| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu ve 40 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4018) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 16 .12.2021 |
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
"Gidiyorum gündüz gece, bilmiyorum ne hâldeyim." Bir kanun çıkarıyoruz, o kanun maddesi bir ay sonra tekrar Komisyonumuza geliyor, tekrar görüşüyoruz. Bir kanun geçiriyoruz, o kanun Genel Kurula gidiyor, Genel Kurulda geri çekiliyor, tekrar Komisyona geliyor. Demek ki bu yeni sistem, Başkanlık sistemi işlemiyor. Milletvekillerinin burada aldığı kararlar kapalı kapılar ardında tekrar yeniden değerlendirilip yeniden Komisyonumuza geliyor. İnşallah milletimiz her şeyi görür, gerçekler de ortaya çıkar.
Çok değerli Komisyon üyesi arkadaşlarım, siz torba yasa yapmaktan bıkmadınız, biz de torba yasalara ilişkin usul itirazımızı dile getirmekten bıkmadık. Vatandaşın aciliyet bekleyen bu kadar sorunu varken hâlâ ülkenin gerçeklerinden uzak teklifler önümüze getiriliyor. "Millî" kelimesini ağzınızdan düşürmeyip millî limanlar tek tek yabancılara teslim ediliyor. İktidarınızın "Ben yaptım, oldu." anlayışıyla ülkeyi bugün bu hâle getirdiniz, gördüğünüz gibi kurlar yükselişte, devam ediyor. Biz yine burada aynı itirazlarımızı yineleyeceğiz, çok açık ve net bir şekilde bu düzenlemeye karşıyız. Bu düzenleme Anayasa'ya çok yönlü olarak aykırıdır. Daha önce de söyledik, özelleştirmeye dair yargı kararları bu düzenlemeyle yok sayılmaktadır. Yargı kararlarını uygulamak, dikkate almak Anayasa'nın 2'nci ve 138'inci maddesine aykırıdır. Sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikli kamu yararının gözetilmesi Anayasa'nın 43'üncü maddesi gereğidir ama bu düzenleme Anayasa'nın bu maddesine de aykırıdır çünkü hâlihazırda işletme hakkı sahibi olan firmalara ihalesiz bir şekilde süre uzatımı sağlamanın bir kamu yararından ziyade firma yararına olduğu açıktır. Örnek verelim: Trabzon Limanı'nın işletmesi 2003 yılında özelleştirilirken bu limanı otuz yıllığına işleteceklerini düşünerek bu ihaleye giren ve belki de otuz yılı az bulup girmeyen firmalar vardır. Şimdi siz bu süreyi kırk dokuz yıla uzattığınızda otuz yılı kısa bulup o dönem ihaleye girmemiş olan firma için haksız rekabet oluşturmaktadır. Hatta, şimdi o firmalara ihaleye girme şansı da tanımıyorsunuz. Mevcut sözleşmesi olan firmaya diyorsunuz ki: "Al sana ek süre." Firmanın karşısında teklifi yükseltecek bir rakip yok. Hani rekabet, hani kamu yararı, hani Anayasa'nın 2'nci maddesinde tanımlanan hukuki belirlilik, öngörülebilirlik, hani hukuk devleti? Bu düzenleme bu şekliyle teşebbüs hürriyeti ve özel teşebbüslerin fırsat eşitliği içinde rekabet edebilmelerini de engelliyor. Bu yönüyle de Anayasa'nın 48'inci maddesine aykırı.
Değerli arkadaşlar, Anayasa'ya açıkça aykırılığını gerek önceki Komisyon görüşmelerimizde gerek Genel Kurulda açıkça ortaya koyduğumuz bu düzenlemede ısrar neden, niçin? Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı Raporu'na göre, liman işletmesi yirmi yıldan az süreli olduğunda verimli bir yatırım yapılamıyor ancak yirmi beş yıldan uzun süreli işletme hakkı devrinde de bu kez yatırımlar verimsiz oluyor çünkü işletme hakkı sahibi yatırımı öteliyor, yıllara yayıyor. Bizim limanlarımız hepsi yirmi beş yıldan uzun süreli işletme devirleriyle özelleştirilmiş, Şimdi de daha fazla uzatmaya çalışıyorsunuz. Limanlar bu ülkenin uluslararası ticaretinin ve lojistik ağının merkezi altyapı unsurlarındandır. Dolayısıyla, limanlarla ilgili olarak alınacak her türlü kararın ve yasal düzenlemenin bir ülkenin ticaret ve lojistik stratejisi, sanayisi ve daha önemlisi dış politikasıyla uyumlu olması ve makropolitikalarla bütünlük arz etmesi önemlidir. Aksi takdirde, tutarlı ve sürdürülebilir bir dış ticaret stratejisi uygulamak ve sonuç almak mümkün olamaz. Dolayısıyla, önce şunu sormamız lazım: Bizim bir dış ticaret stratejimiz var mıdır, varsa nedir? Limanlarımız bu dış ticaret stratejisinin neresinde duruyor?
Bugün, Çin'in bütün dünyada hayata geçirdiği küresel ticaret ve lojistik stratejisiyle çok sayıda ülkenin altyapı tesislerine âdeta çöktüğünü görüyoruz. Neden? Çünkü limanlar ve altyapı tesisleri Çin'in dış ticaret stratejisinin en temel boyutunu oluşturuyor. Aynı Çin, bugün Akdeniz çanağında ülkelerin limanlarını tek tek satın alıyor, Akdeniz'i bir Çin gölü hâline getiriyor. Hatta, bu durum iktisat literatürüne "Sri Lanka Sendromu" olarak yerleşmiş durumda. O yüzden hem ekonomik güvenliğimizi hem de ülke ekonomisinin gelecek hedeflerini yakından ilgilendiren böyle bir konuda ince eleyip sık dokumamız gerekiyor değerli Komisyon üyeleri. Bu süre uzatımı konusundaki değişiklik hazırlanırken gelecekteki riskler açısından Ticaret, Ulaştırma ve Dışişleri Bakanlıklarından herhangi bir etki analizi talebinde bulundunuz mu? Biz bu değişikliği hangi kamu yararı açısından gerçekleştireceğiz? En azından bunu hem bizlerin hem de kamuoyunun bilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Yani şeffaf bir süreç içerisinde bunları hayata geçirmemiz gerekiyor.
Avrupa Birliği, tedarik zincirini pandemi sonrası yakın coğrafyasına kaydırmayı planlıyor. Kara yoluyla taşıma maliyetleri arttı, deniz taşımacılığına yöneldi ve limanlar değer kazandı. Bunun sonucunda limanlarımızın değerleri artacakken özelleştirme sürelerini uzatarak aslında siz, kamunun çıkarlarına zarar vermiş oluyorsunuz. Siz özel çıkarlarınızı kamu genel çıkarlarına tercih ediyorsunuz yani siz, milleti değil, yandaşı tercih ediyorsunuz. Şunu unutmayın: Süre uzatımından sonra şirketler limanları tek tek yabancılara satacaklar, burada not düşüyorum, limanları tek tek yabancılara satacaklar, ileriki süreçte millî güvenlik sorunu hâline dönüşecek. Son dönemlerde tartıştığımız, işte, limanlarda kontrol altına alamadığımız kokain taşımalarını da görüyorsunuz. Bu konuda bugünden önlem almamız gerekir. Otuz yıl, otuz altı yıl ve otuz dokuz yıl işletme hakkını alıp bu zamana kadar yatırımlarını tamamlamayan firmalara şimdi kırk dokuz yıllık süre veriyorsunuz.
Değerli Komisyon üyeleri, daha bu firmalar vadettikleri yatırımları gerçekleştirdiler mi, henüz onu bilmiyoruz. Siz bunun denetimini ne kadar yaptınız? Şimdi bu düzenlemeyle "Kimine on dokuz, kimine on üç ve kimine on yıl ek süre verelim." diyerek yatırımları yapmalarını öteliyorsunuz. Hopa, Giresun, Rize, Sinop, Antalya, Marmaris, Tekirdağ, Trabzon, Kemerköy, Dikili, Salıpazarı, Alanya, Çeşme, Kuşadası, Bandırma, Derince, İskenderun, Mersin, Samsun Limanları... Örneğin, getirdiğiniz düzenlemeyle Mersin Limanı'nın özelleştirme süresini on üç yıl daha uzatmak istiyorsunuz. Mersin'de özelleştirmeyi kazanan şirket on dört yılda vadettiği yatırımların bugüne kadar ne kadarını gerçekleştirdi ki şimdi süresini on üç yıl daha uzatıyorsunuz? Gelin, bunları konuşalım.
Mersin Limanı, Doğu Akdeniz çanağındaki en büyük limandır. 2007 yılında tamamını -buraya dikkat edelim- 755 milyon dolara devrettiğiniz Mersin Limanı'nın 2017 yılında Akfen sadece yüzde 40 hissesini 869 milyon dolara Avustralya yatırım fonuna devretmiştir. Sözleşme süresinin biteceği 2043'te bu limanı daha yüksek ve daha rekabetçi fiyatlarla özelleştirme imkânımız varken neden bunu 2056 yılına öteliyoruz? Nerede kamunun yararı, nerede vatandaşın çıkarı? "Stratejik vizyon" diye çıktığınız yolda geldiğiniz nokta, limanlarımızı ranta kurban etmek mi? Türkiye'nin lojistikteki rekabetçiliğini artırmak için Çandarlı ve Mersin'e ana konteyner limanları yapacaktınız. Bunları bugüne kadar yapmadınız, şimdi de gelmiş, özelleştirme sürelerini uzatıyorsunuz. On yıl önce dışarıdan liman almayı planlayan ülkemiz, bugün limanların özelleştirmesinin uzatılmasını konuşuyor. Ülkemizi getirdiğiniz durum ortada.
Özelleştirilen limanlardan biri Kocaeli Derince'de bulunan Safiport Limanı'dır. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarına aitken 2015'te işletmesi özelleştirilen limanda otuz dokuz yıl olarak belirlenen işletme hakkı bu düzenlemeyle otomatik olarak on yıl daha uzayacak. Böylelikle, 2054'te bitecek olan işletme hakkı 2064 yılına kadar uzatılıyor. Bu liman Kocaeli Körfezi'ni "yatırım" adı altında betonlaştırdı. Havadan uçakla giderken şöyle bir bakın, neler olduğunu görürsünüz. Çevre katliamına neden olan bu liman denizi öldürdü, bunun sonucu olarak balıkçılığımıza darbe vuruldu. Bu düzenlemeye karşıyız, teklif metninden kesinlikle çıkarılmasını talep ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, madde 2'yle, LPG piyasasında faaliyet gösteren aktörlere depolama imkânı verilmesine ilişkin düzenleme getiriliyor. Bu düzenlemeye neden ihtiyaç duyulduğunun açıklanmasını istiyoruz.
Sayın Milletvekili, dinlersen yani imzalayıp getiriyorsun da...
AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) - Dinliyorum Başkanım.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - LPG'yle ilgili bu düzenlemeye neden ihtiyaç duyuldu, talepler nedir? Bir açıklama getirilirse iyi olur.
AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) - En sonda açıklama getiririz.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Madde 3'le ise kaçakçılıktan mahkûm olanlara LPG piyasasında lisans verilmesi yasaklanıyor. Yasak ne kadar doğru? Bunun yerine cezanın artırılması gerektiğini düşünmüyor musunuz? Yani yasaklarla nereye varabiliriz? Mühim olan, o suçu işleyenlere büyük cezalar vermektir yoksa sadece yasakla başka bir firma adı altında yine bu işe devam edecek.
Madde 5'le ise Elektrik Piyasası Kanunu'nda değişiklik yapılıyor. Düzenlemeyle; Etibank, TEK, TEAŞ kapandı, onların mülkiyet ve mülkiyetten gayri hakları -ilgisine göre- TEİAŞ ve TEDAŞ'a devrediliyor. Bu konuyu da merak ediyoruz. Yapılan bu düzenleme akıllara şu soruyu getiriyor: "Acaba TEİAŞ ile TEDAŞ özelleştirilecek mi de bilançosu güçlendiriliyor, bu kamu arazileri bu şirketlere aktarılıyor?" diye kamuoyunda genelde bu tartışmalar var. Buna da açıklık getirirseniz iyi olur. "2022 yılında TEİAŞ özelleştirilecek mi?" Böyle bir tartışma var, bu konuyu da biraz açarsanız memnun oluruz. Bu gayrimenkuller belli mi? Bir de elinizde bu gayrimenkullerin listesi var mı? Ne kadar gayrimenkul var? Hangi şirkete hangi gayrimenkuller aktarılacak? Buna da bir açıklık getirirseniz bizi de aydınlatmış olursunuz.
Madde 4'le, yenilenebilir enerji kaynaklı enerji santrallerine yerli girdi aksam desteği düzenlemesi getiriliyor. Burada önemli nokta, tüketicinin üzerine bu uzatmayla ilgili ek mali yükler yüklenmeden destekler verilmesidir yani burada tüketiciye ek bir yük getirecek mi? Bunlara da açıklık getirirseniz iyi olur.
Öte yandan, ülkemizin en önemli yenilenebilir enerji kaynağı olan rüzgâr ve güneş enerjisine yatırım imkânlarının artırılması gerektiğini düşünüyoruz biz. Aslında, desteklememiz gereken bu gibi rüzgâr ve güneş enerjileridir, diyorum.
Çok teşekkür ediyorum.
Asgari ücret de 4.250 lira olmuş, milletimiz açısından hayırlı olsun ama AK PARTİ Genel Başkanı "Asgari ücreti yükselteceğiz." diyor, sanki cebinden verecekmiş gibi heyecanla anlatıyor. Bugün üreticilere, esnaflara bu asgari ücretin vergi yükünün ne getireceği, bunu nasıl karşılayacakları konusunda bununla ilgili de cümleler kursa...
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - O zaman Genel Kurulda niye o kadar malzeme yaptınız "Artırın, artırın." diye?
ALİ ŞEKER (İstanbul) - "Vergiden muaf tutun." dedik biz.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Sanki asgari ücreti Hükûmet veriyor ve iktidar veriyor, Cumhurbaşkanı veriyor.
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Aramızda üreticiler var, onlara da söz veririz sonra.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Üreticinin, sanayicinin, esnafların verdiği asgari ücretle şov yapmaya da gerek yok.
Çok teşekkür ediyorum.