşıracaksınız, İstanbul'da 21 devlet yurdu var. Yine, SODEV'in yapmış olduğu bir araştırmada Ankara ve İzmir'de -çünkü buralar da üniversite öğrencilerimizin yoğunluklu olduğu bölgeler- yine yatak başına düşen öğrenci sayısı 11'le sınırlanmış. 4 Ekim 2021 günü bir CİMER başvurusu yaptım, CİMER başvurusuna şöyle bir cevap geldi, Sayın Bakan rakamların bir kısmını söyledi: Türkiye genelinde 624 bin 237 başvuru sonucunda yurtlara yerleştirilen öğrenci sayısı 440 bin 303 yani bu verilere göre ikinci yerleştirmede 183 bin 934 öğrencinin ekim başı itibarıyla açıkta olduğu görünüyor. Zaten siz bu öğrencilere "Gidin, başınızın çaresine bakın." diyorsunuz, sonra da "Biz yüzde 90-95 başarılı olduk." diyorsunuz. Aslında siz şunu itiraf ediyorsunuz, diyorsunuz ki: "Biz sessiz ve sakin biçimde yurt meselesinden, barınma meselesinden çekildik hiç sesimizi çıkarmadan."

Bir de şu dördüncü ve beşinci yatak meselesi çıktı Sayın Bakan, bu da yeni çıktı. Dördüncü ve beşinci yatağı koyarak diyorsunuz ki: "Biz kapasiteyi artırdık." Azaltılan porsiyonlar da bunun cabası yurtların yemekhanelerinde ve son rakamı bizle özellikle paylaşmanızı istiyorum yani bu 742 bin rakamı o atılan artı dördüncü, beşinci yataklarla mı yoksa gerçekten bir yatırımla mı sağlanmış? Benim tahminim dördüncü ve beşinci yataklarla sağlanmış.

Tabii, üçüncü ve dördüncü yatağı atmakla da iş bitmiyor, bir de işin en önemli kısmı var: Barınma koşulları. Siz her fırsatta diyorsunuz ki: "En modern otel zincirleriyle rekabet edecek yurtlara sahibiz." Ben de size Sayıştay raporunu okumak istiyorum: "Konut veya iş yeri niteliğindeki bazı binaların öğrenci yurdu olarak kullanıma uygun olmadığı hâlde kira sözleşmelerinin feshedilmediği ve bazı sözleşmelerin süresinin uzatıldığı görülmüştür. Deprem, yangın, imar mevzuatlarının gerektirdiği teknik asgari koşulların sağlanmadığı yurt binalarında öğrenci barındırılması telafi edilmeyecek zararlara yol açabilecektir." Bu vebali nasıl alıyorsunuz Sayın Bakan? Can güvenliği olmayan yurtlarda öğrencilerimizi yatırmanın vebalini nasıl alıyorsunuz, yarın başlarına bir sorun gelirse bunu nasıl vicdanınıza sığdıracaksınız?

Şimdi size bazı fotoğraflar göstereceğim, Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlar bu fotoğrafları görmekten hep hicap duyuyorlar ve sanırım Sayın Cumhurbaşkanına da hiç bu fotoğrafları göstermemişsiniz, çünkü Sayın Cumhurbaşkanı her fırsatta diyor ki: "Odalar 2 ya da 3 kişilik." Buyurun size göstereyim Zonguldak KYK Erkek Yurdu değerli arkadaşlar, bakın, kaç kişilik oda? 6 kişilik olarak görüyorum. Devam edelim, Ankara Tahsin Bağlıoğlu Yurdu, buyurun.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Eskiden kaç kişiydi?

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Ben 2004 yılında öğrenciydim, 4 kişilik odada kalıyordum Sayın Vekilim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Çelebi, ikili konuşma usulümüz yok, rica ediyorum.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Buyurun, 6 kişilik yine. Devam edelim, Ankara Cebeci KYK Erkek Yurdu, buyurun yine 6 kişilik odamız. Yine devam edelim, Konya Bozkır Mustafa-Suna Öz KYK Yurdu... Yanlış anlamayın, bu fotoğrafları ben çekmedim, KYK'nin resmî sayfasından aldım ben bu fotoğrafları, KYK'nin internet sayfasında var yani bunlar Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğünün internet sayfasında olan fotoğraflar, bir itiraz olacaksa da önceden belirtmek isterim.

Yine önemli bir mesele, diyoruz ki: 21'inci yüzyılda internet; hava gibi, su gibi, temiz gıdaya erişim gibi bir temel hak oldu. Peki, yurtlarımızda durum ne? Yurtlarımızda 16 gigabayt kotayla baş başa bırakılmış öğrenciler var. Sayın Bakanım, size bir soru önergesi gönderdim dört hafta önce, hâlâ cevabını bekliyorum bu konuyla ilgili. Bu toplantıdan sonra arkadaşlarınıza talimat verirseniz, cevaplasınlar soru önergemi. 16 gigabayt kotanın yetmeyeceğini anlatmak istemiştim. Çünkü bu salonda da onlarca milletvekilimiz internet kullanıyor, hiçbiri kotalı internet kullanmıyor; eminim, 16 gigabayt onlara da yetmiyordur. Gençler 16 gigabaytla film mi izlesinler, araştırma mı yapsınlar, on-line derslere mi girsinler sizin de bahsettiğiniz gibi biraz önce, yoksa müzik mi dinlesinler; ben bunu sizin insafınıza bırakıyorum. Tabii, yurtlarda geniş bant internet erişimiyle ilgili de ciddi sorunlar var. Bunların hızlı şekilde çözülmesi gerekiyor. Eğer siz çözemeyecekseniz, biz Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında geniş bant, hızlı, ücretsiz bir internet erişimiyle buluşturacağız öğrencilerimizi yurtlarda.

Yine diğer bir mesele; her fırsatta övünüyorsunuz, diyorsunuz ki: "Ya, gözünüze dizinize dursun, 45 liralık bursu 650 liraya taşıdık." Biraz önce sordu sayın vekilim. 2004 yılında ben de öğrenciydim, 90 lira öğrenim kredisi alıyordum; 3 çeyrek altın ediyordu, altın almıyordum ama 3 çeyrek altın ediyordu. Şimdi, 650 lira alan öğrenciye 400-500 lira daha cebinizden verin de -artık takip edemiyorum, herhâlde bin lirayı geçti çeyrek altın- bir çeyrek altın alsın.

Ya, simit alıyorduk, simidin fiyatı ortada.

SALİH CORA (Trabzon) - Tamam, simitten hesaplayalım.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Bunları tek tek konuşabiliriz Sayın Cora.

45 liradan 650 liraya çıkardığınız burslarla bugün Türkiye'de hayat pahalılığını görüyoruz. Ha, şunu da söylemekten çekinmeyeyim: Tabii, bu arada, ödediğiniz öğrenim bursunun, aslında en az üçte 1'ini de yurt ücreti olarak geri alıyorsunuz, oradaki sınıflandırmaya göre en az üçte 1'ini de öğrenci yurt ücreti olarak alıyorsunuz. Bu rakam daha da artabiliyor, üçte 2'ye doğru da artabiliyor.

Yine, ailesinden destek alamayan, ek geliri olmayan öğrenciler için, şöyle, düşünün işte, 650 lira burs aldı, bunun yaklaşık 230 lirasını götürdü, yurda verdi, geriye kaldı 420 lirası. Bu 420 lirayla fotokopi ücretlerine mi baksın, yemeğimi mi, ulaşımı mı, interneti mi? Zaten eğlence, sosyal yaşam, bir kafeye gidip çay içmesi, bunları saymıyoruz bile, imkânsız görünüyor.

Sayın Bakanım, yine çok önemli bir mesele var, burada Adalet ve Kalkınma Partisi üyeleri ve MHP üyeleri tarafından reddedildi. Biliyorsunuz, Türkiye'de kiralar çok arttı, ortalama yüzde 40 oranında arttı kiralar bugün Türkiye'de ama büyükşehirlere gittiğinizde bu rakam yüzde 50'yi ve yüzde 60'ı buluyor. Tabii, öğrenciler Kredi ve Yurtlar kurumunda yer bulamıyorlar; kiraya çıkacaklar, kiralar artmış. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak aslında Vergi Usulü Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Bütçe Komisyonunda görüşüldüğü sırada bir önerge verdik, yurt çıkmayan öğrencilere net asgari ücretin yarısı kadar aylık kira yardımı yapılmasını önerdik fakat Adalet ve Kalkınma Partili ve Milliyetçi Hareket Partili milletvekilleri tarafından reddedildi.

Gelgelelim beslenme meselesine. Sayın Bakanım, katılımcılığı önceliyorsunuz, bu hoşuma gitti. Bütçeyle ilgili açmış olduğunuz anketi de gördüm, teşekkür ediyorum buradaki katılımcılık anlayışınıza bu noktada ama bir yandan da öğrencilerin sesini hiç dinlemiyorsunuz. Eminim bu salondaki bütün milletvekillerine öğrenciler yazı yazıyor, diyor ki: "Biz bir buçuk yıl önce, pandemiden önce yediğimiz yemek porsiyonlarının yarısı kadar yemek porsiyonlarıyla karşı karşıya kalıyoruz." Siz günlük 19 liralık ödeme yapsanız da hayat pahalılığı sebebiyle öğrenciler şunu söylüyorlar: "19 lirayla alabildiğimiz; 2 zeytin, 1 peynir ve 1 simitten başka bir şey değil kahvaltıda." Ki bunlar gençler, bunlar artık iyi beslenmek zorundalar.

Yine en önemli meselelerden birine gelmek istiyorum. Öncelikle şunu söyleyeyim: On dokuz yıllık devriiktidarınızda gösteriyorsunuz ki gençler sokakta kalmış durumda; üniversiteyi kazanan gençler de sokakta kalmış, üniversiteyi bitiren gençler de işsiz olarak sokakta kalmış, aynı bankta oturuyorlar o parkta.

Şimdi, bir de kredi borcu meselesine gelmek gerekiyor çünkü gençler üniversiteyi bitirdiğinde de şöyle mezun oluyorlar: Mezun olmuşlar, borçlular ve işsizler, bununla baş başa kalmış durumdalar yani üniversiteyi bitirmekle kalmıyor, üniversiteyi bitirdikten sonra bir de özellikle öğrenim kredilerini ödemek zorunda kalıyorlar.

Yine kredilerle ilgili rakamlardan da biraz bahsetmek istiyorum. Sayın Bakanımız pembe bir tablo çizdi, sanki her talep eden öğrenciye kredi ve burs verilmiş gibi bir tablo çizmeye çalıştı.

Yine, 2020-2021 yılındaki rakamlara baktığımızda, kredi başvurusu yapan öğrencilerin yalnızca yüzde 50,6'sına kredi veya burs çıktığını görüyoruz. Yine, CİMER'e nisan ayında yaptığım bir başvuru sonucu almışım bu cevabı, 766.516 öğrenci burs, kredi almak üzere başvuruda bulunmuş, 2020-2021 öğrenim yılında 240.817 öğrenciye öğrenim kredisi, 147.794 öğrenciye de burs tahsisi yapılmış. Yani her 2 öğrenciden 1'i sizin burslarınızdan yararlanamamış. Yine, aynı yanıtta 2021 Mart ayı itibarıyla öğrenim kredisini alan öğrenci sayısı totalde 969 binin üzerinde, burs alan da 447 binin üzerinde; sizin verdiğiniz rakamlara bu noktada yakın. Ama burs ve kredi isteyen 2 öğrenciden 1'ine vermediğinizi, burs vermediğinizi de söylemelisiniz bence.

Yine, 1 milyona yakın öğrencinin bugün mezun olup iş bulamadığını hep birlikte görüyoruz. İş bulsa bile asgari ücretin altında düşük rakamlara çalışmak zorunda kalan öğrencileri görüyoruz ve sonunda ödeyemedikleri KYK borçlarını ödemek için aileleriyle birlikte babalarının, annelerinin emekli maaşlarıyla çözüm üretmeye çalışıyorlar. Faizler uygulanıyor, 5'li çeteye faiz işletmeyen Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı ne yazık ki gençlere faiz işletmeye devam ediyor, sonra da "Türkiye'de gençler niye beyin göçüyle yurt dışına çıkıyor?" Bunun cevabını siz verin istiyorum. Gençlerin vatan sevgisinden benim hiçbir şüphem yok, bence gençlere özgür, refah içinde yaşayacakları bir ortam yaratılmıyor ve sizin Bakanlığınızın da bu noktada çok ciddi sorumlulukları var; sorumluluklarınızı yerine getirmiyorsunuz. Gençler her gün artan eşitsizliğe, özellikle de ekonomik buhranla birlikte eşitsizliğin en derinine maruz bırakılıyorlar ve isyan ediyorlar.

Yine, buradan, Genel Başkanımızın çağrısını tekrarlamak istiyorum Sayın Bakanım. "Gelin, inisiyatif alın, kredi borcu olan öğrencilerin kredi borçlarının faizlerini hep birlikte silelim." Sayın Genel Başkanımız defalarca bunu kürsüden dile getirdi. Sadece öğrenim kredisinin faizini silmek yetmez Sayın Bakanım, aynı zamanda yoksulluk sınırının altında maaş alan gençlerimizi de kredi ödemelerinden muaf tutalım. Böylece gençlerimize bir çözüm getirmiş oluruz.

Değerli arkadaşlar, on dokuz yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarındaki gençlerin en büyük sorunu bir yanda da işsizlik. TÜİK rakamlarına göre, bakın, Adalet ve Kalkınma Partisinin TÜİK'inin rakamlarına göre her 4 gençten 1'i işsiz, geniş tanımlı işsizlik rakamlarında her 3 gençten 1'inin işsiz olduğunu görüyoruz. Sayın Bakanım, 2 milyon 805 bin genç ne eğitimde ne istihdamda; hayatın hiçbir alanında yoklar, evinden çıkamayacak durumdalar. Özellikle genç kadınlar bu konuda çok ciddi negatif bir ayrımcılıkla baş başa bırakılmış durumdalar. 2020 yılındaki yükseköğrenim mezunu genç nüfustaki işsizlik oranı yüzde 36'yı bulmuş durumda. "Gençler iş beğenmiyorlar." diye Adalet ve Kalkınma Partisi sözcüleri kendi yandaş iş adamlarına defalarca söyletiyor. Vallahi 100 çalışandan 31'i kayıtsız çalışıyor, yine, uzmanlık gerektirmeyen bir işte çalışan üniversite mezunu oranı 2 katına çıkmış yani gençler karın tokluğuna çalışıyorlar, atanamayan öğretmen alışveriş merkezinin tuvaletinde temizlik yapıyor, yüksek lisans mezunu genç garsonluk yapıyor; bu hâldeyiz. "Gençler iş beğenmiyor." demeyin.

Ben, size bir genç fotoğrafı göstereceğim. Bunu tanıyabildiniz mi bilmiyorum: Fedai Altun. Fedai Altun'u hatırladınız mı? Fedai Altun da hani, sizin "İş beğenmiyor." dediğiniz gençlerden birisi aslında. Fedai Altun 23 yaşında beden eğitimi öğretmeni, 83 puan almasına rağmen, ataması yapılmamış, iş güvenliğinin olmadığı bir iş yerinde iki hafta önce elektrik trafosunu boyarken elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetti. Fedai öğretmen, Adalet ve Kalkınma Partisinin yirmi yıldır tüm ikazlarımıza rağmen, sürdürdüğü yanlış politikaların sonucunda öğrencilerine kavuşamadan 23 yaşında hayatını kaybetti. Kim ödeyecek bunun vebalini? Hiç mi vicdanınız sızlamıyor? Gençler emin olun, çalışmaktan gocunmuyorlar. Gençler sanıldığı...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ne alakası var ya!

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Atasaydınız bu adam gidip trafo mu boyayacaktı?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ne alakası var!

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Siz bu adamı atasaydınız 83 puanla gidip trafo mu boyayacaktı?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - 70 puanla birisi mi atanıyor?

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Mülakatta onları da yapıyorsunuz. TÜGVA'lı gençlerle onu da yapıyorsun. TÜRGEV'li, TÜGVA'lı gençlerle... 50 puan almasına da gerek yok, hepsini atıyorsunuz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sen elini vicdanına koy, öyle konuş.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, ikili diyaloğa girmeyelim.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Biz geldiğimizde mülakat olmayacak bu ülkede, mülakatı kaldıracağız, mülakatı, mülakatı.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Senin vicdanın varsa...

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Dinle, dinle cevabını verirsin.

TÜGVA'lı değil diye, bu çocuğun başına gelen TÜGVA'lı olmadığı için geldi, TÜGVA'lı olmadığı için. Bu çocuğun başına gelen TÜGVA'lı olmadığı için.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Böyle konuşma, bak, bir tane 70 puanlı olan atansın, milletvekilliğinden istifa edeceğim.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - TÜGVA'lı ve TÜRGEV'li...

Ben sana 20 tane göndereceğim. TÜGVA üyesi olduğu için atananların listesini göndereceğim. Ben sana TÜGVA...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, ikili diyaloğa girmeyelim lütfen.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ben istifa edeceğim, sen istifa edecek misin?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey, bu tarafa da söz vereceğim. Söz geldiğinde cevabını verirsiniz. Rica ediyorum...

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Ben, Sayın Bakanı eleştiriyorum. Sıra sana gelince cevap versin, söz sırasını sana verdiği zaman...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bir şey söylüyorum, bak, bir şey söylüyorum sana...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Söz aldığınızda cevabını verirsiniz Uğur Bey.

Uğur Bey...

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Ben sana TÜGVA listesini, TÜGVA'yla kurduğunuz kumpas masalarının listesini göndereceğim.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bak, düşük puanlı biri atansın, ben milletvekilliğinden istifa edeceğim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey, size de söz vereceğim, o zaman cevabını verirsiniz.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Kumpas masasının, TÜGVA'yla kurduğunuz kumpasların, masalarda mülakatları nasıl manipüle ettiğinizin listesini göndereceğim sana.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - İspatla hadi.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Göndereceğim, gel.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Gel ispatla hadi, ezbere konuşma, hadi gel ispatla.

YILDIRIM KAYA (Ankara) - Bir dur ya, dinle, dinle.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Birazdan göndereceğim size.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - İspat edersen ben istifa edeceğim, sen edecek misin?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey, söz vereceğim. Bu taraftan da arkadaşlarımız söz alacak, rica ediyorum.

Devam edin lütfen, devam edin.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - TÜGVA'yla bu memleketin kadrolarını nasıl peşkeş çektiğinizi sana göstereceğim ben. TÜGVA'yla nasıl bu memleketin kadrolarını peşkeş çektiğinizin listesini internette görmediysen ben sana yollayacağım, sen bunu görmediysen ben sana yollayacağım.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Vicdan sende olacak sende, vicdan sende olacak.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Ben sana yollayama devam edeceğim bunu.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Elini sen kendi vicdanına koy.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Değerli arkadaşlar...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, lütfen, herkese sıra gelecek, herkes fikrini söyleyecek. Rica ediyorum...

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Başkanım, umarım bu manipülasyonu süreme eklerseniz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Benden otuz saniye verin ona.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Başkanım...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uyardım ben.

Buyurun, devam edin.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Türkiye'de geliriyle...

SALİH CORA (Trabzon) - İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı mülakatları halkevlerinde...

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Salihciğim, gelir ziyaret edersen görürsün; cam odalarda kamera eşliğinde yapılıyor o mülakatlar, gelirsin görürsün.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Kafelere gidiyorlar...

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Kafeye gitmek lüks mü? Değil ama Adalet ve Kalkınma Partisi takmış gencin cebindeki telefona, gittiği kafeye, oturduğu yere. İşte, görüyorsunuz bir genç ölmüş, 23 yaşında bir genç ölmüş, söylediğiniz lafa bakın ya. Bunun sorununu çözemeyen iktidar da... Ben de üstüme alınıyorum ama siz alınmıyorsunuz, yazıklar olsun! 23 yaşında bir genç iş güvenliği önlemleri alınmadığı için hayatını kaybediyor, "Vay, 70 alan mı atanmış?" Yazıklar olsun ya! Buna söyleyecek söz yok yani, içim acıyor. Bir sürü rakam var burada söylemek istediğim ama bunların çoğunu da bunların hiçbirini de söylemeyeceğim.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bak, çoğunda yalan söylüyorsun.

Sana yazıklar olsun! Çarpıtma konuyu, konuyu çarpıtıyorsun; iş kazası ayrı, atama ayrı.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Sadece şunu söyleyeyim: Gelir...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yalan söylüyorsun, iş kazası ayrı, atama ayrı.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Ya, sen, söylediğin laf için tutanaklara bak. Sen sıra sana gelince konuşursun kardeşim, sıra sana gelince konuşursun.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - İş kazası ayrı, atama ayrı; niye yalan söylüyorsun?

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Bu adam niye beden eğitim öğretmeni olamamış? Niye öğrencisiyle buluşamamış?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Böyle bir şey olamaz, sana yazıklar olsun!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey...

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Niye işi basitleştiriyorsun? Niye işi basitleştiriyorsun?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey, sıra geldiğinde fikirlerinizi söylersiniz, böyle bir usulümüz yok.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Niye yalan söylüyorsun?

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Başkanım, durduracak mısınız?

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sana yazıklar olsun, sana yazıklar olsun!

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Biz mi konuşacağız, onlar mı konuşacak?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey, ama sıra geldiğinde söylersiniz, rica ediyorum, ikili diyalogla bitiremeyiz bu işi.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Başkanım, o da bize hitap etmesin "Yazıklar olsun size!" diye.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun, tamamlayın lütfen.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bak, ben gidiyordum, tekrar devam ettiği için ondan geldim.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, Uğur Bey, ayağa kalkma ya, ayağa kalkmadan konuş.

YILDIRIM KAYA (Ankara) - Neden ayağa kalkıyorsun ya?

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Vallahi, çıkmanız çıkmamanız bir şeyi...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yazıklar olsun! İş kazası ayrı...

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Dinleyeceksiniz, sabredeceksiniz. Gerçeklerden bu kadar rahatsız olmayacaksınız.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yazıklar olsun!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey...

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Sabredeceksiniz, sabır...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yalan...

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Öyle olmuyor, olmuyor. Siyaset böyle...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yalan! Hadi ispat et.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Vallahi yalan söylemiyoruz, Allah'a şükür biz yalan söylemiyoruz. Kimin yalancı olduğu belli!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bir şey söylüyorum, ispat et, milletvekilliğinden istifa edeceğim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, kifayet...

Yeter bu kadar Uğur Bey, değerli kardeşim...

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Ya, adam ölmüş diyorum, neyi "İspatla." diyorsun ya? 23 yaşındaki bir genç ölmüş diyorum "İspatla" diyorsun. Yazıklar olsun!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sana yazıklar olsun!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey, bakın, siz söyleyeceğiniz sözü söylediniz, tutanağa geçirdiniz Uğur Bey, devam ettirmenin bir anlamı yok.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sana yazıklar olsun!

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Sana yazıklar olsun! Sana yazıklar olsun!

Ya, sen, Uğur Bey...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey... Uğur Bey, bakar mısınız bana... Uğur Bey...

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Ya, sen, Uğur Bey, sen sadece A Haber izliyorsun, başka da bir iş yapmıyorsun, ben anladım ya; sen sadece A Haber izliyorsun ya.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sen ne izliyorsun?

YILDIRIM KAYA (Ankara) - Ya, bir sus, Allah aşkına ya!

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Vallahi billahi, şükür...

Ya, vallahi billahi bu nasıl bir akıl, bu nasıl bir akıldır! Bu nasıl bir akıldır Sayın Başkanım? (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir saniye... Sürenizi durduruyorum, bir saniye...

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Bir de tercüman tutalım beyefendiye(!) Bu nedir ya?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İlave iki dakika süre vereceğim size.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Ne iki dakikası...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir saniye...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ben özür diliyorum şahsım adına.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey, beğenmeyebilirsiniz bu fikirleri, katılmayabilirsiniz. Farklı partiler, farklı fikirler olacak, tahammül edeceksiniz, kusura bakmayın.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ben özür diliyorum şahsım adına.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Bu nedir ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sıra geldiğinde siz de kendi fikirlerinizi söyleyeceksiniz. Kişisel bir hakaret yok, kişiselleştirilmiş bir şey yok. Rica ediyorum...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Divandan özür dilerim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, peki, teşekkür ediyorum.

Şimdi, sürenize dört dakika ilave ediyorum. Normalde iki dakika, dört dakika verdim.

Buyurun.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Sağ olun Başkanım.

Şöyle, öncelikle ben çok basit bir ifade kullandım, dedim ki: "Bir genç öldü." Bu hepimizin sorumluluğu yani bir genç eğer aldığı eğitim dışında bir iş yapıyorsa ve iş kazasında ölüyorsa bu salondaki herkesin sorumluluğudur. Cumhuriyet Halk Partisinin de iktidarın da HDP'nin de İYİ Partinin de hepimizin sorumluluğu. Bunları görmezden gelip böyle bir akla girmek, "72 alan mı atanmış?" demek... 72 alan da belki başka bir sorunla baş başa kalacak ve lütfen bu aklı bırakın artık, Türkiye'nin gerçekleriyle yüzleşin.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Kendi metninize dönerseniz sevinirim.

Buyurun.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Çok fazla rakam var, hızlıca devam etmek istiyorum.

Türkiye'de geliriyle rahatça geçinebildiğini söyleyen gençlerin oranı sadece yüzde 13. Yani gençlerin yüzde 83'ü ailesinin ekonomik durumunun da çok kötü olduğunu söylüyor.

Çok uzatmak istemiyorum, yine, bugün, gençler alın teriyle Türkiye'de bir şeyi başarabileceklerini düşünmüyorlar, Kendilerini değersiz hissediyorlar. Her 3 gençten 1'i hem hem geleceğinden hem bugününden kaygılı. Her 4 genç kadından 1'i Türkiye'de kadın olması sebebiyle kendini güvende hissetmiyor ve biz bunların içinde bir Gençlik ve Spor bütçesi konuşuyoruz. Ben de her fırsatta diyorum ki: Peki, bu gençlere yeniden hayal kurdurmayı başarabilecek bir bütçe mi? Bu gençlerin umutsuzluğunu, karamsarlığını tersine çevirecek bir bütçe mi? Gençlerin gereksinimlerine, potansiyeline cevap verecek bir bütçe mi? Sokaktaki gençlerin, sanayideki gençlerin, üniversitelerdeki gençlerin, köylerdeki gençlerin, engelli gençlerin beklediği bütçe bu bütçe mi? Bence bu bütçe değil.

Son olarak da spor meselesine gelmek istiyorum. Tabii, sağ olsun, Sayın Vekilimiz ortamı gerdiği için konuşmamın insicamını da bozdu. Olimpiyat madalyalarından dolayı size ve ekibinize teşekkür ediyorum, önemli bir başarıdır, çok teşekkür ederim diyorum ama Türkiye'de sporla ilgili bir liyakat sorunu var Sayın Bakanım, bunu da görmezden gelirseniz çok üzülürüz çünkü özellikle bu federasyonlar oluşurken görüyoruz ki daha çok liyakatten uzak, politik isimler tercih ediliyor. Saraydan destek alan birçok yönetici federasyonlarda başkan oluyor. Bir siyasi partinin genel başkanının danışmanının Türkiye'nin en büyük 2'nci federasyonuna başkan olması hepimizi üzdü. Ki benim de dönem dönem spor yaptığım bir branşta olan da Avrupa ve dünya 2'ncisi olan "12 Dev Adam"ın uzun zamandır olimpiyatlara bile gidememesi, neredeyse hiçbir başarıya imza atmamış olmasına rağmen federasyon başkanının devam etmesi bizi şaşırtıyor. Yine, federasyon yöneticilerinin dil bilmediğini görüyoruz, bu da üzücü, dünyayla ilişki kurmaları gerekiyor.

Yine, kadınların başarısından bahsettiniz Sayın Bakanım. Çok değerli ama bir tek kadın federasyon başkanımız var, başka yok. Yine, bir konudan bahsetmek istiyorum, biraz da gülelim istiyorum. Bu, Turkcell Kadın Futbol Ligi'nin değerlendirme toplantısı, kadın yok, bir tek kadın var sadece. Turkcell Kadın Ligi'nin değerlendirme toplantısında sadece 1 kadın temsilci görüyoruz.

Yine, zamanım çok daralıyor. Sporla ilgili de söyleyecek çok söz var tabii ama hâlâ toplumsal hayatın bütününe de spor aktarılamamış durumda. Dünyadaki rakamları incelediğimizde, Türkiye'de düzenli spor yapanların oranı sadece yüzde 5 ve yüzde 5'in altında; bu, Avrupalı Birliği ülkeleriyle, Avrupa'yla kıyaslanırsa neredeyse hiç spor yapmıyormuş gibi görünürüz. Önemli tesisler yapmışsınız ama benim şöyle bir hayalim var: Her gencin ilçesinde, mahallesinde, okulunda bir yüzme havuzuna kavuşması, bıraktık yüzme havuzunu en azından kapalı spor salonlarında spor yapabilmesi. Çabalarınız var ama yine bir oran vereceğim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Evet, bitiriyorum Sayın Bakanım.

Sadece gençlerin yüzde 14'ü kapalı spor salonlarında spor yapabiliyor, oysa sağlıklı nesillerin inşası için çocuklarımıza ve ileride yetişkin olacak gençlerimize de sporu özendirmek gerekiyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Son sözüm olsun Başkanım, bir başlık var.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bitti ama süre.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Bir başlık var, bir dakika bile yeterli.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bakın, dört dakika ilave süre verdim, olmaz. Yirmi dakika sürenizi kullandınız, artı, dört dakika ek süre verdim size tartışmadan dolayı.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Otuz saniye... Bir başlık var.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir cümle... Başlık konuşacak vaktimiz yok. Lütfen, kurallara uymak zorundayız.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Tamam, tamam... Tabii... Lütfen...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir cümle lütfen, buyurun.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Bir de e-spor pandemide çok ilerledi, 550 milyonluk bir seyirci kitlesine ulaştı. Sizin de bünyenizde bir E-Spor Federasyonu var, oranın ciddi sorunları var, oraya bir yasal düzenleme gerekiyor hızlıca.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum, sağ olun.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Çok başarılı e-sporcularımız var ama vize, lisans ve sponsorluk sorunları çekiyorlar.

Teşekkür ediyorum Başkanım sabrınız için.