| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu ve 40 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4018) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 16 .12.2021 |
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şu an tartışmakta olduğumuz kanun teklifi yürürlük ve yürütme maddeleriyle birlikte toplam 8 maddeden oluşmakta. 6 maddede 5 kanunda değişiklik yapılmak istenmekte.
Geçen hafta görüştüğümüz bir kanun teklifi vardı 287 sıra sayılı Kanun Teklifi'nde 38 maddede 22 kanunda değişiklik öngörülüyordu. Daha sonra madde ihdasları oldu. Hatta bu kanun teklifine herhangi bir isim bulunamamıştı. "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" diye verilmişti. Bu durumu gerek Komisyon çalışmalarında gerekse Genel Kurulda eleştirmiştik. Şimdi gene bir bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız yani bu kanunun da herhangi bir adı yok. Ancak şunu belirtmek gerekir ki bu kanun teklifinin altına imza atan arkadaşlarımız belki fakrında değiller ama aynı zamanda bir rekora da imza atmış olabilirler yani 6 maddede 5 kanunda değişiklik yapıyorlar.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - 6 maddede 6 kanun.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Öyle mi?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Evet.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Neyse, 5, 6 birbirimizi kırmayalım. Yani sonuç itibarıyla ben bundan daha fazlasını düşünemiyorum.
287 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin adı yok demiştik imzacılar adını koyamadıkları için. Genel Kurul esnasında yapmış olduğum konuşmada 287 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 16'ncı maddesi, hatta bugün de tartıştığımız limanların kırk dokuz yıllığına sözleşmenin uzatılmasıyla alakalı düzenlemeden dolayı ben şöyle bir isim koymuştum, Katarlılara adrese teslim kanun teklifi demiştim. Ancak gene aynı maddeyi başka bir kanun teklifinde görmekteyiz. İşin tuhafı Genel Kurulda yapmış olduğumuz konuşmalardan, yapmış olduğumuz muhalefetten dolayı bu kanun maddesinin Genel Kuruldan geri çekildiğini biz düşünüyorduk ancak bugün karşımızda görmekteyiz. Esasında biz bunu millî iradenin tecelli ettiği Genel Kurulda metinden çıkarılan maddenin tekrardan karşımıza gelmesini millî iradeye bir saygısızlık olduğunu da düşünmekteyiz. Öncelikle şunu belirtmem lazım: Komisyonlarda bir kanun teklifi geldiği zaman yapmamız gereken ilk şey o kanun teklifinin maddelerinin Anayasa'ya aykırı olup olmadığını araştırmamız lazım. Anayasa bize bunu söylüyor. Öncelikle yapmamız gereken şey bu. Daha önce bu madde 1'le ilgili geçmiş olan 287 sıra sayılı Kanun Teklifi'ni tartışırken Sayın Profesör İbrahim Kaboğlu hocamız buraya geldi, Komisyonda bu kanun teklifinin, bu maddenin Anayasa'ya aykırı olduğunu etraflıca anlattı. Aynısını da Genel Kurul çalışmaları esnasında da belirtti, altını çizdi. Yani bu madde 1, 1'inci madde Anayasa'ya aykırı ve biz şu anda Anayasa'ya aykırı bir düzenleme yapmak için Komisyon çalışmalarına devam ediyoruz. Ben Anayasa uzmanı değilim, İbrahim Kaboğlu gibi size gerekçelerini anlatamam ama ben vicdan sahibiyim, ben buradaki herkesin de vicdan sahibi olduğuna inanıyorum, bütün milletvekillerimizin vicdan sahibi olduğuna inanıyorum. Bu kanun teklifi Anayasa'ya aykırıdır, aynı zamanda vicdana da aykırıdır arkadaşlar, samimi söylüyorum, bu, vicdana da aykırıdır. Bu yasa teklifi, bu madde 1 ilk geldiği zaman sektörle alakalı birisini aradım, bilgi almak istedim. Haberi yoktu, ayrıntılarını anlattım, yapılmak isteneni anlattım. Bana vermiş olduğu ilk tepki şu oldu: "O zaman Katarlıların son bir hafta on günden beri Ankara'da dolaşmalarının, kulis yapmalarının sebebi anlaşıldı." dedi. Daha sonra araştırdığım zaman hakikaten de bu işin içerisinde Katarlıların olduğu intiba bende oluştu. Bir kere, bu yapmış olduğumuz kanuni düzenleme rekabet ortamını ortadan kaldırmakta, rekabet şansını ortaya koymuyoruz. Yani rekabet olduğu zaman neler olabiliyor? Mesela İskenderun Limanı 2005'te özelleştirilmiş, Akfen ile PSA 80 milyon dolarla zannedersem otuz altı yıllığına burayı özelleştiriyor. Daha sonra yargı iptal ediyor bu özelleştirmeyi. Yani, 80 milyon dolara ihale edilmiş olan liman 2010 yılında 12 firmanın katılımıyla tekrardan ihale ediliyor ve bu ihalenin ilk turunda 160 milyon dolar para veriliyor. Turlar arkası arkasına geliyor, en son 372 milyon dolara Limak burayı özelleştiriyor, 372 milyon dolardan bahsediyoruz. Şimdi, bakın biz burada rekabeti ortadan kaldırıyoruz, serbest piyasanın olmazsa olmazı rekabettir. Liberal ekonominin olmazsa olmazı rekabettir. Eğer biz aradan rekabeti kaldırırsak, çekersek o zaman bu ekonomik modele liberal ekonomi modeli denmez, bu model olsa olsa ahbap çavuş ekonomisidir; gittiğimiz nokta o ne yazık ki. Bu maddeyle bir kere kamu zarar edecektir ve en kötüsü geleceğimizi satacağız arkadaşlar, geleceğimizi, çocuklarımızın geleceğini ipotek altına alacağız.
Biraz evvel Müzeyyen Hanım dedi ki: "Neden yapıldığını, yani böyle bir maddenin neden ısrarla çıkartılmaya, kanunlaştırılmaya çalışıldığını anlamadım." Esasında anlaşılmayacak bir şey yok, yapılmak istenen 1 koyundan 2 tane post çıkartmaktır. Bir kere bunlar özelleştirilmiş, daha süreleri var, biz bunların sürelerini kırk dokuz yıla uzatıyoruz. Ya, bir kere daha özelleştirme yapıyoruz, 1 koyundan 2 tane post çıkartıyoruz. Peki, neden buna ihtiyaç duyuyoruz? Buna ihtiyaç duymamızın sebebi şu an ekonominin içinde bulunduğu durum.
Madde 5 var, tamamıyla bana göre Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketinin özelleştirilmesiyle ilgili bir düzenlemedir bu madde 5; başka bir izahı yok, başka bir açıklaması yok. Ve emin olun 1'inci maddeyle, yani limanların özelleştirilmesiyle alakalı olan maddeden de bağımsız değildir, amaç bellidir. Bugün artık bir buhran hâline gelen ekonomik krizden çıkış için yeni özelleştirme çabalarıdır. Burada şunu da anlamakta zorlanıyorum, yani Türkiye'nin en kârlı kuruluşlarından bir tanesi, en stratejik öneme sahip olan kurumlarından bir tanesi Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi neden özelleştirilir? Bunun hiçbir mantıklı açıklaması yok çünkü TEİAŞ'ın 2019'da 1,6 milyar lira olan net dönem kârı, 2020 yılında 4,84 milyar liraya yükseldi. Aynı dönem şirketin faaliyet kârı ise 6,1 milyar TL. Sayıştayın 2019 Yılı Kamu İşletmeleri Genel Raporu'na göre kamu işletmelerinin dönem kârı 2018'de 13,8 milyar lira seviyesinden 2019'da -bütün kamu işletmelerinden bahsediyor- 7,6 milyar liraya gerilerken Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi elde ettiği dönem kârıyla Toplu Konut İdaresi ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğün ardından en fazla kâr eden üçüncü kamu işletmesi oldu. Yani, böylesine bir kamu kurumunu neden özelleştiriyoruz? Bir kere şöyle bir durum da var, bu yapılan özelleştirme esasına bakılırsa hukuksal bir sorun da var. Cumhurbaşkanımız geçtiğimiz günlerde bununla alakalı özelleştirme kararı aldı ama bu karar hukuka aykırı. Çünkü Elektrik Piyasası Kanunu'na göre Türkiye Elektrik İletim AŞ'nin özelleştirilmesi mümkün görünmüyor, Kanun bunu söylüyor. Çünkü Kanun özelleştirme maddesinde -ki 18'inci maddedir bu- elektrik hizmetleri sunan kamuya ait şirketlerden sadece EÜAŞ ve TEDAŞ ile bunlara bağlı alt şirketlerin özelleştirilmesini mümkün görüyor. Yani 18'inci madde ortada. Özelleştirme başlığı altında baktığınız zaman TEDAŞ ve EÜAŞ ve buna bağlı müesseseler özelleştirilebilir diyor ve TEİAŞ'ı bu kapsamın dışında tutuyor. Yani, hukuksal olarak da bakıldığı zaman Türkiye Elektrik İletim AŞ'nin özelleştirilmesi sorunlu görülmekte, bunu da belirtelim.
Bir de çok konuştuğumuz 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlemesi Hakkında Kanun'da yer alan işte piyasada darlık yaratıcı, piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozucu faaliyetlerle tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyenlere idari cezalar artırılıyor. 50 bin lira olan alt limit 100 bin liraya, 500 bin lira olan üst limit 2 milyon liraya kadar çıkartılıyor. Bu madde kamuoyunda "Stokçulara ağır cezalar geliyor." diye biliniyor, o şekilde yer buldu. Ya, burada bir soruya cevap vermemiz lazım hep beraber. Yani stokçu kim? Bir kere bunu belirlemek lazım. Biraz evvel bir arkadaş, esnaf kardeşimiz bana bir mesaj attı, okuyum size mesajı, ona da bir ileti gelmiş, büyük ihtimalle mal aldığı yerden gelen bir mesajı bana attı. "Sayın bayimiz, dolar kuru nedeniyle fiyatlarımız güncellenmiştir, kablo satışlarımız geçici bir süreliğine durdurulmuştur." Ucu açık, ne zamana kadar satış yapmayacağı belli değil. Şimdi, ben bir şey sormak istiyorum, bu mesajı gönderen firma stokçu mu, değil mi? Bir kere ona karar vermek lazım. Adam şunu söylüyor: "Ben dolar kurundaki artıştan dolayı şu anda fiyatlama yapamıyorum ve bayilerime mal veremiyorum." Mal veremiyor bu adam, nasıl versin veyahut da? Şimdi bu adam stokçu mu değil mi? Ona bir kere karar vermemiz lazım.
Esnafı geziyoruz, tüccarı geziyoruz, ihracatçıyla görüşüyoruz, sanayiciyle görüşüyoruz, en büyük sıkıntı biraz evvel bu mesajı atan firmanın sıkıntısı, fiyat belirleyememek. Arkadaşlar, esnaf şunu söylüyor: "Ya, ben bir malı satıyorum, ertesi gün aynı malı yerine koyamıyorum." Yani ne oluyor? Sermayesi eriyor bu insanın. Durduk yerde sabahleyin kalkıyor, dükkânını açıyor, kepengini kaldırıyor, akşam kapatıyor ve adamın durduk yerde sermayesi azalıyor. Hatta şunu söylüyor: "Ben bu dükkânı kapatsam, on beş gün Uludağ'a tatile gitsem, inanın daha kârdayım." Yani, esasında biz burada insanların üretim yaptığına sevinmemiz lazım, mekânların, dükkânların açık kaldığına sevinmemiz lazım. Ki biraz evvel Sayın Bedri Milletvekilim "Şu anda işletmeler de durdu, üretim de durdu." diyor, daha büyük bir tehlikeden bahsediyor; biz stokçularla uğraşıyoruz. Esasında burada yapılmak istenen şey belli, burada yapılmak istenen şey daha önce denendi, iki yıl önce denendi. İşte, patates, soğan depoları basıldı, patates, soğan stoklayan... Ki bu işin doğasında bu var, yani o ürünü hemen pazara arz edemezsin. Devlet teşvikiyle yapılmış işletmeler bunlar, bu insanlar ceza yediler ve terörist olarak ilan edildiler. O gün onlar bir algının kurbanıydı, biz şu anda yeni bir algı operasyonuna yeni kurbanlar bulmakla meşgulüz; işin doğrusu bu. Sorun bellidir, sorumlu bellidir. Sorun ve sorumlu bugün ekonomiyi bu hâle getiren, esnafı, sanayiciyi maliyet hesabı yapamaz hâle getiren iktidardır. Ve yapılmak istenen şey de psikolojide yansıtma denen bir şey vardır, kendi kusurunu, kendi aksaklığını başkasına yansıtma, başkasında arama, hedef gösterme, hedef çarpıtma. Şu an yaptığınız da tam olarak o dur.
Bir iki tane de sorum da olacak, daha sonra maddelerde de konuşacağız. Burada Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu Yönetmeliği var önümde, Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu var. Kuruldan arkadaşlarımız var mı burada, var mı arkadaşlar?
AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) - Bilgiler var.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - O zaman, 2020 yılında kuruldu bu kurul bugüne kadar kaç tane şikâyet aldınız haksız fiyat ve stokla alakalı?
AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) - Bilgiler var Vehbi Bey, siz devam edin.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Var mı? Tamam. Kaç tane işlem yaptınız ve ne kadar ceza yazıldı? Bunu da eğer Komisyonumuza anlatırsanız, seviniriz.
Teşekkür ederim.