KOMİSYON KONUŞMASI

MAHİR POLAT (İzmir) - Değerli arkadaşlar, Kabotaj Yasası çıktığında bizim basınımızda ve Türk kamuoyunda "Limanlarımız özgürlüğüne kavuştu." diye bir manşet atılmıştı. Yıllar sonra limanlarımız özelleşerek, bir nebze de yabancılara da satılarak özgürlüğünden yavaş yavaş uzaklaşmaya başladı. Türk limanlarının büyük bir çoğunluğunda yabancıların yatırımı var. Mesela, Mersin Limanı'nı Hollandalılar işletiyorlar. Birçok limanımız; Devlet Demiryollarının ve Liman İşletmelerinin elindeki limanlarımız özelleşti. Arkadaşlarım söyledi; Antalya Limanı'nı Katarlılara veriyoruz. Ya, bizim Devlet Demiryollarımızın, Liman İşletmelerimizin liman işletme yeteneği var. İzmir'de bir limanımız var, Devlet Demiryolları Liman İşletmemiz var, işliyor; biraz altyapı ve modernizasyonla birlikte devletimize katkı sağlayabilir. Limanların bizim tarafımızdan işletilmesi aynı zamanda bir ulusal güvenlik meselesi. Mesela, bakın, Mersin Limanı'nda uyuşturucu kaçakçılığı yapılıyor. Hep beraber isyan ediyoruz, sesimizi çıkarmaya başlıyoruz, Liman İşletmesinin, Hollandalı ortağından cevaplar geliyor "Biz bu konuda kendi elemanımıza kefil olamayız." diye. Biz biliyoruz ki oralarda mesela belli özel yerler var ve denetlenemeyen yerler var, oralarda belli işler yapılıyor. Yani kaçakçılığın engellenmesinde, ulusal güvenlik meselesinde, limanların millî ve yerli olması, devlet tarafından işletilmesi çok önemli değerli arkadaşlar.

Şimdi, burada, hukuka, kanuna aykırı şeylerden bahsetti arkadaşlarımız, Anayasa'ya aykırılıktan bahsetti. Ben limanlarımızın devletimiz tarafından işletilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ya, böyle bir şey olabilir mi? Özelleştirme süresi biten bir liman, tekrar özelleştirme süresini uzatarak başka bir firmaya peşkeş çekilmeye çalışılıyor. Bu, doğru bir yaklaşım değil. Ya, eğer bizim memleketimiz çok güçlüyse, itibarımız çok güçlüyse limanlar bizim itibarlarımız. Yani Atatürk'ün bize söylediği, Gençliğe Hitabe'de "Memleketin bütün kaleleri fethedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş." dediği tersane aslında limanlardır arkadaşlar. Limanların millî ve yerli olarak işletilmesi gerekiyor. O yüzden bunun bir kere daha gözden geçirilmesi ve olabiliyorsa limanlarımızın devletimiz tarafından işletilebileceği kanunların çıkarılması gerekiyor, özelleşmiş olanların süreleri dolduğunda hızlıca devlete döndürülmesi gerekiyor. Ben özel girişimciliğe ya da yatırıma karşı değilim. Elbette ki hür teşebbüs olmalı, yabancı yatırım, sermaye de gelmeli ama bu limanlar değil değerli arkadaşlar. Limanlarımızın Katarlılara, Hollandalılara, Amerikalılara, Hong Konglulara gitmesi bir millî güvenlik meselesidir, Atatürk'ün bize Gençliğe Hitabe'de verdiği öğütlerin karşısında bir tutumdur. Bunu değiştirmemiz gerektiğine inanıyorum.

Buradan, şayet bu kadar kısa, 2028'de Antalya Limanı birine gidecekse herkes burada töhmet altında kalır. Bunu eğer illa da özelleştireceksek, süresi bittiyse tekrar yeni bir özelleştirmeyle, ihaleyle çıkılır buna. Yani neden süresi bitmek üzere olan limanların tekrardan tekrardan... Kırk dokuz yıl bitti, ondan sonra doksan dokuz yıla mı çıkartacağız? Eğer illa ki bunu bir yabancı işletme grubuna vermek istiyorsak süresi bittiğinde tekrar ihaleye çıkarsınız, süresini belirlersiniz, hür rekabetle beraber dünyanın başka yerinden de insanlar gelir -ki buna karşı olduğumu söyledim- ihaleye girerler; alan alır, almayan almaz, o zaman koşullarınızı belirlersiniz. Şimdi, hani, buna diyorlar ya "Oyun oynarken kuralları değiştirmek." Bu âdetten vazgeçmek gerekiyor.

Bir de limanlar konusunu -Sayın Bakan da burada- tekrar gözden geçirmek gerekiyor. Limanlar millî ve yerli olmalı, bu da doğru bir yaklaşım değil, karşı çıkıyoruz bu yaklaşımınıza.

Teşekkür ederim.