KOMİSYON KONUŞMASI

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, değerli Komisyon üyesi arkadaşlarım, değerli bürokratlarımız, sevgili basın mensupları; hepinizi selamlıyorum.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesini konuşacağız ama ironi midir nedir bilmiyorum, kabak yiyerek konuşuyoruz ama umarım kabak tadı vermez bu görüşmeler.

AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) - HDP'de kadın yok bugün.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - O da bizim öz eleştirimizdir. Kadın milletvekillerimiz Ankara dışında oldukları için... Çağırdık, inşallah yetişirler.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Alandalar.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Evet, alandalar, o yüzden...

Sayın Bakanım, sizinle ilgili konuları görüşürken, siyasetin temel metaforlarından bir tanesi olur, işte bardağın dolu yarısı, boş yarısı, iktidar-muhalefet ilişkilerinde konuşulan bir metafordur, hep ifade edilir. Biz, sizinle ilgili konuları konuşurken esasında bardağın dolu yarısı değil, üçte bir dolu olan yarısına da bakıyoruz yani en dip noktadan bakarak pozitif bir algı içerisinde değerlendirmelerimizi yapıyoruz ki Hükûmet de bu yaklaşımlarımızı, iktidar partisi mensupları da bu yaklaşımımızı iyi bildikleri için tüm zor zamanlarda sizi getirip, davet edip burada oturturlar, zevahiri kurtarma arayışı içerisine girerler. Sizin döneminizde de, bu dönemde de çokça siz de tanıklık ettiniz. Dolayısıyla pozitif bakıyoruz. Siz de hakkını verdiniz sunumunuzda, teşekkür ederiz, en azından muhalefet partilerinin de bu pozitif yaklaşımlarına vurgu yaptınız. Bu güzel bir şey, bunu ifade ediyorum.

Sizin Bakanlığınızla ilgili Sayıştay raporlarını vesaire tabii ki kuşkusuz bütün vekiller göz gezdirmiştir, biz de göz gezdirdik. En azından Sayıştay raporlarından buraya dercedilen ifade bizi sevindirmiştir; o konuyu da ifade edeyim. En azından "Sunulacak önemli bir husus tespit edilememiş olduğu" ifadesi var. Diğer hususlar yargıya intikal etmiştir şeyi vardır. Dileriz kamu zararı iddialarına ilişkin de yargıya yansımış bir şey varsa burada Bakanlığımızın kimliğine zeval verecek bir durumun ortaya çıkmayacağını umut ediyoruz. Varsa sizin de bu konuda bir sıkıntınız, bizimle paylaşmanızı arzu ederiz; onu ifade edeyim.

Mutlaka benden önceki konuşmacılar çokça değerlendirmişlerdir, hem bütçenizi değerlendirmişlerdir hem de politikaları değerlendirmişlerdir. İstatistikler de mutlaka verilmiştir ancak intiba itibarıyla toplumdaki dezavantajlı gruplara yönelik çalışmalarınız ve yaklaşımlarınız tabii ki önemlidir ve bizler de takip ediyoruz ancak sosyal yardım politikasının toplumda maalesef siyasetin etkin bir kullanım argümanı durumuna getirildiği bir dönemden geçiyoruz ve bu sosyal yardımlar, özellikle dezavantajlı gruplara yapılan yardımlar sadaka kültürü çerçevesinde gerçekleşiyor ve bu da çok hoş bir durum değildir. En azından, siz bu işin politikalarını oluşturmakla meşgulsünüz, o zaman yani bu sadaka kültürünü anımsatacak tutumlardan da uzaklaşmak gerekir diye düşünüyoruz.

Sonunda ifade etmeyi düşünüyordum ama Sayın Kuşoğlu Bakanlığın isim tanımlamasına girince ben de başta ifade edeyim. Esasında bizim burada tercih ettiğimiz, bir kadın bakanlığının olmasıdır yani bütün bu politikaları da içerecek ama esasında ülke nüfusunun, toplum nüfusunun yüzde 50'sini oluşturan kadınlarla ilgili, kadınların sorunlarıyla ilgili bir bakanlığın olması gerektiğini düşünüyoruz. Neye göre düşünüyoruz? Mesela, bizim ülkemizde de -dünya da böyledir- toplumsal yaşamın yarısını kadınlar teşkil ediyor ama çok dezavantajlı bir pozisyondalar. Özellikle ülkemizde çalışan kadın oranı dörtte 1'dir yani her 4 kadından 3'ü evinde oturuyor, eğitimli de olsa eğitimsiz de olsa her 4 kadından 3'ü evinde oturuyor ve ev kadını potansiyeliyle bakılıyor bunlara. Bu hakkaniyetli bir durum değildir. Ayrıca, istihdamda bulunan kadınların da erkeklere göre elde ettikleri gelirler maalesef hakkaniyetli değildir. Yani diyelim ki meslekli kadınların istihdam dünyasındaki elde ettikleri gelirleri aynı meslek gruplarındaki erkeklere göre yüzde 25 daha azdır. Yani elde ettikleri gelirler... Bende istatistikleri de var bu konunun, isterseniz sizinle de daha ayrıntılı paylaşabilirim ama özellikle Türkiye'de kadın istihdamı yüzde 28 civarında bir rakam toplam istihdam içerisinde. Ama bunların elde ettikleri gelirlerde de bir eşitsizlik söz konusudur. Bu eşitsizliğin de ortadan kaldırılması gerekir. Bu esnek iş gücü kavramı kadınları vurdu. Yani esnek çalıştırma, esnek...

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) - Daha girmedi.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Kadınlara zarar verdi bu.

BAŞKAN - Yok ki öyle bir kanun, çıkmadı ki, daha taslak.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Ama sizin getirmediğiniz birçok şey artık uygulanır pozisyonda, özellikle özel sektörde bu uygulanıyor. Yani siz biliyorsunuz esasında.

BAŞKAN - Kayıt dışı.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Yani bunun için sadece politikalar... Var, özel sektörde özellikle bu vardır.

Bakın, bir şey var, bir istatistik; biraz önce ifade ettiğim istatistik burada, arkadaşlarımız çıkarmışlar veri. 1 milyon 023 bin kadının çalıştığı profesyonel meslek grupları yıllık ortalama kazancı 27.861 lira. Yani bir kadının -profesyonel meslek grubu kategorisindekileri ifade ediyorum- elde ettiği yıllık gelir 27.861 lira. Aynı gruptaki erkeklerin geliri yıllık ortalama yüzde 20 daha fazladır, 34 bin 520 liradır. Biraz önce buna vurgu yapmaya çalıştım. Bunun düzeltilmesi gerekiyor.

Şimdi, kadınların siyasal yaşamdaki yeri vesaire, zannederim bu konuyu değerlendiren her vekilin, sizlerin de dikkatini çeken bir durumdur ve özellikle altı çizilen bir hususa dönüşüyor. Gereklidir, altının mutlaka çizilmesi gerekiyor çünkü ülkemizde 30 büyükşehir belediyesinden sadece 3 tanesinde kadın belediye başkanı var, 51 il belediyesinde ise sadece 1 belediye başkanımız var. O 1 belediye başkanının da bizim kentimize nasip olduğunu ifade ederek bundan iftihar ettiğimi ifade edeyim. 51 ilde 1 tane kadın belediye başkanımız var, o da sadece Hakkâri'de başka da bir yerde yok. Sadece belediye meclis üyelikleri açısından da bizim genel olarak uyguladığımız kriter eşit temelli temsiliyettir, eşit temsiliyetten söz ediyoruz. Biz artık parti olarak bir kota uygulamıyoruz, eşit temsiliyetten söz ediyoruz ve özellikle belediye meclisi üyeliklerimizde, il genel meclisi üyeliklerimizde bu dengeyi sağlamaya çalışıyoruz. Bu dengeye de çok yakın bir noktada da duruyoruz. Bizim gündeme taşıdığımız ve özellikle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bu konuda kadının siyaset yaşamındaki, toplumsal yaşamındaki misyonunu biraz daha ön plana çekecek olan bir girişimimiz daha var, o da eş başkanlık modelidir, siyasette eş başkanlık modelidir, idarede eş başkanlık modelidir, özellikle belediyelerde. Maalesef, yasal mevzuat şu ana kadar bizim önümüze engel olarak çıktı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bu konuda yani kadının toplumsal yaşamda, siyaset yaşamında görünürlüğünü sağlayan bu girişime katkı sunmasını arzu ediyoruz. Bu siyaset üstü bir durumdur ve buna sizin katkı sunacağınızı umut ediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Zozani, ek süre veriyorum.

Buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Bu kadar erken mi bitti?

BAŞKAN - Nasıl bitti, on dakika yani.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Ben bilmiyorum ki, daha başlamadık ki Sayın Başkan.

BAŞKAN - O kadar çok konuya girdiniz ki, bir şey kalmadı yani.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Ben daha ısınma turundaydım.

BAŞKAN - O zaman, soru-cevap faslında biraz daha konuşursunuz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - O kadar soru-cevap faslında...

Şimdi, tabii, bir kısmı Genel Kurul safhasında dile getireceğimiz hususlardır ama özellikle cinsel istismar meselesi ve iş yerlerinde kadına yönelik uygulanan mobbing sizin özellikle üzerinde duracağınız bir konudur ve buna ilişkin politikalar geliştireceğinizi umut ettiğimiz bir durumdur. Bizler de hem milletvekilleri olarak hem partiler olarak da bu konuda geliştirici politikaların yaşam bulması için katkı vermeye hazır olduğumuzu ifade etmek isteriz.

Şiddet konusu çok önemlidir, kadına yönelik şiddet. İstatistiklerle verilmiştir ancak belki erkek dünyasının öz eleştirisi olarak ifade edilebilir diye bir husustur bu. Çünkü bu erkek camiasının erkek erkeğe sohbetlerinde dillendirilen ve zemini oluşturulan bir durumdur. Yani o kazak erkek, taşfırını erkek argümanı, erkek dünyasındaki bu argüman maalesef farkında olmadan herkesin bir şekilde kadına yönelik şiddeti beslenen bir noktada olduğunu görmek gerekiyor. Sayın Ayaydın bu konuda bir öz eleştiri ifade etti, ben de o öz eleştiriye katıldığımı ifade ediyorum.

Şimdilik nokta koyayım.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.