KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET KAMİL EROZAN (Bursa) - Çok teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, değerli milletvekilleri ve saygıdeğer bürokratlar; bir defa, izninizle, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısının bir cümlesiyle başlayacağım. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı şöyle bir ifade kullandı: "Sayıştay raporlarına gerekli hassasiyetle yaklaşıyoruz." Memnuniyet veriyor ama başka arkadaşlarımız da söylediler, bizim sorduğumuz sorulara niye aynı hassasiyetle yaklaşmıyorsunuz? Benim sorduğum, milletvekili olduğumdan bu yana sorduğum hiçbir soruya yanıt vermediniz. Ha, şimdi, bunun adı "demokrasi" ise bu demokrasinin içinde herhâlde bir denge ve denetim sistemi olması lazım. Zaten bu denetimi sağlamak için, milletvekilleri açısından yazılı sorudan da başka bir şey kalmadı ama maalesef, sizin cephenizden ya şahsınızın kararı veyahut size verilmiş olan talimat gereği bizi yok saymak gibi bir tercih yaptınız. Bir tek örnek vereceğim: Bu, Katar Emirinin verdiği 747 model uçak devletin demirbaşında kayıtlı mı? Yani günün birinde seçimde iktidar değiştiğinde Sayın Cumhurbaşkanı "Katar'dan gelen o uçağı benim şahsıma vermişlerdi, ben buna binip giderim." derse bunun kaydını kuydunu biz nereden bulacağız? O zaman, lütfen bu sorunun cevabını verin, bana gülmeyin, sorumu niye cevaplamadığınızı soruyorum; yazın cevabı, cevabı yazın lütfen, cevabı yazın.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Ben geçen sene verdim.

AHMET KAMİL EROZAN (Bursa) - "Karadeniz'de 500 milyar metreküp doğal gaz bulundu." diye bir ifadede bulundunuz, bugün değil, ilk sunuşu yaptığınızda. Ben soruyorum: O 500 milyar metreküp, kim çıkaracak bunu? Bunun ticari anlamda çıkarılabilecek olup olmadığını bilen var mı? Bana sorarsanız, bir hayal satılıyor. Niye hayal satılıyor? Eğer o 500 milyar metreküp ticari anlamda anlamlı bir miktar olsaydı bugün, Türkiye'nin kapısında yabancı petrol şirketleri, doğal gaz şirketleri kuyruğa girmiş olurlardı. Yok böyle bir şey! Artı, asıl ben daha önemli bir şey söyleyeceğim: Önümüzde bir ay kaldı, Rusya Federasyonu'ndan alacağınız doğal gazın fiyatını piyasaya sunulabilecek bir fiyatta tutabilecek misiniz, tutamayacak mısınız; bu önemli.

Yine doğal gaz üzerinden gideceğim. Bundan bir müddet evvel şöyle bir cümle kullandınız: "Şimdi, Rum tarafı -GKRY'ye hitap ediyorsunuz- bölgede yeniden tek taraflı hidrokarbon çalışmalarına başlayacağını duyuruyor. Hiç merak etmesinler, onları yalnız bırakmayız; sondaj çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ederiz." Soruyorum: Nerede kaldınız? "Kaldığımız yer." dediğiniz zaman "Bir yerde durdurduk çalışmaları." demektir bu, Türkçede başka bir anlamı yoktur bunun. Kaldığınız yer neresi ise onu biz de bilmek isteriz. Niye bunu söylüyorum? "Oruç Reis nerede?" diye devam etmem lazım, "Donanma nerede?" diye devam etmem lazım, "Mavi Marmara nerede?" diye devam etmem lazım, "NAVTEX'ler nerede?" demem lazım, "Doğu Akdeniz nerede?" demem lazım. "NAVTEX'ler" derken daha da enteresan bir noktaya getirmem lazım: Limni'nin gayriaskerî statüsü konusunda bir NAVTEX yayımlamanın anlamı nedir? Veyahut "Yunanistan'a boyum yetmiyor, onun için ben Yunanistan'ı Birleşmiş Milletlere şikâyet ediyorum." demenin anlamı nedir? Yapacaksanız Yunanistan'la yapacaksınız alışverişinizi.

Afganistan'daki kardeşlerimiz, Türk Silahlı Kuvvetlerine hizmet edenler -ben bunu zamanında Sayın Çavuşoğlu'na da söyledim- bu kardeşlerimiz şöyle diyorlar: "Herkese Türkiye'de yer bulundu da Türkiye'de bizlere mi yer bulunamıyor? Ailelerimizle birlikte topu topu 300 kişiyiz. Biz niye buralarda kaldık?" diyorlar.

Cumhurbaşkanlığı nezdinde bir Dış Politika Kurulu var biliyorsunuz, ben listede kimler var, kimler yok diye şöyle bir baktım ve maalesef şöyle bir gözlemle karşılaştım: Bunların içinde aktif veya emekli hiç büyükelçi yok yani bunlar akademisyenler, öğretim görevlileri, "Uluslararası politikaları okumuşlar veya okutmuşlar." olabilirler ama bunların, işin pratiğini yapmadıkları açıktır.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım.

AHMET KAMİL EROZAN (Bursa) - Bence, 10 büyükelçi krizinin arkasında o Kurulda, yeterince bu işin pratiğini yapmış olmak durumunda olacak insan bulunmaması da yatmaktadır. Bu, şuna benziyor: Tıp fakültesini bitirip hiç doktorluk yapmamaya.