KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Adalet Bakanı, değerli bürokratlar, değerli basın emekçileri ve bu salonda bize hizmet eden değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, artık tecrübeli bir bakansınız ve 4'üncü kez bütçenizi sunuyorsunuz. Bizim çok sayıda bakanımız 4'üncü kez bütçesini sundu ve hepsinin karnesini verdik. Mesela, Çevre Bakanına çevre sorunlarıyla ilgili karne verdik, karnesi bayağı bir zayıftı. Eğitim Bakanının da karnesi zayıftı, eğitim anlamında pek bir hareket, pek bir iyileşme görmedik. Ekonomi Bakanımız, zaten geçen sene Bakan oldu ama onun da karnesi zayıftı çünkü ülkede derin bir ekonomik kriz yaşanıyor.

Sayın Bakan beni dinliyorsa... Sayın Bakan, sizin de karneniz maalesef son derece zayıf ama vallahi, sunumunuz, Sayın Bakan bakın, sunumunuz 10 üzerinden 10. Bakın, sunumunuza 10 üzerinden 10 veriyorum ama Türkiye'deki adalet 10 üzerinden 1. O da niye 1 biliyor musunuz? Sizin iyi niyetinize Sayın Bakan. Hani mahkemelerde iyi hâl indirimi vardır ya, o iyi hâlden size 1 veriyorum Sayın Bakan çünkü niyetiniz iyi. Niyetiniz iyi olduğu için 1 veriyorum ama Türkiye'deki adalet 10 üzerinden sıfır Sayın Bakan.

Sayın Bakan, bakın, karnenizde şöyle bir şey var, uluslararası bir derecelendirilme de var biliyorsunuz: Hukukun Üstünlüğü Endeksi var, o da sizin karneniz, Türkiye, son sıralarda ve her yıl geriliyor. 117'nci sıradayız, pek çok Afrika ülkesinin bile gerisindeyiz Sayın Bakan. O açıdan, ülkemizde adalet maalesef, bir sefalet içinde ve bununla ilgili sizin iyi niyetiniz yetmiyor Sayın Bakan. Hani "Cehennemin taşları iyi niyetlerden oluşur." demişler ya, iyi niyet yetmiyor, harekete geçmeniz lazım Sayın Bakan. Bu 117'inci sıradan eğer ki ülkemizi 70'inci, 80'inci sıraya, 60'ıncı, 50'nci sıraya yükseltmiş olsaydınız, size ben "Bravo." diyecektim, "Helal olsun Bakanımıza." diyecektim ama bunu bana maalesef, dedirtmediniz Sayın Bakan.

Hep "Yargı reformu." diyorsunuz, "Adalet reformu." diyorsunuz, güzel şeylerden bahsediyorsunuz, "Hukuk üstün olmalı." diyorsunuz, "Hiçbir mevki, merci, makam, yargıya talimat veremez." diyorsunuz ama kabinenizin başı olan Sayın Cumhurbaşkanı sürekli yargıya talimat veriyor ve aynı zamanda, iktidar ortağınız partinin Genel Başkanı sürekli yargıya talimat veriyor Sayın Bakan. Selahattin Demirtaş'la ilgili "Onları bırakamayız." diyor mesela. Sayın Bakan, böyle mi yargı tarafsız ve bağımsız olacak?

Vallahi, ben hukukçu değilim ama mahkemelere sürekli gide gele anlar oldum, maddeleri bile öğrenir oldum sayenizde, sağ olun yani mahkemelerde bu hukuk bilgim de arttı. İnanın, mahkemelerde iki tür yargıç görüyorum Sayın Bakan: Birinci tür yargıç, zaten sizlerle -sizinle demeyeyim de iktidarınızın anlayışıyla- ideolojik birlik içinde yani Hitler'in mahkemeleri vardı biliyorsunuz, yargıçlar "Ben dosyaya değil, Führer'im, Hitler'im ne der diye bakarım." diyordu, sizin yargıçlarınız da "Tayyip Erdoğan ne der?" diye bakıyor, dosyaya bakmıyor maalesef; birinci tür yargıçlar o. İkinci tür yargıçlar da Sayın Bakan, düşman hukukunu uygulayan yargıçların dışındaki yargıçlar da maalesef -sizden gelen değil bakın, sizden geçtiğini düşünmüyorum ama- saraydan gelen pusulalara göre karar veriyorlar, saraydan pusula bekliyorlar, pusula ne gelirse ona göre karar veriyorlar.

Sayın Bakan, bununla ilgili ben size onlarca örnek verebilirim çünkü her gün, arkadaşlarımın mahkemesine gidiyorum ama ben size bugün 6-8 Ekim 2014 Kobani olaylarıyla ilgili açıklamada bulunacağım. Sayın Bakan, bir kumpas davasıyla karşı karşıyayız ve ben de dönemin bir MYK üyesiydim, 6-8 Ekim 2014'te MYK üyesiydim. Dosyada dokunulmazlığım kaldırılırsa veya milletvekilliğim biterse on sekiz bin beş yüz yıl hapisle yargılanacağım. Ben, 37 insanı öldürmüşüm, yağma yapmışım, tecavüz yapmışım; bunlarla yargılanacağım ve arkadaşlarım, şu anda, bunlarla yargılanıyorlar. Sayın Bakan, Türkiye'de bir suç işlenirse mahkemeler veya savcılık ne zaman harekete geçer? Bir suç işlenmiştir, açıktır, altı saat içinde harekete geçer, değil mi? Veya altı gün içinde harekete geçer en geç. Bir suç işlendiyse, bu kadar büyük bir suç işlediysem ben; insanlara tecavüz ettiysem, öldürdüysem, yağma yaptıysam ülkenin anayasal düzenini yıkmaya çalıştıysam o mahkeme altı yıl sonra harekete geçer mi? Savcılık altı yıl sonra harekete geçer mi? "Altı yıl" diyorum bakın. Nasıl geçer? Bir talimat gelirse geçer. 6-8 Ekim 2014'te Kobani'de IŞİD'in saldırısı vardı, binlerce insan katledilmek üzereydi Sayın Bakan ve biz o dönem iktidarla temas halindeydik. Çağrımız şu yöndeydi: "Kobani'de insanlar katledilecek, gelin harekete geçin." Dönemin iktidarı taahhütte bulunmasına rağmen bunu yapmadı ve 6 Ekim gecesi Kobani gerçekten düşmek üzereyken, insanlar katledilmek üzereyken, iktidarın bu tavrını protesto etmek üzere "Gelin, sokaklara çıkın, protesto edin." dedik, 6 Ekim akşamı ben de İstanbul'da bu protestoya katıldım. Herkes protestosunu yaptı arkadaşlar Türkiye'nin pek çok yerinde, basın açıklamasını yaptı ve evine gitti, kimsenin burnu kanamadı o akşam bizim "tweet"imiz üzerine ama 7 Ekim günü Türkiye'de bir darbe dinamiği devredeydi çünkü çözüm süreci bombalanmaya çalışılıyordu, iktidar ile cemaat arasında büyük bir kavga vardı ve bunu fırsata çevirmeye çalışan bir darbe dinamiği vardı. Bunun için, Sayın Bakan, Tayyip Erdoğan'a -ya kendisi ya bir başkası- bir şekilde "Kobani düştü düşecek." dedirttiler, Tayyip Erdoğan bunu söyledi, fay hatlarındaki enerji boşaldı ve devletin karanlığı devreye geçti. Polisler ilk olarak Muş Varto'da bir yurttaşımızı katlettiler ve ondan sonra olaylar patlak verdi, yurttaşlarımız hayatını kaybetti ve biz bunu durdurmak için Sayın Bakan, elimizden gelen her şeyi yaptık. Dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala'yla birlikte Sırrı Süreyya Önder, şimdi mahpusta olan İdris Baluken günlerce beraber çalıştılar yangına su dökmek için ama yangına benzin dökmek isteyen bir karanlık da vardı. O olayları durdurduk Sayın Bakan, kimse bizi suçlamadı. Suç işlemiş olsak derhâl harekete geçilirdi değil mi? Hayır, kimse bizi suçlamadı. 28 Şubat 2015 günü deklarasyon da açıklandı, Kürt meselesinin çözüm süreci devam ediyordu ama bu devletin karanlığı o süreci bozmaya ve darbeye yürümeye istekliydi, kararlıydı, bunun için de çözüm süreci dinamitlendi. AKP, 7 Haziran 2015'te iktidarını kaybetti. Ne oldu sonra? Bir anda Kobani olayları akla geldi, dosya hareketlendi, yine bir şey olmadı, kimse bizi sorgulamadı, benim dokunulmazlığım da yoktu o zaman ama 2018 yılında, Sayın Bakan -şimdi size bir belge göstereceğim- bakın, Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Başkanlığı, bakın, belge... O dönem bir savcı atandı dosyaya ve savcı şunu yaptı, şu dosyayı yazmış -bakın, Kobani dosyasını unutmuş, 3.500 sayfanın içinde unutmuş- ne diyor biliyor musunuz, terörle mücadele şubesi açıklıyor bunu bakın: "HDP'nin, 6-8 Ekim olaylarında şiddetin odak merkezinde bulunduğunun kabul edileceği, Anayasa'nın 69'uncu maddesine göre ise bu hususun kapatma nedeni olarak gösterileceği hukuki olarak değerlendirilmiştir. Yukarıda ismi geçen şüpheliler hakkında TCK 302, terör nedeniyle cinayet, cinayete teşebbüs, yaralama, yağma suçları için iddianame düzenlenmesi hâlinde anayasal mevzuatımıza göre parti kapatma sonucunun da ortaya çıkacağı hukuken değerlendirilmiştir." Kim diyor? Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Başkanlığı. Nerede bu belge? Kobani davasının dosyasında. Talimatı kim vermiş? Devletin karanlığı vermiş. Kime vermiş? Savcıya vermiş, mahkemeye vermiş. Kim verdirtti bunu?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım lütfen.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Maalesef Sayın Bakan, sizin dışınızda bir karanlık bu talimatı verdi ve Kobani dosyasıyla arkadaşlarımızı, şimdi tutuklu, rehin yoldaşlarımızı rehin tutmaya devam etmek için ve partimizi kapatmak için bu talimat verildi. Sayın Bakan, hiçbir şey sizin bildiğiniz gibi değil, belki biliyorsunuz ama gücünüz yetmiyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Paylan, süreniz dolmuştur, on dakika oldu.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, AİHM "Bu 'tweet'te bir suç yoktur." dedi. AİHM "Bu meselede bir suç yoktur." dedi ama AİHM kararları uygulanmıyor Sayın Bakan bu ülkede. AİHM kararları uygulansın Sayın Bakan. Kumpas davalarına bir son verilsin Sayın Bakan.