KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de öncelikle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlamak istiyorum.

İktidar partisine mensup milletvekili arkadaşlarımızı bugün ve Meclisteki bütçe görüşmelerinde uzun uzadıya dinledik. Bu arkadaşlarımızı sanki bu ülkede yaşamıyor zannedeceğiz yani bugün, ülkenin içerisinde bulunduğu gelişmelerden, koşullardan sanki bihabermiş gibi davranmaktalar.

Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar, bir vatandaşımızın bana gönderdiği bir mesajı aynen okumak istiyorum: "Vekilim, keşke asgari ücret artmasaydı da ortalık iyi olsaydı. Geçen yıl asgari ücret 2.800 liraydı, tüp 90 TL'ydi. Şimdi, bir yılda asgari ücret 4.200 TL oldu, aynı tüp 220 TL. Benzin kuyruğuna giriyor vatandaş, hiç gerek yok çünkü yarın benzine yine zam gelecek. Vatandaş salataya yağ katamaz hâle geldi. Bir günde 2 defa zam geliyor. Çocukluğumda üç dört ayda bir zam gelirken şimdi neredeyse günde 1-2 kez zam gelmekte." Yani vatandaş bunlarla meşgul değerli arkadaşlar. Yani sizin anlattığınız hikâyeleri hiçbir vatandaşımız bugün yutmuyor değerli arkadaşlar.

Bir başka vatandaşımız, bana yine göndermiş olduğu mesajda -bunlar Antalyalı vatandaşlarımız- aynen şöyle demekte: "Herkes bu olup biten süreçte benzin, gıda gibi konular yönünden bakıyor gelişmelere. Ben de engelli bir çocuğu olan baba olarak bu durumun başka bir yönünü size aktarayım. Oğlum epilepsi hastası, 7 adet ilaç kullanıyor. Bunların 3 tanesi Türkiye'de var, kalan 4 tanesi yurt dışından geliyor; 2 tanesini devlet ödüyor, 2 tanesini ödemiyor. Ödemiş olduğu 2 ilacı da şu an kur artışından dolayı getiremiyor. 150 euro bir kutu ilaç, kendi imkânınla getirebiliyorsun, bir de gümrükte gümrük vergisi veriyorsun. Ve milyonlarca hasta bebek, insan var. 3 liralık trakeostomi filtresi, 17 lira olmuş. Parayı bulup alabilen var; bulamayıp alamayan var. Alamayan yüz binlere ne olacak? Çocuğuna ilaç alamıyor insanlar. Geçen sene, 5 bin ile 7 bin lira arasında alınan engelli puseti bugün 15 bin lira ve devlet katkısı sıfır. Bu durum, maalesef, sadece mutfakları vurmuyor. Zaten devletin sahip çıkmadığı özel gereksinimli çocukları bir de ilaçlarından ettiler. Daha bu hastaların ameliyat durumları var. Örneğin, epilepsi pili... Devlet, firmayla 30 bin liraya anlaşmış. Bu pili sigortası olan hastaya takıyor ama firma kur artışından dolayı ürünü vermiyor. '70 bin lira kardeşim.' diyor. Devlet de 'Ben 30 bin lirayı veririm, 40 bini bulabilirsen çocuğunu yaşatırsın.' diyor. Bu ülkenin vergi ödeyen bir vatandaşı olarak hakkımı bu Hükûmete helal etmiyorum." diyor vatandaşımız.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bakın, bu ülkede, daha iki ay önceye kadar, en son bütçe görüşmelerinde Komisyon olarak ilk yaptığımız toplantıda dolar 9,30 TL civarındaydı, bugün 17,70 TL'ye kadar çıkmış durumda. Son altı ayda 446 milyar dolar olan devlet borcu, o günkü rakamlara göre 3 trilyon 900 milyar iken bugün yaklaşık 7 trilyona çıktı. Yani sizin kötü ekonomi yönetiminiz nedeniyle... Bakın, sadece, devlet borcu olarak altı ayda 2021 yılı bütçesi yönünden baktığımızda 2 kat bu ülkeyi borçlandırmış bulunmaktasınız. Yani bu daha yerinde dururken altı aylık süre içerisinde, hiçbir şey yapmadan, bu dövizdeki artış nedeniyle devletin borcu 2'ye katlanmış durumda.

Sınırlarımızdaki illerde yiyecekler, giyecekler komşu ülkelerdeki vatandaşlar tarafından bir anlamda neredeyse yağmalanmakta ancak bir taraftan da başta TOKİ olmak üzere, ülkenin temel değerleri, taşınmazları yine yağmalama yöntemiyle satılmakta.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Antalya) - Beş dakika planlamışsınız.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Arı, buyurun lütfen.

CAVİT ARI (Antalya) - Bakın, bu yıl sonuna kadar 1.500 taşınmaz, 2022 yılında da resmî verilere göre 5.540 taşınmaz satılacak değerli arkadaşlar. Yani bu ülkenin zenginliklerini, varlıklarını bir bir elden çıkarıyorsunuz, yok ediyorsunuz. İşte, alıcılar çoğunlukla da yabancılar; döviz kurundaki artışlarla değer kaybeden, ucuzlayan bu taşınmazları gelip elimizden alacaklar değerli arkadaşlar.

Şimdi, birileri çıkıyor, Hükûmete, iktidara iyi görünmek, şirin görünmek adına değişik açıklamalar yapıyor; ben bunları kınıyorum değerli arkadaşlar. Bakın, birisi çıktı, açıklama yaptı, diyor ki: "Efendim, bu kadar zenginlik kadar insanın başına gelebilecek kötü bir şey olamaz -bakın- yani bir insanın başına zenginlik gelebilecek kadar kötü bir şey olamaz. Bu nedir böyle? Her şeyi alabiliyorsak..." Aynı kişi daha yakın tarihlerde bir ada alma girişiminde bulunmuş ancak önceki gün diyor ki: "Gerekirse simit yiyeceğiz, bugünleri de böyle atlatacağız. Bu işleri bireysel halletmemiz gerekiyor diye düşünüyorum." Yani ada almaya çalışırken tabii, simit yiyenlerin kendi hâliyle kurtulabileceğini düşünenler iktidar yalakalığı yapmaktan öteye gitmez diyorum değerli arkadaşlarım.

Kur artışı oldu, işte "Efendim, müdahalelerle düzeltilecek." denmekte. Peki, ben soruyorum buradan: Bu ülke deneme, sınama ülkesi mi oldu değerli arkadaşlar? Yirmi yıldır iktidardasınız, "Yok efendim, bu olmadı şu yöntem; o olmadı bu yöntem." Yani yirmi yıldır yöntem deniyorsunuz, iki ayda doları 9 liradan 18 liraya kadar çıkardınız. Şimdi, diyelim ki sizin söyledikleriniz doğru oldu ve şartlar düzeldi. Peki, doları iki ay önceki kuruna yani 9 liraya, geriye döndürebilecek misiniz? Ben de bunu sizlere sormak istiyorum.

Şimdi, ekonomiyle ilgili çok sayıda eleştirilerin, asgari ücretle ilgili eleştirilerin yapıldığını ve daha sonra da yapacağımızı ifade ederek gündemde yer alan diğer maddelerle ilgili birkaç konuya değinmek istiyorum.

Şimdi, şehit yakınları, gazi ve yakınları, vazife malulleri, yüzde 40 ve üzeri engelliler, 65 yaş ve üzerindeki vatandaşlar 22 bin özel halk otobüsüne ücretsiz olarak binmekte ve ücretsiz seyahat edebilmekte. Bu konuyu ben Plan ve Bütçe Komisyonunda daha önce dile getirmiştim ve yine, Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilen araştırma önergesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda da ifade etmiştik. 2018 yılında, Bakanlık tarafından bu ücretsiz taşımalar karşılığında Ankara, İstanbul, İzmir illerinde 1.330 TL, diğer büyük şehirlerde 1.000 TL, diğer illerde ise 800 TL'lik bir ücret verilmekte yani otobüslere -aylık- bu taşıma karşılığında bu ücretler ödenmekte. Ne zamanın parası? 2018 yılının rakamlarıyla. Değerli arkadaşlar, o günden bugüne bu ülkede olağanüstü şartlar gelişti, değişti; akaryakıttaki olağanüstü artış ve yine araçlardaki çalışanların ücreti, parça maliyetleri gibi. Yani kısacası, her şey üçe beşe katlamış durumda ancak bu esnafımızın Bakanlıktan almış olduğu katkı rakamı hâlâ aynı.

Şimdi bir örnek vereyim. Örneğin, Antalya'da kasım ayında bir otobüsçü, vatandaşı hiç ücret almadan taşımasına karşılık aylık 14.500 TL ücret alabilecekken, yine vatandaşı indirimli taşıdığı için 12.750 TL ücret alabilecekken 1.000 TL almakta. Değerli arkadaşlar, bu vicdana sığar mı?

Şimdi, burada getirilen düzenleme belediyelerin desteğiyle alakalı. Biz belediyelerin destek vermesine karşı değiliz, yasal bir zemine oturtulmasına hiç karşı değiliz ancak bu düzenlemeyle taşımacı esnafını da kendi kaderlerine terk etmemek lazım çünkü belediyelerin de kendilerine göre ekonomik sıkıntıları var. Burada temel görev Bakanlığa düşmekte.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Evet, Sayın Arı, lütfen tamamlar mısınız.

CAVİT ARI (Antalya) - Bu 1.000 lira bugünkü koşullar içerisinde makul rakama artırılmalı, 5 bin lira, 6 bin lira gibi aylık, düzenli bir katkıya çıkarılmalı. Yoksa bu taşımacı esnafının sorunları belediye desteğiyle tek başına kurtulmaya yetmez, tek başına bu düzenlemeyle otobüsçü esnafımız ekonomik anlamda rahatlamaz diyorum.

Teşekkür ediyorum.