KOMİSYON KONUŞMASI

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ya, belki baştan yöneltmemiz gereken bir eleştiriyi en azından Komisyonun ilk görüşme toplantısında ifade etmiş olayım; muhtemelen arkadaşlarım daha önce de defaatle ifade etmişlerdir.

Şimdi, bu askerî aklın kendisinin, askerîleşmiş dış politikanın kendisinin sorunlu olduğunu demin söyledik. Bu anlamıyla Millî Savunma Komisyonunun tali bir Komisyona dönüşmesinin ve Dışişleri Komisyonuna sürekli askerî anlaşmalar gelmiş olmasının büyük bir talihsizlik olduğunun da altını çizmemiz gerekiyor.

Şimdi -Sayın Çeviköz de ifade etti- 2004 yılında imzalanan, sonra 7 Ekim 2019'da tekrardan Sırbistan'la imzalanan anlaşma, bu anlaşmayla ortadan kalkacak. Peki, ne getirecek bu anlaşma? Birincisi: Zaten Balkanlar çok sorunlu, gerçekten acıları çok taze bir coğrafya. Biz katliamları biliyoruz, Srebrenitsa katliamında ülkemizde anmalar yapıyoruz, Cumhurbaşkanlığı düzeyinde katılım gösteriliyor ve dünyanın gözü önünde olmuştu. Hep eleştiriyoruz değil mi "Avrupa Birliğinin gözü önünde oldu, Avrupa'nın göbeğinde oldu." diye? Ama bugün benzer katliamların önünü açabilecek, aslında -deyim yerindeyse- bir kıvılcıma bakacak bir coğrafyada askerî anlaşmalar yaparak, askerî angajmanlara girerek o tetiği de biz çekmiş oluyoruz. Bu anlamıyla, genelde -demin de ifade ettiğim- bu askerî teçhizat, askerî malzeme satma, her yere gittiğinde askerî anlaşmalar yapma meselesi en nihayetinde bu militarist bakış açısıyla çok ilgili ve ne yazık ki bu ne ülke barışına ne de bölge barışına katkı sunuyor. Onun için, Sırbistan ile Kosova arasındaki sorun, Sırbistan ile diğer ülkeler arasında yaşanacak gerilimlerde şimdiden bir taraf tutmanın kendisi, 1'incisi, yarın öbür gün oradaki olası -geçmiş tarihsel bağları hep referans gösteriyoruz ya- bütün o tarihsel bağları referans göstererek yürüteceğiniz bütün barış çabalarını bugünden sekteye uğratmıştır. Siz zaten diyorsunuz ki: "Ben askerî iş birliği yapıyorum, askerî tatbikat yapacağım." Yarın olası bir sorun çıktığında siz nasıl araya gireceksiniz, oradaki bölge barışına nasıl katkıda bulunacaksınız? Bizatihi bu anlaşmayla bölgenin, Balkanların barışı tehdit altına girmiş durumda; bu anlamıyla, bu kadar askerî angajman ve İHA, SİHA -bilmem ne ihraç ederek- yani askerî teçhizat ihraç ederek ayakta kalma stratejisinin maliyetini ne yazık ki bütün insanlık olarak öderiz, bölge halkları öder; bu anlamıyla da bu anlaşmaya karşı olduğumuzu ve çok yanlış, yanılgılı bir anlaşma olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. Türkiye, bölgedeki gerilimin değil, barışın tarafı olmalıdır; bu anlaşmayla yeni bir gerilimin tarafı ve aktörü durumuna ne yazık ki gelecektir.

Teşekkür ederim.