| Komisyon Adı | : | DİJİTAL MECRALAR KOMİSYONU |
| Konu | : | Google Reklamcılık ve Pazarlama Limitet Şirketi Hükûmet İlişkileri ve Kamu Politikaları Yöneticisi Erkan Kaptan, Hükûmet İlişkileri ve Kamu Politikaları Müdürü Zeynep Güven ve Google Bilgi Teknolojileri Limitet Şirketi Avukatı Gönenç Gürkaynak'ın, Google Türkiye ekibi olarak Türkiye'de gerçekleştirdikleri projeleri, politikaları, YouTube hizmeti ve 5651 sayılı Kanun'a uyum çalışmaları hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 02 .12.2021 |
AHMET BÜYÜKGÜMÜŞ (Yalova) - Çok özür diliyorum. Normalde, soruyu sorup ayrılma nezaketsizliğini yapmak istemem. Ben, sorumu yönelteyim, tutanaklardan da sizin vereceğiniz cevabı okurum.
Aslında, Tuncay Bey'in söyledikleri çok güzel bir çerçeve ve mevcut durum analizi oldu. Herhâlde bizim daha önceki yaptığımız toplantılardan da hareketle düşündüğümde genel olarak bu çerçevenin Komisyonumuzca benimsendiği kanaatindeyim. Tabii, iktidar muhalefetle ilgili yaptığı analiz, o ayrı paranteze alacağımız...
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Önemli değil. Bugün öyle olur, yarın olur. Yani ben siyaset üstü olarak söylüyorum.
AHMET BÜYÜKGÜMÜŞ (Yalova) - Yani şöyle diyelim, şöyle formülüze edersek tamamına katılmış olurum: Dijital alanının da bir iktidar muhalefet ilişkileri oluşuyor.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Yüzde 100.
AHMET BÜYÜKGÜMÜŞ (Yalova) - Bazı zaman bazı aktörlerin sesi daha hâkim olabiliyor.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Aynen bunu söylemek istedim.
AHMET BÜYÜKGÜMÜŞ (Yalova) - Bazı aktörlerin... Yani gündelik siyasetteki iktidar muhalefetin de ötesinde bir yeniden üretim var orada. Tam bununla alakalı sizin gibi çok uluslu, bu sınırları aşan şirketlerle yaptığımız toplantılarda da benzer konuları konuştuğumuz aslında bir öneriyle bu mevcut durum analizine bir katkı sunmayı hedefliyorum.
Şimdi, bütün bu bilgi teknolojileri alanında patlayan şirketlerin ortaya çıkışını ben biraz kitapların kitleselleştiği Avrupa tarihindeki o döneme benzetiyorum. İlk kitlesel olarak yayılan kitap İncil olmuş, 2'nci kitap da Goethe Faust'u olmuş. Tahmin edebileceğiniz gibi, birisi Katolik kilisesinin çok sevdiği, beğendiği, yayılmasını arzu ettiği kitap, 2'ncisi de tam tersi, hiç kimsenin okumasını istemediği bir kitap. Bu kitap, İncil ilk kitlesel olarak basılan kitap. Goethe'nin Faust'u da 2'ncisi hatta bu yüzden Karl Marx Goethe'nin Faust'una övgüler yağdırarak başlar Komünist Manifestoya. Tabii, bunun karşısında Katolik kilisesi yapmış? Bugün, bizim çok masum bir amaçla kullandığımız o içindekiler, indeks yöntemi var ya bir indeks yayımlamış, okunabilecek kitaplar orada listelenmeye başlamış.
Aslında, Google'nın da bugün herhangi bir veri analitiğine müracaat ettiğimizde ortaya çıkardığı şey, bize sunduğu aradığımızla dünyadaki bilgi hazinesinde var olan set arasında bir ilişki oluşturabilmek. Çok güzel, çok masum, çok değerli görünen bu hizmet aynı zamanda arkasında çok fazla tartışmayı da... İşte, Tuncay Bey bu analizi yaparken bir çoğuna değindi veri mahremiyetinden bu işin ekonomi politiğine kadar. Öyleyse şöyle bir tablo çıkıyor bizim karşımıza: Örneğin, ben, bir şirkete yatırımcı olduğum zaman, bir şirket kendi finansal varlığını piyasayla paylaştığı zaman ve insanlardan bunun için para topladığında bütün finansal ve idari yapılarını bağımsız denetimcilere de açmak mecburiyetinde; dünyada bu anlamda çok kredibil kuruluşlar var, bunlardan denetim raporları alıyorlar. Google gibi ve diğer, Alphabet gibi aslında yani daha kesin konuşacak olursak. Böyle bir kendi rekabet politikasını, kendi veri güvenliği politikasını, kendi mahremiyet politikasını kişisel verilerin korunmasına dair tüm izlediği süreçleri dünyada kabul gören tabii ki, bunlar da tartışılır ama... Her dönem bağımsız bir denetimden geçirerek bu raporu da ülkeler bazında ya da küresel olarak da aynı zamanda kamuoyuyla paylaşmak hakkında ne düşünür Google şirketi? Çünkü nasıl bir şirkete yatırımcı olduğumuzda onunla ilgili bağımsız bir rapora ihtiyaç duyuyorsak aslında Google'nın tükettiği, üretim için kaynak olarak kullandığı bizlerin dijital ortamdaki izleri, verilerimiz. Bu bıraktığımız ve üretimine kaynaklık yaptığımız sürece ilişkin bağımsız bir gözle yapılacak bir değerlendirmeyle aslında tüm bu politika alanlarında neler yapıldığı, buradan elde edilen gelirin adalet tarafı, hukuka uygunluk tarafı...
Şunu da kabul ediyoruz: Google yaptığı iş gereği tekel durumda. Belki Google da bunu istemiyor. Yani Google gibi birkaç tane firma olsa, rekabet etse daha yenilikçi işler de çıkarabilir ama doğası gereği tekel konuma sahip. Bu tekel durumu da aşabilecek bu, belki bir zemin teşkil edebilir ama en önemli tarafı rekabetle ilgili konu. Çünkü Değerli Zeynep Hanım'ın da sunumunda söylediği gibi, Google artık bir marka olmanın dışına çıktı. Ben, ilk defa Amerika'ya bir eğitim amacıyla gittiğimde ve birisine soru sorduğumda kişi sorumun cevabını bilmediğini söyledikten sonra "..."(x) dedi. Yani Google aslında bir marka ya da isim olmaktan çıkarak bir fiile dönüştü ve o fiile bir şirket sahip durumda. Öyleyse hep birlikte oluşturduğumuz bu değer yani dünyada kimse Google'a girip verisini bırakmasa Google bir üretim gerçekleştiremez ve bir değere de sahip olamaz. O yüzden, Google'ı kullanan herkes aslında Google'nın yatırımcısı, Google'nın paydaşı. Dolayısıyla veri güvenliğinden rekabet politikasına kadar, kişisel verilerin korunmasına kadar çok boyutlu hukuki ve sosyal bir bağımsız denetimi de insanlar hak ediyor diye düşünüyorum.
Bugün geldiğiniz, bizimle beraber olduğunuz, bunları tartıştığımız için de sizlere çok teşekkür ederim.