| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Adalet Bakanlığı b)Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu c)Türkiye Adalet Akademisi ç)Hâkimler ve Savcılar Kurulu d)Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu e)Kişisel Verileri Koruma Kurumu f)Anayasa Mahkemesi g)Yargıtay ğ)Danıştay |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 24 .11.2021 |
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Hocalar için bu çok az bir süre ama ne yapalım artık.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Sayın Bakan, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, yani gördüğünüz gibi on dakika hakkım olduğu hâlde, beşi verildiğinden dolayı beş dakika sizinle konuşacağım. Dolayısıyla da "Ne konuşacağım?" diye düşündüğümde belki düşünmemizde yarar olan birkaç noktayı gündeme getirmek istiyorum. Değerli vekiller, "adalet kavramı" esas itibarıyla çeşitli biçimlerde değerlendirilebilir, tanımlanabilir ama benim beğendiğim bir tanım şudur: Toplumsal ilişkilerde ve davranışlarda insanların eşitliği perspektifinden bakan bir kavram yani insanların eşit olması gerektiği üzerinden bakan bir kavram. Şimdi, değerli arkadaşlar, böyle bir tanımdan sonra şunu da söyleyeyim: Tarihte hiçbir zaman bir "sıfır noktası" olmadı yani tarihte hiçbir zaman insanlar eşit olmadılar dolayısıyla da eşitsizlik toplumsal hayatımızda her zaman var olan bir şeydir. Benzer bir şekilde adalette öyle, esas itibarıyla yani eşitsizliğin olduğu yerde, adaletsizliğin de olmuş olması çok doğal 2 durum diye düşünüyorum. Değerli arkadaşlar, ben bu kısa sürede size bir anekdot söyleyeceğim: 1908'de biliyorsunuz Meşrutiyet ilan edildi.
(Uğultular)
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Arkadaşların hiç dinlemeye ihtiyacı yok. Onun için ben yine de sizlere söylemiş olayım.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Başkan bir uğultu var içeride.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, gerçekten bir uğultu var, sükûneti bir sağlayalım. Sohbet etmek isteyenler kapı yakın, temiz hava da alırlar o arada.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - 1908'de Meşrutiyet ilan edildiğinde Jön Türkler o gece sokaklara çıktılar ve müthiş heyecanlıydılar çünkü Fransız Devrimi gibi bir devrim yaşadıklarını düşünüyorlardı ve o sebeple de slogan atıyorlardı, Fransız Devrimi'nin sloganını atıyorlardı. Neydi o? "Özgürlük, eşitlik, kardeşlik!" yani "Hürriyet, müsavat, uhuvvet!" diye sloganlar atıyorlardı fakat değerli arkadaşlar, tuhaftır bunu biliyor musunuz bilmiyorum ama onlar bu sloganı böyle atmadılar. Nasıl attılar biliyor musunuz? "Adalet, hürriyet, müsavat, uhuvvet!" diye attılar, Fransız devrimcilerinden farklı olarak adaleti bu sloganın önüne koydular. Bu, şunu söylüyor değerli arkadaşlar: Bu ülkede, bütün Osmanlı tarihi boyunca da adalet arayışı çok temel bir arayış oldu yani Adalet Partisinin adının adalet olması tesadüf değildir, rahmetli Erbakan'ın "Adil Düzen!" lafı tesadüf değildir, yine rahmetli Ecevit'in "Hakça Düzen!" dediği şey bir tesadüf değildir ve yine aslında siz de Adalet ve Kalkınma Partisi olarak o kavramı adınıza alma ihtiyacı hissettiniz ama değerli arkadaşlar, ben 1908'den sonra geçen zamanı şöyle düşündüğümde, yani yüz on iki yıl geçmiş ama biz hâlâ adalet arıyoruz ve adaletin esas itibarıyla neleri kapsadığını dahi konuşamadan, adalet konusunu değerlendirmeye çalışıyoruz. Değerli arkadaşlar, şunu söylemeye çalışıyorum: Bir toplumda eğer eşitsizlik varsa bu eşitsizliğin illa ekonomik olması gerekmiyor ama ekonomik eşitsizlik varsa ve bazı grup insanlar arasında eşitsizlikler varsa yani kimliklerle ilgili eşitsizlikler var ise eğer, o ülkede adaleti sağlamak çok zordur değerli arkadaşlar. Şimdi, biz burada tartışırken -birçok insan buna inanıyor tabii, inandığı için söylüyor, eyvallah- bize şunu söylüyorlar: "Türk, Kürt kardeştir!" "Sünni, Alevi kardeştir!" buna hiçbir itirazım yok benim şahsen ama biliyorum ki öyle değil, öyle değil. Dünya kadar örnek gösterebilirim size. Geçen gün yine konuşma yaparken söylemiştim, mesela Alevilerin cemevi talebi yok varsayılıyor.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Hocam, son sözlerinizi alalım lütfen.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Kürtlerin talebi yok varsayılıyor vesaire.
Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum, ancak bu kadar anlatabildim ama şunu söyleyeyim: "Adalet" kavramı hiçbir zaman karşılanacak bir kavram değil, tıpkı demokrasi gibi hiçbir zaman gerçekleşmeyecek belki ama her zaman gerçekleşmesi için mücadele edilecek olan bir kavramdır "adalet". Biz de Halkların Demokratik Partisi olarak -yine burada da söylemiş olalım- gerçekten adalet istiyoruz ama gerçek adaleti istiyoruz.
Teşekkür ederim.