| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Adalet Bakanlığı b)Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu c)Türkiye Adalet Akademisi ç)Hâkimler ve Savcılar Kurulu d)Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu e)Kişisel Verileri Koruma Kurumu f)Anayasa Mahkemesi g)Yargıtay ğ)Danıştay |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 24 .11.2021 |
CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar, Sayın Bakanım ve değerli bürokratlar, basın mensupları; ben de öncelikle hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlamak istiyorum.
Sayın Bakanım, Antalya'da "Kırcami meselesi" diye bir mesele var. Kırcami bölgesi, Antalya'nın merkezinde 10 mahalleden ibaret olan bir konu. Burada daha önceki dönemde, yani 2019 seçimleri sürecinde, seçim arifesinde, bölgedeki plan ve parselasyon sürecine ilişkin işlemler tamamlanmış görüntüsü verilmiş, hâlihazırda bölgede çap verilebilir hâle getirilmiş. Öyle ki ilgili Sayın Bakan tarafından vatandaşlara tapular dağıtılmıştır. İnşaat ruhsatları verilmiş, vatandaşlar evlerini yıkmış, ağaçlarını kesmiş, yollar açılmaya başlamış. Böylelikle, Kırcami bölgesindeki vatandaşların oylarına etki edilmiş Sayın Bakan. Halkın burada gerçekten çok büyük bir beklentisi vardı. Ancak ilgili meslek odası tarafından açılan bir dava oldu idare mahkemesine. Yargılama sürecinde bilirkişi raporu alındı. Bilirkişi raporunda -uzun bir rapor- sonuç itibarıyla dava konusu planın hukuka uygun olduğuna dair açık hükümler var. Madde madde sayılmış, her yönüyle bu planın usulüne uygunluğuna dair bir bilirkişi raporu verilmiş durumda. Ancak idare mahkemesi, bakın, bu bilirkişi raporundan bir kelime dâhi bahsetmeden, kendisine göre uydurduğu iki tane gerekçeyle açılan davayı kabul etmiş ve böylelikle Kırcami halkının bir anlamda beklediği, hayal ettiği bu süreci iptal kararıyla hayale düşürmüştür. Her neyse, belediyeler tarafından istinafa götürülmüştür. İstinaf şöyle bir karar verdi Sayın Bakanım, kararda diyor ki: "İlk derece mahkemesinin planı iptal eden kararının dayandığı gerekçelerinin doğru olmadığı..." Bakın, istinaf, bilirkişi raporuna dâhi dayanmayan ilk derece mahkemesinin -kendine göre iki tane gerekçe bulmuş- gerekçelerinin uygun olmadığına ancak netice itibarıyla kararın hukuka uygun olduğuna dair bir karar vermiş. Yani böyle bir karar olabilir mi Sayın Bakanım? Ben yıllarca avukatlık yaptım, biliyorum ki biz mahkemenin kararlarını esasen avukat olarak tartışmayız, bizim böyle bir mesleki ahlakımız var. Ancak mahkemeler, maalesef ki, artık bu dönemde, iktidarın niyetine göre hareket etmek zorunda hisseder vaziyete getirildi. Bakın, hiçbir gerekçeye dayanmayan bir... Neden ne? Bilirkişi raporları tamamen bu planlamanın usule uygun olduğuna dair açık hükümler taşımasına rağmen idare mahkemesi ve bölge idare mahkemesi tarafından "Planlama, Cumhuriyet Halk Partili belediyeler tarafından yapıldı." diye siyasi etki altında tutularak bu planlar iptal edildi, Antalya'nın Kırcami bölgesinin beklentisi böylelikle siyasete kurban edildi Sayın Bakan.
Sayın Bakan, göreviniz süreci içerisinde bir avukat olarak yargılamanın hızlandırılmasına dönük bazı uygulamalar yaptığınızı biz de ilgiyle takip ediyoruz. Ancak bir yargılamada, efendim, tebligatın hızlandırılması, UYAP sistemiyle bazı işlerin kolaylaştırılmış olması, esasen tek başına yargının en temel ihtiyacı olan güven meselesini çözmeye yetmez Sayın Bakan. Şimdi, bahsi geçen konular... Örneğin, yine sizin iktidarınız döneminde değiştirilen, o dönemde bizler tarafından yanlışlığı dile getirilen, ancak dönemsel olarak bazı sonuçlar elde edebilmek amacıyla sulh ceza mahkemelerine... Özellikle tutuklamaların bolca yapılması yönüyle bir anlamda tutuklama mahkemesi hâline dönüştürüldüğü bu süreçte dedik ki: Sulh ceza mahkemelerindeki bu yatay itiraz süreci doğru değil. Ama gelinen süreçte siz sabahki sunumunuzda bunu "Dikey itiraz sürecini başlattık." diyerek sanki yeni bir uygulamaymış gibi anlattınız; Sayın Bakan öyle değil. Hepimiz biliyoruz ki, mesleğe başladığımız günden itibaren uzun süre dikey itiraz sürecinde sulh ceza kararları değerlendirilmeye tabi tutuldu. Yani şuraya gelmek istiyorum; bazı yanlışlardan döndünüz, bazı yenilikler getirmeye çalıştınız ancak -ifade ettiğim gibi- bu, tek başına yargının sorunlarını çözmeye yetmiyor. Burada güven meselesi çok önemli. Yargının "bağımsızlığı ve tarafsızlığı" vurgusunu öncelikle halkın zihnine işletebilmemiz lazım. Sayın Bakan, bakın, birçok veriler var, değişik değerlendirmeler var yargıya güvenle ilgili. Ben bir vatandaş olarak, milletvekili olarak, avukat olarak, bu ülkede her şeyden önce yargıya güvenin bir hava kadar, bir nefes kadar önemli ve değerli olduğunu savunuyorum. Ama gelin görün ki siyasallaştırılmış yargı nedeniyle maalesef kimse yargının tarafsız ve bağımsız olduğuna inanmıyor Sayın Bakan. Yani sizin Bakan olarak yargıyla ilgili en büyük mücadeleniz aslında bu olmalı ama nereden başlamalı biliyor musunuz Sayın Bakan? Ben size söyleyeyim: Bin civarında AKP'nin her türlü kademesinde görev yapmış olan il başkanlığı, ilçe başkanlığı, meclis üyeliği, milletvekili adaylığı gibi kırk beş yaşına kadar gelmiş, avukatlık yapmış, doldurulmuş kadrolardaki bin avukat şu an hâkim, savcı olarak çalışmaya devam ettiği müddetçe sizin yargıya güveni sağlamanız mümkün değil. Siz Bakan olarak ne yaparsanız yapın bunu başaramazsınız çünkü siyasallaşmış kendi siyasi iradesini açıkça ortaya koymuş bir kişiden tarafsız yargı bekleyemezsiniz; isterse bu hâkim, başka bir partiden parti kademelerinde görev yaparak gelmiş kişi olsun. Siyasi kimliğini ortaya koymuş ve zaten bu nedenle oralara atanmış kişiler. Biz çoğunu tanıyoruz, kendi Antalya ilimdeki seçilmiş kişilerden tanıyoruz Sayın Bakanım. Bugün bu bin civarındaki hâkim bu koltuklarda olduğu müddetçe siz bunu sağlayamazsınız, bu anlayışı yıkamazsınız.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Cavit Bey, süreniz doldu.
CAVİT ARI (Antalya) - Bakın söyleyeyim, yine, seçilen yeni hâkim, savcıların mülakatlarındaki tercihleriniz kamuoyunda tartışma götürür vaziyette.
Bu konuda son olarak şunu söyleyeyim zamanı çok hızlı kullandık. Sayın Bakan, bakın şöyle söyleyeyim: Zaman zaman ilçelerde oluyoruz. İlçelerde, özellikle, hatta ilde hâkim, savcıların iktidara yakın olma, iktidarı temsil edenlerle yakın ilişki içerisinde olma, onlarla -işte- iyi geçinme gibi bir anlayış içerisinde olmalarının lütfen önüne geçin.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Arı, çok aştınız sürenizi, rica ediyorum. Son konuşmacı olduğunuz için biraz müsamaha ettim ama toparlayalım.
CAVİT ARI (Antalya) - Bitiriyorum.
SALİH CORA (Trabzon) - Böyle bir şey yok ya.
CAVİT ARI (Antalya) - Yani o hâkim, savcı kendini oradaki ilçe başkanıyla, il başkanıyla iyi ilişki içerisinde tutmak gibi bir zaruret içerisinde hissetmesin.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir dakika da aştınız.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bir dakika daha Sayın Başkan. Benden...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yarın yine çalışacağız.
CAVİT ARI (Antalya) - Bunlar acı gerçekler. Yani bunları söylemek zorundayız. O hâkim tarafsız davranmak zorunda olduğunu bilsin, hissetsin.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum Sayın arı.
CAVİT ARI (Antalya) - Yargıya güven ancak böyle gelişir Sayın Bakan. Yargıyla ilgili teknik anlamda yapmış olduğunuz önemli çalışmalar var. Avukat olarak bunların faydalı olduğunu tekrar ifade etmek istiyorum. Bakanlık bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür ederim.